KARAR

VEKALET ÜCRETİ

Davacı veya vekiline yapılacak ücret ödemesine ilişkin mevzuatta belirtilen şartlar oluşmadığı halde ilgililere vekâlet ücretinin ödenmesi hususunun sorgu konusu edildiği görülmüştür.

Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Mahkeme harç ve giderleri ile ilama bağlı borç ödemeleri” başlıklı 29 uncu maddesinde;

“Mahkeme harç ve giderleri, icra harçları ile ilama bağlı borçların ödenmesinde aşağıdaki belgeler aranır.

a) …

b) İlama bağlı borçlar, mahkeme ve icra harçları ile davacıya veya vekiline yapılacak vekâlet ücreti ödemelerinde;

- Kanunları gereği ilamın icrası için kesinleşmiş olma şartı aranan hallerde kesinleşmiş mahkeme ilamı,

-Yetkili merci tarafından icrasının geri bırakılmasına (yürütülmesinin durdurulmasına) karar verilmeyen mahkeme ilamı,

- Davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesinde, mahkeme kararı yerine mevzuatı gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararı,

c) …

d) …”

Denilmektedir.

Buna göre, davacıya veya vekiline yapılacak vekâlet ücreti ödemelerinde; davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesinde, mahkeme kararı yerine mevzuatı gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararı da aranacak belgeler arasında sayılmıştır.

Yapılan incelemede:

İdare ile …………. Başkanlığı arasında 19.08.2019 tarihinde yapılan protokol çerçevesinde anılan Başkanlığın reklamlarının yayınlanması şartı ile İdareye, “………….” işi için ödenek aktarımında bulunulacağının karar altına alındığı, İdare tarafından 19.03.2020 tarihinde ihale gerçekleştirildiği ve ihalenin …………. Ltd. Şti. yükleniminde kaldığı, işin süresinde tamamlandığı ve 16.06.2020 tarihinde geçici kabulünün gerçekleştiği, İdare tarafından 27.04.2020 ve 01.06.2020 tarihinde iki adet hakediş düzenlendiği, ancak ödeneğin 24.07.2020 tarihinde gelmesi ve Üniversite yatırım programına ödenek olarak kaydedilmesi için 24.07.2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına sunulması nedeniyle …………. Başkanlığı tarafından yükleniciye bir ödeme yapılamadığı, Yüklenici firma tarafından hakediş bedellerinin ödenmesi için idareye 14.08.2020 tarihinde …………. Noterliğinden ihtarname çekildiği, bunun üzerine Hukuk Müşavirliği tarafından Strateji Geliştirme Başkanlığına yazılan 27.08.2020 tarihli yazıda ihtarnamede yer alan faturalara ilişkin ödemelerin yapılıp yapılmadığı, yapılmadı ise ne zaman yapılacağının öngörüldüğü hakkındaki açıklamalarının 28.08.2020 tarihine kadar bildirilmesinin istendiği, Hukuk Müşavirliği tarafından Strateji Geliştirme Başkanlığının cevabı beklenilmeden yüklenici firmaya 28.08.2020 tarihinde ihtarnamenin cevabı olarak, ödemeler için gerekli onay aşamaları tamamlandığında kurum kayıtlarına göre yasal kesintiler yapıldıktan sonra ödemenin gerçekleştirileceğinin bildirildiği,

31.08.2020 tarihinde Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından Hukuk Müşavirliğine yazılan cevabi yazıda, şartlı bağışın ödenek kaydı işleminin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca 31.08.2020 tarihinde onaylandığı ve ödenek kaydının yapıldığının bildirildiği, ancak yüklenici firma tarafından idare aleyhine 02.09.2020 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunularak ödeme emri gönderildiği, 02.09.2020 tarihinde tebellüğ edilen ve asıl borca ilişkin ödeme emrine idare tarafından itiraz edildiği, sonrasında ise haricen 04.09.2020 tarihinde birinci hakediş bedelinin yasal kesintiler yapıldıktan sonra yüklenici firma hesabına yatırıldığı,

08.09.2020 tarihinde ödeme emrine karşı faiz, faiz türü, faiz oranı ile asıl alacak yönünden Kurum kayıtlarıyla örtüşmeyen kısma ve ayrıca zamanaşımını da içermek suretiyle ödeme emrine itiraz edilerek takibin durdurulmasının istenildiği, İcra Müdürlüğünün kabul edilen meblağ yönünden, takibi kesinleştirmek suretiyle, takibin devamına, diğer meblağ ve hususlar yönünden takibin durmasına karar verdiği,

İtirazdan sonra, 09.10.2020 tarihinde 2 no.lu hakediş bedeli olan …………. TL’nin ödeme emrine bağlandığı ve ödendiği, alacaklı vekilinin de bunu 18.11.2020 tarihinde icra dosyasına bildirdiği, 20.11.2020 tarihinde İcra Müdürlüğünün, alacaklının herhangi bir alacağı kalmadığından, sadece kabul edilen miktara göre vekâlet ücreti kaldığından diğer taleplerin reddine, vekâlet yönünden talep halinde işlem yapılmasına karar verdiği,

İcra Müdürlüğünün, 23.11.2020 tarih ve …………. sayılı Karar Tensip Tutanağı’na göre, alacaklı vekilinin haricen aldığını beyan ettiği …………. TL üzerinden nispi vekâlet ücretinin hesaplanarak muhtıra çıkartılmasına karar verildiği,

Alacaklı vekilinin, …………. İcra Dairesine verdiği 04.08.2021 tarihli dilekçe ile vekâlet ücreti yönünden işlem yapılmasını ve borçlu Kuruma tahsili için ödeme muhtırası gönderilmesini talep ettiği,

