İdare ile TÜM YEREL-SEN arasında akdedilen sosyal denge sözleşmesinde, mevzuatında yer almayan iş sağlığı, kreş, konut edinme vb. gibi konularda düzenlemeler yapılmıştır.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 32’nci maddesine göre; 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı KHK'nin Ek 15’inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel


idaresinde vali arasında, Toplu Sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilecektir.

375 sayılı KHK’nin Ek 15’inci maddesinde ise; sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı Kanun’a göre yapılan Toplu Sözleşme’de belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği belirtilmiştir.

4688 sayılı Kanun uyarınca imzalanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2020 ve 2021 Yıllarını Kapsayan 5. Dönem Toplu Sözleşme’nin Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise;

Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’üdür. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir.” denilmektedir.

Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeden de görüleceği üzere, sosyal denge sözleşmesinde sadece; görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı düzenlenebilecektir. Sosyal denge sözleşmelerine, sözleşmenin adı farklı dahi olsa, farklı ödemelere ve hususlara ilişkin hükümler konulması mevzuatına açıkça aykırı olacaktır.

İdarenin sosyal denge tazminatı ödemelerinin incelenmesi neticesinde; İdare ile TÜM YEREL-SEN arasında akdedilen sosyal denge tazminatı konulu toplu iş sözleşmesinde, “İş Sağlığı ve Güvenliği”, “Belediye Organlarına Gözlemci Olarak Katılma”, “Kreş”, Konut Edinme Hakkı- Kooperatif” vb. gibi mevzuatına aykırı hususların yer aldığı tespit edilmiştir. Şöyle ki:


Belediye ile TÜM YEREL-SEN arasında akdedilen ve 31.03.2019-31.12.2020 döneminde geçerli olan Toplu İş Sözleşmesi’nin;

“Diğer Haklar ve Ücretli İzinler” başlıklı 19’uncu maddesinde;


  1. İşçi sınıfının Uluslararası Birlik ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta tüm çalışanlar yasal olarak izinlidir.

  2. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadın çalışanlar izinlidir.


  3. Çalışanların engelli (Devlet Hastanelerinin sağlık kurullarından alınmış en az

    %40 engeli bulunan) eş ve çocuklarının rapor ve tedavileri için yasal izinlerine ek olarak 7 (yedi) gün ilave izin verilir.

  4. Yüksek lisans ve doktora eğitimine devam eden çalışanlar, öğrenci belgesi ve ders programını sunarak, Sendikanın denetimi ve bilgisi dahilinde İnsan kaynakları ve Eğitim Müdürlüğünden sorumlu Başkan Yardımcısı ile görüşülerek kolaylık sağlanır.

…”


“İş Sağlığı ve Güvenliği” başlıklı 20’nci maddesinde;


  1. İşveren, çalışanlara ilk kademe sağlık hizmeti vermek üzere Kurum Tabibi bulundurur.

  2. Çalışanlardan tedavisi yurt içinde resmi kurumlarda yapılamayan hastaların tedavi idareleri yasal hükümler çerçevesinde özel kuruluşlarda ve gerekirse yurt dışında işveren tarafından karşılanır.

  3. Belediyede oluşturulan İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulunda sendika adına üye bulundurur.

  4. İşveren, çalışanların çalıştıkları işyeri ve muayene için sevk edildikleri sağlık kuruluşu arasında olanakları ölçüsünde ulaşımını sağlar.

“Belediye Organlarına Gözlemci Olarak Katılma” başlıklı 21’inci maddesinde; “Çalışanların sosyal hakları ile ilgili komisyonlarda sendika bir gözlemci bulundurur.” “Kreş (Çocuk Bakım Evi) başlıklı 22’nci maddesinde;


  1. İşveren, çalışanların kreş çağındaki çocuklarının ihtiyacını karşılayacak sayıda

    kreş açar.


  2. Bu sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, Belediye çalışanlarının çocukları mevcut ya da idarenin açacağı kreşlerde belirlediği fiyat üzerinden 1. Çocuk için

%50, 2. ve daha fazla çocuk için %75 indirim uygulanır.


