Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
Karar Tarihi:
12/20/2023
Karar No:
53330
Esas No:
56239
KARAR
Özel Kalem Müdürü Kadrosundan İşletme ve İştirakler Müdürü Kadrosuna Atama.
4- 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
Temyiz dilekçesi ve Başsavcılık mütalaası bu dosyanın 2’nci maddesinde belirtildiği gibidir.
Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
Bahse konu atama işleminin yapıldığı 20.08.2010 tarihinde yürürlükte bulunan 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5’inci maddesinde “Müdür” ve “Şube Müdürü” kadrolarının görevde yükselmeye tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Aynı Yönetmelik’in 6’ncı maddesinde, Görevde yükselme sınavında başarılı olmak” görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Yönetmelik’in 7’nci maddesinde ise, görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda genel şartların yanı sıra aranacak özel şartlar maddeler halinde sayılmıştır. Buna göre; görevde yükselmeye tabi olan "Müdür” kadrosuna yapılacak atamalarda gerek Yönetmelik’in 6’ncı gerekse 7’nci maddelerinde belirtilen genel ve özel şartların tümünün birlikte sağlanması gerekmektedir.
Mezkûr Yönetmeliğin "Sınav şartı” başlıklı 10’uncu maddesinde;
"(1) Müdür, şube müdürü ve bunlarla aynı düzeydeki görevlere görevde yükselme suretiyle atanacakların yazılı ve sözlü sınavda; diğer görevlere görevde yükselme suretiyle atanacak personelin ise yazılı sınavda başarılı olmaları gerekir.” denilmekte,
“Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise;
"... Mahalli idarelerde ve diğer kamu/kurum ve kuruluşlarında, daha önce bulunulan görevler ile bu görevlerle aynı düzey görevlere veya alt görevlere, görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan atama yapılabilir.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinde, Özel Kalem Müdürlüğünün de içinde bulunduğu istisnai memurluk kadroları sayıldıktan sonra aynı maddenin son fıkrasında, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Mevzuat hükümlerinde de belirtildiği gibi, istisnai memuriyet kadroları diğer memuriyetlere yapılacak atamalarda kişilere kazanılmış hak sağlamamaktadır. Dolayısıyla Özel Kalem Müdürlüğünden İşletme ve İştirakler Müdürlüğüne atanan personelin Yönetmelik ile açıklanmış olan tüm şartları sağlamış olması gerekirdi. Ancak 20.08.2010 tarihinde yapılan bu atamada “görevde yükselme sınavında başarılı olmak” koşulunun sağlanmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla ilgili atama mevzuata aykırıdır ve bu suretle fazla ödeme yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verilmiştir.
657 sayılı Kanunun 41’inci maddesinde, "Bir sınıfta belli görevlere atanabilmek veya bu görevlerde belli derecelere yükselebilmek için, kuruluş kanunları veya bu kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kuruluş kanunlarına dayanılarak çıkarılacak yönetmelikler ile işin gereğine göre daha yüksek öğrenim dereceleri veya muayyen fakülte, okul veya öğrenim dalları veya meslek içi veya meslekle ilgili eğitim programlarını bitirmiş olmak veya yabancı dil bilmek gibi şartlar konulabilir." denilmek suretiyle belli görevlere atanmada özel düzenlemelerin yapılabileceği belirtilmiştir.
657 sayılı Kanunun 48’inci maddesinde, devlet memurluğuna atanacaklarda genel ve özel şartların aranacağı belirtilmiş; özel şartlar başlığında ise kurumların özel kanun ve diğer mevzuatında belirtilen şartların taşınması gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre devlet memurluğunda belli görevlere veya sınıflara atanabilmek için atanılacak yer ile ilgili mevzuatta aranılan şartların aranması gerekmektedir. Kanun ancak bu durumda sınıflar arası geçişlere cevaz vermektedir.
Temyiz dilekçesinde, Yönetmelikte aksine hüküm bulunmadığı, dolayısıyla atamanın hukuka uygun olduğu ve ayrıca 2009 yılında yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’te istisnai kadrolardan memuriyet kadrolarına sınavsız atama yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunduğu ifade edilmiştir.
