Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay 6. Daire Kararı
Karar Tarihi:
12/14/2023
Karar No:
17
Esas No:
927
KARAR
Personel Ataması
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda,
… tarihinde … bünyesindeki özel kalem müdürü kadrosuna açıktan atanan …’in 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … tarihinde daire başkan yardımcısı kadrosuna atanmış olduğu ve akabinde 657 sayılı Kanun’un 43, 68/B ve 76’ncı maddeleri dayanak gösterilerek … tarihinde müdür kadrosuna atandığı görülmüştür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68’inci maddesinin (B) bendinin son fıkrasında, “Cumhurbaşkanı onayıyla yapılan atamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde öngörülen hizmet süresi şartları aranır. Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda bu bentte öngörülen hizmet süresi yükseköğrenim gördükten sonra beş yıl olarak uygulanır. Ancak bu beş yıllık sürenin hesabında Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilen hizmet süreleri esas alınır.” denilmekte olup, Raporda, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun anılan bentte yer alan hüküm uyarınca, “Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrosu” olarak değerlendirildiği, bu nedenle söz konusu kadroya yapılacak atamalarda yükseköğrenim gördükten sonra beş yıllık hizmet süresi şartının aranması gerektiği, ilgilinin söz konusu şartı taşımaması nedeniyle Daire Başkan Yardımcısı olarak atanması ve akabinde de müdür kadrosuna atanmasının mümkün olmadığı, bu suretle ilgiliye fazla ödeme yapılması sonucunda kamu zararına neden olunduğu iddiaları yer almaktadır. Bu itibarla, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun “Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrosu” olarak kabul edilip edilemeyeceğinin ve bu kadrodan müdürlük kadrosuna yapılan atamanın görevde yükselmeye tabi bir atama niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Konu bu iki husus çerçevesinde değerlendirildiğinde,
Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun Daire Başkanı kadrosu ile denk bir kadro olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin olarak;
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 11’inci maddesinde, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra;
…
b) 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kadro ve pozisyonlarına 15.01.2012 tarihinden sonra ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı, kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; kurul başkanı için bakanlık müsteşarı, kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı, başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü, murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar, emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir.
…
ç) (b) ve (c) bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı, Cumhurbaşkanınca belirlenecek emsali Devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez. Emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde, kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla 657 sayılı Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya benzer kadro, unvan veya derecesi dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiş olup, bahse konu hüküm uyarınca düzenleyici ve denetleyici kurumların kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen personel için her ne ad altında olursa olsun yapılan ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan tüm ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarının, anılan bentlerde ifade edilen şekilde belirlenmiş olan emsalleri için kadrolarına bağlı hak ve sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemeyeceği ifade edilmiştir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 11’inci maddesi uyarınca yürürlüğe konan 10.09.2012 tarihli ve 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli (I) sayılı Listede ise, düzenleyici ve denetleyici kurumların Daire Başkan Yardımcılarının emsali Bakanlık merkez teşkilatında yer alan Genel Müdürlük Daire Başkanı olarak belirlenmişse de, anılan maddenin (b) bendinde, bu bent kapsamındaki personelin emeklilik hakları yönünden de emsali personelle eşitlendiği açıkça hüküm altına alınmış olduğu halde, (ç) bendinde kapsam dahilindeki personelin emeklilik hakları yönünden de emsali personele eşit olduğunu ifade eden herhangi bir ibareye yer verilmemiştir.
Konunun emeklilik hakları bakımından nasıl değerlendirilmesi gerektiğini açıklayan, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün Üst Kurula hitaben gönderdiği ek gösterge konulu … tarihli ve … sayılı yazıda da, “…375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin (ç) bendi hükmü ile bu hükme dayanılarak yürürlüğe konulan 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan düzenlemelerin sadece kapsamdaki kurum personelinin aylıklarına üst sınır getiren hükümler içermesi nedeniyle emekli keseneğine esas aylığın belirlenmesinde uygulanacak ek göstergenin tespitinde söz konusu düzenlemelerin dikkate alınamayacağı düşünüldüğünden, Kurumunuzda Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanan personelin emekli keseneğine esas aylığının belirlenmesinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin (ç) bendi ile yapılan düzenleme öncesinde uygulanmakta olan ve halen yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin aynı usul ve esaslar çerçevesinde uygulanmasına devam edilmesi…” denilmek suretiyle anılan 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda Daire Başkan Yardımcısı kadrosu için belirlenen emsalin yalnızca personel aylıklarının üst sınırının belirlenmesi bakımından dikkate alınması gerektiği ve emsal kadronun emekli keseneğine esas aylığın belirlenmesi bakımından uygulanmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Daire Başkan Yardımcısı kadrosundan Müdür kadrosuna yapılan atamanın görevde yükselmeye tabi bir atama niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesine ilişkin olarak ise;
20.03.2015 tarihli ve 29301 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan … Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin;
“Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde, “(1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Alt görev: 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler çerçevesinde daha alt hiyerarşi içindeki görevleri,
b) Aynı düzey görev: Hiyerarşi, görev, yetki ve sorumluluk açısından aynı grupta ya da grup içinde alt gruplar olması halinde aynı alt grupta gösterilen görevleri,
…
e) Görevde yükselme: Bu Yönetmelikte belirtilen görevlere, aynı alt veya başka hizmet sınıflarından yapılacak görevde yükselme niteliğindeki atamaları,
f) Görevde yükselme sınavı: Bu Yönetmelik hükümlerine göre görevde yükselme suretiyle atanacakların belirlenmesi amacıyla yapılan yazılı ve sözlü sınavı,
…
k) Üst görev: 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler çerçevesinde daha üst hiyerarşi içindeki görevleri,
…
ifade eder.” denilmek suretiyle Yönetmelikte yer alan alt görev, aynı düzey görev, üst görev, görevde yükselme ve görevde yükselme sınavı kavramlarının nasıl anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin “Hizmet grupları, görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5’inci maddesinde, yönetim hizmetleri grubunda yer alan müdürlük kadrosunun görevde yükselmeye tabi bir kadro olduğu hüküm altına alınmış olup, bahse konu Yönetmeliğin;
“Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanmanın genel şartları” başlıklı 6’ncı maddesinde, “(1) Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara yapılacak atamalarda aşağıda belirtilen genel şartlar aranır.
