KARAR

Konu: Evlendirme Dairesi nezdinde nikâh akdi yapılan bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmaması.

2-358 sayılı Ek İlamın 8. maddesiyle, ... ... Belediyesi tarafından Yazı İşleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan Evlendirme Dairesi nezdinde nikâh akdi yapılan bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmaması sonucunda oluşan ... TL kamu zararının tazminine hükmedilmiştir.

TEMYİZ DİLEKÇESİ

İlamda Üst Yönetici olarak sorumlu tutulan ... adına vekili Av. ... sunmuş olduğu temyiz dilekçesinde özetle;

Kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesi ile İlam Sıra No 12’de yer alan nikâh akdi yapılan bazı kişilerden yeterli kriterleri taşımadığı halde nikâh ve salon ücreti alınmaması konusunda; müvekkilinin hiçbir hukuksuz talimatı olmadığını, ayrıca, belirtilmesi gerekir ki, müvekkilinin, makamının da getirdiği yoğun mesai temposu dolayısıyla belediyecilik ile ilgili tüm kanun maddelerini ve onların yürütme aşamasını incelemek ve takip etmekle değil, belediyecilik ile ilgili bahsi geçen tüm konuların kamuya en yararlı olacak şekilde işleve geçmesi ile mükellef olduğunu,

En üst ita amir olarak müvekkilinin ... Belediyesi ilgili müdürlüklerince yürütülen tüm dosyaları tek tek incelemek veya takip etmek gibi bir zamanı olmadığını, ... Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü ... Tarih Ve ... sayılı İmza Yetkileri Devri (Ek-2) Yönergesi ile de belediyedeki yetki dağılımının açıkça ortada olduğunu, Belediye Meclisince gündeme alınacak yazıları en üst ita amirinin imzaladığını, lâkin;

Bu sual aslında; eksik evraka rağmen indirim yapılması veya ücretsiz nikâh akdi konusu olduğunu ve bu hukuksuz uygulamaya dair müvekkilinin bilgisi ve talimatı olmadığı gibi en üst ita amir olarak da isminin geçmesinin, hukuk kurallarına aykırı olduğunu,

Buradaki sualin sadece yürütmeyi gerçekleştiren ve imzası bulunan ilgili Başkan Yardımcılarını ve onların bu usulsüz uygulamalarını dikkate almayan, aynı zamanda yazılı olarak ya da şerh düşmek kaydı ile uyarmayan Yazı İşleri Müdürünü ve ilgili diğer tüm personeli kapsadığını, dolayısı ile hatalı uygulamanın yürütme işlemini fiilen yerine getiren bu şahısların ilgili İlam hükmüne bizatihi tek başına muhatap olması gerektiğini,

Tüm bunların dışında;

2464 Sayılı Belediyeler Kanununun 97 nci maddesinde; "Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet (...) (1) için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediye’ye tekel olarak verilmiş İşler kendi özel hükümlerine tabidir.",

5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 18/f maddesinde "Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek." hükümlerinin yer aldığını,

Bahsi geçen Kanunlara göre ilgili Belediye Meclisi Kararı ... tarih, ... sayılı karar ile alındığını ve bahsi geçen kararda: 'Belediye personeli veya 1. dereceden yakını, belediye meclis üyesi ve başkanlık makamı onayı ile ilçe sınırları dâhilinde ikamet eden ekonomik imkânsızlıklar nedeni ile mağdur olan vatandaşlardan ücret alınmayacağının oy birliği ile kabul edildiğini,

Sorgu kağıdında ileri sürülen iddianın hukuki veya mali uygunluk alanının dışında yerindelik denetimi olduğunu,

Belediye meclislerinin kararlarının kanunda belirtilen sınırlı vesayet denetimi kapsamına giren veya suç konusu oluşturan kararlara ilişkin hususlar dışında yargısal denetime tabi olup, bu yargısal denetimin idari yargı kolu içerisinde yerine getirilebildiğini, üstelik belediye meclislerinin kararlarına karşı yargısal yola başvurma hakkının karardan etkilenen gerçek ve tüzel kişilerin dışında sadece belediye başkanlarına ve mülki idari amirlere (5393 sayılı belediye Kanunu’nun 23. maddesi) tanınmış olup, başkaca bir kişi, makam veya organın belediye meclis kararları üzerinde denetim yetkisi bulunmadığını,

Sorgu kağıdında; "...4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1. Maddesinin 1. Fıkrasında Belediyelerin de içerisinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır" ifadesi ile ... tarihli ve ... sayılı Belediye Meclis Kararı'nın 4736 sayılı kanuna aykırı olduğu iddia edildiğini,

