Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay 7. Daire Kararı
Karar Tarihi:
4/14/2022
Karar No:
97
Esas No:
510
KARAR
Sosyal denge ödemesi:
İdare ile yetkili sendika arasında akdedilen sosyal denge sözleşmesine istinaden ödenen sosyal denge tazminatlarının ilgili mevzuatıyla belirlenen tavan tutarı aştığı ve söz konusu ödemeler yönünden kamu zararına neden olunduğu iddiası ile ilgili olarak yapılan incelemede;
11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33’üncü maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen ek 15’inci maddede;
“ Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” hükmü,
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde;
“27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.
Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.
İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmibeşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmü,
Anılan Kanun’un geçici 14’üncü maddesinde;
“15/3/2012 tarihinden önce 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına, söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilir. Anılan sözleşmelerin uygulanmasına devam edildiği dönem için 32 nci madde hükümleri çerçevesinde ayrıca sözleşme yapılamaz. Söz konusu sözleşmeleri 31/12/2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dahil idareler, sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile bu Kanunda öngörülen toplu sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri çerçevesinde sözleşme yapabilir. Ancak 32 nci madde uyarınca toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarın, unvanlar itibarıyla ilgili personele söz konusu sözleşmeler uyarınca yapılmakta olan ortalama aylık ödemenin altında kalması halinde; üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri esas alınarak 31/12/2015 tarihine kadar uygulanabilecek sözleşmelerde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte uygulanan sözleşme uyarınca unvanlar itibarıyla ilgili personele ödenen ortalama aylık tutar tavan olarak esas alınabilir. Bu şekilde yapılacak ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.
2020 ve 2021 yılları kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin 28.08.2019 tarihli ve 2019/1 no.lu Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nın (Toplu Sözleşmenin) “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklar” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesinde;
“Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %100’üdür. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir.”
“Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesinde;
“(1) 4688 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinde yer alan “31/12/2015” ibaresi “31/12/2021” şeklinde uygulanır.
(2) Bu hüküm çerçevesinde yapılacak ödeme tutarı hiçbir şekilde 1 inci maddede yer alan sosyal denge tazminatı oranı ile belirlenecek tutarı aşamaz.”
Düzenlemeleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ayrıntılı olarak değerlendirildiğinde;
1-Belediye, memurlar ve sözleşmeli personel için toplu sözleşme yapma yetkisine sahiptir. Ancak bu yetki sosyal denge sözleşmesi ile sınırlı olup, sözleşme kapsamında ödenecek tutar Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin Toplu Sözleşme’de belirlenen üst limiti aşmayacaktır.
2-15.03.2012 tarihinden önce 375 sayılı KHK’nin ek 15’inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilecektir.
3-Sözleşmeleri 31.12.2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri geçici 14’üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten (11.04.2012) sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dâhil idareler; sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile 4688 sayılı Kanun’da öngörülen Toplu Sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32’nci madde hükümleri çerçevesinde sosyal denge sözleşmesi yapabilecektir. Şöyle ki:
Dikkate alınmaması öngörülen hükümler söz konusu fıkrada sayılan idare borçları ile ilgilidir. Diğer bir ifade ile sosyal denge sözleşmelerinin kurulmasında genel bir kural olarak öngörülmüş “Kanun maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan koşulların bulunması durumunda sosyal denge sözleşmesi yapılamaması veya koşulların sonradan oluşması durumunda mevcut sözleşmenin kendiliğinden hükümsüz kalması” ilkesinin yürürlüğü bir istisna olarak geçici 14’üncü maddede belirtilen idareler için 31.12.2015 tarihine kadar durdurulmuştur. Dolayısıyla, 15.03.2012 tarihinden önce akdedilmiş ve 11.04.2012 tarihinde de geçerli sözleşmesi bulunan idareler, 31.12.2015 tarihine kadar Toplu Sözleşme dönemlerini aşmamak şartıyla, 32’nci maddenin üçüncü fıkrasındaki sınırlama ile bağlı olmaksızın yani üçüncü fıkrada sayılan borçları olsa dahi sosyal denge sözleşmesi imzalayabileceklerdir.
Yukarıda belirtilen düzenleme ile 15.03.2012 tarihinden önce imzalanmış ve 11.04.2012 tarihinde yürürlükte olan bir sözleşmesi bulunmayan idareler ile belirtilen tarihler itibariyle sözleşmesi bulunan idareler arasında farklılaştırma yapılmıştır. Diğer bir ifade ile belirtilen tarihler itibariyle geçerli sözleşmesi bulunmayan idareler sosyal denge sözleşmesi kurulmasında 32’nci maddenin üçüncü fıkrasındaki borç sınırlamasına tabi olacaklardır.
31.12.2015 tarihi 2’nci dönem Toplu Sözleşme’nin süresinin sona erdiği tarihtir. Bu durumda, geçici 14’üncü maddede yer alan 31.12.2015 tarihinin, 32’nci maddedeki sınırlamalar yönünden bütün idarelerin uygulamada eşitleneceği tarih olarak kabul edilmesi mevzuatın amacına uyarlı olanıdır. Ancak, “son tarih” Toplu Sözleşme dönemleri itibariyle (31.12.2017), (31.12.2019) ve (31.12.2021) olarak sürekli ertelenmiştir. Dolayısıyla, geçici 14’üncü maddede belirtilen idarelere tanınan borç istisnası uygulamasına bir nevi süreklilik kazandırılmıştır.
