Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
Karar Tarihi:
1/3/2024
Karar No:
48932
Esas No:
56278
KARAR
Konu: Muhtarlıklara ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması.
1- 171 sayılı İlamın 2’nci maddesi ile; ... Belediyesince muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması suretiyle oluşan ... TL tutarındaki kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ
Diğer Sorumlu … (dosya no:48975), Diğer sorumlu … (dosya no:48976), Diğer sorumlu … (dosya no:48977), Diğer Sorumlu … (dosya no:48978), Diğer Sorumlu … (dosya no:48981), Diğer Sorumlu … (dosya no:48990), Diğer Sorumlu … (dosya no:48991), Diğer Sorumlu … (dosya no:48996), Diğer Sorumlu … (dosya no:48998), Diğer Sorumlu … (dosya no:49010), Diğer Sorumlu … (dosya no:49013) tarafından gönderilen karar düzeltme dilekçesinde özetle;
KONUSU: Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03.2022 ilam tarihli ve 51348 ilam, 48976 dosya numaralı kararının düzeltilmesi istemini içerir.
AÇIKLAMALAR: Sayıştay Temyiz Kurulunca “... Belediye Meclis kararıyla muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği belirtilerek “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararma karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dairenin 171 sayılı ilamının oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME
GEREKÇELERİ : TAZMİN HÜKMÜ MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN HATALI YORUMLANMASI NETİCESİNDE TASDİK EDİLMİŞTİR
1.1- Bilindiği üzere, 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 9 uncu maddesinin son fıkrasında “Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları Ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz Önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme içerisinde “ayni yardım” yanında “destek” İfadesine de açıkça yer verilmiştir.
1.2- Öte yandan “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15. maddesinde, a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak..
Hükmü yer almaktadır. Anılan hükme göre, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması hususunda belediyelere ayni yardımın yanı sıra, bütçe imkânları ölçüsünde gerekli desteği sağlama görev ve yetkisi de verilmiştir. Bu. duruma göre belediyeler, muhtarlıkların İhtiyaçlarının karşılanması için ayni yardımın dışında gerekli desteği de sağlayabilirler.
... Belediyesi sınırları içerisinde bulunan mahallelerde görevli muhtarların talebiyle muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, ... Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararıyla muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle artık il ve ilçe nüfus müdürlüklerince düzenlendiği hatta e-devlet üzerinden temin edilebildiği, dolayısıyla muhtarlıkların gelirlerinin yetersiz olduğu ve muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılması gayesiyle muhtarlıkların nakdi ihtiyaçlarını(kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ...- TL nakdi yardım yapılması kararlaştırılmıştır. Söz konusu yardım, muhtarlık hizmet binalarında kullanılmakta olan elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internet gibi hizmetler için gereken harcamalara katkıda bulunmak amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğindedir.
Kamu Zararından bahsedilmekte ise ortada kamu zararı yoktur. 5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde, "Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ikinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından Ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta Ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır. Bahse konu maddenin İkinci fıkrası bir bütün olarak değerlendirildiğinde bendinde yer alan "mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması88 kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet atımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı seklinde anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle; sorgu incelemesinde belirtilen hususlarda, 5018 Sayılı yasanın “71. maddesi tanımına giren” bir kamu zararı söz konusu değildir. Kamu zararının belirlenmesi kıstaslarına uygun olmayan bir “hukuki tavsif3 ile sorumluluk atfedilmesi de mümkün değildir. Sonuç olarak; ilçemizde bir kamu hizmeti yürüten muhtarlıkların, ilçe sakinlerine daha etkin ve faydalı hizmet sunması için nakdi destek sağlanmasında herhangi bir hukuki, engel bulunmamakta olup, kamu yararı gözetilerek işlem yapıldığının değerlendirilmesi ve uygulamanın da bu çerçeve içerisinde yorumlanması gerektiği, meclis kararının verildiği zaman Sayıştayın ayni yardım ve destekten nakdi yardımın da anlaşılabileceği yönünde verdiği kararların bulunduğu da göz önüne alındığında, kamu zararına yol açılmış olduğu tespit ve değerlendirmeler, hatalı olup hukuka aykırıdır.
Nitekim meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde emsal Sayıştay Daire kararlan bulunmakta olup, verilen tazmin hükmü hukuk güvenliğini de ihlal etmektedir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve Yüksek Kurulunuzun incelemeleri sırasında tespit edeceği sair nedenlerle Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03,2022 ilam tarihli ve 51348 ilam, 48976 dosya numaralı kararının düzeltilmesini, tanzim kararının kaldırılmasını arz ve talep ederim.
Üst Yönetici ... (dosya no: 48932) tarafından gönderilen karar düzeltme dilekçesinde özetle;
KONUSU: Sayıştay Temyiz Kurulu’ nun 23.03.2022 tarihi i ve 51385 No.lu, kararının düzeltilmesi talebimiz havidir.
AÇIKLAMALAR
1- ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı ile, muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verilmiş, bu yetkiye istinaden muhtarlıklara ödemeler yapılmış, Sayıştay ilgili dairesi tarafından yapılan bu ödemelerin kamu zararına sebebiyet verdiğine hükmedilmiştir.
2- Söz konusu kamu zararının tazmininden 171 sayılı ilam ile Belediye Başkanı ile ilgili meclis kararında imzası bulunan meclis üyelerinin sorumluluğuna hükmedilmiştir.
3 - 171 sayılı ilamın aşağıdaki maddeleri ile, yapılan atama işlemlerinin mevzuata aykırı olduğuna ve atandığı kadrodan yapılan ödemelerin kamu zararı olduğuna hükmedilmiştir.
a. 6. Maddesi ile ... ’un. 10.07.2007 tarihinde tekniker kadrosuna atanması işleminin
b. 7. Maddesi ile; ... 'nin 07.10.2005 tarihinde daktilograf kadrosundan sivil savunma uzmanlığı, kadrosuna atanma işlemi ile Şeflik kadrosuna atanma işleminin,
c. 8. Maddesi ile; ... ’in, 04.02.2015 tarihinde tekniker kadrosuna atanmasının,
d. 9. Maddesi ile; özel kalem müdürü unvanı ile görev yapmakta olan ... ’in, 23.07.2007 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanmasının.
e. 10. Maddesi ile; ... ’ın,29.04. 2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
f. 11. Maddesi ile; ... 'nin, 30.03.2010 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
g. 12. Maddesi ile; ... ’ın, 31.03.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının;
h. 13. Maddesi ile; ... 'ün, 09.05.2012 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının
i. 14. Maddesi ile; ... Belediyesi tarafından belediyede memur unvanı ile görev yapmakta olan ...'un, 24.11.2005 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın avukat kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı olduğu, bu atama neticesinde kendisine yapılan maaş farkı ödemeleri sonucunda kamu zararına sebebiyet verildiğine,
j. 15. Maddesi ile; ... 'in, 27.10.2014 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın tekniker kadrosuna atanmasının,
k. 17. Maddesi ile; ... 'in, 08.08.2008 tarihli mühendis kadrosuna atanmasının,
l. 18. Maddesi ile; ... 'nun, 02.09.2008 tarihli mühendis kadrosuna
m. 19. Maddesi ile; ... 'nin, 05.01.2009 tarihli Mühendis kadrosuna atanmasının,
n. 20. Maddesi ile; ... ’in, 08.01.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
o. 21. maddesi ile; ... 'ın, 29.04.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
p. 22. Maddesi ile; ... 'un, 27.06.2012 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
q. 23. Maddesi ile; ... 'ün, 20.06.2016 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
r. 24. Maddesi ile; ... ’in, 27.06.2012 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının;
s. 25 Maddesi ile; ... 'nun,02.05.2013 tarihli sağlık teknikeri kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı olduğu, bu atama sonucu kendisine yapılan maaş farkı ödemeleri ; sonucunda kamu zararına sebebiyet verildiğine hükmedilmiştir.