Ancak işaret edilen bu düzenleme içerisindeki "işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç" ifadesinin dikkate alınmadığını veya kararın işletmecilik gereği olup olmadığı araştırılmaksızın hukuki ve mali denetimle ilgili olmayan bir hususta da yargıya varıldığını, ... Belediyesi'nin nikâh akdi yapılan bazı kişilerden nikâh ve salon ücreti alınmamasının alınacak ücretlere ilişkin olarak öngörülmüş olan "istisnanın işletmecilik gereği olup olmadığı hususunun hukuki veya mali denetim değil tipik bir yerindelik denetimi olduğunu; Sayıştay denetiminin kapsamının da buna elverişli olmadığını,

Bu yerindelik denetimi sadece "İdari yargı alanı içerisinde yapılabilecek bir denetim olduğunu, yani;

Yerindelik denetiminin, en basit ifadesiyle, üst birimin, alt birimin eylem ve işlemlerinin "yerinde olup olmadığına karar vermesi ve "kamu yararına” uygun olmadığına karar vermesi halinde, işlem veya eylemi değiştirmesi veya durdurması olduğunu, gelişmiş demokrasilerde, yerindelik denetimini idari makamların yaptığını, çünkü bir işlem veya eylemin, kamu yararı açısından yerinde olup olmayacağına dair kararı, ancak idari makamların verebileceğini, yargı makamlarının ise, idarenin işlem ve eylemlerinin "hukukî denetimini" yapacağını,

Sayıştay Denetiminin kapsamının; Anayasa'nın 160 ınci maddesine göre; Sayıştay’ın merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlanma bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli olduğunu, ayrıca mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanmasının da Sayıştay tarafından yapılacağını,

Temel Hukuk Kurallarına göre kanunların ihtilafı halinde "özel kanuna" itibar edilmesi gerektiğini,

Belediye eliyle yürütülen hizmetler karşılığı alınacak ücretler, 2464 Sayılı Belediye Kanunu’nda da düzenlendiğini, Kanunun 97. maddesinde "Belediyeler bu kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için Belediye Meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir..’ denildiğini, bu düzenleme içerisinde belediyelere verilmiş olan bu yetkinin hangi sınırlar içerisinde kullanılacağı ile ilgili bir sınırlamada bulunmadığını,

Bu durumda 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile 4736 saylı Kanun arasında "kanunlar ihtilafı" halinin bulunduğunu,

Temel hukuk kurallarına göre kanunlar ihtilafı halinde "özel kanuna" itibar edilmesi gerektiğini, 4736 Sayılı Kanunun mal ve hizmet üretiminde uygulanacak esaslarla ilgili olarak bütün kamu kurumlarını ve idarelerini kapsarken; yani, "genel" nitelikli bir kanun iken 2464 Sayılı Kanunun belediyelere ilişkin olmakla "özel" nitelikli bir kanun olduğunu, bu itibarla 2464 Sayılı Kanunda sınırlayıcı bir hüküm bulunmamasının karşısında belediye meclisinin ücrete tabi bir hizmet nedeniyle belediye personelinden, onların 1. Derece yakınlarından veya meclis üyelerinin yakınlarından vb. ücret alınmamasını öngörmüş olmasının kamu zararı niteliğinde sayılmaması gerektiğini,

Nikâh akdi için salon tahsisinin, anılan Kanun hükmü uyarınca ""belediyelerce üretilen hizmet" olup olmadığının da ayrıca irdelenmesi gereken bir husus olduğunu,

Tüm bunların dışında; belediye meclislerinin almış olduğu kararların, merkezi hükümeti temsilcisi niteliğindeki kaymakamlık makamına tebliği ve onayından sonra yürürlüğe girdiğini, bu kararı alan belediye meclis üyeleri ile kararı onaylayan belediye başkanı hakkında kamu zararı oluşturduğu gerekçesi ile işlem yapılıp karar alınırken, aynı evrakta onayı olan ve zamanında bu karara itiraz etmeyen ... Kaymakamı hakkında hiçbir işlem yapılmamasının demokratik ve hukuki bir cevabı olmadığını ve kamu idarecileri arasındaki 'aynı evraka imza atan ve tüm memurları kapsayan’ eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu,