a) Atama yapılacak unvan için aranan hizmet süresi şartını taşımak,
b) Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda, ilan edilen kadro için bu şartı sağlayan personel bulunmaması durumu hariç, daha alt düzeydeki kadroların birinde olmak üzere Üst Kurulda en az altı ay çalışmış olmak,
c) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak.”,
“Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanmanın özel şartları” başlıklı 7’nci maddesinde, “ (1) Görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklarda aranacak hizmet süresi ve eğitime ilişkin özel şartlar şunlardır:
a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;
1) En az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,
2) Üst Kurulda uzman, araştırmacı, şef, sistem çözümleyici, mühendis, avukat, sayman, tekniker, başteknisyen veya ayniyat saymanı kadrolarında çalışmış olmak kaydıyla en az on yıl hizmeti bulunmak.
….” ,
hükümlerine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin “Hizmet Grupları arasında geçişler” başlıklı 19’uncu maddesinde ise, “ (1) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır.
a) Aynı hizmet grubunun alt görev grubu içinde yer alan aynı düzeydeki görevlerden, bu görev grubu içindeki üst bentlerde yer alan görevlere sınavla; aynı veya daha alt bentlerde sayılan görevlere ise bu görev için aranılan şartları taşımak kaydıyla sınavsız atama yapılabilir.
b) Hizmet grupları arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt görevden üst görevlere geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Ancak, Üst Kurulda veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında daha önce bulunulan görev ile bu görevle aynı düzey görevlere veya alt görevlere görevde yükselme sınavına tabi tutulmaksızın atama yapılabilir.
…” hükmü yer almaktadır.
… Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde müdürlük kadrosunun görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında sayıldığı ancak Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında yer almadığı görülmektedir. Zira, söz konusu kadro … Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği kapsamında yer almadığından, bahse konu Yönetmelikte anılan kadroya atanma usulüne ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle Müdür kadrosu görevde yükselme kapsamında sayılmış ve dolayısıyla görevde yükselme sınavına tabi tutulmuşken Daire Başkan Yardımcısı kadrosu görevde yükselme sınavına tabi kadroların dışında bırakılmıştır. Yönetmeliğin 6’ncı maddesinde yer alan “daha alt düzeydeki kadroların birinde olmak üzere Üst Kurulda en az altı ay çalışmış olma” şartının ise, görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklar için getirildiği ve Yönetmeliğin 7’nci maddesinde sayılan hizmet süresi ve eğitime ilişkin şartların da yine görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklar için düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Yönetmeliğin görevde yükselme suretiyle atanacaklara ilişkin genel şartları düzenleyen 6’ncı maddesinde görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanabilmek için sınava girme zorunluluğunun ifade edildiği görülse de, Yönetmeliğin 19’uncu maddesinde aynı hizmet grubu içinde aynı veya alt düzeydeki görevlere atamaların sınavsız olarak yapılabileceği ifade edilmek suretiyle sınav şartına da bir istisna getirilmiştir.
Bununla birlikte, 05.12.2012 tarih ve 28488 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 11 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) ve (c) Bentleri Kapsamındaki Kamu İdarelerinde İstihdam Edilen Personelin Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Emsal Alınacak Devlet Memuru Kadro Unvanlarının Tespitine İlişkin Karar’ın ekinde yer alan (1) sayılı listede düzenleyici ve denetleyici kurumlarda görev alan Daire Başkan Yardımcılarının tavan ücretlerinin belirlenmesinde Bakanlık merkez teşkilatında yer alan Genel Müdürlük Daire Başkanı emsal olarak belirlenmişken, müdür unvanlı kadroların emsali yine müdür olarak tespit edilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun hiyerarşik olarak Daire Başkanı ve Müdür kadroları karşısındaki hukuki durumuna ilişkin mevzuatta açık bir düzenleme yer almadığından, mevzuatta yer alan boşluğun İdarece yorumlanmış olduğu, bu minvalde ilgili kadronun atama şartları bakımından Daire Başkanı kadrosuna denk bir kadro niteliğinde sayılamayacağı ve bu nedenle 657 sayılı Kanun’un 68’inci maddesinin (B) bendinin son fıkrasında yer alan, yükseköğrenim gördükten sonra Devlet memurluğunda beş yıllık hizmet süresi şartının Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna yapılan atamalar bakımından aranmasının gerekmediği sonucuna varılarak ilk atamanın gerçekleştirildiği, sonrasında ise, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun müdürlük kadrosunun üzerinde bir kadro unvanı olarak İdarece kabul edilmesi suretiyle, söz konusu bu kadrodan müdür kadrosuna yapılan atamanın üst görevden alt göreve yapılan bir atama şeklinde değerlendirildiği, bu durumun sonucunda Kurumun Görevde Yükselme Yönetmeliği kapsamında belirlenmiş olan bir takım koşullar söz konusu atama için aranmaksızın, ilgilinin 657 sayılı Kanun kapsamında aranan genel eğitim ve hizmet süresi şartını taşıması nedeniyle bu atamanın da gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesinde, “Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” hükmüne yer verilerek kamu zararı kavramı tanımlanmıştır. Anılan mevzuat hükmüne göre, bir eylem, işlem ya da kararın kamu zararı olarak nitelendirilebilmesi için söz konusu durumun kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olmasının yanı sıra açıkça mevzuata aykırılık taşıması da gerekmektedir.