4-2020-2021 yıllarını kapsayan 5. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’nci maddesinde; 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarının; en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’ü olduğu, herhangi bir tereddüte mahal vermeyecek açıklıkta ve netlikte ifade edilmiştir. 5. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesindeki “(1) 4688 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinde yer alan “31/12/2015” ibaresi “31/12/2021” şeklinde uygulanır.” hükmü ile Toplu Sözleşme’nin 1’nci maddesindeki “Bu Toplu Sözleşmede düzenlenmeyen mali ve sosyal haklar hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü gereği, sosyal denge sözleşmelerinin akdedilmesinde, tavan tutar kıyası için 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi de dikkate alınabilmektedir.5. Dönem Toplu Sözleşme’ye kadar 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi kapsamına girmeyen idareler için sosyal denge tazminatının tavanı olarak doğrudan Toplu Sözleşme’deki tutar alınmaktaydı. Geçici 14’üncü maddesi kapsamına giren idareler için ise; 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan idare sözleşmelerinin sona eriş tarihinden sonra akdedilecek sosyal denge sözleşmelerinde, sosyal denge tazminatı tavan tutarı olarak unvanların lehine olmasına göre, ya Toplu Sözleşme’deki tutar ya da 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan sözleşme uyarınca unvanlar itibariyle ödenen ortalama aylık tutar alınmaktaydı.
Ancak, 2020 ve 2021 yılları kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nın “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklar” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %100’ü olarak belirlenmiş ve “Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasında, 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi kapsamında yapılacak ödeme tutarının da, hiçbir şekilde 1’inci maddede yer alan sosyal denge tazminatı oranı ile belirlenecek tutarı aşamayacağı belirtilmiştir. Bu sebeple, İdarenin 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan sosyal denge sözleşmesi olsun ya da olmasın, 2020 ve 2021 yılları için personele ödeyebileceği sosyal denge tazminatı tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının %100’ünü geçemeyecektir.
İlgili mevzuatın değerlendirilmesinden sonra İdarenin sosyal denge tazminatı ödemelerine bakıldığında, 2020 yılı ödemelerinin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nda yer alan tavan tutarın üzerinde olduğu görülmektedir.
Şöyle ki;
... Belediye Başkanlığı ile Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) arasında 01.01.2020 ile 31.12.2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sosyal denge sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşmenin “İyileştirme zammı” başlıklı 32’inci maddesinde;
“İş bu Toplu Sözleşmenin birinci bölümünde belirtilen hukuksal dayanaklar çerçevesinde çalışanlara, iyileştirme zammı olarak, halen almakta oldukları aylıklarına ilaveten her ayın maaş günü:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında fiilen görev yapan Başkan Yardımcılarına aylık net 2.500,00 TL (İkibinbeşyüz Türk Lirası) ödenir.
b) Fiilen görev yapan müdürlere, Avukatlara, İç Denetçilere, Müfettişlere, Mali Hizmetler Müdürlüğünde Harcama Yetkilisi olarak görev yapan çalışana net aylık 2.200,00 TL (İkibinikiyüz Türk Lirası) ödenir.
c) Tüm çalışanlara ve Sözleşmeli Personele net 1.550,00 TL (Binbeşyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
d) Kurban bayramında net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
e) Ramazan bayramında net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
f) Nisan ayında yakacak yardımı olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
g) Haziran ayında yıllık dinlenme hakkı olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
h) 31 Aralık günü yeni yıl ikramiyesi olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
i) Günün 24 haftanın 48 saat program koşulu ile çalışan zabıtanın, ilgili mevzuat gereği belirlenen mesai ücretlerinin % 50’si bu sözleşmeyle ödenir.
j) İhale Komisyonuna katılan çalışanlara, ihale başına net 155,00 TL (Yüzellibeş Türk Lirası), Kıymet Takdir Komisyonu ve Encümende görev yapan memur üyelere oturum başına net 155,00 TL (Yüzellibeş Türk Lirası), Gerçekleştirme Görevlilerine aylık net 60,00 (Altmış Türk Lirası) ödenir.
k) Fazla çalışma yaptırılmaması esastır. Ancak; kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı hallerde çalışanın rızası ile Belediye Başkanının onayı alındıktan sonra ayda 30 saati geçmemek koşuluyla fazla çalışma yaptırılabilir. Fazla çalışma yaptırılan personele saat başı net 24,00 TL (Yirmidört Türk Lirası) ödenir.
l) Tedviren Müdürlük görevine atananlara G.İ.H. sınıfı 1.derece Müdür kadrosu maaşına uygun olarak denkleştirme yapılır.”
“Çalışanın Eğitim ve Kültür Hakkı” başlıklı 22’nci maddesinde;
“(…)
c. Sendikamız Hukukun üstün olduğu Laik Demokratik Cumhuriyet ve Uygar bir Toplum içerisinde yer almanın mücadelesi içindedir. Bilgiye ulaşma ve medeni bir kültürle buluşma adına kültür ve sanatsal faaliyetlerine maddi katkı sağlamak için işveren çalışanlara Eğitim ve Kültür yardımı olarak her yıl, Eylül ayı maaşı ile birlikte net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirsı) öder.”
“Engelli Çalışanın Hakları” başlıklı 24’üncü maddesinde;
“(…)
b) 10-16 Mayıs Engelliler Haftasında %40 ve üzeri sürekli engeli olan çalışana belge ibrazı ile net 620 TL (Altıyüz Yirmi Türk Lirası ) ödenir. Ayrıca çalışanın %40 üzeri sürekli engeli olan ve çalışmayan engelli eşi ve engelli çocuğuna belge ibrazı ile 620 TL (Altıyüz Yirmi Türk Lirası ) ödenir.”
“Ücretli İzinler” başlıklı 25’inci maddesinde;
“a) İşçi sınıfının Uluslararası Birlik ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta tüm çalışanlar yasal olarak izinli sayılırlar ve aynı gün net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
b) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde kadın çalışanlar ücretli izinli sayılırlar ve aynı gün net 620,00 TL (Altüyüzyirmi Türk Lirası) ödenir.”
“Gıda Yardımı” başlıklı 28’inci maddesinde;
“a) İşveren çalışana çalıştığı her ayın on beşinde maaşla birlikte net 750,00 TL (Yediyüzelli Türk Lirası) gıda yardımı yapar.”