" Meclisin almış olduğu kararların tam metninin, kararın kesinleştiği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde belediye başkanı tarafından il merkezi, belediyeler ile merkez ilçeye bağlı olan belediyelerde valiye, ilçe merkezi ve ilçeye bağlı belediyelerde kaymakama gönderilir ve uygun araçlarla halka duyurulacağını, vali veya kaymakama gönderilmeyen kararların yürürlüğe girmeyeceğini, meclis kararlarının iki suret olarak mülki idare amirliğine gönderildiğini,

Valilik, kaymakamlık ve büyükşehir belediye başkanlığınca, teslim alınan kararın son sayfasına, karar tarihi, teslim alındığı tarih ve kayıt numarası yazıldıktan sonra kararın bir suretinin belediyeye iade edildiğini, bu şekilde kayıtları tamamlanan kararı teslim alan makam tarafından dosyasında saklandığını, bu kararları kaydetmek üzere ilgili idareler tarafından bir defter tutulduğunu,

Bu indirimin uygulanması kararında ilçenin en büyük ita amirinin kaymakamın da imzalı onayının bulunduğunu, yani en önemli kıstas olan mülki idari amirin onayı ile yürürlüğe girmiş bir uygulama olduğunu,

... Belediye Meclisinin tüm kararlarının ilgili mülki idari amirinin imzasından geçmiş, süresi içerisinde ilgili ne mülki idari amiri ne de başka bir kişi veya kurum tarafından yürürlüğe girmesine dair bir itirazın yapılmadığını,

Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarının ürettikleri mal ve hizmetlerden yararlanmada ücretsiz veya indirimli tarife uygulaması yaklaşımına son veren 4736 Sayılı Kanun olduğunu, Başbakanlığın 21.12.2001 tarih ve B.02.0KKG.0.10/101-247/5896 sayılı yazısı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunduğu Kanunun teklif yazısında ve "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı" kapsamında bazı mali tedbirlerin alınması amacıyla hazırlanan bu Kanunda; Kanunun genel gerekçesi ile madde gerekçelerinde irdelenmeyen/açıklığa kavuşturulmayan "hizmet" ifadesinin muğlâk olduğunu ve açıklamaya muhtaç olduğunu, Sayıştay’ın da kamu zararına, bu Kanunu dayanak alarak karar verdiğini,

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Hizmet" başlıklı 4. maddesinde;

"1. Hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir. Bu İşlemler; bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi, şekillerde gerçekleşebilir.2. Bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya diğer bir hizmet olması halinde bunların her biri ayrı işlem olup, hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergilendirilirler." şeklinde tanımlandığını,

Görüldüğü üzere, "nikâh akdi için salon tahsisi" işleminin, söz konusu Kanunda sıralanan "bir şeyi yapmak ve işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek" hallerinden hiç birisinin kapsamına girmediği gibi, keza bu işlem, esnasında, "mahalli müşterek nitelikteki bir ihtiyacın karşılanması" işlemi olduğunu,

Yasal dayanağının da 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14/a maddesi hükümleri olduğunu, belediyelerin anılan madde ile yerine getirmek zorunda oldukları bu ödev için 07.11.1985 tarihli, 18921 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Evlendirme Yönetmeliği gereğince bir yer/salon ayırmak zorunda olduklarını, Yönetmeliğin "Tören yerleri" başlıklı 26. maddesinde yer alan "Evlenme törenlerinin ilgili makamlarca bu iş için tahsis edilmiş alan resmi salon veya yerlerde yapılması esastır." şeklinde bir düzenleme ile bu yükümlülüğün belediyeler için zorunlu kılındığını,

Öte yandan; nikâh akdi, sosyo-kültürel bir faaliyet olup; 5393 saydı Kanunun 60/n maddesi ile "sosyo-kültürel, sanatsal ve bilimsel etkinlikler için yapılan giderlerin, "Belediyenin giderleri" arasında sayıldığını,

Açıklanan mevzuat hükümleri ve hususlardan anlaşılacağı üzere, belediyelerinin nikâh akdi görevi çerçevesinde tesis ettiği idari işlemin; öncelikle 4736 saydı Kanunun 1. maddesinde yazılı hizmet kapsamında olmadığından; ayrıca, yukarıda belirtilen, İlgili mevzuatına göre "mahalli müşterek" ihtiyacın belediye gideri olarak üstlenilmesi suretiyle karşılanan bir faaliyet kapsamında bulunduğundan;

5393 Sayılı Belediye Kanunu 14 üncü maddesi bağlamında mahalli müşterek nitelikteki ihtiyacın kapsamında bir uygulama olduğu, neticede mezkûr madde hükmünde ifade edilen bir hizmet üretimi söz konusu olmadığından dolayı bir kamu zararı doğmasına sebebiyet verilmediğini,