Bu itibarla, kamu zararı oluştuğu tespitinin yapılabilmesi için kamu zararına neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem veya kararın mevzuata aykırı nitelikte olduğunun açıkça yazılı bir hükme dayanması gerektiğinden, sorgu konusu hususta 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde ifade edilen “kamu zararı” kavramının kurucu unsurlarının tamamının oluşmadığı görülmekte olup bu nedenle Raporda yer verilen, Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanmada Devlet memurluğunda 5 yıllık hizmet süresi şartı aranması gerektiği ve yapılan atamada bu şartın sağlanmaması nedeniyle kamu zararına neden olunduğu yönündeki iddiaya katılmak mümkün değildir.
Öte yandan, 657 sayılı Kanun’un “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasında, bu fıkrada unvanı sayılan kadrolara, 657 sayılı Kanun’un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabileceği, ikinci fıkrasında ise, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” denilmek suretiyle birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadroların emeklilik aylığı hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un “İstisnai memurluklara atananlara bu Kanunun uygulanacak hükümleri” başlıklı 61’inci maddesinde ise, “60 ıncı madde gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan bütün hükümleri uygulanır.
Ancak istisnai bir memuriyet kadrosuna atananlar, atandıkları kadronun derece aylığının ilk kademesini kazanılmış hak olarak elde ettikleri tarihten itibaren, haklarında bu kanunun kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine dair hükümleri uygulanır.
…” denilmektedir.
Anılan mevzuat hükümleri uyarınca, özel kalem müdürlüğü kadrosu istisnai memuriyet kadrosu olup söz konusu kadronun diğer memurluklara naklen atanmada kazanılmış hak niteliğinde olmadığı açıktır. Bu itibarla, ilgilinin açıktan atama ile istisnai memuriyet kadrosuna getirilmesinden sonra bu görevinin sona ermesini takiben ancak unvansız bir memuriyet kadrosuna ataması yapılabileceğinden, kişinin istisnai memuriyet kadrosundaki görev süresinin sonunda doğrudan müdürlük ve üstü bir kadroya atanması mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar neticesinde, yargılamaya konu olayda, açıktan istisnai memuriyet kadrosunda göreve başlamış olan …’in söz konusu görevinden, İdarece müdür kadrosuna kıyasen daha üst bir kadro niteliğinde olduğu kabul edilmiş olan daire başkan yardımcısı kadrosuna … tarihinde yapılan ataması mevzuata uygun olmadığından, bu atama kapsamında kazanılmış bir haktan da bahsedilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bahse konu atamayı takiben … tarihinde gerçekleştirilen, daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan atamada da hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, …’in … bünyesindeki özel kalem müdürlüğüne açıktan atandıktan sonra … tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna, akabinde ise … tarihinde müdür kadrosuna atanması sonucunda adı geçene fazla ödemede bulunulması suretiyle …-TL kamu zararına neden olunmuştur.
Konunun sorumluluk yönünden değerlendirilmesinde;
5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde yer verilen kamu zararı tanımı kapsamında mali sorumluluktan bahsedilebilmesi için;
-Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylem,
-Kamu zararı,
-Mevzuata aykırı karar, işlem ve eylemle söz konusu zarar arasında illiyet bağı,
şeklinde üç unsurun varlığına ihtiyaç vardır.
Nitekim, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 7’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Sorumlular; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri ile illiyet bağı kurularak oluşturulan ilamda yer alan kamu zararından tek başlarına veya birlikte tazmin ile yükümlüdür.” denilerek sorumluların tazmin yükümlülüğü kamu zararı ile mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri arasında illiyet bağının varlığına bağlanmıştır.
Kural olarak bir mali karar, işlem veya eylemin yapılmasında görev alanlardan her birinin işlemi, diğer işlemlerin nedeni olduğu takdirde bu mali işlem, eylem veya kararda görev alanların, ortaya çıkan zarardan birlikte sorumlu tutulması esastır. Bu durumda, hesap yargılamasında kamu zararına birden fazla sorumlunun sebep olduğunun tespiti halinde, oluşan bu zarardan söz konusu sorumluların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği açıktır.
Bu çerçevede, yargılamaya konu hususta ortaya çıkan kamu zararı ile yapılan hatalı atamalar arasında uygun illiyet bağı bulunduğundan, kamu zararına esas oluşturan her iki atamayı teklif eden (İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı) …’ın, uygun görüşle Olur’a arz eden (Başkan Yardımcısı) …’nun ve atamaları onaylayan (Üst Kurul Başkanı) …’in oluşan kamu zararından sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu itibarla, …’in … bünyesindeki özel kalem müdürlüğüne açıktan atandıktan sonra … tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna, akabinde ise … tarihinde müdür kadrosuna atanması sonucunda adı geçene fazla ödemede bulunulması suretiyle neden olunan kamu zararı olan …-TL’nin, Diğer Sorumlular (İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı) … ile (Üst Kurul Başkan Yardımcısı) … ve (Üst Kurul Başkanı) …’e müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi gereğince hüküm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödettirilmesine, anılan Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Daire Başkanı …’nun karşı oy gerekçesi:
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesinde kamu zararı, “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmış olup, bu suretle mali sorumluluk, anılan hüküm kapsamında yer verilen kamu zararı unsurları ile fiil ve netice arasındaki illiyet bağı çerçevesinde değerlendirilmelidir.