4- Söz konusu kamu zararının tazmininde ise atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... ile olura arz eden Başkan Yardımcısı ... 'nun sorumluluğuna hükmedilmiştir.
5- Bu kamu zararı iddialarının Açıkça Hukuka Aykırı Olması sebebiyle Sayıştay Temyiz Kuruluna müracaat edilmiş ama Sayın Temyiz kurulu da oy çokluğu ile 15.12.2009 tarihli Temyiz Kurulunun Aksine Bir Hüküm ile haklı talebimizi red etmiştir.
6 - Bu sefer, Sayıştay'ın önceki uygulamasına, Kanunun açık metnine, kanuni düzenlemedeki maksada açıkça aykırı olan bu kamu zararı iddiasının karar düzeltme yoluyla iptal edilmesi ve yapılan bariz haksızlığın ortadan kaldırılması maksadıyla iş bu müracaatta bulunulma zorunluluğu hasıl olmuştur.
KARAR DÜZELTME SEBEPLERİ:
TEMYİZ KONUSU DAİRE İLAMININ HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNA VE BOZULARAK KALDIRILMASI TALEBİMİZİ RED EDEN TEMYİZ KURULU KARARININ KARAR DÜZELTİLMESİNE DAİR AÇIKLAMALARIMIZ:
Sayıştay Temyiz Kurulunca “... Belediye Meclis kararıyla muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği belirtilerek “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararma karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dairenin 171 sayılı ilamının Oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
Aynı kararda, ilamın diğer maddeleriyle ilgili olarak; bazı kadrolara yapılan atamaların usulsüz olduğundan bahisle “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararına karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dair enin 171 sayılı ilamının oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
Karar Düzetilmesi İçin Yasada Sayılan Temyiz Sebepleri Mevcuttur.
Zira, Söz Konusu İlam Kanuna Aykırı Olduğu Gibi, Bu Hukuk Dışı İlama Karşı İtiraz Edilen Temyiz Kurulu Kararı da Kanuna Ve Sayıştay’ın Müstakar Hale Gelmiş Uygulamalarına Aykırı Olmuştur.
KARAR DÜZELTME TALEBİMİZE İLİŞKİN GEREKÇELER :
SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU, MÜSTAKAR HALE GELMİŞ SAYIŞTAY KARARLARINA AYKIRI OLARAK OY: ÇOKLUĞU İLE HUKUKA AYKIRI KARARI ONAMIŞTIR.
... Belediyesi Meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde ÖNCEKİ YILLARDA VERİLMİŞ, emsal Sayıştay TEMYİZ KURULU VE DAİRE kararları mevcut OLMASINA RAĞMEN, verilen bu tazmin hükmü HUKUK GÜVENLİĞİNİ İHLAL etmiştir.
... Belediyesi olarak, emsal Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı göz önünde bulundurularak KARAR DÜZELTMESİNE KONU Muhtar Yardımı yapılmıştır.
Bu konuda SAYIŞTAY TEMYİZ KURULUNUN 15.12.2009 TARİH VE 31013 SAYILI KARARI emsal karar olarak zikredilebilir.
Söz konusu kararda; 5393 s. Belediye Kanunun 9. Maddesinin 3. Fıkrasında geçen, “Gerekli Desteği Sağlamak” tabirinin aynı zamanda “NAKDİ YARDIMI DA KAPSAMAKTA OLDUĞU” açık bir şekilde hükme bağlanmıştır.
Aynı şekilde, Sayıştay 5. Dairenin 3 haziran 2016 ilam tarihli ve 171 sayılı ilamında, Pendik Belediyesinin muhtarlara nakdi yardım yapılmasına ilişkin 2014 yılı hesap yargılamasında muhtarlara nakdi yardım verilmesinin kanuna aykırı OLMADIĞINA hükmetmiştir. Bu kararda,
“DESTEK KELİMESİNİN MADDİ VE MANEVİ YARDIMLARIN TÜMÜNÜ KAPSADIĞINI,
• MADDİ KELİMESİNİN DE MAL VE PARAYI KAPSADIĞININ GÖRÜLDÜĞÜNÜ,
• BU AÇIKLAMALARDAN VE TANIMLARDAN ANLAŞILACAĞI ÜZERE,
• 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNUNUN 9 UNCU MADDESİNİN 3 ÜNCÜ FIKRASINDAKİ “DESTEĞİ SAĞLAR” İFADESİYLE NAKDİ YARDIMLARIN DA KASTEDİLDİĞİNİ,
• SAYIŞTAY TEMYİZ KURULUNUN 15.12.2009 TARİH VE 31013 SAYILI KARARINDA DA;
• GEREKLİ DESTEĞİ SAĞLAMAK TABİRİNİN AYNI ZAMANDA NAKDİ YARDIMI DA KAPSAMAKTA OLDUĞU” SONUCUNA VARILDIĞI”
Bu sebeple, Muhtarlara yapılan nakdi yardımların (5393 sayılı Belediye Kanununun 9. Maddesinin 3. Fıkrasındaki DESTEK ifadesine aykırılık teşkil etmeyeceğine “karar verilmiştir.
... BELEDİYESİ OLARAK, YUKARIDAKİ EMSAL SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARI DİKKATE ALINARAK, 5393 sayılı kanuna göre kamu hizmetlerinin aksamaması, belde halkının müşterek ihtiyaçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak maksadıyla iş bu Muhtarlara destek ve Yardım kararı tesis edilmiştir.
... BELEDİYESİ OLARAK BİZ BU İŞLEMİ SAYIŞTAY’IN EMSAL KARARLARINA GÜVENEREK TESİS ETTİK.
Yine aynı konuda muhtarlara nakdi yardım yapan Pendik Belediyesinin bu konuya ilişkin 2014 yılı hesap yargılamasında muhtarlara nakdi yardım verilmesinin kanuna aykırı OLMADIĞINA hükmedilmiştir. (Sayıştay 5. Dairenin 03.06.2016 ilam tarihli ve 171 sayılı İlamı)
Neticeten, söz konusu tazmin hükmünün ve onamaya konu işlemin Karar Düzeltilmesi yoluyla KALDIRILMASINI arz ve talep ederim.