Konut Edinme Hakkı-Kooperatif başlıklı 23’üncü maddesinde;


“Belediyede fiilen çalışan memurlar ve sözleşmeli personelin kuracağı 50 den fazla üyeli yapı kooperatiflerinde mülkiyeti belediyeye ait olan arsalardan yasaların gerektirdiği koşullar içinde yararlanması için belediye gerekli katkıyı sağlar. Bu sözleşmenin yürürlük süresi içerisinde kooperatifleşmenin hayata geçirilmesi için sendika ve belediye çalışmayı başlatmayı ilke olarak kabul eder. Bu konuda yasaların gerektirdiği şartların yerine getirilmesi amacıyla karşılıklı protokoller düzenlenir.” hükümleri yer almaktadır.

Denetim tespitine binaen İdare tarafından; sendikal hakların, özgür biçimde örgütlenme, toplu sözleşme yapma ve grev hakkını kapsadığı; toplu sözleşme yapma hakkının ILO’nun 98 sayılı Sözleşmesi’nde yer aldığı, bu sözleşme uyarınca tüm çalışanların toplu sözleşme hakkının bulunduğu, Anayasa’nın 90’ıncı maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde” olduğu, yine aynı maddeye göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınacağı”, 4688 sayılı Kanun’da da Toplu Sözleşme hakkının tanındığı, bu toplu sözleşmenin yalnızca mali hakları değil aynı zamanda sosyal hakları da kapsadığı, bu nedenle İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesinde yer verilen konuların mevzuata aykırı olmadığı ifade edilmiştir.

Ancak, İdare değerlendirmesinde; mevzuatta kavram ve statü olarak bir mevzuat metni şeklinde konumlanan ve Anayasa’nın 128’inci maddesi uyarınca tarafları bağlayıcı olan Toplu Sözleşme ile yine bu Toplu Sözleşme’nin uygulama metinlerinden biri olan sosyal denge sözleşmelerinin, bazı hukuki kavramlar etrafında haksız bir şekilde eşitlendiği anlaşılmaktadır. Oysaki, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında da belirtildiği üzere, sosyal denge sözleşmesi; 4688 sayılı Kanun kapsamında düzenlenebilen, toplu sözleşme niteliği taşımayan, toplu sözleşme güvencesi veya yükümlülükleri barındırmayan, kendine özgü


dönemsel bir düzenlemedir. Dolayısıyla, sosyal denge sözleşmesi, yalnızca sosyal denge tazminatının ödeme şekil ve şartlarına ilişkin kuralları içermektedir.

Bulguda da ifade edildiği üzere, 4688 sayılı Kanun uyarınca imzalanan Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesine göre, sosyal denge sözleşmesinde sadece; görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı düzenlenebilecektir. Sosyal denge sözleşmelerine, sözleşmenin adı farklı dahi olsa, farklı ödemelere ve hususlara ilişkin hükümler konulması mevzuatına açıkça aykırı olacaktır. Farklı ödeme ve hususları içeren düzenlemelerin, ancak kendi mevzuatı kapsamında ödenebilmesi mümkündür.

Diğer yandan, sosyal denge sözleşmesini, ILO sözleşmeleri ile Anayasa’da yer alan düzenlemelere göre kıyaslamanın kabulü mümkün değildir. Çünkü, sosyal denge sözleşmeleri toplu sözleşme olmayıp mevcut toplu sözleşmenin uygulama metnidir. Toplu sözleşme ise, belli dönemler itibariyle uluslararası sözleşmelere ve iç mevzuatımıza uygun olarak imzalanmaktadır. Bu bağlamda, sözleşmeli personel ile memurlara yapılacak ödemelerin esas ve usulleri ilgili kanunlar ile belli dönemler itibariyle akdedilen Toplu Sözleşme ile belirlenmektedir. Bu durumda, sosyal denge sözleşmelerinde, sosyal denge tazminatı dışında başka konuların da düzenlenmesi hem ilgili kanunlara hem de Toplu Sözleşmeye aykırıdır.

Netice olarak, Belediye başkanı ile yetkili sendika temsilcisi arasında imzalanan sosyal denge sözleşmesinde yer alan yukarıdaki düzenlemeler söz konusu mevzuata aykırıdır. Sosyal denge sözleşmelerinde, mevzuatında yer almayan hususların düzenlenmemesi gerekmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?