Belediyelerin, kendi bütçelerini yapan kurumlar olup belediye meclislerinin belediyenin faaliyet raporlarını ve bütçelerini düzenleyen ve onaylayan meclisleri olduğunu, bu meclislerin kenti ilgilendiren veya kendi belediyesi içerisinde karar alamayacak kadar yetkisiz ve etkisiz hale getirmenin demokrasi anlayışındaki yerini tanımlamak mümkün olmadığını,

5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 59. maddesinde belediye gelirlerinin detaylı tanımlandığını,

Bu kanun hükmünden hareketle; 30.05.2019/183 sayılı ilam ile müvekkiline tebliğ edilen ilamın 14. maddesinde yer alan "... ... Belediyesi tarafından nikah akdi yaptıran bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmaması sonucunda ... TL kamu zararına sebebiyet verildiği" gerekçesi ile tazmin olunan hükümde, müvekkilim 5393 Sayılı Kanunun 59. Maddesi gereği nikah ve salon gelirleri bu maddede anılan gelirler olmadığından bahisle "Belediye başkanı olan müvekkilinin söz konusu geliri takip hususunda bir sorumluluğu bulunmadığı" gerekçe gösterilerek tazmin hükmü, sadece kararı onaylayan ilgili meclis Üyeleri ile ilgili başkan yardımcıları olarak düzeltildiğini,

Esasen aynı durum mevzu bahis olduğunu, yani; ortada alınmış bir meclis kararı bulunmadığını ve bu meclis kararını usulüne göre uygulamayan ilgili Yazı İşleri Müdürlüğü personeli, müdürü ve sorumlu başkan yardımcıları bulunduğunu,

Üst yöneticinin bir meclis kararının uygulanması işlemi dolayısıyla bir emir verebileceğini; emrin kanun ve mevzuat yönünden uygunluğu evrakını hazırlayan veya görevi fiilen yerine getiren tüm personeli de kapsaması gerektiğini,

657 Sayılı DMK'ya göre: Devlet memurlarının görev ve sorumluluklarının düzenlendiği madde 11’de; “Devlet memurları kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerinin iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar.” denildiğini,

Devlet memurunun amirinden aldığı emri, Anayasa, Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmeyeceği ve bu aykırılığı o emri verene bildireceği, amirin emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memurun bu emri yapmağa mecbur olacağını, ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluğun emri verene ait olacağını,

Konusu suç teşkil eden emirin, hiçbir suretle yerine getirilmeyeceğini; yerine getiren kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağını,

Acele hallerde kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır" hükümlerinin yer aldığını,

İlgili kanun maddelerinde ve emsal Sayıştay Kararlarından da anlaşılacağı üzere, ... Belediye Meclisi'nin bahsi geçen ücret tarifesinin uygulamasının hukuka uygun ve kamu yararı düşünülerek tüm meclis üyelerinin oy birliği ile kabulünün, müvekkilinin ve ... ilçe kaymakamının da onayı ile yürürlüğe girdiğini,

Müvekkili adına bahsi geçen meclis kararının uygulanması esnasında; uygulama yetkilisi üst ita amiri ilgili başkan yardımcıları veya meclis üyeleri veya müdür veya ilgili personel tarafından, uygulamanın gereği yerine getirilmeksizin 'eksik belge' ile başvuruların kabul edilmiş olunduğunu ve başvuru evrakının arkasına da imzalarını atarak onaylamış olduklarını ve eksik belge ile başvurunun işleme alınmasına vesile olduklarını bu Sayıştay bulguları ve zimmet sorgusu esnasında öğrenmiş bulunduklarını,

Bahsi geçen konuya dair uygulaması yanlış gerçekleştirilen ücret tarifesinin uygulanış yöntemine dair müvekkilinin herhangi bir bilgisi veya dahili olmadığı gibi tek bir hukuksuz talimatının da olmadığını,

Yukarıda beyan edilen kanunlar gereği, belediyelerin kendi bütçelerini kendileri belirleyen ve bu anlamda da yürütme yetkisine sahip özerk kurumlar oldukları, kaldı ki bahsi geçen uygulamanın kamu zararı değil kamu barışı ve verimliliği için tüm personel adına alınmış ve evrensel çalışma kurallarına ve insan haklan ile uluslararası sözleşmelere uygun, "yerindelik denetimi" kapsamında sadece 'idari yargı kolu' alanı içerisinde yapılabilecek bir denetimi de kapsadığı,