2- TAZMİN HÜKMÜ MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN “HATALI YORUMLANMASI “ NETİCESİNDE TASDİK EDİLDİĞİNDEN KARAR DÜZELTME YOLUYLA İPTALİ GEREKİR
Zira, İlamda Gerek Sorumluluk Konusunda Gerekse Yasa Hükmünün Yorumlanmasında Yetki Aşılmıştır. Temyiz Kurulu Kararında da “Çoğunluk” la Bu Hukuka Aykırılıklar Onanmıştır.
Şöyle ki, 5393 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi gayet açık bir düzenlemedir:
Madde 9-
Mahalle, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından yönetilir.
Belediye sınırları içinde mahalle kurulması, kaldırılması, birleştirilmesi, bölünmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesi, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile olur.
Muhtar, mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak ihtiyaçları belirlemek, mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili konularda görüş bildirmek, diğer kuramlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.
Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.
2.1.-GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU’NUN 9 UNCU MADDESİNİN SON FIKRASINDA “AYNİ YARDIM” YANINDA “DESTEK” İFADESİNE DE AÇIKÇA YER VERİLMİŞTİR.
Yasa koyucu, “bir kimse veya kuruluşa yardım sağlanmasını istememiş olsaydı, ayni yardım yanında “ destek” kelimesi metin içerisinde kullanılmazdı. Bu sebeple, Nakdi yardım murat edilerek DESTEK KELİMESİ KULLANILMIŞTIR.
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” şeklindeki hükme daha yakından baktığımızda,
TDK Sözlüğünde DESTEK;
1. Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda.
2. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil:
3. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi.
4. Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma.
5. Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru.
6. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak
7. Yardım,
TDK Sözlüğünde DESTEKLEMEK:
1. Destek koymak:
2. Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek.
3. Arka olmak, arka çıkmak:
Kanun metni türk dilinde yazılmış olup, metnin içinde “gerekli yardım ve desteği sağlar” ifadesine rağmen hukuka aykırı karar verilmiştir.
Kanunda Maddi Destek Verilmesini Engelleyici Bir Hüküm Olmadığı Açıktır. Buna Rağmen Genişletici Bir Yorumla Hatalı Bir Hüküm Verilmiştir.
Çünkü, Lafzından, bağlamından ve konulusundaki Maksattan Kopartarak Yardım ve Destek Kelimeleri Farklı Yorumlanamaz.
Yorumlanırsa Hata Yapılmış Olur.
Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğünde de Açıkça Görüldüğü Üzere
• DESTEK: Maddi ve manevi yardımcı, Dayanak, Yardım DEMEKTİR.
DESTEKLEMEK ise: Destek koymak, Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek. Arka olmak, arka çıkmak DEMEKTİR.
Yukarıdaki hükmün açık olması, Belediyenin yetkileri ve imtiyazları" başlıklı 15. Maddesinin (a) bendinde de belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunulmasına izin verilmiş olması şeklindeki GENEL YETKİYE DAYANILARAK MUHTARLARA NAKDÎ YARDIM YAPILMIŞTIR.
2.2- BU DESTEĞİN BİR DİĞER YASAL GEREKÇESİ DE 5393 s.K.’nun 15/a MADDESİDİR
“Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15. maddesinde,
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak...” Hükmü yer almaktadır.
Anılan hükme göre, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması hususunda belediyelere ayni yardımın yanı sıra, bütçe imkânları ölçüsünde gerekli desteği sağlama görev ve yetkisi de verilmiştir. Bu duruma göre belediyeler, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması için ayni yardımın dışında gerekli desteği de sağlayabilirler.
• Bu kanun hükmü mucibince, ... Belediyesi de, sınırları içerisinde bulunan mahallelerde görevli muhtarların talebiyle muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla,
• ... Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararıyla,
• Muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle (il ve ilçe nüfus müdürlüklerince düzenlendiği hatta e-devlet üzerinden temin edilebildiği, dolayısıyla) muhtarlıkların gelirlerinin yetersiz kalması ve elektrik faturalarını dahi ödeyemeyecek hale gelmiş olmaları sebebiyle,
• Ayrıca, muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılmasını teminen BU KAMU HİZMETLERİNİN AKSAMAMASI İÇİN,
• Muhtarlıkların (kira, elektrik, doğal gaz, SGK vs. gibi) ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla aylık ...- TL nakdi yardım yapılması kararlaştırılmıştır,
• TEKRAR İFADE EDELİM Kİ,
• Söz konusu yardım, muhtarlık hizmet binalarında kullanılmakta olan elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internet gibi hizmetler için gereken harcamalara katkıda bulunmak amacını taşıyan bir DESTEK ‘TİR.
BU DESTEĞİN YANLIŞ YORUMLA KAMU ZARARI OLARAK NİTELENDİRİLMİŞ OLMASI HEM HUKUKA AYKIRI OLMUŞTUR HEM DE HAKKA GİRİLMESİNE SEBEBİYET VERİLMİŞTİR.
Hukuka aykırıdır. Zira, mali sorumluluk doğuracak şekilde Belediye Başkanına BU TÜR İSNATLARLA kamu zararı diye zimmet çıkarılması, belediyenin yürüttüğü kamu hizmetlerinde aksamaya sebep olur.
Denetimi cezalandırma şeklinde algılayan bir anlayış hayra hizmet etmeyecektir. Bu olayda da, “biz yaptık. Oldu!” yaklaşımı vicdanları zedelemiş ve kul hakkına girilmesine sebep olmuştur.
Olay, sadece belediyenin bir faaliyetinin FARKLI YORUMLANMASI DEĞİLDİR. Bundan sonraki belediye başkanlarının hayırlı hizmetlerinin ifasına engel olunmasıdır.
Bizden sonraki belediye başkanlarının belediye hizmetlerini hakkıyla yapabilmeleri için, hizmet için ödendiği tartışmasız olan muhtarlara yapılmış DESTEKLERİN kamu zararı diye nitelendirilmemiş olması gerekir.
BU SEBEPLE, BU KARAR KANUNUN AÇIK DÜZENLEMESİNE VE KONULUŞUNDAKİ MAKSADA AYKIRIDIR.
Dilekçemize konu temyiz kurulu kararının düzeltilmesi gerekmektedir.
2.3. -KAMU: ZARARINA HÜKMEDÎLEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ YASAL ŞARTLAR MEVCUT- DEĞİLDİR.
Kanunda sayılan kamu zararına sebep olunan haller “sınırlandırıcı” olup, yorum yoluyla kapsam genişletilmesi mümkün değildir.
Dilekçemize konu olayda Kamu Zararını düzenleyen (1018 s.K.md.71) şartlardan hiç biri mevcut değildir. Danıştay Genel Kurul Kararlarında hükmolunan “failin cezalandırılması için, fiilin tüm unsurları ile gerçekleşmiş olması gerektiği” kuralı burada da geçerlidir.