Ancak, 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20’nci maddesinin (ç) fıkrasındaki “İstisnai memurluklarda çalışanlar veya çalışmış olanlar, bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara, atanacakları kadro için öngörülen şartları taşımaları kaydıyla sınavsız atanabilir.” hükmünün yürürlüğü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01.04.2010 tarihli kararı ile durdurulduğundan, “sınavsız atanabilir” izninin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Kararda gerekçe olarak ilgili maddenin 657 sayılı Kanunun ehliyet, liyakat ve eşitlik ilkelerine aykırılığı gösterilmiştir. Dolayısıyla gerek Yönetmelik gerekse Kanun hükümleri dikkate alındığında, görevde yükselme sınavına girmeden Özel Kalem Müdürlüğü kadrosundan başka bir müdürlük kadrosuna atama yapılabilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, ...’ın Özel Kalem Müdürü kadrosunda görev yapmakta iken unvan değişikliği sınavına tabi tutulmaksızın İşletme ve İştirakler Müdürlüğü kadrosuna atanması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumlunun konunun esasına ilişkin iddia ve itirazlarının REDDİ ile 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile verilen ... TL tutarındaki tazmin hükmünün TASDİKİNE,
(…. Daire Başkanı ..., .... Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ile Üye ...’in aşağıda yazılı azınlık görüşleri karşısında) 6085 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi hükmü gereğince Başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağlamış olması suretiyle,
6085 sayılı Kanunun 57’nci maddesi gereği bu Kararın yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içerisinde Sayıştay’da karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,
Karar verildiği 20.12.2023 tarih ve 56239 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
…. Daire Başkanı ... ve Üye ...:
Özel Kalem Müdürü kadrosunda bulunan ...’ın 20.08.2010 tarihinde İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna kadrosuna atandığı atama onayından anlaşılmaktadır.
Yapılan atama işlemi her ne kadar atama tarihinde yürürlükte bulunan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” ve 18.04.1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” hükümlerine aykırı olsa da söz konusu atama işlemi Dairesinde 17.08.2022 tarihinde yargılanmış ve 24.01.2023 tarihinde ilama çıkmıştır.
2010 yılında görevde yükselme sınavında başarılı olma şartı sağlanmadan adı geçen kişinin İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanması yukarıda zikredilen mevzuat hükümlerine aykırıdır. Hukuka aykırı atama işlemi 2010 yılında gerçekleşmiştir. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmış, daire ilamı ise 24.01.2023 tarihlidir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi hükmü uyarınca kamu zararı, kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup, esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Belediye Başkanının hukuka aykırı atamayı yaptığı 2010 yılının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra 2018 yılında yapılan ödemelerin 2023 yılındaki ilam ile kamu zararı oluşturduğu iddia edildiğinde, 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dikkate alınarak ilgililerin sorumluluğuna gidilmemesi gerekmektedir.
Ayrıca 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da, atamanın yapıldığı 20.08.2010 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre, 31.12.2021 tarihinde (zamanaşımını kesen herhangi bir işlem de bulunmadığından) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de, ...’ın kusurundan kaynaklanmayan 2010 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise, atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, ...’ın 20.08.2010 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna asaleten atanması hukuka aykırı olmakla birlikte, bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemelerden Dairesince 24.01.2023 tarihli ilam ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, 256 sayılı ek ilamın 4’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASI gerekir.
Konu ile ilgili zamanaşımı olmasa idi söz konusu daire ilamının sorumluluktan bozulması gerekirdi. Şöyle ki; 24.01.2023 tarih ve 256-164 sayılı ilamda sorumlular arasında sayılan ... Müdür olarak zikredilmiş ve sorumlu tutulmuştur. Oysa atama onayı incelendiğinde; kendisinin şef kadrosunda olduğu, atama onayına sadece isminin yazılmış olduğu, ancak imzasının bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla atama onayında imzası ve parafı bulunmayan ...’nun sorumlular arasından çıkarılması gerekir.
