Karar Künyesi
Şirket mali tablolarının incelenmesi sonucunda; Şirket sermayesinin yıllar itibariyle gerçekleşen zararlar nedeniyle karşılıksız kaldığı, aktif hesaplarda yer alan toplam tutarın toplam borçları karşılayamayacak duruma geldiği, bir başka deyişle Şirketin “borca batık” durumda olduğu, ancak yönetim kurulu tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre yapılması gereken işlemlerin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde anonim şirketlerde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu ile ilgili detaylı bilgilere yer verilmiştir. Bu kapsamda sermaye ile Kanuni yedek akçeler toplamının yarısının ve üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması ile şirketin borca batık durumda olması hususları ayrı ayrı incelenmiş ve bu kapsamda yönetim kurulu ve genel kurul tarafından yerine getirilmesi gereken hususlar detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Söz konusu hususların yerine getirilmemesi durumunda şirketin kendiliğinden sona ermesi ve iflasının istenmek zorunda kalması gibi ağır yaptırımlar ve işlemler öngörülmüştür.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'de de konu hakkında detaylı açıklamalara yer verilmiştir.
Tebliğ’in ikinci bölümünde “Sermaye Kaybı”, üçüncü bölümünde ise “Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Tamamının Karşılıksız Kalması” durumu detaylı bir şekilde düzenlenmiş, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması hali <i>“borca batık olma durumu</i>” olarak ifade edilmiştir.
Şirketin 2023 yılı Bilançosunda ödenmiş sermaye 4.050.000,00 TL olarak görülmekte olup, kar yedekleri bulunmamaktadır. Dönem net zararı ise 2021 yılında 16.392.739,79 TL, 2022 yılında 50.978.713,56 TL ve 2023 yılında 110.726.108,80 TL olmuştur. Şirket bilançosunda gösterilen rakamların incelenmesinden, sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının tamamının zarar nedeniyle karşılıksız kaldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu durumda derhal Kanun’un 376’ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hususların tatbik edilmesi gerekirken bu hususların yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Gerekli iyileştirme çalışmaları ve sermayeye ilişkin zorunlu tutulan işlemlerin yapılmaması, şirketi 2020-2023 yıllarına ilişkin sürede daha da kötü bir duruma sokmuş, şirketin aktiflerinin borca yetmeyecek seviyeye gelerek borca batık duruma düşmesine sebebiyet verilmiştir. Bu aşamada Kanun’un 376’ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükümler ile Tebliğ’in üçüncü bölümündeki işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekirken; bu hususların gerçekleştirildiğine dair herhangi bir belge ve bilgiye de rastlanmamıştır.
Bununla birlikte kanun koyucu tarafından sadece sermaye kaybının veya borca batık durumun gerçekleşmesi durumlarına özgü düzenlemeler yapılmamış, söz konusu durumlar hiç oluşmadan da gerekli önlemlerin alınması amacıyla bazı çalışmaların yapılması zorunlu tutulmuştur. Bu kapsamda Kanun’un “Riskin erken saptanması ve yönetimi” başlıklı 378’inci maddesinde yönetim kurulu; şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde doğrudan, diğer şirketlerde ise denetçinin gerekli görüp bunu yazılı olarak bildirmesi üzerine yükümlü tutulmuştur.
Bu kapsamda Şirket tarafından arka arkaya gerçekleşen zararlar dikkate alınmalı ve zarara sebebiyet veren uygulamalardan vazgeçilmelidir. Sürekli olarak zarar sonrası sermaye artışı ile şirket devamlılığının sağlanması da doğru bir yaklaşım değildir.
2023 yılı Gelir Tablosu incelendiğinde brüt satış tutarının, satışların maliyetini ancak karşılayabilecek düzeyde olduğu; buna karşılık faaliyet giderleri sebebiyle 110.726.108,80 TL’lik bir dönem net zararı oluştuğu görülmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16 ve 18’inci maddesinde belirtildiği üzere belediye tarafından ticari şekilde işletilmek üzere kurulan kuruluşlar da tacirdir ve her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Şirketin Genel Yönetim Giderlerinin analiz edilerek Şirketin büyüklüğü ve iş hacmi ile mütenasip düzenlemeler yapılması zararın önlenmesi açısından faydalı bir çalışma olacaktır.
Yukarıda detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere Kanunkoyucu, anonim şirketlerin devamlı olarak kontrol altında tutulmasını irade etmiş, bu kapsamda sermayenin yarısının, üçte ikisinin veya tamamının kaybedilmesi durumlarına göre hem Şirketin hem de Şirketle ilgili diğer kişilerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla ayrı ayrı önlem mekanizmalarının uygulanmasını zorunlu tutmuştur. Bu durumlarla karşılaşıldığında genel kurul derhal konudan haberdar edilmeli ve genel kurul tarafından çeşitli kararlar alınarak kötü gidişatın daha vahim durumlara ulaşmadan önlenmesi sağlanmalıdır. Mezkûr uygulamaların gerçekleştirilmemesi şirketin kendiliğinden sona ermesi veya iflasının istenmesi gibi ağır hükümlerin uygulanmasını zorunlu kılacaktır. Bu nedenle Kanun’da yer alan amir hükümlerin geciktirilmeksizin uygulanması, Şirketin varlığını sürdürebilmesi ve işlemlerinin hukuka uygun olması açısından büyük önem arz etmektedir.