Kamu zararı isnadı için gerekli unsurların hiç biri İsnat olunan olayda gerçeklememiştir, ortada kamu zararı yoktur.
5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde, "Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır." olarak tanımlanmıştır.
5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının;
• kamu kaynaklan kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması,
• idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması,
• mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması
suretiyle yol açılan zararla sınırlıdır.
Nitekim İkinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır.
Bahse konu maddenin İkinci fıkrası bir bütün olarak değerlendirildiğinde "g" bendinde yer alan "mevzuatında Öngörülmediği halde ödeme yapılması" kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle; sorgu incelemesinde belirtilen hususlarda, 5018 Sayılı yasanın “71. maddesi tanımına giren" bir kamu zararı söz konusu değildir.
Kamu zararının belirlenmesi kıstaslarına uygun olmayan bir “hukuki tavsif’ ile sorumluluk atfedilmesi de mümkün değildir.
Sonuç olarak; ilçemizde bir kamu hizmeti yürüten muhtarlıkların, ilçe sakinlerine daha etkin ve faydalı hizmet sunması için nakdi destek sağlanmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamakta olup, kamu yararı gözetilerek işlem yapıldığının değerlendirilmesi ve uygulamanın da bu çerçeve içerisinde yorumlanması gerektiği, meclis kararının verildiği zaman Sayıştayın ayni yardım ve destekten nakdi yardımın da anlaşılabileceği yönünde verdiği kararların bulunduğu da göz önüne alındığında, kamu zararına yol açılmış olduğu tespit ve değerlendirmeler, hatalı olup hukuka aykırıdır.
Nitekim meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde emsal Sayıştay Daire kararlarında da açıkça ifade edildiği gibi verilen tazmin hükmü hukuk güvenliği ilkesini de ihlal etmiştir.
3- TEMYÎZ KURULU’NUN KARŞI OY GEREKÇESİNDE DE HAKLILIĞIMIZ AÇIKLANMIŞTIR:
…. Daire Başkanı ... ve …. Daire Başkanı ... ile Üye ... , ... , ... ve ... ’ın karşı oy gerekçesinde;
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun “Mahalle ve Yönetimi’’ başlıklı 9 "unca maddesinin son Fıkrası hükmüne göre; belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda ayni yardım ve destekte bulunabilecektir.
Rapor maddesinde muhtarlıklara elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini karşılamak amacıyla yapılmış bile olsa, sadece ayni yardımda bulunulabilmesinin mümkün olduğu; dolayısıyla nakdi yardımda bulunması suretiyle kamu zararına neden olunduğu iddia edilmiştir.
Ancak 5393 sayılı Kanun’un yukarı alınan 9’uncu maddesinde “...gerekli ayni yardım ve desteği sağlar... ” ifadesi bulunmaktadır. Hükümde yer alan “destek” ifadesi, belediyelerin muhtarlık faaliyetleri ile ilgili nakdi yardımda bulunmasına imkan vermektedir. Nitekim kanun koyucu sadece ayni yardım yapılmasını öngörmüş olsa idi, hükümde ilaveten11 destek” kelimesine yer verilmezdi.
İlgili belediye meclis kararında da, bu yardımın muhtarlık faaliyetleri ile ilgili elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz vb. ödemeleri karşılamak üzere yapılan talebe istinaden olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda yapılan nakdî ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacım taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle muhtarlıkların ihtiyaçlarını karşılamak üzere içe genelindeki tüm muhtarlara nakdi yardımda bulunmasında mevzuata aykırılık bul anmamaktadır. Tüm bu gerekçelerle Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği üzere, azınlıkta kalan karşı oyların sahibi sayın üyeler konuya ilişkin haklılığımızı özlü ifadelerle ortaya koymuşlardır.
4- BELEDİYE BASKANININ ATAMAYA YETKİLİ AMİR OLARAK “MALÎ SORUMLULUĞU OLMAMASINA RAĞMEN MALİ TAZMİNE HÜKMEDİLMİSTİR.
Belediye Başkanının Atama Onayından Kaynaklanan Mali Sorumluluk Hali Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili bir konudur.
Bu konunun mutlaka ama mutlaka KANUNLA DÜZENLENMİŞ OLMASI GEREKİR.
Zira, belediyelerde üst yönetici olarak atamaya yetkili amir olarak yapılan iş ve işlemlerde belediye başkanının MALİ SORUMLU OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR KANUNİ DÜZENLEME YOKTUR.
• MAHKEMELER DE DAHİL HİÇ BİR MERCİ KANUN KOYUCU YERİNE GEÇEREK MALİ SORUMLULUK İHDAS ETME HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR.
BUNA SAYIN SAYIŞTAY DAİRELERİ DE DAHİLDİR.
• BUNA RAĞMEN, BELEDİYE BAŞKANINA MALİ SORUMLULUK YIKILMIŞ OLMASI, ANAYASANIN TEMEL HÜKÜMLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE SAYIŞTAY KANUNUNA VE 5018 SAYILI KANUNUN LAFZINA DA RUHUNA DA AYKIRIDIR.
4.1-Kanuni Düzenleme olmayan bir konuda belediye başkanının mali sorumluluğuna hükmedilmiş olması AÇIKÇA HUKUKA AYKIRIDIR.
Ancak, ”biz yaptıysak olur” mantığıyla davranılmış olması hem hukuka aykırı hem de CİDDİ BİR HAK İHLALİDİR. Bu Hakk ihlalinin içine “kul hakkının da girdiği” unutularak karar alınmıştır.
Kanunda yazılı bir görevin kapsamını yorum suretiyle daraltan bir yaklaşımın kanuniliği bile tartışma konusu olamayacak iken hukukiliği ve kul hakkına girmesi konusu gündeme gelmemiştir kanaatindeyiz.
Zira;
• Sayıştay’ın yargı görevi madem birer hesap mahkemesi olan daireler eliyle yürütülüyorsa,
• Bu yargı faaliyetinin KAPSAMI DA “mevcut kurallara aykırılığın saptanması” şeklinde olduğu tartışmasız olduğuna göre;
A- Anayasaya göre , hukuki düzenlemeler
a. kanunlar,
b. tüzükler ve
c. yönetmeliklerdir.
B- Sayıştay yargılamasındaki sorumluluk türü de, akçalı bir sorumluluk türü olduğuna göre;
C- Sorumlulukla ilgili konular da temel hak ve hürriyetlerle ilgili konular olduğuna göre;
D- Her hukuka aykırılık SORUMLULUK DOĞURMAZ! Bu Sebeple;
Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili bir konu olan
o belediye başkanının atama onayından kaynaklanan mali sorumluluk hali de
• ancak
• bu konuda
• KANUNÎ DÜZENLEME OLMASI HALİNDE
• söz konusu olacaktır.
Bu sorumluluğun temel hak ve özgürlüklerle ilgili olması sebebiyle yasal dayanak olmaksızın (yani kanunda açıkça düzenleme olmayan durumlarda) diğer normlar esas alınarak sorumluluğa ve mali sorumluluğa hükmedilemeyeceği de tartışmasızdır.