Yine 2018 yılında yapılan ödemelerde sorumlular arasında sayılan Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisinin, 2010 yılında yapılan atamadan dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır. Çünkü “Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Aylıklar” başlıklı 8 inci maddesinde;
“(1) Aylık ve aylıkla birlikte ödenen hakedişler için Aylık Bordrosu (Örnek: 9) ve Personel Bildirimi (Örnek: 10) ile duruma göre ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme belgesine aşağıda belirtilen belgeler eklenir.
a) İlk atamalarda, atama onayı ve işe başlama yazısı,
…”
hükmü gereğince, ilk aya ait ödeme belgesine, ilk atamalar için atama onayı ve işe başlama yazısının eklenmesi gerekmektedir. İlk ödeme emri belgesinin ekine atama onay yazısının eklenmesi gerektiğinden, söz konusu ilk ödeme emri belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisinin yapılan atamanın mevzuata uygunluğunu araştırma mükellefiyeti bulunmaktadır. Ancak, ilk ödemeyi izleyen ödeme emri belgelerinde, atama onayının eklenmesi zorunlu tutulmadığı için, sonraki aylara ilişkin ödeme emri belgelerini imzalayan harcama yetkilisi ile gerçekleştirme görevlisinin bahse konu atama işlemindeki mevzuata aykırılığı ödeme sırasında bilip tespit etmesi beklenemeyeceğinden, (atama onayının bağlandığı ilk ödeme belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi değil iseler) sonraki aylara/ödemelere ilişkin oluşan kamu zararı nedeniyle sorumlulukları bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle Harcama Yetkilisi, Gerçekleştirme Görevlisi ve atama onayında ve herhangi bir evrakta imzası ve parafı bulunmayan ...’nun kamu zararından sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple kararın SORUMLULUKTAN BOZULMASI gerekmektedir.
…. Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ve Üye ...:
Esas yönünden verilen Kurul kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden,
Mevzuata uygun olmayan şekilde yapılan asaleten atamalarda, atama onayında imzası bulunanlar dışında kalan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin atamaya yetkili amir tarafından yapılmış atamaları sorgulama yükümlülükleri ve atama şartlarını taşıyıp taşımadığını kontrol ederek atandığı kadronun gerektirdiği ücreti ödememe veya ilgili kamu görevlisinin asaleten atandığı kadronun gerektirdiği ücretten daha düşük bir ücret ödeme yetkisi ve hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple bahse konu olayda harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerine sorumluluk yüklenemez.
Bu itibarla, 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün sorumluluk yönünden BOZULMASINA ve yukarıda belirtilen hususların göz önünde bulundurulması suretiyle yeniden hüküm tesisini teminen hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE karar verilmesi gerekir.
Üye ...:
..., 25.06.1987 tarihinde açıktan memur, 11.11.1991 tarihinde zabıta memuru, 24.03.1998 tarihinde zabıta komiseri, 21.07.1999 tarihinde zabıta komiser yardımcısı, 02.03.2006 tarihine zabıta komiserliğine, 12.08.2010 tarihinde özel kalem müdürlüğüne, 20.08.2010 İşletme ve İştirakler, 09.12.2015 tarihinde Destek Hizmetleri, 20.09.2022 tarihinde Dış İlişkiler Müdürlüğüne atandığı, 04.06.2012 tarihinde 4 yıllık Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdiği dosya münderecatından anlaşılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68’inci maddesinin (B) maddesinde 1 ve 2’inci dereceli kadrolar için en az 10 yıl, 3 ve 4’üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl hizmeti bulunan ve yükseköğrenim görenlerin atanabileceği, dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edileceği belirtilmiştir. ..., sorgunun yazıldığı 31.12.2018 tarihi itibariyle Destek Hizmetleri Müdürlüğünü yürütmektedir. Bu tarihte, 12 yıllık hizmet ve yüksek öğrenim şartını sağlamaktadır. (31.12.2018 itibariyle 31 yılı aşkın bir kamu hizmeti bulunmaktadır.)