5018 sayılı Kanun’un 32 ve 33’üncü maddelerinde ise harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin mali süreçteki görev ve sorumlulukları düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un;
“Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde, “…
Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun ve diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde ise, “Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır.
…”,
hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, harcama yetkililerinin giderin gerçekleştirilmesi ve harcamanın yapılması süreçlerinde, mevzuata uygunluk açısından kontrolleri sağlamakla yükümlü olduğu, yapılacak harcamanın, nitelik itibariyle hukuka aykırı nitelik taşıması halinde söz konusu işlemleri yapmaktan kaçınmaları gerektiği, aksi halde kamu zararı ile gerçekleştirdikleri mali işlemler arasında uygun illiyet bağının mevcut olması nedeniyle ortaya çıkacak olan kamu zararından sorumlu olacakları açıktır.
Açıklanan nedenlerle, mevzuata aykırı atamanın gerçekleştirilmesine yönelik süreçte yer alan kamu görevlilerinin yanı sıra, ilişikli ödeme emri belgesinde Harcama Yetkilisi sıfatıyla imzası bulunan kamu görevlilerinin de kamu zararından sorumlu tutulması gerekir.
Ancak yapılan incelemede, sorguya ilişik tutulan … tarihli ve … sayılı ödeme emrinde Harcama Yetkilisi sıfatıyla …’ın imzası yer aldığı halde, Raporda, Harcama Yetkilisi sıfatıyla sehven …’ın sorumlu tutulduğu, …’a ise herhangi bir sorgu tebliğ edilmediği ve bu suretle ilgilinin savunmasının da alınmamış olduğu görülmüştür.
Bu itibarla, …’ın Harcama Yetkilisi sıfatıyla sorumluluğa dahil edilerek, savunmasının alınması suretiyle Raporun yeniden düzenlenmesini teminen, Rapor ve eklerinin Denetçisine iade edilmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye …’ın karşı oy gerekçesi:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasında, bu fıkrada unvanı sayılan kadrolara, 657 sayılı Kanun’un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabileceği, ikinci fıkrasında ise, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” denilmek suretiyle birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadroların emeklilik aylığı hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un 45’inci maddesinde ise, “5 inci ve daha aşağı derecelerdeki kadrolara, derece yükselmesi için gerekli nitelikleri haiz memur bulunmaması hallerinde, 36 ncı maddede belirtilen öğrenim durumları itibariyle tespit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak ve karşılık gösterilecek kadro derecesi kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak kaydıyla, bu dereceler karşılık gösterilerek, kendi derecesi ile aynı sınıftan memur atanması mümkündür.
Bu gibiler, işgal ettikleri kadroda kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam ederler ve kazanılmış aylıklarındaki kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi genel esaslara göre yapılır. Karşılık gösterilen kadrolar, ilgililer için kazanılmış hak teşkil etmez.” denilmektedir.
Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca istisnai memuriyet kadrolarındaki derece ve kademeler ilgililer için kazanılmış hak sayılmamakla birlikte, lisans mezunu olması nedeniyle müktesep kadro derecesi en az 9’uncu derece olan bir kişinin Devlet memurluğuna atandığı kendi müktesep hakkı olan derecesi esas alınmak suretiyle, mevzuatta özel atama usulü düzenlenmemiş bir memuriyet kadrosu olan 6’ncı derece Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan atamaya ilişkin olarak ise,
… Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 19’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Hizmet grupları arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt görevden üst görevlere geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Ancak, Üst Kurulda veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında daha önce bulunulan görev ile bu görevle aynı düzey görevlere veya alt görevlere görevde yükselme sınavına tabi tutulmaksızın atama yapılabilir.” denilmekte olup, söz konusu hüküm uyarınca sınav şartına istisna getirilmiştir. Müdür ve daire başkan yardımcısı kadroları için derece bazında ek göstergeler eşittir. Bu çerçevede daire başkanı kadrosundan müdürlüğe yapılan atama, bulunulan görevden aynı düzey göreve veya alt görevlere atama niteliğinde olduğundan, anılan maddenin söz konusu (b) bendinin ikinci cümlesi kapsamında daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna sınavsız atama yapılabilecektir. Dolayısıyla, 657 sayılı Kanun kapsamında aranan genel eğitim ve hizmet süresi şartını sağlayan kişinin daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan söz konusu atamasında da mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sorgu konusu …-TL ödeme hakkında ilişilecek husus bulunmadığına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda,
… tarihinde … bünyesindeki özel kalem müdürü kadrosuna açıktan atanan …’in 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … tarihinde daire başkan yardımcısı kadrosuna atanmış olduğu ve akabinde 657 sayılı Kanun’un 43, 68/B ve 76’ncı maddeleri dayanak gösterilerek … tarihinde müdür kadrosuna atandığı görülmüştür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68’inci maddesinin (B) bendinin son fıkrasında, “Cumhurbaşkanı onayıyla yapılan atamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde öngörülen hizmet süresi şartları aranır. Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda bu bentte öngörülen hizmet süresi yükseköğrenim gördükten sonra beş yıl olarak uygulanır. Ancak bu beş yıllık sürenin hesabında Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilen hizmet süreleri esas alınır.” denilmekte olup, Raporda, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun anılan bentte yer alan hüküm uyarınca, “Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrosu” olarak değerlendirildiği, bu nedenle söz konusu kadroya yapılacak atamalarda yükseköğrenim gördükten sonra beş yıllık hizmet süresi şartının aranması gerektiği, ilgilinin söz konusu şartı taşımaması nedeniyle Daire Başkan Yardımcısı olarak atanması ve akabinde de müdür kadrosuna atanmasının mümkün olmadığı, bu suretle ilgiliye fazla ödeme yapılması sonucunda kamu zararına neden olunduğu iddiaları yer almaktadır. Bu itibarla, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun “Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrosu” olarak kabul edilip edilemeyeceğinin ve bu kadrodan müdürlük kadrosuna yapılan atamanın görevde yükselmeye tabi bir atama niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Konu bu iki husus çerçevesinde değerlendirildiğinde,
Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun Daire Başkanı kadrosu ile denk bir kadro olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin olarak;
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 11’inci maddesinde, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra;
…
b) 5018 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı Cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kadro ve pozisyonlarına 15.01.2012 tarihinden sonra ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı, kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı; kurul başkanı için bakanlık müsteşarı, kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı, başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü, murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için Başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar, emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir.