Başka bir ifadeyle kanuna aykırılık olmayan hallerde tüzük, yönetmelik, tamim ve genelgeye aykırılık halinde Sayıştay İlamına konu tazmin sorumluluğu söz konusu olamaz.
> Olursa hukuka aykırı davranılmış olacaktır.
> DAİRE İLAMI DA, BU İLAMI ONAYAN TEMYİZ KURULU KARARI DA BU SEBEPLE HUKUKA AYKIRIDIR.
> İPTALİ GEREKİR İKEN BUNU İPTAL ETMEYEN TEMYİZ KURULUNUN KARARI DA AÇIKÇA VE TARTIŞMASIZ ŞEKİLDE HUKUKA HALE GELMİŞTİR.
> KARAR DÜZELTMESİ YOLUYLA İPTALİ GEREKİR.
4.2. -BELEDİYE BASKANINA MALİ SORUMLULUK VE TAZMİN SORUMLULUĞU TAHMİL EDİLEBİLMESİ İÇİN SORUMLULUĞUN MANEVİ UNSURUNUN GERÇEKLEŞMESİ ŞARTTIR.
İtirazımıza konu, usulsüz atama işleminde, onay makamı olan belediye başkanı sürecin son halkasını oluşturmaktadır.
Birbirine bağlı farklı iş ve işlemlerden oluşan bu süreçte onay makamının mali sorumluluğundan söz edilebilmesi için, belediye başkanının kasıt, kusur veya ihmalinin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıkça ortaya konulmuş olması gerekirdi.
Ancak, daire kararı incelendiğinde, belediye başkanının şahsen KUSURLU OLDUĞUNA DAÎR HÎÇ BİR KANIT BULUNMADIĞI, kusur konusunda denetçinin hiç bir çalışma yapmadığı, bu konuda tek bir delilin dahi olmadığı görülmektedir.
Kasıt, ihmal ya da kusuru olmayan, sadece onay makamı yetkisini kullanarak işlem sürecini tamamlayan üst yöneticiye, sadece belediye başkanı olduğu için mali sorumluluk tahmil eden bu karar açıkça kanuna aykırılık taşımaktadır.
KISACA, Yasada düzenlenmemiş bir konuda belediye başkanına SADECE atamaya yetkili makam OLMASI SBEBİYLE MALİ SORUMLULUK YÜKLENMESİ hukuka aykırıdır ve iptali gerekir.
4.3. - Sayıştay Yargılaması, Sorumlular ve İşlemleriyle sınırlı olduğu halde belediye başkanına siyasi sorumluluk dışında, mali sorumluluk çıkarılarak kanuna açıkça aykırı davranılmıştır.
Sayıştay dairelerinin bir hesap mahkemesi olmasının doğal sonucu, bu özel yargılama biçiminin bütçe uygulama sürecinde görev alan ve kanunda sayılan görevlilerle sınırlandırılmış olmasıdır.
Bu durum, “sorumluluk koşullarının kanunla belirlenmesi esası” nı getirmiştir. Şöyle ki;
4.3.1.-“SorumIuluk ve Sorumlular Kanunda Belirlenir” kuralına aykırı olarak, kanunda mali sorumlular arasında sayılmayan belediye başkanına mali tazmin yükletilmesi hukuka aykırıdır.
Adli yargıda, sorumluluğun saptanabilmesi için, isnat edilen suçun kanuni unsurları ile belirlenmesinden sonra fiil- fail bağlantısı, hazırlık tahkikatı ve son tahkikat süreci içinde bir dizi işlemin gerçekleşmesi ile sonuçlandığını biliriz.
Sayıştay’ca yapılan hesap yargısında da, sorumlular önceden kanunla belirlenmiştir. Bunlar kamu fonlarının korunması, yönetilmesi ve kullanılması ile görevli kimselerdir. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu sorumluları, bakan ve üst yönetici (madde 10,11), harcama yetkilisi (madde 31), gerçekleştirme görevlileri (madde 33) ve muhasebe yetkilisi (madde 61) olarak saymıştır.
Yetkiler, mali işlem sürecine göre dağıtıldığından ve bu süreçte Öteden beri aynı kaldığından tanımların değişmesi -eski mali denetim sisteminde olduğu gibi- görevlerde önemli bir değişiklik getirmemiştir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu, sorumluların görev ünvanlarını bir başka kanuna yani 5018 sayılı Kanununa bırakmıştır.
6085 sayılı Kanunun 7/2. Maddesine göre sorumluluk:
• Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar,
• Kaynakların
• etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak
o elde edilmesinden, o kullanılmasından,
o muhasebeleştirilmesinden,
o raporlanmasından ve
o kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmamasından sorumlu tutulmuşlardır.
Buna karşılık Sayıştay yargılamasında yargılanacak ve SORUMLULUKLARI kesin hükme bağlanacak kişiler:
> HER KAMU GÖREVLİSİ DEĞİL,
> 5018 SAYILI KANUNDA SAYILAN KAMU GÖREVLİLERİDİR.
4.3.2. Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Yer Alan Mali Sorumlular arasında ÜST YÖNETİCİ (Belediye Başkanı) yer almadığı halde atama onayı nedeniyle belediye başkanına tazmin sorumluluğu tahmil edilmiş olması hukuka aykırıdır.
5018 sayılı kanunda mali sorumlular, Unvanlı sorumlular ve görevli diğer sorumlular olmak üzere iki gurupta toplanmıştır.
• Ünvanlı sorumlular:
• Harcama yetkilisi ile muhasebe yetkilisidir.
• Unvanları belirtilmemiş veya görevli diğer sorumlular:
• gerçekleştirme görevlileri,
• gelir toplamakla görevlendirilenler,
• bağış ve yardımları kullanmakla görevlendirilenler,
• mal yönetme görevlileri,
• mali yönetim ve kontrol sisteminde görevlendirilen diğer kişiler,
• ve yetkisiz tahsil ve ödeme yapanlar olarak özetlenebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, mali tazmin tahmil edilen üst yönetici
• Belediye Başkanı Harcama yetkilisi değildir.
o Bu kapsamda, harcama sürecindeki taahhüt,
o Tahakkuk,
o Ödeme emrine bağlama,
o Ödeme aşamalarının hiç birinde yer almamaktadır.
• Belediye Başkanı Muhasebe Yetkilisi değildir.
• Belediye Başkanı 5018 sayılı Kanundaki Unvansız Mali Sorumlulardan değildir.
• Belediye Başkanı Gerçekleştirme Görevlisi değildir.
• Belediye Başkanı gelir toplamakla görevlendirilenlerden değildir.
• Belediye Başkanı bağış ve yardımları kullanmakla görevlendirilenlerden değildir.
• Belediye Başkanı mal yönetme görevlisi değildir.
• Belediye Başkanı yetkisiz tahsil ve ödeme yapanlardan değildir.