5018 sayılı Kanunu’nun 71’inci maddesi gereğince ilgiliye yaptığı görev nedeniyle yapılan ödemeleri “Kamu Zararı” olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Somut olayımızda; “Kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmamıştır.” İlgiliye hizmet yaptırılmadan veya kadrosu için belirlenen tutardan fazla ödemelerin yapıldığı, mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapıldığı iddialarından hiçbirini ileri sürme imkânımız bulunmamaktadır.
Diğer yandan 2010 yılında yapılan bir atama nedeniyle 2018 yılındaki görevin gereği yapılan ödemelerle ilgili olarak, 2018 yılında görevde olan yöneticiler ile 2010 yılındaki ilgililere bu atama nedeniyle 2018 yılında bu atamanın mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle mali yönden bir sorumluluk yüklenmesi 5018 sayılı Kanunu’nun 71’nci maddesi gereğince mümkün gözükmemektedir.
Kamu idaresi tarafından atamanın yapıldığı dönem itibariyle ilgilinin bu görevi yürütebilmesi için gerekli teknik eğitim veya öğretim şartını taşımadığı veya mesleki veya teknik bilgi, beceri veya tecrübesi nedeniyle ilgilinin bu görevi gereği gibi yerine getirmediği veya getiremeyeceği yönünde herhangi bir tespit veya değerlendirme, düzenlenmiş bir tutanak ve hakkında başlatılmış inceleme ve soruşturmanın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan ödemeler, fiilen yapılan görevin karşılığı ödemelerdir. Bu kadro için başka bir personele bu müdürlüğe ilişkin ödeme yapıldığına ilişkin bir tespit de mevcut değildir. Görevin yetki ve sorumluluğunu taşıyan bu görev nedeniyle ilgiliye yapılmış olan ödemeleri kamu zararı olarak nitelendirmek hukuken mümkün değildir. Yukarıda yer verilen mevzuat ve izahat muvacehesinde yapılan ödemenin mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle verilen tazmin hükmüne ilişkin daire kararının “REFİ” gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
4- 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
Temyiz dilekçesi ve Başsavcılık mütalaası bu dosyanın 2’nci maddesinde belirtildiği gibidir.
Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
Bahse konu atama işleminin yapıldığı 20.08.2010 tarihinde yürürlükte bulunan 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar” başlıklı 5’inci maddesinde “Müdür” ve “Şube Müdürü” kadrolarının görevde yükselmeye tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Aynı Yönetmelik’in 6’ncı maddesinde, Görevde yükselme sınavında başarılı olmak” görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Yönetmelik’in 7’nci maddesinde ise, görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda genel şartların yanı sıra aranacak özel şartlar maddeler halinde sayılmıştır. Buna göre; görevde yükselmeye tabi olan "Müdür” kadrosuna yapılacak atamalarda gerek Yönetmelik’in 6’ncı gerekse 7’nci maddelerinde belirtilen genel ve özel şartların tümünün birlikte sağlanması gerekmektedir.
Mezkûr Yönetmeliğin "Sınav şartı” başlıklı 10’uncu maddesinde;
"(1) Müdür, şube müdürü ve bunlarla aynı düzeydeki görevlere görevde yükselme suretiyle atanacakların yazılı ve sözlü sınavda; diğer görevlere görevde yükselme suretiyle atanacak personelin ise yazılı sınavda başarılı olmaları gerekir.” denilmekte,
“Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde ise;
"... Mahalli idarelerde ve diğer kamu/kurum ve kuruluşlarında, daha önce bulunulan görevler ile bu görevlerle aynı düzey görevlere veya alt görevlere, görevde yükselme sınavına tabi tutulmadan atama yapılabilir.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai Memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinde, Özel Kalem Müdürlüğünün de içinde bulunduğu istisnai memurluk kadroları sayıldıktan sonra aynı maddenin son fıkrasında, “Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Mevzuat hükümlerinde de belirtildiği gibi, istisnai memuriyet kadroları diğer memuriyetlere yapılacak atamalarda kişilere kazanılmış hak sağlamamaktadır. Dolayısıyla Özel Kalem Müdürlüğünden İşletme ve İştirakler Müdürlüğüne atanan personelin Yönetmelik ile açıklanmış olan tüm şartları sağlamış olması gerekirdi. Ancak 20.08.2010 tarihinde yapılan bu atamada “görevde yükselme sınavında başarılı olmak” koşulunun sağlanmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla ilgili atama mevzuata aykırıdır ve bu suretle fazla ödeme yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verilmiştir.