“Evlenme Yardımı” başlıklı 29’uncu maddesinde;
“İşveren çalışanın evlenmesi halinde (çalışanların ikisinin de aynı işyerinde çalışıyor olması halinde her ikisine de) net 3.700,00 (Üçbinyediyüz Türk Lirası) yardım yapar.”
“Doğum Yardımı” başlıklı 30’uncu maddesinde;
“İşveren çalışanın her bir doğan çocuğu için (çalışanların ikisinin de aynı işyerinde çalışıyor olması halinde yalnız birisine, çoklu doğumlar olması halinde doğan çocuk sayısı ile çarpılarak ) net 2.470,00 TL (İkibindörtyüzyetmiş Türk Lirası) yardım yapar.”
“Ölüm Yardımı” başlıklı 31’inci maddesinde ise;
“a) İşveren çalışanın vefatı halinde birinci derece kanuni mirasçılarına miras payları oranında toplam 3.100,00 TL (Üçbinyüz Türk Lirası) yardım yapar. Vefatın görev esnasında (kaza, terör, yangın, doğal afet, fiziksel şiddet) meydana gelmesi halinde birinci derece kanuni mirasçılarına miras payları oranında toplam 22.500,00 TL (Yirmiikibinbeşyüz Türk Lirası) yardım yapar.
b) İşveren çalışanın birinci derece yakınlarının (anne, baba, eş ve çocuk) vefatı halinde net 3.700,00 (Üçbinyediyüz Türk Lirası) yardım yapar.”
Düzenlemeleri yer almaktadır.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’na göre 2020 yılında ödenebilecek sosyal denge tazminatı tavan tutarları; 2020 yılının ilk altı ayı için 1.387,58 TL, ikinci altı ayı için 1.467,38 TL’dir (Söz konusu tavan tutarlar en yüksek devlet memuru aylığının, ek gösterge dâhil, %100’üdür). Dolayısıyla, 2020 yılında Belediye personeline yasal sınırın üzerinde ödenen sosyal denge tazminatları açısından kamu zararına sebebiyet verilmiştir.
Ayrıca, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’ndaki tavan tutarlar, brüt tutarlar olup kamu zararı hesaplaması da brüt tutarlar üzerinden yapılmıştır.
Kamu zararından hangi görevlilerin sorumlu olduğu hususuna gelince: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, yetkili kılınmış mercilere hesap verme zorunluluğu belirtilmektedir.
Hesap yargısı çerçevesinde sorumluluğun belirlenmesinde ise, 6085 sayılı Sayıştay Kanunun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmünde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmaktadır. 5018 sayılı Kanun’da belirli kamu görevlilerine görev ve yetkiler tanımlanmakta ve ilgili görev ve yetkiler belirli sorumluluklarla ilişkilendirilmektedir. Hesap yargısı konusu olan ‘Kamu zararı’ hususu da bu Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’nci maddesinde, sebep olunan kamu zararından sorumluluk, maddi ve manevi unsuruyla beraber, uygun illiyet bağı aranarak tanımlanmaktadır. Bu düzenleme gereği kamu görevlisi ancak fiili söz konusu manevi unsurları ‘kasıt, kusur, ihmal’ taşıyor ve fiili ile netice arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa hesap yargısı bağlamında sorumlu tutulabilecektir.
Dolayısıyla, 6085 sayılı Kanun ile sorumluluk halinin belirlenmesi için yönlendirilen 5018 sayılı Kanunda, yetkiden bahsedilirken hemen yanına sorumluluk da iliştirilerek, yetki ve sorumluluk dengesi kurulmaktadır.
Bu esaslar çerçevesinde, kamu zararına konu hukuki uyuşmazlık konusunda sorumluluğun tespit edilmesi için sorguda sorumlu tutulanların harcama sürecinde yer aldıkları unvanlar temelinde incelemek gerekecektir.
Belediye Başkanının Sorumluluğunun İncelenmesi
4688 sayılı Kanunun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde “ … belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir.” hükmü mevcuttur.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise, “Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak” belediye başkanının görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca belediye başkanları, konuyu belediye meclisine teklif etmeye ve ilgili sendika ile sözleşme yapmaya yetkili kılınmış ve sözleşme akdedilme sürecinden birincil olarak sorumlu tutulmuşlardır.
Hal böyle olunca mevzuata aykırı sözleşme yapılmasından sözleşmeyi de imzalayan belediye başkanın sorumlu olacağı açıktır. Ayrıca yapılan ödemeler için önceden bütçeye ödenek konulmuş olduğu ve belediyenin tüm birimlerinde yani genele sirayet etmiş bir ödemenin varlığı düşünüldüğünde, böyle bir ödemeden belediye başkanlarının haberinin olmadığı düşünülemez. Dolayısıyla, kanunla belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü tutulan başkanın sosyal denge ödemeleri yönünden bu yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan gerekçelerle Belediye Başkanı …ın kamu zararından sorumlu tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.
Harcama Yetkilileri ve Gerçekleştirme Görevlilerinin Sorumluluğunun İncelemesi;
Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin yasal sorumluluk ve yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde;
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde;
“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmektedir.