Görüldüğü gibi, kanunda sayılan mali sorumluluğu olan kamu görevlileri arasında üst yöneticiler yoktur. Üst yöneticinin sorumluluğu -kanunda açıkça sayılan haller dışında- siyasi sorumlulukla sınırlandırılmıştır.
Buna rağmen, tarafıma mali tazmin çıkarılmış olması açıkça kanuna aykırıdır.
4.4-ÜST YÖNETİCİLERİN MALİ SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN KANUNDA BİR DÜZENLEME YOKTUR.
Atama onayı merciinin mali sorumluluğuna ilişkin yasada hüküm yer almadığı halde, beledi ye başkanına mali tazmin tahmil edilen daire kararı hukuka aykırı olmuştur.
Bu konuda, Üst Yöneticilerin sorumluluklarına ilişkin yegane dayanak,14.06.2007 tarihli ve 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararıdır.
Bu kararın uygulama birliği sağlayıcı bir rolü olmakla birlikte KANUN KUVVETİNDE BÎR HUKUK NORMU OLMADIĞI DA AÇIKTIR.
o Mezkur Sayıştay Genel Kurul Kararının “Sorumlular” başlıklı III. Bölümünün “üst yöneticiler” başlıklı alt bendinde, üst yöneticilerin münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilebilmesi için Sayıştay yargısı sırasında incelenerek hükme bağlanacak bir konu olarak zikredilmiştir.
o Kısaca, üst yöneticilerin mali sorumluluklarına somut olaya bağlı olarak karar verileceği belirtilmiştir.
Kanunda yer almayan bir konuda Sayıştay genel kurulunda alınmış bir prensip kararma dayanılarak dahi mali sorumluluk yükletilmesi, idarenin kanuniliği İlkesine aykırı olacaktır. Kaldı ki, mezkur genel kurul kararında dahi bu konuda açık bir düzenleme yer almamaktadır.
4.5-SORUMLULUK HUKUKU BAKIMINDAN BAZI ZORUNLU AÇIKLAMALAR:
Sorumluluk, görevin yerine getirilmemesi ya da görevdeki yetkinin amacına uygun kullanılması konusunda Mevzuatın ya da kanun koyucu’nun gösterdiği duyarlılıktır olduğuna göre, bu duyarlılığın gösterilmemesinin sonuçları ve aksine davranışların hangi yaptırımlara tabi olacağı da kanunlarla belirlenmektedir.
Sizlerin de gayet iyi bildiği gibi, Kamu hukukunda sorumluluk ve sorumluların tespiti, “idarenin kanuniliği” ilkesi mucibince kanuni düzenleme gerektirmektedir.
Bu kapsamda,
• görev,
• yetki,
• sorumluluklar
• Ve bunlar arasındaki bağlantı, idare hukukunun düzenlediği temel konulardır.
• Bu konulardaki tüm düzenlemeler ancak ve mutlaka kanunla yapılmak zorundadır. Kanunun dışında,
• Yönetmeliklerle,
• diğer düzenleyici idari işlemlerle,
• ya da içtihatlarla
sorumluluk tanımı yapılması ve sorumlu kişilerin tespiti mümkün değildir.
Tıpkı yetki devri suretiyle sorumluluktan kaçınmanın mümkün olmadığı gibi, kanunda açıkça sayılmayan kişilerin, denetçinin ya da yargılamayı yapan mercilerce sorumlu tutulması mümkün değildir.
Bilindiği üzere, Kanunun görev verdiği kişinin bu görevin gerektirdiği yetkiyi kullanabilmesi için yine kanunda açıkça tanımlanmış olması gerektiği tartışmasız bir konudur. Bunun doğal sonucu olarak sorumluluk da mutlaka kanunlarla tanımlanmıştır.
Görevli merciye, bu görevi yerine getirmesine yetecek kadar yetki mutlaka verildiğine göre;
• Kime yetki verilmişse hesabının da mutlaka sorulacağı izahtan varestedir.
• Ancak, sorumlunun tabi olacağı yaptırımın da yine mutlaka yasal olarak tespit dileceği de aşikardır.
Kontrol ve denetim görevini ifa eden Sayıştay denetçilerinin bu ilişkiyi dikkate almadan, sadece atamaya yetkili amir diye üst yönetici (belediye başkanını) sorumlu tutması bu nedenle açıkça hukuka aykırıdır.
Sayıştay dairesinin denetçi raporunda ileri sürülen iddiaları kabul ederek karar vermiş olması da bu hukuka aykırılığın tescili olmaktadır.
Zira, Görevleri Arasında “Atamaya Yetkili Amir “ Görevi ile Atama Yapan Belediye Başkanının “Yapılan Atamaların Hukuka Aykırı Olması Durumunda Mali Sorumluluğunu Düzenleyen” Bir Kanun Hükmü Yoktur.
Buna rağmen, daire yorumu ile belediye başkanına mali sorumluluk tahmil edilmiş olması, Türk hukuk sistemine ve özellikle idarenin kanuniliği ilkesine aykırıdır.
4.6.-SORLJMLULUKLARIN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI GÖZ ARDI EDİLMİŞTİR.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ne bu Kanunda belirtiler para, cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen mali yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar. ” hükmü yer almaktadır.
5018 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükmü çerçevesinde değerlendirildiği takdirde, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen atama onayında İmzası bulunan sorumluların sorumlulukları zamanaşımına uğramış bulunmaktadır. Dolayısıyla, zararın ilamda belirtilen sorumlulardan tahsili mümkün bulunmamaktadır.
Netice itibariyle, yargılama konusu atama işlemi neticesinde ilgili personele yapılan ödemeler suretiyle kamu zararına sebebiyet verildiği iddia edilmiş olsa da; 5018 sayılı Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesi bağlamında sorumluların sorumlulukları zamanaşımına uğradığından, Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir iken Temyiz Kurulunca bu hatalı karar onanmıştır.
SONUÇ VE TALEP:
Dilekçemizde arz ve izah etmeye çalıştığımız hususlar muvacehesince;
1- ... Belediyesi olarak, emsal Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı dikkate alınarak, 5393 sayılı kanuna göre kamu hizmetlerinin aksamaması, belde halkının müşterek ihtiyaçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak maksadıyla Muhtarlara yapılan nakdi ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde olduğu ve bu desteğin muhtarlıkların İhtiyaçlarını karşılamak üzere ilçe genelindeki tüm muhtarlara yapılan yardım olduğu gerçeğine rağmen, yorumla kanuna aykırılık olduğuna hükmedilmesi;
2- Belediye başkanının personel atama işlemi nedeniyle kamu zararından sorumlu tutulmasının yoruma dayalı olmasa bu konuda sorumluluğu düzenleyen hiçbir yasa hükmünün olmaması,
3- Yapılan Atamaların Hukuka Aykırı Olması Durumunda Mali Sorumluluğunu Düzenleyen bir yasal düzenleme olmadığı halde, daire yorumu ile belediye başkanına mali sorumluluk tahmil edilmiş olması nedeniyle Anayasanın Temel Hükümleri Başta Olmak Üzere Sayıştay Kanununa ve 5018 Sayılı Kanunun Lafzına ve Ruhuna Aykırı şekilde karar verilmiş olması;
4- Seçilmiş Belediye Başkanının kendi meclisine karşı siyasi hesap verme sorumluluğunu harcama yetkililerine tahmil edilmesi gereken atama işleminden doğan mali sorumluluklara eklenmesinin açıkça hukuka aykırı olması,
5- Sayıştay Başkanlığının bu kararından sonra, idarece düzeltici işlem tesis edilmiş olması ve (üstelik 7 sayın üyemizin sorumlulukların zamanaşımına uğradığı yönündeki görüşü ve 1 sayın üyenin de daire kararının tamamen refi yönündeki karşı oyuna rağmen) 5018 sayılı Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesine göre sorumluların sorumluluklarının kaldırılmamış olması;
Gibi nedenlerle yasaya ve usule aykırı olan daire kararının ve bu karan çoğunlukla onayan Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03.2022 ilam tarihli ve 51385 sayılı kararının düzeltilmesini, tazmin kararının KALDIRILMASINI arz ve talep ederim.