657 sayılı Kanunun 41’inci maddesinde, "Bir sınıfta belli görevlere atanabilmek veya bu görevlerde belli derecelere yükselebilmek için, kuruluş kanunları veya bu kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kuruluş kanunlarına dayanılarak çıkarılacak yönetmelikler ile işin gereğine göre daha yüksek öğrenim dereceleri veya muayyen fakülte, okul veya öğrenim dalları veya meslek içi veya meslekle ilgili eğitim programlarını bitirmiş olmak veya yabancı dil bilmek gibi şartlar konulabilir." denilmek suretiyle belli görevlere atanmada özel düzenlemelerin yapılabileceği belirtilmiştir.
657 sayılı Kanunun 48’inci maddesinde, devlet memurluğuna atanacaklarda genel ve özel şartların aranacağı belirtilmiş; özel şartlar başlığında ise kurumların özel kanun ve diğer mevzuatında belirtilen şartların taşınması gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre devlet memurluğunda belli görevlere veya sınıflara atanabilmek için atanılacak yer ile ilgili mevzuatta aranılan şartların aranması gerekmektedir. Kanun ancak bu durumda sınıflar arası geçişlere cevaz vermektedir.
Temyiz dilekçesinde, Yönetmelikte aksine hüküm bulunmadığı, dolayısıyla atamanın hukuka uygun olduğu ve ayrıca 2009 yılında yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’te istisnai kadrolardan memuriyet kadrolarına sınavsız atama yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunduğu ifade edilmiştir.
Ancak, 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20’nci maddesinin (ç) fıkrasındaki “İstisnai memurluklarda çalışanlar veya çalışmış olanlar, bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara, atanacakları kadro için öngörülen şartları taşımaları kaydıyla sınavsız atanabilir.” hükmünün yürürlüğü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01.04.2010 tarihli kararı ile durdurulduğundan, “sınavsız atanabilir” izninin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Kararda gerekçe olarak ilgili maddenin 657 sayılı Kanunun ehliyet, liyakat ve eşitlik ilkelerine aykırılığı gösterilmiştir. Dolayısıyla gerek Yönetmelik gerekse Kanun hükümleri dikkate alındığında, görevde yükselme sınavına girmeden Özel Kalem Müdürlüğü kadrosundan başka bir müdürlük kadrosuna atama yapılabilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, ...’ın Özel Kalem Müdürü kadrosunda görev yapmakta iken unvan değişikliği sınavına tabi tutulmaksızın İşletme ve İştirakler Müdürlüğü kadrosuna atanması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumlunun konunun esasına ilişkin iddia ve itirazlarının REDDİ ile 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile verilen ... TL tutarındaki tazmin hükmünün TASDİKİNE,
(…. Daire Başkanı ..., .... Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ile Üye ...’in aşağıda yazılı azınlık görüşleri karşısında) 6085 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi hükmü gereğince Başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağlamış olması suretiyle,
6085 sayılı Kanunun 57’nci maddesi gereği bu Kararın yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içerisinde Sayıştay’da karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,
Karar verildiği 20.12.2023 tarih ve 56239 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
…. Daire Başkanı ... ve Üye ...:
Özel Kalem Müdürü kadrosunda bulunan ...’ın 20.08.2010 tarihinde İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna kadrosuna atandığı atama onayından anlaşılmaktadır.
Yapılan atama işlemi her ne kadar atama tarihinde yürürlükte bulunan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” ve 18.04.1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” hükümlerine aykırı olsa da söz konusu atama işlemi Dairesinde 17.08.2022 tarihinde yargılanmış ve 24.01.2023 tarihinde ilama çıkmıştır.