…
ç) (b) ve (c) bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele, ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş, aylık, ücret, ek ücret, prim, zam, tazminat, ikramiye, fazla çalışma ücreti, kar payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı, Cumhurbaşkanınca belirlenecek emsali Devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez. Emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde, kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla 657 sayılı Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya benzer kadro, unvan veya derecesi dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiş olup, bahse konu hüküm uyarınca düzenleyici ve denetleyici kurumların kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen personel için her ne ad altında olursa olsun yapılan ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan tüm ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarının, anılan bentlerde ifade edilen şekilde belirlenmiş olan emsalleri için kadrolarına bağlı hak ve sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemeyeceği ifade edilmiştir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 11’inci maddesi uyarınca yürürlüğe konan 10.09.2012 tarihli ve 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na ekli (I) sayılı Listede ise, düzenleyici ve denetleyici kurumların Daire Başkan Yardımcılarının emsali Bakanlık merkez teşkilatında yer alan Genel Müdürlük Daire Başkanı olarak belirlenmişse de, anılan maddenin (b) bendinde, bu bent kapsamındaki personelin emeklilik hakları yönünden de emsali personelle eşitlendiği açıkça hüküm altına alınmış olduğu halde, (ç) bendinde kapsam dahilindeki personelin emeklilik hakları yönünden de emsali personele eşit olduğunu ifade eden herhangi bir ibareye yer verilmemiştir.
Konunun emeklilik hakları bakımından nasıl değerlendirilmesi gerektiğini açıklayan, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün Üst Kurula hitaben gönderdiği ek gösterge konulu … tarihli ve … sayılı yazıda da, “…375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin (ç) bendi hükmü ile bu hükme dayanılarak yürürlüğe konulan 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan düzenlemelerin sadece kapsamdaki kurum personelinin aylıklarına üst sınır getiren hükümler içermesi nedeniyle emekli keseneğine esas aylığın belirlenmesinde uygulanacak ek göstergenin tespitinde söz konusu düzenlemelerin dikkate alınamayacağı düşünüldüğünden, Kurumunuzda Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanan personelin emekli keseneğine esas aylığının belirlenmesinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 11 inci maddesinin (ç) bendi ile yapılan düzenleme öncesinde uygulanmakta olan ve halen yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin aynı usul ve esaslar çerçevesinde uygulanmasına devam edilmesi…” denilmek suretiyle anılan 2012/3739 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda Daire Başkan Yardımcısı kadrosu için belirlenen emsalin yalnızca personel aylıklarının üst sınırının belirlenmesi bakımından dikkate alınması gerektiği ve emsal kadronun emekli keseneğine esas aylığın belirlenmesi bakımından uygulanmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir.
Daire Başkan Yardımcısı kadrosundan Müdür kadrosuna yapılan atamanın görevde yükselmeye tabi bir atama niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesine ilişkin olarak ise;
20.03.2015 tarihli ve 29301 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan … Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin;
“Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde, “(1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Alt görev: 27/9/1984 tarihli ve 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler çerçevesinde daha alt hiyerarşi içindeki görevleri,
b) Aynı düzey görev: Hiyerarşi, görev, yetki ve sorumluluk açısından aynı grupta ya da grup içinde alt gruplar olması halinde aynı alt grupta gösterilen görevleri,
…
e) Görevde yükselme: Bu Yönetmelikte belirtilen görevlere, aynı alt veya başka hizmet sınıflarından yapılacak görevde yükselme niteliğindeki atamaları,
f) Görevde yükselme sınavı: Bu Yönetmelik hükümlerine göre görevde yükselme suretiyle atanacakların belirlenmesi amacıyla yapılan yazılı ve sözlü sınavı,
…
k) Üst görev: 3046 sayılı Kanunda belirtilen hiyerarşik kademeler çerçevesinde daha üst hiyerarşi içindeki görevleri,
…
ifade eder.” denilmek suretiyle Yönetmelikte yer alan alt görev, aynı düzey görev, üst görev, görevde yükselme ve görevde yükselme sınavı kavramlarının nasıl anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin “Hizmet grupları, görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5’inci maddesinde, yönetim hizmetleri grubunda yer alan müdürlük kadrosunun görevde yükselmeye tabi bir kadro olduğu hüküm altına alınmış olup, bahse konu Yönetmeliğin;
“Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanmanın genel şartları” başlıklı 6’ncı maddesinde, “(1) Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara yapılacak atamalarda aşağıda belirtilen genel şartlar aranır.
