İdarenin pay sahibi olduğu şirketlerinde, Belediye tüzel kişiliğini şirket genel kurullarında temsil etmek üzere belirlenen gerçek kişiler usulüne uygun olarak belirlenmemektedir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 17’nci maddesinde, büyükşehir belediye başkanının büyükşehir belediye idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisi olduğu ifade edilmiş; 18’inci maddesinde;


h) Mahkemelerde davacı veya davalı sıfatıyla ve resmî mercilerde büyükşehir belediyesini temsil etmek, belediye ve bağlı kuruluş avukatlarına veya özel avukatlara temsil ettirmek” gibi görev ve yetkilerinin olduğu belirtilmiştir.

5393 sayılı Kanun’un 37’nci maddesinde ise; belediye başkanının, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi olduğu belirtildikten sonra, “Belediye başkanının görev ve yetkileri” başlıklı 38’inci maddesinde;

a) Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak.

c) Belediyeyi Devlet dairelerinde ve törenlerde, davacı veya davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek.

…” belediye başkanının görev ve yetkileri olarak gösterilmiştir.


Bu Kanun’un “Yetki Devri” başlıklı 42 inci maddesinde de, “ Belediye başkanı, görev ve yetkilerinden bir kısmını uygun gördüğü takdirde, yöneticilik sıfatı bulunan belediye görevlilerine devredebilir.” düzenlemesi yer almıştır.


Şirketlerin kurulması, tescili, genel kurul ve yönetim kurulların oluşumu, pay sahipliği, sayısı, tüzel kişi ortakların temsilcileri, şirket ana sözleşmelerinin içeriği gibi unsurlar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş bulunmaktadır.

6102 sayılı Kanun’a göre, şirket kurucuları pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişilerdir (madde 337). Anılan Kanun’un 407’nci maddesinde, pay sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanacakları belirtilmiştir. Kanun’un 408’inci maddesinde, genel kurulun; esas sözleşmenin değiştirilmesi, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması, Kanun’da öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi gibi görev ve yetkilerinin olduğu ifade edilmiştir. Sermaye artırımı ise, esas sermaye sisteminde genel kurul kararıyla, kayıtlı sermaye sisteminde ise yönetim kurulu kararıyla yapılmaktadır (madde 456/2).

Kanun’un 415’inci maddesinde; “…


(2) Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri …veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri şarttır.”;

425’inci maddesinde, “Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir.” denilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda temsilin kamu hukukundan veya hukuksal işlemden doğabileceği; 41’inci maddesinde ise, “Başkası adına ve hesabına temsil kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere göre” belirleneceği ifade edilmiştir.

5393 sayılı Kanun’un 37 ve 5216 sayılı Kanun’un 17 ‘nci maddelerine göre, “belediye idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisi” belediye başkanıdır. Belediye başkanlarının tüzel kişiliğin temsilcisi olma durumu özel kanun olan belediye kanunlarından, dolayısıyla kamu hukukundan kaynaklanmaktadır.


Hukukumuza göre, yetki devri ancak Kanun’un açıkça izin verdiği hallerde ve belirtilen konu ile sınırlı kalmak kaydıyla, sınırları açık bir şekilde belirtilerek yazılı olarak yapılabilir. Gerek Belediye Kanunu’nda, gerekse Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda, başkanın tüzel kişiliğin temsilcisi olma yetkisinin devredilmesi; sadece yargı yerleri, resmi mercilerde (devlet dairelerinde) ve törenlerde yer almıştır. 5393 sayılı Kanun’un 42’nci maddesinde yetki devri düzenlenmiş olmakla birlikte, metinde, görev ve yetkilerinden bir kısmı şeklinde genel bir ifade kullanılmış, dolaylı yoldan Kanun’un 38’inci maddesine gönderme yapılmıştır. Kanun’da, açıkça bir düzenleme olmadıkça, 37’nci maddede belediye başkanı için ifade edilen “belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi” olma durumu devredilemez yetkilerden olup, temsilci aracılığıyla da, Kanun’da belirtilen haller dışında, bu sıfat kullanılamaz. 5216 sayılı Kanun’un 21’inci maddesindeki, belediye hizmetlerinin yürütülmesinin, belediye başkanı adına, onun direktifi ve sorumluluğu altında genel sekreter ve yardımcıları tarafından sağlanacağı düzenlemesinden anlaşılacağı gibi, yöneticilik sıfatı olan görevliler, imza yetkisine sahiptirler. İmza yetkisinde ise kural olarak sorumluluk devredilmediği gibi yetki de devredilmiş olmaz. Bizzat belediye başkanına tanınan yetkiler, bu yetkilerin devredilebileceğine ilişkin açık bir yasal düzenleme olmadıkça yetki devrine konu olamaz.

5216 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personel bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilirler” denilirken genel kurul ifadesine yer verilmemiştir. 6102 sayılı Kanun’da, temsilciye yer verilmiş olmakla birlikte, gerek 5216 ve 5393 sayılı Kanunların özel kanun olması, gerekse Belediye Kanunu’nda temsil ve yetki devri ile ilgili özel düzenlemeler gereği temsilin kamu hukukundan kaynaklanması nedeniyle, belediye adına belediye başkanı dışındaki birinin temsilci olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, belediye tüzel kişiliğini temsil yetkisinin devredilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan denetim tespiti sonrasında, İdare tarafından; belediye pay ve hisselerini temsilen şirket genel kurullarına katılma ve oy kullanma konusunda yetkinin “belediye idaresinin başı” sıfatını haiz olan belediye başkanında olduğu, 5393 Sayılı Kanun’un “Yetki Devri” başlıklı 42’nci maddesinden anlaşılacağı üzere Belediye Başkanının takdirine bağlı olarak, yetkilerinin bir kısmını devredilebileceği, bu hususta mevzuatta yetki devrinin hangi konularda olacağına dair bir sınırlama bulunmadığı, bu temsil şeklinin uzun yıllardır bu şekilde uygulandığı ifade edilmiştir. Ancak, bulgumuzda da belirtildiği üzere, mevzuatta yetki devrinin hangi konularda olacağına dair bir sınırlama bulunmadığı ifade edilmiş olmakla birlikte, hukukumuza göre, yetki devri ancak Kanun’un açıkça izin verdiği hallerde ve belirtilen


konu ile sınırlı kalmak kaydıyla, sınırları açık bir şekilde belirtilerek yazılı olarak yapılabilmektedir. Bu tanımlamaya uygun yazılı bir yetki devri mevcut olmadığı gibi, Gerek Belediye Kanunu’nda, gerekse Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda, başkanın tüzel kişiliğin temsilcisi olma yetkisinin devredilmesi; sadece yargı yerleri, resmi mercilerde (devlet dairelerinde) ve törenlerde yer almıştır.

Netice olarak; başkanın yetkisinde olan belediyenin sermayesinde pay sahibi olduğu şirketlerin genel kurullarına katılma yetkisinin yetki devrine konu edilemeyeceği, belediye adına belediye başkanı dışındaki belediye görevlisinin toplantıya katılmaya yetkili olamayacağı değerlendirilmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?