Yine, aynı Kanunun 55 ve devamı maddelerinde kamu idarelerinin iç kontrol sistemlerini oluşturmaları öngörülmüş ve bu çerçevede harcama birimlerinin yapılan mali işlemler üzerinde gerçekleştirecekleri kontroller açıklanmış olup, harcama birimlerinin asgari yapmaları gereken kontroller, malî hizmetler birimi tarafından ön malî kontrole tâbi tutulacak malî karar ve işlemlerin usul ve esasları ile ön malî kontrole ilişkin standart ve yöntemler Maliye Bakanlığınca belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan İç Kontrol ve Ön Mali Kontrole İlişkin Usul ve Esasların 10 uncu maddesinde, ön mali kontrol işleminin harcama birimleri tarafından da yerine getirileceği belirtilerek, gelir, gider, varlık ve yükümlülüklere ilişkin mali karar ve işlemlerin harcama birimi tarafından mali mevzuat hükümlerine uygunluk yönüyle kontrol edileceği,
Usul ve Esasların 12’nci maddesinde de, süreç kontrolünün nasıl yapılacağı belirtilerek, mali işlemlerin yürütülmesinde görev alanların yapacakları işlemden önceki işleri de kontrol edecekleri, ödeme emrini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlilerinin de ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön mali kontrol işlemini yapacakları belirtilmektedir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinden, her bir harcamanın harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi tarafından süreç kontrolü çerçevesinde yapılan işlemlerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olup olmadıkları ön mali kontrole tabi tutularak kontrol edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Sayıştay Genel Kurulunun 14.06.2007/5189-1 sayılı Kararının “sorumlular” başlıklı 3 üncü bölümünde, harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumlulukları açıklanmış olup; ödeme emri belgesini düzenlemekle görevlendirilmiş gerçekleştirme görevlilerinin düzenlediği belge ile birlikte harcama sürecindeki diğer belgelerin doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan harcama yetkilisi ile birlikte sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir.
5018 sayılı Kanun ve yukarıda belirtilen Sayıştay Genel Kurul Kararı uyarınca, harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, giderin gerçekleştirilmesi ve harcamanın yapılması süreçlerinde, mevzuata uygunluk açısından kontrolleri sağlamakla yükümlüdürler. Yapılacak harcama, nitelik itibariyle hukuka aykırı nitelik taşıyorsa, söz konusu işlemleri yapmaktan kaçınmak durumundadırlar. Bu durumda, ilgili mevzuat açısından; harcama yetkilisi veya gerçekleştirme görevlisinden sözleşmeyi tamamen veya kısmen feshetmesi değil sosyal denge tazminatı ödemelerinin mevzuata uygun yapılmasını sağlaması beklenmektedir. Kaldı ki; mevcut olayda hukuka uygun yapılmış bir sözleşme de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tavan tutarın üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi suretiyle oluşan kamu zararından ilgili harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluklarının bulunmamaktadır.
Sorguda sorumlu tutulanların harcama sürecinde yer aldıkları unvanlar temelinde irdelenmesinden ortaya çıkan sonuca göre ... Belediyesi ile yetkili sendika arasında düzenlenen sosyal denge sözleşmesi doğrultusunda memur ve sözleşmeli personele mevzuatta belirlenen tavan tutarların üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi nedeniyle oluşan kamu zararından, belediyeyi temsilen sözleşmeyi imzalayan Belediye Başkanı ile harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğunun bulunduğu değerlendirilmektedir.
Sonuç itibariyle mevzuata aykırı olarak tavan tutarların üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi sonucunda oluşan; 11.757.813,52 TL kamu zararının;
Belediye Başkanı, Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisine
müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi gereği işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesi uyarınca işbu İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere kamu zararı yönünden oy birliğiyle ve sorumluluk yönünden aşağıda belirtilen azınlık görüşlerine karşı oy çokluğuyla karar verildi.
Azınlık Görüşleri
Daire Başkanı … ve Üye …’ın Sorumluluk Yönünden Azınlık Görüşleri:
Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin yasal sorumluluk ve yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde;
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde;
“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmektedir.
Bu hükümler bağlamında, 5018 sayılı Kanun’un belirli kamu görevlilerine görev ve yetkiler tanımladığı ve ilgili görev ve yetkileri belirli sorumluluklarla ilişkilendirdiği görülmektedir. Hesap yargısı konusu olan ‘Kamu zararı’ hususu Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’nci maddesinde, sebep olunan kamu zararından sorumluluk, maddi ve manevi unsuruyla beraber, uygun illiyet bağı aranarak tanımlanmaktadır. Bu düzenleme gereği kamu görevlisi ancak fiili söz konusu manevi unsurları ‘kasıt, kusur, ihmal’ taşıyor ve fiili ile netice arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa hesap yargısı bağlamında sorumlu tutulabilecektir.
Yargı konusu olaya bakıldığında harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin yükümlülüğü, ödeme emrine konu ödemeye dayanak olan yürürlükteki sosyal denge sözleşmesi hükümleri çerçevesinde harcama yapmaktır. Esasen harcama sürecinde harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi olarak görevli olan personelin sözleşme hükümlerini uygulamaktan başka yapacakları bir şey de yoktur. Bu sebeple söz konusu kişiler ancak, şayet sözleşmeye aykırı olarak sözleşmede yer alan limitlerin üzerinde bir ödeme yapmış olsalardı kamu zararından sorumlu tutulabilirlerdi. Oysa harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin 4688 sayılı Kanun ve 375 sayılı KHK’nın ilgili hükümleri mucibince akdedilecek sosyal denge sözleşmesinin içeriğinin düzenlenmesine ilişkin kendilerine sorumluluk yüklenebilecek bir yasal yetki ve görevleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla mevzuatımızın sorumluluk tesisi için aranan uygun illiyet bağı bu görevliler için oluşmadığından kamu zararından sorumlu tutulamayacakları değerlendirilmektedir.
Netice olarak sorguda sorumlu olduğu belirtilen harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin yargı konusu olayda sorumlu tutulmaması gerektiği; ortaya çıkan kamu zararından sadece kanunla münhasıran sözleşme yapma yetkisi verilen ve sözleşmeyi imzalayan belediye başkanının sorumlu tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.
İdare ile yetkili sendika arasında akdedilen sosyal denge sözleşmesine istinaden ödenen sosyal denge tazminatlarının ilgili mevzuatıyla belirlenen tavan tutarı aştığı ve söz konusu ödemeler yönünden kamu zararına neden olunduğu iddiası ile ilgili olarak yapılan incelemede;
11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6289 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33’üncü maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen ek 15’inci maddede;
“ Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” hükmü,
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde;
“27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.
Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.
İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmibeşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmü,
Anılan Kanun’un geçici 14’üncü maddesinde;
“15/3/2012 tarihinden önce 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına, söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilir. Anılan sözleşmelerin uygulanmasına devam edildiği dönem için 32 nci madde hükümleri çerçevesinde ayrıca sözleşme yapılamaz. Söz konusu sözleşmeleri 31/12/2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dahil idareler, sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile bu Kanunda öngörülen toplu sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri çerçevesinde sözleşme yapabilir. Ancak 32 nci madde uyarınca toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarın, unvanlar itibarıyla ilgili personele söz konusu sözleşmeler uyarınca yapılmakta olan ortalama aylık ödemenin altında kalması halinde; üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32 nci madde hükümleri esas alınarak 31/12/2015 tarihine kadar uygulanabilecek sözleşmelerde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte uygulanan sözleşme uyarınca unvanlar itibarıyla ilgili personele ödenen ortalama aylık tutar tavan olarak esas alınabilir. Bu şekilde yapılacak ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.
2020 ve 2021 yılları kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin 28.08.2019 tarihli ve 2019/1 no.lu Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nın (Toplu Sözleşmenin) “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklar” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesinde;
“Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %100’üdür. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir.”
“Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesinde;
“(1) 4688 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinde yer alan “31/12/2015” ibaresi “31/12/2021” şeklinde uygulanır.
(2) Bu hüküm çerçevesinde yapılacak ödeme tutarı hiçbir şekilde 1 inci maddede yer alan sosyal denge tazminatı oranı ile belirlenecek tutarı aşamaz.”
Düzenlemeleri yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ayrıntılı olarak değerlendirildiğinde;
1-Belediye, memurlar ve sözleşmeli personel için toplu sözleşme yapma yetkisine sahiptir. Ancak bu yetki sosyal denge sözleşmesi ile sınırlı olup, sözleşme kapsamında ödenecek tutar Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin Toplu Sözleşme’de belirlenen üst limiti aşmayacaktır.
2-15.03.2012 tarihinden önce 375 sayılı KHK’nin ek 15’inci maddesi kapsamındaki idareler ile ilgili sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi, toplu sözleşme, sosyal denge sözleşmesi ve benzeri adlar altında imzalanan sözleşmelerin uygulanmasına söz konusu sözleşmelerde öngörülen sürelerin sonuna kadar devam edilebilecektir.
3-Sözleşmeleri 31.12.2015 tarihinden önce sona eren veya mevcut sözleşmeleri geçici 14’üncü maddenin yürürlüğe girdiği tarihten (11.04.2012) sonra karşılıklı olarak feshedilen kapsama dâhil idareler; sözleşmelerinin sona eriş veya fesih tarihini izleyen bir ay içinde sözleşmelerin sona erdiği veya feshedildiği tarih ile 4688 sayılı Kanun’da öngörülen Toplu Sözleşme dönemi sonuna kadarki dönemle sınırlı olmak üzere üçüncü fıkra hükümleri dikkate alınmaksızın 32’nci madde hükümleri çerçevesinde sosyal denge sözleşmesi yapabilecektir. Şöyle ki:
Dikkate alınmaması öngörülen hükümler söz konusu fıkrada sayılan idare borçları ile ilgilidir. Diğer bir ifade ile sosyal denge sözleşmelerinin kurulmasında genel bir kural olarak öngörülmüş “Kanun maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan koşulların bulunması durumunda sosyal denge sözleşmesi yapılamaması veya koşulların sonradan oluşması durumunda mevcut sözleşmenin kendiliğinden hükümsüz kalması” ilkesinin yürürlüğü bir istisna olarak geçici 14’üncü maddede belirtilen idareler için 31.12.2015 tarihine kadar durdurulmuştur. Dolayısıyla, 15.03.2012 tarihinden önce akdedilmiş ve 11.04.2012 tarihinde de geçerli sözleşmesi bulunan idareler, 31.12.2015 tarihine kadar Toplu Sözleşme dönemlerini aşmamak şartıyla, 32’nci maddenin üçüncü fıkrasındaki sınırlama ile bağlı olmaksızın yani üçüncü fıkrada sayılan borçları olsa dahi sosyal denge sözleşmesi imzalayabileceklerdir.
Yukarıda belirtilen düzenleme ile 15.03.2012 tarihinden önce imzalanmış ve 11.04.2012 tarihinde yürürlükte olan bir sözleşmesi bulunmayan idareler ile belirtilen tarihler itibariyle sözleşmesi bulunan idareler arasında farklılaştırma yapılmıştır. Diğer bir ifade ile belirtilen tarihler itibariyle geçerli sözleşmesi bulunmayan idareler sosyal denge sözleşmesi kurulmasında 32’nci maddenin üçüncü fıkrasındaki borç sınırlamasına tabi olacaklardır.
31.12.2015 tarihi 2’nci dönem Toplu Sözleşme’nin süresinin sona erdiği tarihtir. Bu durumda, geçici 14’üncü maddede yer alan 31.12.2015 tarihinin, 32’nci maddedeki sınırlamalar yönünden bütün idarelerin uygulamada eşitleneceği tarih olarak kabul edilmesi mevzuatın amacına uyarlı olanıdır. Ancak, “son tarih” Toplu Sözleşme dönemleri itibariyle (31.12.2017), (31.12.2019) ve (31.12.2021) olarak sürekli ertelenmiştir. Dolayısıyla, geçici 14’üncü maddede belirtilen idarelere tanınan borç istisnası uygulamasına bir nevi süreklilik kazandırılmıştır.