2010 yılında görevde yükselme sınavında başarılı olma şartı sağlanmadan adı geçen kişinin İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna atanması yukarıda zikredilen mevzuat hükümlerine aykırıdır. Hukuka aykırı atama işlemi 2010 yılında gerçekleşmiştir. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmış, daire ilamı ise 24.01.2023 tarihlidir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi hükmü uyarınca kamu zararı, kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup, esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Belediye Başkanının hukuka aykırı atamayı yaptığı 2010 yılının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra 2018 yılında yapılan ödemelerin 2023 yılındaki ilam ile kamu zararı oluşturduğu iddia edildiğinde, 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dikkate alınarak ilgililerin sorumluluğuna gidilmemesi gerekmektedir.
Ayrıca 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da, atamanın yapıldığı 20.08.2010 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre, 31.12.2021 tarihinde (zamanaşımını kesen herhangi bir işlem de bulunmadığından) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de, ...’ın kusurundan kaynaklanmayan 2010 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise, atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, ...’ın 20.08.2010 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden İşletme ve İştirakler Müdürü kadrosuna asaleten atanması hukuka aykırı olmakla birlikte, bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemelerden Dairesince 24.01.2023 tarihli ilam ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, 256 sayılı ek ilamın 4’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASI gerekir.
Konu ile ilgili zamanaşımı olmasa idi söz konusu daire ilamının sorumluluktan bozulması gerekirdi. Şöyle ki; 24.01.2023 tarih ve 256-164 sayılı ilamda sorumlular arasında sayılan ... Müdür olarak zikredilmiş ve sorumlu tutulmuştur. Oysa atama onayı incelendiğinde; kendisinin şef kadrosunda olduğu, atama onayına sadece isminin yazılmış olduğu, ancak imzasının bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla atama onayında imzası ve parafı bulunmayan ...’nun sorumlular arasından çıkarılması gerekir.
Yine 2018 yılında yapılan ödemelerde sorumlular arasında sayılan Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisinin, 2010 yılında yapılan atamadan dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır. Çünkü “Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Aylıklar” başlıklı 8 inci maddesinde;
“(1) Aylık ve aylıkla birlikte ödenen hakedişler için Aylık Bordrosu (Örnek: 9) ve Personel Bildirimi (Örnek: 10) ile duruma göre ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme belgesine aşağıda belirtilen belgeler eklenir.
a) İlk atamalarda, atama onayı ve işe başlama yazısı,
…”
hükmü gereğince, ilk aya ait ödeme belgesine, ilk atamalar için atama onayı ve işe başlama yazısının eklenmesi gerekmektedir. İlk ödeme emri belgesinin ekine atama onay yazısının eklenmesi gerektiğinden, söz konusu ilk ödeme emri belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisinin yapılan atamanın mevzuata uygunluğunu araştırma mükellefiyeti bulunmaktadır. Ancak, ilk ödemeyi izleyen ödeme emri belgelerinde, atama onayının eklenmesi zorunlu tutulmadığı için, sonraki aylara ilişkin ödeme emri belgelerini imzalayan harcama yetkilisi ile gerçekleştirme görevlisinin bahse konu atama işlemindeki mevzuata aykırılığı ödeme sırasında bilip tespit etmesi beklenemeyeceğinden, (atama onayının bağlandığı ilk ödeme belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi değil iseler) sonraki aylara/ödemelere ilişkin oluşan kamu zararı nedeniyle sorumlulukları bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle Harcama Yetkilisi, Gerçekleştirme Görevlisi ve atama onayında ve herhangi bir evrakta imzası ve parafı bulunmayan ...’nun kamu zararından sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple kararın SORUMLULUKTAN BOZULMASI gerekmektedir.
…. Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ve Üye ...:
Esas yönünden verilen Kurul kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden,
Mevzuata uygun olmayan şekilde yapılan asaleten atamalarda, atama onayında imzası bulunanlar dışında kalan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin atamaya yetkili amir tarafından yapılmış atamaları sorgulama yükümlülükleri ve atama şartlarını taşıyıp taşımadığını kontrol ederek atandığı kadronun gerektirdiği ücreti ödememe veya ilgili kamu görevlisinin asaleten atandığı kadronun gerektirdiği ücretten daha düşük bir ücret ödeme yetkisi ve hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple bahse konu olayda harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerine sorumluluk yüklenemez.