a) Atama yapılacak unvan için aranan hizmet süresi şartını taşımak,
b) Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda, ilan edilen kadro için bu şartı sağlayan personel bulunmaması durumu hariç, daha alt düzeydeki kadroların birinde olmak üzere Üst Kurulda en az altı ay çalışmış olmak,
c) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak.”,
“Görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanmanın özel şartları” başlıklı 7’nci maddesinde, “ (1) Görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklarda aranacak hizmet süresi ve eğitime ilişkin özel şartlar şunlardır:
a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;
1) En az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,
2) Üst Kurulda uzman, araştırmacı, şef, sistem çözümleyici, mühendis, avukat, sayman, tekniker, başteknisyen veya ayniyat saymanı kadrolarında çalışmış olmak kaydıyla en az on yıl hizmeti bulunmak.
….” ,
hükümlerine yer verilmiştir.
Yönetmeliğin “Hizmet Grupları arasında geçişler” başlıklı 19’uncu maddesinde ise, “ (1) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır.
a) Aynı hizmet grubunun alt görev grubu içinde yer alan aynı düzeydeki görevlerden, bu görev grubu içindeki üst bentlerde yer alan görevlere sınavla; aynı veya daha alt bentlerde sayılan görevlere ise bu görev için aranılan şartları taşımak kaydıyla sınavsız atama yapılabilir.
b) Hizmet grupları arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt görevden üst görevlere geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Ancak, Üst Kurulda veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında daha önce bulunulan görev ile bu görevle aynı düzey görevlere veya alt görevlere görevde yükselme sınavına tabi tutulmaksızın atama yapılabilir.
…” hükmü yer almaktadır.
… Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde müdürlük kadrosunun görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında sayıldığı ancak Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun görevde yükselmeye tabi kadrolar arasında yer almadığı görülmektedir. Zira, söz konusu kadro … Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği kapsamında yer almadığından, bahse konu Yönetmelikte anılan kadroya atanma usulüne ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle Müdür kadrosu görevde yükselme kapsamında sayılmış ve dolayısıyla görevde yükselme sınavına tabi tutulmuşken Daire Başkan Yardımcısı kadrosu görevde yükselme sınavına tabi kadroların dışında bırakılmıştır. Yönetmeliğin 6’ncı maddesinde yer alan “daha alt düzeydeki kadroların birinde olmak üzere Üst Kurulda en az altı ay çalışmış olma” şartının ise, görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklar için getirildiği ve Yönetmeliğin 7’nci maddesinde sayılan hizmet süresi ve eğitime ilişkin şartların da yine görevde yükselme yazılı sınavına katılacaklar için düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Yönetmeliğin görevde yükselme suretiyle atanacaklara ilişkin genel şartları düzenleyen 6’ncı maddesinde görevde yükselme sınavına tabi kadrolara atanabilmek için sınava girme zorunluluğunun ifade edildiği görülse de, Yönetmeliğin 19’uncu maddesinde aynı hizmet grubu içinde aynı veya alt düzeydeki görevlere atamaların sınavsız olarak yapılabileceği ifade edilmek suretiyle sınav şartına da bir istisna getirilmiştir.
Bununla birlikte, 05.12.2012 tarih ve 28488 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 11 inci Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) ve (c) Bentleri Kapsamındaki Kamu İdarelerinde İstihdam Edilen Personelin Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Emsal Alınacak Devlet Memuru Kadro Unvanlarının Tespitine İlişkin Karar’ın ekinde yer alan (1) sayılı listede düzenleyici ve denetleyici kurumlarda görev alan Daire Başkan Yardımcılarının tavan ücretlerinin belirlenmesinde Bakanlık merkez teşkilatında yer alan Genel Müdürlük Daire Başkanı emsal olarak belirlenmişken, müdür unvanlı kadroların emsali yine müdür olarak tespit edilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun hiyerarşik olarak Daire Başkanı ve Müdür kadroları karşısındaki hukuki durumuna ilişkin mevzuatta açık bir düzenleme yer almadığından, mevzuatta yer alan boşluğun İdarece yorumlanmış olduğu, bu minvalde ilgili kadronun atama şartları bakımından Daire Başkanı kadrosuna denk bir kadro niteliğinde sayılamayacağı ve bu nedenle 657 sayılı Kanun’un 68’inci maddesinin (B) bendinin son fıkrasında yer alan, yükseköğrenim gördükten sonra Devlet memurluğunda beş yıllık hizmet süresi şartının Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna yapılan atamalar bakımından aranmasının gerekmediği sonucuna varılarak ilk atamanın gerçekleştirildiği, sonrasında ise, Daire Başkan Yardımcısı kadrosunun müdürlük kadrosunun üzerinde bir kadro unvanı olarak İdarece kabul edilmesi suretiyle, söz konusu bu kadrodan müdür kadrosuna yapılan atamanın üst görevden alt göreve yapılan bir atama şeklinde değerlendirildiği, bu durumun sonucunda Kurumun Görevde Yükselme Yönetmeliği kapsamında belirlenmiş olan bir takım koşullar söz konusu atama için aranmaksızın, ilgilinin 657 sayılı Kanun kapsamında aranan genel eğitim ve hizmet süresi şartını taşıması nedeniyle bu atamanın da gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesinde, “Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” hükmüne yer verilerek kamu zararı kavramı tanımlanmıştır. Anılan mevzuat hükmüne göre, bir eylem, işlem ya da kararın kamu zararı olarak nitelendirilebilmesi için söz konusu durumun kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olmasının yanı sıra açıkça mevzuata aykırılık taşıması da gerekmektedir.