4-2020-2021 yıllarını kapsayan 5. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’nci maddesinde; 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarının; en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’ü olduğu, herhangi bir tereddüte mahal vermeyecek açıklıkta ve netlikte ifade edilmiştir. 5. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesindeki “(1) 4688 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesinde yer alan “31/12/2015” ibaresi “31/12/2021” şeklinde uygulanır.” hükmü ile Toplu Sözleşme’nin 1’nci maddesindeki “Bu Toplu Sözleşmede düzenlenmeyen mali ve sosyal haklar hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü gereği, sosyal denge sözleşmelerinin akdedilmesinde, tavan tutar kıyası için 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi de dikkate alınabilmektedir.5. Dönem Toplu Sözleşme’ye kadar 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi kapsamına girmeyen idareler için sosyal denge tazminatının tavanı olarak doğrudan Toplu Sözleşme’deki tutar alınmaktaydı. Geçici 14’üncü maddesi kapsamına giren idareler için ise; 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan idare sözleşmelerinin sona eriş tarihinden sonra akdedilecek sosyal denge sözleşmelerinde, sosyal denge tazminatı tavan tutarı olarak unvanların lehine olmasına göre, ya Toplu Sözleşme’deki tutar ya da 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan sözleşme uyarınca unvanlar itibariyle ödenen ortalama aylık tutar alınmaktaydı.
Ancak, 2020 ve 2021 yılları kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara ilişkin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nın “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklar” başlıklı dördüncü bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 1’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %100’ü olarak belirlenmiş ve “Sosyal denge tazminatı süre uzatımı” başlıklı 6’ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasında, 4688 sayılı Kanun’un geçici 14’üncü maddesi kapsamında yapılacak ödeme tutarının da, hiçbir şekilde 1’inci maddede yer alan sosyal denge tazminatı oranı ile belirlenecek tutarı aşamayacağı belirtilmiştir. Bu sebeple, İdarenin 15.03.2012 tarihinden önce imzalanan ve 11.04.2012 tarihinde de yürürlükte olan sosyal denge sözleşmesi olsun ya da olmasın, 2020 ve 2021 yılları için personele ödeyebileceği sosyal denge tazminatı tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının %100’ünü geçemeyecektir.
İlgili mevzuatın değerlendirilmesinden sonra İdarenin sosyal denge tazminatı ödemelerine bakıldığında, 2020 yılı ödemelerinin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nda yer alan tavan tutarın üzerinde olduğu görülmektedir.
Şöyle ki;
... Belediye Başkanlığı ile Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) arasında 01.01.2020 ile 31.12.2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sosyal denge sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşmenin “İyileştirme zammı” başlıklı 32’inci maddesinde;
“İş bu Toplu Sözleşmenin birinci bölümünde belirtilen hukuksal dayanaklar çerçevesinde çalışanlara, iyileştirme zammı olarak, halen almakta oldukları aylıklarına ilaveten her ayın maaş günü:
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında fiilen görev yapan Başkan Yardımcılarına aylık net 2.500,00 TL (İkibinbeşyüz Türk Lirası) ödenir.
b) Fiilen görev yapan müdürlere, Avukatlara, İç Denetçilere, Müfettişlere, Mali Hizmetler Müdürlüğünde Harcama Yetkilisi olarak görev yapan çalışana net aylık 2.200,00 TL (İkibinikiyüz Türk Lirası) ödenir.
c) Tüm çalışanlara ve Sözleşmeli Personele net 1.550,00 TL (Binbeşyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
d) Kurban bayramında net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
e) Ramazan bayramında net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
f) Nisan ayında yakacak yardımı olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) TL ödenir.
g) Haziran ayında yıllık dinlenme hakkı olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
h) 31 Aralık günü yeni yıl ikramiyesi olarak net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
i) Günün 24 haftanın 48 saat program koşulu ile çalışan zabıtanın, ilgili mevzuat gereği belirlenen mesai ücretlerinin % 50’si bu sözleşmeyle ödenir.
j) İhale Komisyonuna katılan çalışanlara, ihale başına net 155,00 TL (Yüzellibeş Türk Lirası), Kıymet Takdir Komisyonu ve Encümende görev yapan memur üyelere oturum başına net 155,00 TL (Yüzellibeş Türk Lirası), Gerçekleştirme Görevlilerine aylık net 60,00 (Altmış Türk Lirası) ödenir.
k) Fazla çalışma yaptırılmaması esastır. Ancak; kamu hizmetlerinin zorunlu kıldığı hallerde çalışanın rızası ile Belediye Başkanının onayı alındıktan sonra ayda 30 saati geçmemek koşuluyla fazla çalışma yaptırılabilir. Fazla çalışma yaptırılan personele saat başı net 24,00 TL (Yirmidört Türk Lirası) ödenir.
l) Tedviren Müdürlük görevine atananlara G.İ.H. sınıfı 1.derece Müdür kadrosu maaşına uygun olarak denkleştirme yapılır.”
“Çalışanın Eğitim ve Kültür Hakkı” başlıklı 22’nci maddesinde;
“(…)
c. Sendikamız Hukukun üstün olduğu Laik Demokratik Cumhuriyet ve Uygar bir Toplum içerisinde yer almanın mücadelesi içindedir. Bilgiye ulaşma ve medeni bir kültürle buluşma adına kültür ve sanatsal faaliyetlerine maddi katkı sağlamak için işveren çalışanlara Eğitim ve Kültür yardımı olarak her yıl, Eylül ayı maaşı ile birlikte net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirsı) öder.”
“Engelli Çalışanın Hakları” başlıklı 24’üncü maddesinde;
“(…)
b) 10-16 Mayıs Engelliler Haftasında %40 ve üzeri sürekli engeli olan çalışana belge ibrazı ile net 620 TL (Altıyüz Yirmi Türk Lirası ) ödenir. Ayrıca çalışanın %40 üzeri sürekli engeli olan ve çalışmayan engelli eşi ve engelli çocuğuna belge ibrazı ile 620 TL (Altıyüz Yirmi Türk Lirası ) ödenir.”
“Ücretli İzinler” başlıklı 25’inci maddesinde;
“a) İşçi sınıfının Uluslararası Birlik ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta tüm çalışanlar yasal olarak izinli sayılırlar ve aynı gün net 1.250,00 TL (Binikiyüzelli Türk Lirası) ödenir.
b) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde kadın çalışanlar ücretli izinli sayılırlar ve aynı gün net 620,00 TL (Altüyüzyirmi Türk Lirası) ödenir.”