Bahsi geçen İlamda sıra no 12'de yer alan tazmin dolayısıyla; yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri, yapılan tespit ve açıklamaların bir arada değerlendirilmesi ve emsal kararın da incelenmesi halinde, resen dikkate alınacak nedenlerle, tazmini gerektirecek herhangi bir kamu zararının meydan gelmediğini, keza; müvekkilinin meclis kararı alınan ücret tarifesinin uygulanması noktasında hukuksuz tek bir talimatı olmadığı gibi usulen de kabul edilemeyen bu uygulama hakkında bilgisi ve dahili olmaması dolayısıyla, aynı zamanda alınan meclis kararına dair işleyiş süreci ile bağlantılı hiç bir sorumluluğunun bulunmadığının açık olduğunu ifade ederek müvekkili hakkında verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını arz ve talep etmektedir.

BAŞSAVCILIK MÜTALAASI

Başsavcılık mütalaasında özetle;

“4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde, belediyelerinde içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılan ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı maddede ayrıca istisna ve muafiyetleri sayılmış, altıncı fıkrasında ise Bakanlar Kurulunun birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Madde hükmünden anlaşılacağı üzere herhangi bir mal veya hizmetin bazı kişi veya kurumlara indirimli veya ücretsiz sunulabilmesi ancak Kanunda belirtilen durumlarda veya Bakanlar Kurulunca muafiyet tanınmasıyla mümkündür. Nitekim, değişik tarihlerde muafiyet öngören birçok Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmıştır. Bu Kararlar arasında bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmayabileceğine veya indirimli ücret alınabileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu itibarla, nikah akdi yapılan bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmamasının kamu zararı olduğu, dolayısıyla temyiz talebinin reddedilerek tazmin hükmünün tasdikine karar verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Arz olunur.” denilmektedir.

İlamda Üst Yönetici (Belediye Başkanı) olarak sorumlu tutulan ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

358 sayılı Ek İlamın 8. maddesiyle, ... ... Belediyesi tarafından Yazı İşleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan Evlendirme Dairesi nezdinde nikâh akdi yapılan bazı kişilerden nikah ve salon ücreti alınmaması sonucunda oluşan ... TL ‘nin tazminine hükmedilmiştir.

Bu defa İlamda Üst Yönetici olarak sorumlu tutulan ... adına vekili Av. ... tarafından temyiz kanun yoluna başvurularak tazmin hükmünün kaldırılması talep edilmektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18 inci maddesi (f) bendinde; “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek” belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun “Ücrete Tabi İşler” başlıklı 97 nci maddesinde; “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediye'ye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir” hükmü yer almaktadır.

4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde ise, belediyelerin de içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılan ticari indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hüküm altına alınmaktadır. Aynı maddede istisna ve muafiyetler sayılmakta, maddenin altıncı fıkrasında Bakanlar Kurulunun birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmektedir.

Bu hükümler doğrultusunda, Belediye Meclisi, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 97 nci maddesine göre; harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya 4736 sayılı Kanun hükümlerini de dikkate almak kaydıyla yetkilidir.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, ... Belediye Meclisi tarafından nikâh akdi yaptıran kişilerden alınacak ücret tarifesine dair ... tarih ve ... sayılı Belediye Meclisi Kararı alındığı ve bu kararda belediye personeli veya birinci derece yakını, belediye meclis üyesi ve başkanlık makamı onayı ile ilçe sınırları dâhilinde ikamet eden ekonomik imkânsızlıklar nedeni ile mağdur olan vatandaşlardan ücret alınmayacağının belirtildiği, ancak uygulamada belediye meclisi kararında sayılanlardan olmadığı halde bazı kişilerden nikâh ücretinin alınmadığı, hiç ücret alınmayan veya indirim uygulanan kişiler belediye meclis kararında belirtilen kişilerden olmadığı, bu kişilerin içerisinde belediye meclisi üyelerinin 1 inci derece akrabaları, başka kamu kurumunda çalışanlar vb. kişilerden oluştuğu anlaşılmaktadır.

5393 sayılı Kanun gereği ücret tarifelerini belirlemek görevi belediye meclisine verildiğinden kamu kaynaklarının elde edilmesinden ve kullanılmasından kendisine verilmiş görevlerden dolayı belediye meclisi ve belediye başkanı yetkilidir.