Bu itibarla, kamu zararı oluştuğu tespitinin yapılabilmesi için kamu zararına neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem veya kararın mevzuata aykırı nitelikte olduğunun açıkça yazılı bir hükme dayanması gerektiğinden, sorgu konusu hususta 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde ifade edilen “kamu zararı” kavramının kurucu unsurlarının tamamının oluşmadığı görülmekte olup bu nedenle Raporda yer verilen, Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanmada Devlet memurluğunda 5 yıllık hizmet süresi şartı aranması gerektiği ve yapılan atamada bu şartın sağlanmaması nedeniyle kamu zararına neden olunduğu yönündeki iddiaya katılmak mümkün değildir.
Öte yandan, 657 sayılı Kanun’un “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasında, bu fıkrada unvanı sayılan kadrolara, 657 sayılı Kanun’un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabileceği, ikinci fıkrasında ise, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” denilmek suretiyle birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadroların emeklilik aylığı hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un “İstisnai memurluklara atananlara bu Kanunun uygulanacak hükümleri” başlıklı 61’inci maddesinde ise, “60 ıncı madde gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan bütün hükümleri uygulanır.
Ancak istisnai bir memuriyet kadrosuna atananlar, atandıkları kadronun derece aylığının ilk kademesini kazanılmış hak olarak elde ettikleri tarihten itibaren, haklarında bu kanunun kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine dair hükümleri uygulanır.
…” denilmektedir.
Anılan mevzuat hükümleri uyarınca, özel kalem müdürlüğü kadrosu istisnai memuriyet kadrosu olup söz konusu kadronun diğer memurluklara naklen atanmada kazanılmış hak niteliğinde olmadığı açıktır. Bu itibarla, ilgilinin açıktan atama ile istisnai memuriyet kadrosuna getirilmesinden sonra bu görevinin sona ermesini takiben ancak unvansız bir memuriyet kadrosuna ataması yapılabileceğinden, kişinin istisnai memuriyet kadrosundaki görev süresinin sonunda doğrudan müdürlük ve üstü bir kadroya atanması mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar neticesinde, yargılamaya konu olayda, açıktan istisnai memuriyet kadrosunda göreve başlamış olan …’in söz konusu görevinden, İdarece müdür kadrosuna kıyasen daha üst bir kadro niteliğinde olduğu kabul edilmiş olan daire başkan yardımcısı kadrosuna … tarihinde yapılan ataması mevzuata uygun olmadığından, bu atama kapsamında kazanılmış bir haktan da bahsedilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bahse konu atamayı takiben … tarihinde gerçekleştirilen, daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan atamada da hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, …’in … bünyesindeki özel kalem müdürlüğüne açıktan atandıktan sonra … tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna, akabinde ise … tarihinde müdür kadrosuna atanması sonucunda adı geçene fazla ödemede bulunulması suretiyle …-TL kamu zararına neden olunmuştur.
Konunun sorumluluk yönünden değerlendirilmesinde;
5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesinde yer verilen kamu zararı tanımı kapsamında mali sorumluluktan bahsedilebilmesi için;
-Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylem,
-Kamu zararı,
-Mevzuata aykırı karar, işlem ve eylemle söz konusu zarar arasında illiyet bağı,
şeklinde üç unsurun varlığına ihtiyaç vardır.
Nitekim, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 7’inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Sorumlular; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri ile illiyet bağı kurularak oluşturulan ilamda yer alan kamu zararından tek başlarına veya birlikte tazmin ile yükümlüdür.” denilerek sorumluların tazmin yükümlülüğü kamu zararı ile mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri arasında illiyet bağının varlığına bağlanmıştır.
Kural olarak bir mali karar, işlem veya eylemin yapılmasında görev alanlardan her birinin işlemi, diğer işlemlerin nedeni olduğu takdirde bu mali işlem, eylem veya kararda görev alanların, ortaya çıkan zarardan birlikte sorumlu tutulması esastır. Bu durumda, hesap yargılamasında kamu zararına birden fazla sorumlunun sebep olduğunun tespiti halinde, oluşan bu zarardan söz konusu sorumluların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği açıktır.
Bu çerçevede, yargılamaya konu hususta ortaya çıkan kamu zararı ile yapılan hatalı atamalar arasında uygun illiyet bağı bulunduğundan, kamu zararına esas oluşturan her iki atamayı teklif eden (İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı) …’ın, uygun görüşle Olur’a arz eden (Başkan Yardımcısı) …’nun ve atamaları onaylayan (Üst Kurul Başkanı) …’in oluşan kamu zararından sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu itibarla, …’in … bünyesindeki özel kalem müdürlüğüne açıktan atandıktan sonra … tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76’ncı maddesi dayanak gösterilerek … Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna, akabinde ise … tarihinde müdür kadrosuna atanması sonucunda adı geçene fazla ödemede bulunulması suretiyle neden olunan kamu zararı olan …-TL’nin, Diğer Sorumlular (İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı) … ile (Üst Kurul Başkan Yardımcısı) … ve (Üst Kurul Başkanı) …’e müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi gereğince hüküm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödettirilmesine, anılan Kanun’un 55’inci maddesi uyarınca İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Daire Başkanı …’nun karşı oy gerekçesi:
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesinde kamu zararı, “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmış olup, bu suretle mali sorumluluk, anılan hüküm kapsamında yer verilen kamu zararı unsurları ile fiil ve netice arasındaki illiyet bağı çerçevesinde değerlendirilmelidir.