“Gıda Yardımı” başlıklı 28’inci maddesinde;
“a) İşveren çalışana çalıştığı her ayın on beşinde maaşla birlikte net 750,00 TL (Yediyüzelli Türk Lirası) gıda yardımı yapar.”
“Evlenme Yardımı” başlıklı 29’uncu maddesinde;
“İşveren çalışanın evlenmesi halinde (çalışanların ikisinin de aynı işyerinde çalışıyor olması halinde her ikisine de) net 3.700,00 (Üçbinyediyüz Türk Lirası) yardım yapar.”
“Doğum Yardımı” başlıklı 30’uncu maddesinde;
“İşveren çalışanın her bir doğan çocuğu için (çalışanların ikisinin de aynı işyerinde çalışıyor olması halinde yalnız birisine, çoklu doğumlar olması halinde doğan çocuk sayısı ile çarpılarak ) net 2.470,00 TL (İkibindörtyüzyetmiş Türk Lirası) yardım yapar.”
“Ölüm Yardımı” başlıklı 31’inci maddesinde ise;
“a) İşveren çalışanın vefatı halinde birinci derece kanuni mirasçılarına miras payları oranında toplam 3.100,00 TL (Üçbinyüz Türk Lirası) yardım yapar. Vefatın görev esnasında (kaza, terör, yangın, doğal afet, fiziksel şiddet) meydana gelmesi halinde birinci derece kanuni mirasçılarına miras payları oranında toplam 22.500,00 TL (Yirmiikibinbeşyüz Türk Lirası) yardım yapar.
b) İşveren çalışanın birinci derece yakınlarının (anne, baba, eş ve çocuk) vefatı halinde net 3.700,00 (Üçbinyediyüz Türk Lirası) yardım yapar.”
Düzenlemeleri yer almaktadır.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’na göre 2020 yılında ödenebilecek sosyal denge tazminatı tavan tutarları; 2020 yılının ilk altı ayı için 1.387,58 TL, ikinci altı ayı için 1.467,38 TL’dir (Söz konusu tavan tutarlar en yüksek devlet memuru aylığının, ek gösterge dâhil, %100’üdür). Dolayısıyla, 2020 yılında Belediye personeline yasal sınırın üzerinde ödenen sosyal denge tazminatları açısından kamu zararına sebebiyet verilmiştir.
Ayrıca, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’ndaki tavan tutarlar, brüt tutarlar olup kamu zararı hesaplaması da brüt tutarlar üzerinden yapılmıştır.
Kamu zararından hangi görevlilerin sorumlu olduğu hususuna gelince: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, yetkili kılınmış mercilere hesap verme zorunluluğu belirtilmektedir.
Hesap yargısı çerçevesinde sorumluluğun belirlenmesinde ise, 6085 sayılı Sayıştay Kanunun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmünde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmaktadır. 5018 sayılı Kanun’da belirli kamu görevlilerine görev ve yetkiler tanımlanmakta ve ilgili görev ve yetkiler belirli sorumluluklarla ilişkilendirilmektedir. Hesap yargısı konusu olan ‘Kamu zararı’ hususu da bu Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’nci maddesinde, sebep olunan kamu zararından sorumluluk, maddi ve manevi unsuruyla beraber, uygun illiyet bağı aranarak tanımlanmaktadır. Bu düzenleme gereği kamu görevlisi ancak fiili söz konusu manevi unsurları ‘kasıt, kusur, ihmal’ taşıyor ve fiili ile netice arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa hesap yargısı bağlamında sorumlu tutulabilecektir.
Dolayısıyla, 6085 sayılı Kanun ile sorumluluk halinin belirlenmesi için yönlendirilen 5018 sayılı Kanunda, yetkiden bahsedilirken hemen yanına sorumluluk da iliştirilerek, yetki ve sorumluluk dengesi kurulmaktadır.
Bu esaslar çerçevesinde, kamu zararına konu hukuki uyuşmazlık konusunda sorumluluğun tespit edilmesi için sorguda sorumlu tutulanların harcama sürecinde yer aldıkları unvanlar temelinde incelemek gerekecektir.
Belediye Başkanının Sorumluluğunun İncelenmesi
4688 sayılı Kanunun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde “ … belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir.” hükmü mevcuttur.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ise, “Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak” belediye başkanının görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca belediye başkanları, konuyu belediye meclisine teklif etmeye ve ilgili sendika ile sözleşme yapmaya yetkili kılınmış ve sözleşme akdedilme sürecinden birincil olarak sorumlu tutulmuşlardır.
Hal böyle olunca mevzuata aykırı sözleşme yapılmasından sözleşmeyi de imzalayan belediye başkanın sorumlu olacağı açıktır. Ayrıca yapılan ödemeler için önceden bütçeye ödenek konulmuş olduğu ve belediyenin tüm birimlerinde yani genele sirayet etmiş bir ödemenin varlığı düşünüldüğünde, böyle bir ödemeden belediye başkanlarının haberinin olmadığı düşünülemez. Dolayısıyla, kanunla belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü tutulan başkanın sosyal denge ödemeleri yönünden bu yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan gerekçelerle Belediye Başkanı …ın kamu zararından sorumlu tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.
Harcama Yetkilileri ve Gerçekleştirme Görevlilerinin Sorumluluğunun İncelemesi;
Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin yasal sorumluluk ve yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde;
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde;
“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmektedir.