BAŞSAVCILIK MÜTALASI
Başsavcılık mütalaasında özetle;
... Belediyesi 2018 yılı hesabının 7 nci Dairece yargılanması sonucunda düzenlenen 16.03.2021 tarih ve 171 nolu İlamın 1 ve 6-15 ile 17 ve 18'inci maddesinde yer alan tazmin hükmünü temyiz etmiş, ancak Temyiz Kurulunun 28/11/2022 tarih ve 51385 tutanak numarası ile Daire kararını tasdik etmesi üzerine karar düzeltme taleplerini içeren dilekçe ve ekleri tarafımıza intikal ettirilmiş, dosya üzerinde yapılan gerekli incelemeler yapılmıştır.
Karar Düzeltme talepli dilekçede özetle; İlamın 1'inci maddesinde yer muhtarlara yapılan nakdi yardım konusuyla ilgili olarak Kanun maddesinde geçen destek ifadesinin sadece aynı yardımlara özgülenemeyeceği, bu durumu Kanunun murat etmediğini, muhtarlara yapılan nakdi yardımların 5393 sayılı Belediye Kanununun 9. Maddesinin 3. Fıkrasındaki destek ifadesine aykırılık teşkil etmeyeceğini, Kanunun hatalı yorumlandığını, diğer hukuka aykırı atamalar ile ilgili maddelerde ise belediyelerde üst yönetici olarak atamaya yetkili amirin yapılan iş ve işlemlerde mali açıdan sorumlu olacağına dair bir hükmün bulunmadığını, idare olarak atamaya dair düzeltici işlem tesis edildiği bu nedenlerle tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosya içeriğinin incelenmesi neticesinde; İlamın 1'inci maddesinde yer alan muhtarlara nakdi yardımın yapılmasına gerekçe olan 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Mahalle ve Yönetimi" başlıklı 9'uncu maddesinin son fıkrasında; "Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır." hükmüne yer verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu Tasarısının TBMM'ye sunulan taslak halinde, Mahalle ve yönetimi başlıklı 9 uncu maddesinde, işbu İlam konusu hüküm;
" ... Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli yardım ve desteği sağlar; (...)" şeklinde iken; tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sonucunda Komisyon tarafından hazırlanan Raporda (Tarih: 14.6.2005; Esas No.: 1/1038, 2/272, 2/482; Karar No.: 41), 9'uncu maddedeki söz konusu hüküm ile ilgili olarak,
"Tasarının; 9 'uncu maddesi; yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağına açıklık getirilmesi amacıyla dördüncü fıkrasında yer alan "bütçe imkanları ölçüsünde gerekli" ibaresinden sonra gelmek üzere "ayni" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması suretiyle kabul edilmiştir." şeklinde gerekçelendirilerek Komisyon tarafından değişiklik önerisi sunulmuştur.
Tasarının TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sonucunda da, söz konusu hüküm, Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği şekilde yasalaşmıştır. Dolayısıyla söz konusu hükmün gerekçesinde "yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağı" açıkça vurgulanmış olup, 9'uncu maddedeki düzenlemenin sadece "ayni" yardım yapılmasına izin verdiğinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede; karar düzeltme talebinin ret edilerek karar düzeltmesine mahal olmadığına hükmedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Mevzuata aykırı yapılan atamaları içeren 6-15 inci maddeler arası ile 17 ve 18'inci maddeler ile ilgili sorumlu savunmasında hukuka aykırı atamaların varlığını zımmen kabul ettiği ve düzeltici idari işlem gerçekleştirildiğini beyan ederek sadece belediye başkanlarının mali açıdan sorumlu olamayacaklarını iddia etmiştir.
İleri sürülen hususlar sorumluluk yönüyle kanaatimizi değiştirecek nitelikte görülmediği için karar düzeltmesine mahal olmadığına hükmedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Sorumlu Üst Yönetici ..., Diğer Sorumlu ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Hukuki uyuşmazlık konusu; ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verilmesi ve bu yetkiye istinaden yapılan ödemelerdir.
Konu ile ilgili hukuki düzenlemeler şu şekildedir;
2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 1’inci maddesinde;
“Köy muhtarları ile şehir ve kasaba mahalle muhtarlarına, 14.750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ödenek verilir.
Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
…” hükmü yer almaktadır.
4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 20 ve 21’inci maddelerinde;
“Madde 20 – Mahalle muhtarları ve ihtiyar heyetleri tarafından görülecek hizmetlere karşılık olarak iş sahiplerinden harç alınır ve alınan harç miktarı, evrak ve vesikalar üzerinde gösterilir.
Hangi işlerden ne miktar harç alınacağı her mali sene iptidasında vilayet idare heyetlerince kararlaştırılır.
…
Madde 21 – Harçlar münhasıran muhtarlara aittir. Muhtarlık işlerinin tedviri için lüzumlu kira, ısıtma, aydınlatma, hademe ücreti gibi masraflar bu harçlardan ödenir.” denilmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Mahalle ve Yönetimi” başlıklı 9’ncu maddesinin son fıkrasında;
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine göre 2108 sayılı Kanun ile muhtarlara ödenek tahsis edildiği, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun uyarınca da muhtarlıkların düzenlemiş oldukları belgelerden harç geliri elde edeceği görülmektedir. Muhtarlık işlerinin yürütülmesi için gerekli giderlerin de bu harç gelirlerinden karşılanması gerektiği mevzuat hükmünden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı ile Muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle artık İl ve İlçe Müdürlüklerince düzenlendiği dolayısıyla harç gelirlerinin yetersiz olduğu ve muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılması gayesiyle muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verildiği görülmektedir.
Sorumlular dilekçelerinde; 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 9’uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar” hükmünden nakdi yardımda bulunabileceğinin anlaşıldığı iddia edilmektedir.