5018 sayılı Kanun’un 32 ve 33’üncü maddelerinde ise harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin mali süreçteki görev ve sorumlulukları düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un;
“Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde, “…
Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun ve diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde ise, “Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır.
…”,
hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, harcama yetkililerinin giderin gerçekleştirilmesi ve harcamanın yapılması süreçlerinde, mevzuata uygunluk açısından kontrolleri sağlamakla yükümlü olduğu, yapılacak harcamanın, nitelik itibariyle hukuka aykırı nitelik taşıması halinde söz konusu işlemleri yapmaktan kaçınmaları gerektiği, aksi halde kamu zararı ile gerçekleştirdikleri mali işlemler arasında uygun illiyet bağının mevcut olması nedeniyle ortaya çıkacak olan kamu zararından sorumlu olacakları açıktır.
Açıklanan nedenlerle, mevzuata aykırı atamanın gerçekleştirilmesine yönelik süreçte yer alan kamu görevlilerinin yanı sıra, ilişikli ödeme emri belgesinde Harcama Yetkilisi sıfatıyla imzası bulunan kamu görevlilerinin de kamu zararından sorumlu tutulması gerekir.
Ancak yapılan incelemede, sorguya ilişik tutulan … tarihli ve … sayılı ödeme emrinde Harcama Yetkilisi sıfatıyla …’ın imzası yer aldığı halde, Raporda, Harcama Yetkilisi sıfatıyla sehven …’ın sorumlu tutulduğu, …’a ise herhangi bir sorgu tebliğ edilmediği ve bu suretle ilgilinin savunmasının da alınmamış olduğu görülmüştür.
Bu itibarla, …’ın Harcama Yetkilisi sıfatıyla sorumluluğa dahil edilerek, savunmasının alınması suretiyle Raporun yeniden düzenlenmesini teminen, Rapor ve eklerinin Denetçisine iade edilmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye …’ın karşı oy gerekçesi:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasında, bu fıkrada unvanı sayılan kadrolara, 657 sayılı Kanun’un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabileceği, ikinci fıkrasında ise, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” denilmek suretiyle birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadroların emeklilik aylığı hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun’un 45’inci maddesinde ise, “5 inci ve daha aşağı derecelerdeki kadrolara, derece yükselmesi için gerekli nitelikleri haiz memur bulunmaması hallerinde, 36 ncı maddede belirtilen öğrenim durumları itibariyle tespit olunan yükselinebilecek dereceyi aşmamak ve karşılık gösterilecek kadro derecesi kazanılmış hak aylık derecelerinin üç üst derecesinden fazla olmamak kaydıyla, bu dereceler karşılık gösterilerek, kendi derecesi ile aynı sınıftan memur atanması mümkündür.
Bu gibiler, işgal ettikleri kadroda kazanılmış derece ve kademelerinin aylığını almaya devam ederler ve kazanılmış aylıklarındaki kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi genel esaslara göre yapılır. Karşılık gösterilen kadrolar, ilgililer için kazanılmış hak teşkil etmez.” denilmektedir.
Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca istisnai memuriyet kadrolarındaki derece ve kademeler ilgililer için kazanılmış hak sayılmamakla birlikte, lisans mezunu olması nedeniyle müktesep kadro derecesi en az 9’uncu derece olan bir kişinin Devlet memurluğuna atandığı kendi müktesep hakkı olan derecesi esas alınmak suretiyle, mevzuatta özel atama usulü düzenlenmemiş bir memuriyet kadrosu olan 6’ncı derece Daire Başkan Yardımcısı kadrosuna atanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan atamaya ilişkin olarak ise,
… Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği’nin “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 19’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Hizmet grupları arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt görevden üst görevlere geçişler görevde yükselme sınavına tabidir. Ancak, Üst Kurulda veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında daha önce bulunulan görev ile bu görevle aynı düzey görevlere veya alt görevlere görevde yükselme sınavına tabi tutulmaksızın atama yapılabilir.” denilmekte olup, söz konusu hüküm uyarınca sınav şartına istisna getirilmiştir. Müdür ve daire başkan yardımcısı kadroları için derece bazında ek göstergeler eşittir. Bu çerçevede daire başkanı kadrosundan müdürlüğe yapılan atama, bulunulan görevden aynı düzey göreve veya alt görevlere atama niteliğinde olduğundan, anılan maddenin söz konusu (b) bendinin ikinci cümlesi kapsamında daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna sınavsız atama yapılabilecektir. Dolayısıyla, 657 sayılı Kanun kapsamında aranan genel eğitim ve hizmet süresi şartını sağlayan kişinin daire başkan yardımcısı kadrosundan müdür kadrosuna yapılan söz konusu atamasında da mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, sorgu konusu …-TL ödeme hakkında ilişilecek husus bulunmadığına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Kararla ilgili sorunuz mu var?