İcra Dairesinin, 04.08.2021 tarih ve …………. sayılı Karar Tensip Tutanağı’na göre alacaklı vekilinin haricen aldığını beyan ettiği, …………. TL üzerinden nispi vekâlet ücretinin hesaplanarak muhtıra çıkartılmasına karar verdiği,

Alacaklı vekilinin talebi üzerine, …………. İcra Dairesi tarafından, …………. sayılı dosyası üzerinden bu kez …………. TL tutarlı vekâlet ücreti borcu mahiyetinde borç muhtırasının gönderildiği ve 23.08.2021 tarihinde tebellüğ edildiği, borç muhtırasına itiraz edilmediği ve 07.09.2021 tarihinde ödendiği,

Alacaklı vekilinin 21.10.2021 tarihli dilekçesi ile “ticari faiz yönünden takibin devamına karar verilmesi” için …………. İcra Hukuk Mahkemesinin, …………. sayılı dosyası üzerinden açılan davanın derdest olduğu,

Anlaşılmaktadır.

Raporda, ilgili firma tarafından alacaklı sıfatı ile gönderilen ilamsız icraya ait borç muhtırasına karşı kamu görevlileri tarafından herhangi bir itirazda bulunulmayarak bütçeden vekâlet ücretinin ödendiği, ilama bağlı olmayan bir giderin ilamsız takip sonucunda gönderilen ödeme emri belgesi ile ödenmesine mevzuat hükümlerinin izin vermediği, ihtilaf konusu husus ile ilgili olarak hangi tarafın haklı olup olmadığına bağımsız mahkemelerce karar verileceğinden, verilen bu mahkeme kararları üzerine ödeme yapılması gerektiği, ilamsız icra yoluyla gelen ödeme emirleri esas alınarak ödeme yapılmasının, bu ödeme emirleri mevzuatın öngördüğü ilama bağlı borç veya mahkeme gideri niteliği taşımadığından, mümkün bulunmadığı ileri sürülmekte ise de;

Sorumlular tarafından gönderilen savunmalardan; Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin 29 uncu maddesinin (b) bendine bir istisna olarak ilamsız icra takibinin getirildiği, davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesinde mahkeme kararı yerine mevzuat gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararının ödemelerde geçerli bir belge olarak kabul edildiği, bu itibarla ilamsız icra takibine konu ödeme emrinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, Kurumun borcunu ikrar ettiği, ilamsız icra takibi sonucu tebliğ edilen borç muhtırasına itiraz edilmesi durumunda ilgili alacağa ilişkin faiz doğacağı ifade edilmiş; İdare tarafından borcun ikrar edilmesinin ilam hükmü gibi aynı sonucu doğurduğu, bu nedenle İdareyi daha fazla maddi yüke sokmamak için vekâlet ücretine gelen borç muhtırasına itiraz edilmediği anlaşılmıştır.

Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Mahkeme harç ve giderleri ile ilama bağlı borç ödemeleri” başlıklı 29 uncu maddesi hükmü gereğince, davaya veya icraya intikal ettikten sonra veya intikal etmeden önce sulh yoluyla bir hakkın tanınmasından dolayı doğan borçların ödenmesine ilişkin vekâlet ücretinin ödenebilmesi için, mahkeme kararı yerine mevzuatı gereği sulha yetkili makam veya merci kararı ve sulhname veya hakem kararının olması yeterlidir. Anılan maddede geçen; “icraya intikal ettikten veya intikal etmeden önce” ifadesinden, icraya intikal ettikten sonra veya icraya intikal etmeden önce de sulhun yapılabileceği anlaşılmakta olup, “icra” ibaresi, ilamlı-ilamsız ayrımı yapılmaksızın sulh ya da anlaşma zeminli ilamsız icrayı da kapsamaktadır. Bunun aksinin ileri sürülmesi İcra ve İflas Kanunu hükümlerine aykırılık oluşturacaktır.

Sulh yolu ile bir borcun varlığının belirlenebilmesi veya bir borcun sonlandırılabilmesi mümkün olduğu gibi ikrar yolu ile de bir borcun varlığının kabul edilmesi ya da bir borcun ödenmek suretiyle sonlandırılabilmesi de mümkündür. İkrar da sulh gibi bir şeyin varlığını belirlemekte, sulh bir uzlaşı gerektirirken, ikrar var olanın kabulü ya da ortaya konulması anlamına gelmektedir. Hukuki ihtilafların ortadan kaldırılmasında tarafların karşılıklı olarak anlaşması esas olup uzlaşılan konu dışında kalan hususlar ise usulüne uygun olarak yargısal sürece taşınabilir. Dolayısıyla, Kurumun ikrarıyla kabul ettiği kısımlar haricinde, ödeme emrine itiraz edildiği, kabul edilen kısım açısından takibin kesinleştiği ve bu yönüyle ikrar edilen borcun İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre bir ilam hükmü gibi sonuç doğuracağı açıktır.

Ayrıca, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık ücreti” başlıklı 164 üncü maddesine göre; avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade etmektedir. Bu ücret, yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi olarak kararlaştırılabilir. Anılan maddede dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücretinin avukata ait olduğu ve bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği ya da haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu itibarla, 1136 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesi hükmü gereği vekil vasıtasıyla icra takibi yürütülmüş olması nedeniyle, alacaklı vekiline ilamsız icraya ait borç muhtırası esas alınarak vekâlet ücreti ödenmesi yasal düzenlemelere uygun olduğundan, …………. TL’lik harcamanın kamu zararı oluşturmadığına ve konu hakkında ilişilecek bir husus bulunmadığına,

6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55 inci maddesi uyarınca işbu İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere,

Oy birliğiyle, karar verildi.


Kararla ilgili sorunuz mu var?