Yine, aynı Kanunun 55 ve devamı maddelerinde kamu idarelerinin iç kontrol sistemlerini oluşturmaları öngörülmüş ve bu çerçevede harcama birimlerinin yapılan mali işlemler üzerinde gerçekleştirecekleri kontroller açıklanmış olup, harcama birimlerinin asgari yapmaları gereken kontroller, malî hizmetler birimi tarafından ön malî kontrole tâbi tutulacak malî karar ve işlemlerin usul ve esasları ile ön malî kontrole ilişkin standart ve yöntemler Maliye Bakanlığınca belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan İç Kontrol ve Ön Mali Kontrole İlişkin Usul ve Esasların 10 uncu maddesinde, ön mali kontrol işleminin harcama birimleri tarafından da yerine getirileceği belirtilerek, gelir, gider, varlık ve yükümlülüklere ilişkin mali karar ve işlemlerin harcama birimi tarafından mali mevzuat hükümlerine uygunluk yönüyle kontrol edileceği,
Usul ve Esasların 12’nci maddesinde de, süreç kontrolünün nasıl yapılacağı belirtilerek, mali işlemlerin yürütülmesinde görev alanların yapacakları işlemden önceki işleri de kontrol edecekleri, ödeme emrini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlilerinin de ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön mali kontrol işlemini yapacakları belirtilmektedir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinden, her bir harcamanın harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi tarafından süreç kontrolü çerçevesinde yapılan işlemlerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olup olmadıkları ön mali kontrole tabi tutularak kontrol edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Sayıştay Genel Kurulunun 14.06.2007/5189-1 sayılı Kararının “sorumlular” başlıklı 3 üncü bölümünde, harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumlulukları açıklanmış olup; ödeme emri belgesini düzenlemekle görevlendirilmiş gerçekleştirme görevlilerinin düzenlediği belge ile birlikte harcama sürecindeki diğer belgelerin doğruluğundan ve mevzuata uygunluğundan harcama yetkilisi ile birlikte sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir.
5018 sayılı Kanun ve yukarıda belirtilen Sayıştay Genel Kurul Kararı uyarınca, harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, giderin gerçekleştirilmesi ve harcamanın yapılması süreçlerinde, mevzuata uygunluk açısından kontrolleri sağlamakla yükümlüdürler. Yapılacak harcama, nitelik itibariyle hukuka aykırı nitelik taşıyorsa, söz konusu işlemleri yapmaktan kaçınmak durumundadırlar. Bu durumda, ilgili mevzuat açısından; harcama yetkilisi veya gerçekleştirme görevlisinden sözleşmeyi tamamen veya kısmen feshetmesi değil sosyal denge tazminatı ödemelerinin mevzuata uygun yapılmasını sağlaması beklenmektedir. Kaldı ki; mevcut olayda hukuka uygun yapılmış bir sözleşme de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tavan tutarın üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi suretiyle oluşan kamu zararından ilgili harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluklarının bulunmamaktadır.
Sorguda sorumlu tutulanların harcama sürecinde yer aldıkları unvanlar temelinde irdelenmesinden ortaya çıkan sonuca göre ... Belediyesi ile yetkili sendika arasında düzenlenen sosyal denge sözleşmesi doğrultusunda memur ve sözleşmeli personele mevzuatta belirlenen tavan tutarların üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi nedeniyle oluşan kamu zararından, belediyeyi temsilen sözleşmeyi imzalayan Belediye Başkanı ile harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğunun bulunduğu değerlendirilmektedir.
Sonuç itibariyle mevzuata aykırı olarak tavan tutarların üzerinde sosyal denge tazminatı ödenmesi sonucunda oluşan; 11.757.813,52 TL kamu zararının;
Belediye Başkanı, Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisine
müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi gereği işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine,
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesi uyarınca işbu İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere kamu zararı yönünden oy birliğiyle ve sorumluluk yönünden aşağıda belirtilen azınlık görüşlerine karşı oy çokluğuyla karar verildi.
Azınlık Görüşleri
Daire Başkanı … ve Üye …’ın Sorumluluk Yönünden Azınlık Görüşleri:
Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin yasal sorumluluk ve yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde;
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde;
“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmektedir.
Bu hükümler bağlamında, 5018 sayılı Kanun’un belirli kamu görevlilerine görev ve yetkiler tanımladığı ve ilgili görev ve yetkileri belirli sorumluluklarla ilişkilendirdiği görülmektedir. Hesap yargısı konusu olan ‘Kamu zararı’ hususu Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’nci maddesinde, sebep olunan kamu zararından sorumluluk, maddi ve manevi unsuruyla beraber, uygun illiyet bağı aranarak tanımlanmaktadır. Bu düzenleme gereği kamu görevlisi ancak fiili söz konusu manevi unsurları ‘kasıt, kusur, ihmal’ taşıyor ve fiili ile netice arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa hesap yargısı bağlamında sorumlu tutulabilecektir.
Yargı konusu olaya bakıldığında harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin yükümlülüğü, ödeme emrine konu ödemeye dayanak olan yürürlükteki sosyal denge sözleşmesi hükümleri çerçevesinde harcama yapmaktır. Esasen harcama sürecinde harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi olarak görevli olan personelin sözleşme hükümlerini uygulamaktan başka yapacakları bir şey de yoktur. Bu sebeple söz konusu kişiler ancak, şayet sözleşmeye aykırı olarak sözleşmede yer alan limitlerin üzerinde bir ödeme yapmış olsalardı kamu zararından sorumlu tutulabilirlerdi. Oysa harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin 4688 sayılı Kanun ve 375 sayılı KHK’nın ilgili hükümleri mucibince akdedilecek sosyal denge sözleşmesinin içeriğinin düzenlenmesine ilişkin kendilerine sorumluluk yüklenebilecek bir yasal yetki ve görevleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla mevzuatımızın sorumluluk tesisi için aranan uygun illiyet bağı bu görevliler için oluşmadığından kamu zararından sorumlu tutulamayacakları değerlendirilmektedir.
Netice olarak sorguda sorumlu olduğu belirtilen harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin yargı konusu olayda sorumlu tutulmaması gerektiği; ortaya çıkan kamu zararından sadece kanunla münhasıran sözleşme yapma yetkisi verilen ve sözleşmeyi imzalayan belediye başkanının sorumlu tutulması gerektiği değerlendirilmektedir.
Kararla ilgili sorunuz mu var?