KARAR

MAHKEME GİDERLERİNİN PERSONELE RÜCU EDİLMEMESİ

Belediyesi tarafından mevzuata aykırı olarak tahsil edilen kanalizasyon ve tesislerini bağlama ücreti ile asansör proje tetkik ücretinin mahkeme kararına istinaden ilgililere geri ödenmesine karşın, katlanılan ilave giderler (faiz, yargılama gideri, vekâlet ücreti) ile ilgili olarak hatalı tahsilatlardan sorumlu kişilere rücu işlemlerinin yapılmaması sonucu kamu zararına neden olunduğu iddiası ile ilgili olarak yapılan incelemede;

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Kişisel sorumluluk ve zarar” başlıklı 12 nci maddesinde; devlet memurlarının görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek zorunda oldukları, eğer memurun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedel üzerinden ödenmesinin esas olduğu belirtilmektedir. Aynı Kanun’un “Kişilerin uğradıkları zararlar” başlıklı 13 üncü maddesinde ise; kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açacağı, kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkının saklı olduğu ifade edilmiştir.

Aynı Kanun’un 12 ve 13 üncü maddeleri uyarınca 13.08.1983 tarihli ve 18134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmelik’in 5 inci maddesinin (a) fıkrasına göre; kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile belirlenmiş görevlerini kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gerekli dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle idarenin veya kişilerin uğradığı zararlar memurlarca tazmin edilecektir. 7 nci maddede, memurların 5 inci maddenin (a) fıkrasında tanımlanan hizmet kusurlarından doğan zararların miktarının kurum ve kuruluşların en üst yöneticilerinin belirleyeceği iki kişi ile zarara sebebiyet veren memurun ilk amirinden oluşan 3 kişilik bir heyet tarafından tespit edileceği düzenlenmiştir.

Söz konusu Yönetmelik’in “Amirlerin Sorumlulukları” başlıklı 9 uncu maddesinde; memurlarca verilen zararların miktarının tespiti ve ilgililerden bu Yönetmelik veya genel hükümlere göre tahsili konusunda yapılacak işlemlerin zamanında ve eksiksiz yürütülmesinden, zararı veren memurların görevli bulundukları kurum ve kuruluşların o mahaldeki amirlerinin müteselsilen sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Yönetmelik’in “Zararların Takibi ve Yapılacak Diğer İşlemler” başlıklı 10 uncu maddesinde ise; zararı veren memurun amirlerinin, zararın vuku bulduğu tarihi izleyen 3 gün içinde zararın konusu ile memurun sorumluluğunu belirten tüm bilgi ve belgeleri, o kurum ve kuruluşun en üst yöneticisine ileteceği, en üst yöneticilerin de bilgi ve belgelerin kendilerine intikal ettiği tarihi izleyen 10 gün içinde bu Yönetmelik’in 7 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar uyarınca zarar miktarını tespit ettireceği belirtilmiştir.

5018 sayılı Kanun’un 71 inci maddesine dayanılarak hazırlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “Kamu zararının belirlenmesi” başlıklı 6 ncı maddesinde, kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesinin kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak durumlardan biri olduğu düzenlenmiştir.

Ancak T.C Anayasasının “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40’ıncı maddesinde aynen; “Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” denilmiştir. Aynı şekilde 657 sayılı Kanun’un “Kişilerin uğradıkları zararlar” başlıklı 13’üncü maddesinde de; kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açacağı, kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkının saklı olduğu bu kapsamda İdarenin her zaman rücu etmek zorunda olmadığı takdir yetkisini de kullanabileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca 657 sayılı Kanun’un “Kişisel sorumluluk ve zarar” başlıklı 12’nci maddesinde de; devlet memurlarının, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorunda oldukları ifade edilmiş olup kamu zararı konusu olan mahkeme kararına istinaden katlanılan ilave giderlerin bu madde kapsamında yer almadığı anlaşılmıştır.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan gerekçelerle, konu hakkında ilişilecek husus bulunmadığına,

6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55’inci maddesi uyarınca İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla,





Azınlık görüşü: Üye … ve Üye … oluşan kamu zararının raporda yer alan gerekçeler çerçevesinde müştereken ve müteselsilen, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53’üncü maddesi gereği işleyecek faizleri ile ödettirilmesine ayrıca Belediye Başkanın da sorumluluğa dahil edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?