Yapılan bu indirimlerin ticari indirim kapsamında olduğu iddia edilse bile, bu indirimlerin 5393 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasının “f” bendi ve 2464 sayılı Kanunun 97 nci maddesi gereği belediye meclisi kararı ile uygulanması gerektiği açıktır. Dolayısıyla hatalı olarak yapılan bu indirim ve ücretsiz kullandırmaların bahsi geçen Kanunlar gereği belediye meclisi kararına dayanılarak yapılması gerekmektedir.

... ... Belediye Meclisi tarafından nikâh akdi yaptıran kişilerden alınacak ücret tarifesine dair ... tarih ve ... sayılı Karar alınmış ve bu kararla belediye personeli veya birinci derece yakını, belediye meclis üyesi ve başkanlık makamı onayı ile ilçe sınırları dâhilinde ikamet eden ekonomik imkânsızlıklar nedeni ile mağdur olan vatandaşlardan ücret alınmayacağı belirtilmiş olmasına rağmen, ilgili Kararda sayılmayan bazı kişilerden ücret alınmayarak kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

Bu itibarla, sorumlu iddialarının reddedilerek 358 sayılı Ek İlamın 8. maddesiyle ... TL’ye ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, (Üyeler ..., ... ve ...’nın aşağıda yazılı ayrışık oy gerekçelerine karşı) oy çokluğuyla,

6085 sayılı Kanunun 57 nci maddesi gereği bu kararın yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içerisinde Sayıştay’da karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,

Karar verildiği 06.03.2024 tarih 56547 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Karşı oy gerekçeleri:

Üyeler ...; ... ve ...’nın karşı oy gerekçesi;

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18 inci maddesi (f) bendinde; “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek” belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır.

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Ücrete tabi işler” başlıklı 97 nci maddesinde ise; “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyeye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir.” hükmü yer almaktadır.

Bu düzenlemelere göre, belediyeler tarafından gerçekleştirilen nikah işlemleri, vergi, resim, harç ve katılma payı konusu olmayan ve ilgililerin (evlenmek isteyen kişilerin) isteğine bağlı bir hizmeti ifade etmektedir. Söz konusu hizmete ilişkin ücret tarifesini belirleme yetkisi belediye meclisinde olup, bu hizmetler için indirim veya ücret alınmaması uygulanması ise mevzuat çerçevesinde belediye meclisinin takdir hakkı dahilindedir.

Nitekim, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, ... Belediye Meclisi tarafından ... tarih ve ... sayılı Belediye Meclisi Kararı ile nikâh akdi yaptıran kişilerden alınacak ücret tarifesinin belirlenerek; “belediye personeli veya birinci dereceden yakını, belediye meclis üyesi ve başkanlık makamı onayı ile ilçe sınırları dâhilinde ikamet eden ekonomik imkânsızlıklar nedeni ile mağdur olan vatandaşlardan ücret alınmayacağı”nın kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi birinci fıkrasında ise;

“Genel bütçeye dahil daireler ile katma bütçeli idareler, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan fonlar, kefalet sandıkları, sosyal güvenlik kuruluşları, genel ve katma bütçelerin transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıkları ile müesseseleri, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmeler, özel bütçeli kuruluşlar, özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanuna tâbi kuruluşlar ve özel hukuk hükümlerine tâbi, kamunun çoğunluk hissesine sahip olduğu kuruluşlar, kamu banka ve kuruluşları ile bunlara bağlı iş yerleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.

Nikah akdi işlemi, 5393 sayılı Kanunun 14(a) maddesinde yer alan hüküm çerçevesinde mahalli müşterek nitelikteki bir ihtiyacın karşılanması işlemidir. Temyiz dilekçesinde yer alan ifadeler ve konunun sözlü savunmasında yapılan açıklamalar doğrultusunda, Kanunla belediyelere verilen nikah akdi hizmeti çerçevesinde tesis edilen söz konusu idari işlem yerine getirilirken, ekonomik durumu yetersiz olan vatandaşlardan ücret alınmayarak mahalli müşterek nitelikteki bir ihtiyacın belediye gideri olarak üstlenilmesinde mevzuata aykırılık olmadığı ve ayrıca nikah akdi için salon tesis edilmesinin de 4736 sayılı Kanunun 1. maddesinde yazılı hizmet kapsamında olmadığı değerlendirilmiştir.

Bu itibarla, 358 sayılı Ek İlamın 8. maddesiyle verilen ... TL’nin tazminine ilişkin hükmün KALDIRILMASINA karar verilmesi gerekir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?