Bu itibarla, 164-256 sayılı Ek İlamın 4’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün sorumluluk yönünden BOZULMASINA ve yukarıda belirtilen hususların göz önünde bulundurulması suretiyle yeniden hüküm tesisini teminen hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE karar verilmesi gerekir.
Üye ...:
..., 25.06.1987 tarihinde açıktan memur, 11.11.1991 tarihinde zabıta memuru, 24.03.1998 tarihinde zabıta komiseri, 21.07.1999 tarihinde zabıta komiser yardımcısı, 02.03.2006 tarihine zabıta komiserliğine, 12.08.2010 tarihinde özel kalem müdürlüğüne, 20.08.2010 İşletme ve İştirakler, 09.12.2015 tarihinde Destek Hizmetleri, 20.09.2022 tarihinde Dış İlişkiler Müdürlüğüne atandığı, 04.06.2012 tarihinde 4 yıllık Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdiği dosya münderecatından anlaşılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 68’inci maddesinin (B) maddesinde 1 ve 2’inci dereceli kadrolar için en az 10 yıl, 3 ve 4’üncü dereceli kadrolar için en az 8 yıl hizmeti bulunan ve yükseköğrenim görenlerin atanabileceği, dört yıldan az süreli yükseköğrenim görenler için bu sürelere iki yıl ilave edileceği belirtilmiştir. ..., sorgunun yazıldığı 31.12.2018 tarihi itibariyle Destek Hizmetleri Müdürlüğünü yürütmektedir. Bu tarihte, 12 yıllık hizmet ve yüksek öğrenim şartını sağlamaktadır. (31.12.2018 itibariyle 31 yılı aşkın bir kamu hizmeti bulunmaktadır.)
5018 sayılı Kanunu’nun 71’inci maddesi gereğince ilgiliye yaptığı görev nedeniyle yapılan ödemeleri “Kamu Zararı” olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Somut olayımızda; “Kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmamıştır.” İlgiliye hizmet yaptırılmadan veya kadrosu için belirlenen tutardan fazla ödemelerin yapıldığı, mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapıldığı iddialarından hiçbirini ileri sürme imkânımız bulunmamaktadır.
Diğer yandan 2010 yılında yapılan bir atama nedeniyle 2018 yılındaki görevin gereği yapılan ödemelerle ilgili olarak, 2018 yılında görevde olan yöneticiler ile 2010 yılındaki ilgililere bu atama nedeniyle 2018 yılında bu atamanın mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle mali yönden bir sorumluluk yüklenmesi 5018 sayılı Kanunu’nun 71’nci maddesi gereğince mümkün gözükmemektedir.
Kamu idaresi tarafından atamanın yapıldığı dönem itibariyle ilgilinin bu görevi yürütebilmesi için gerekli teknik eğitim veya öğretim şartını taşımadığı veya mesleki veya teknik bilgi, beceri veya tecrübesi nedeniyle ilgilinin bu görevi gereği gibi yerine getirmediği veya getiremeyeceği yönünde herhangi bir tespit veya değerlendirme, düzenlenmiş bir tutanak ve hakkında başlatılmış inceleme ve soruşturmanın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan ödemeler, fiilen yapılan görevin karşılığı ödemelerdir. Bu kadro için başka bir personele bu müdürlüğe ilişkin ödeme yapıldığına ilişkin bir tespit de mevcut değildir. Görevin yetki ve sorumluluğunu taşıyan bu görev nedeniyle ilgiliye yapılmış olan ödemeleri kamu zararı olarak nitelendirmek hukuken mümkün değildir. Yukarıda yer verilen mevzuat ve izahat muvacehesinde yapılan ödemenin mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle verilen tazmin hükmüne ilişkin daire kararının “REFİ” gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Kararla ilgili sorunuz mu var?