Ancak, bu yetki yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; 5393 sayılı Kanun uyarınca belediyelerin, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda sadece ayni yardımda bulunabilmelerine izin verilmiş olup belediyenin sağlayabileceği desteğin yalnız ayni nitelikte olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak somut olayda hukuka aykırı olarak muhtarlıklara nakdi yardımda bulunulduğu görülmektedir.
Uygulama karar alıcılar için muğlaklık olduğu anlaşılan 5393 sayılı Kanun’un 9’un madde hükmünün daha anlaşılır kılınması adına;
5393 sayılı Kanun’un benzer mahiyetteki hükümleri incelendiğinde; kanun koyucunun muhtarlıklara nakdi yardım yapılması yönünde bir iradesinin olmadığı, eğer olsa idi bunun kanun metninde açıkça belirtileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim aynı Kanunun "Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14'üncü maddesinin (b) fıkrasında;
“… Gerektiğinde, sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği sağlar” denilmek suretiyle amatör spor kulüplerine nakdi yardımın yapılabileceğine açıkça izin verilmektedir. Fakat muhtarlara yapılacak yardımın düzenlendiği 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 9’ncu maddesinde yardım şeklinin ayni yardım ve destekle sınırlı tutulduğu görülmektedir.
Öte yandan 5393 sayılı Belediye Kanunu Tasarısının hükümet tarafından TBMM’ye sunulan taslak halinde, Mahalle ve yönetimi başlıklı 9 uncu maddesinde, işbu İlam konusu hüküm;
“ … Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli yardım ve desteği sağlar; (…)” şeklinde iken; tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sonucunda Komisyon tarafından hazırlanan Raporda (Tarih: 14.6.2005; Esas No.: 1/1038, 2/272, 2/482; Karar No.: 41), 9’uncu maddedeki söz konusu hüküm ile ilgili olarak,
“Tasarının;
- 9’uncu maddesi; yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağına açıklık getirilmesi amacıyla dördüncü fıkrasında yer alan "bütçe imkanları ölçüsünde gerekli" ibaresinden sonra gelmek üzere "ayni" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması suretiyle kabul edilmiştir.” gerekçesiyle Komisyon tarafından değişiklik önerisi sunulmuştur. Tasarının TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sonucunda da, söz konusu hüküm, Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği şekilde yasalaşmıştır. Dolayısıyla söz konusu hükmün gerekçesinde “yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağı” açıkça vurgulanmış olup, 9’uncu maddedeki düzenlemenin sadece “ayni” yardım yapılmasına izin verdiğinin kabul edilmesi gerektiği açıktır.
Ayrıca, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 3’üncü maddesinde muhtarlıkların göreceği işler 17 madde halinde ayrıntısı ile düzenlenmektedir. Bu düzenleme incelendiğinde dilekçilerin iddialarını karşılar şekilde, muhtarlıkların görevleri ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda düzenlenen Belediyenin görevleri arasında birbiri ile örtüşür bir görev birlikteliği bulunmamaktadır.
Sorumlular tarafından gönderilen dilekçelerde; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesine yer vermiş ve ikinci fıkranın bir bütün olarak değerlendirildiğinde g bendinde yer alan mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerektiğini, bu nedenle 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesi tanımına giren bir kamu zararı olmadığı iddia edilmektedir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’ inci maddesinde;
“Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
f) (Mülga: 22/12/2005-5436/10 md.)
g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Mezkur mevzuat hükmünde yer alan kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak durumlar incelendiğinde, a) ve b) bentlerinde iş mal veya hizmet alımlarından doğabilecek kamu zararından bahsederken c) bendinde mal ve hizmet alımlarıyla ilgili olmayan transfer niteliğindeki giderler sırasında oluşabilecek kamu zararından bahsedilmiş, e) bendinde ise diğerlerinden tamamen bağımsız olarak idarenin gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması durumuna yer verilmiştir. Her biri farklı durumlarda oluşabilecek kamu zararı durumlarına yer veren bu bentlerin birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Dolayısıyla sorumluların dilekçelerinde g) bendinde yer alan “mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” durumunun sadece mal veya hizmet alımlarıyla sınırlı olduğu iddiasının mevzuat ile örtüşmediği açıktır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; ... Belediyesince muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumluların karar düzeltilmesine ilişkin talebinin reddi ile 171 sayılı İlamın 2 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, (Temyiz Kurulu Başkanı ve ….Daire Başkanı ... ,….Daire Başkanı ... , Üyeler ... , ... , ... ’un aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ….Daire Başkanı ... ,...Daire Başkanı ... , Üyeler ... , ... , ... ’un karşı oy gerekçesi
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Mahalle ve Yönetimi” başlıklı 9’uncu maddesinin son fıkrasında;
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda ayni yardım ve destekte bulunabilecektir.
Rapor maddesinde muhtarlıklara elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini karşılamak amacıyla yapılmış bile olsa, sadece ayni yardımda bulunulabilmesinin mümkün olduğu; dolayısıyla nakdi yardımda bulunulması suretiyle kamu zararına neden olunduğu iddia edilmiştir.
Ancak 5393 sayılı Kanun’un yukarı alınan 9’uncu maddesinde “…gerekli ayni yardım ve desteği sağlar…” ifadesi bulunmaktadır. Hükümde yer alan “destek” ifadesi, belediyelerin muhtarlık faaliyetleri ile ilgili nakdi yardımda bulunmasına imkan vermektedir. Nitekim kanun koyucu sadece ayni yardım yapılmasını öngörmüş olsa idi, hükümde ilaveten “destek” kelimesine yer verilmezdi.
Dilekçilerce söz konusu yardımın muhtarlıkların gelir kaynaklarındaki düşüş sebebiyle hizmetlerinin aksamamasını teminen elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçlarına katkıda bulunmak amacıyla yapıldığı ve mevzuata uygun olduğu ifade edilmiştir.
İlgili belediye meclis kararında da, bu yardımın muhtarlık faaliyetleri ile ilgili elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz vb. ödemeleri karşılamak üzere yapılan talebe istinaden olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yapılan nakdi ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 21’inci maddesinde “Harçlar münhasıran muhtarlara aittir. Muhtarlık işlerinin tedviri için lüzumlu kira, ısıtma, aydınlatma, hademe ücreti gibi masraflar bu harçlardan ödenir.” denilse de; İçişleri Bakanlığınca uygulamaya geçirilen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi ile ikametgâh belgesi, nüfus sureti işlemleri gibi harç konusu birçok işlemin e-devlet sistemi ile doğrudan yapılabilmesinin muhtarlıkların harç gelirlerinde önemli ölçüde düşüşe sebebiyet verdiği ve muhtarların zorunlu giderlerini karşılamasının mümkün olmadığı ya da kurumsal faturalarını ödemede zorlandıkları da bir gerçektir. Bu sebeplerle muhtarlıkların ihtiyaçlarını karşılamak üzere ilçe genelindeki tüm muhtarlara nakdi yardımda bulunmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu gerekçelerle Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
1- 171 sayılı İlamın 2’nci maddesi ile; ... Belediyesince muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması suretiyle oluşan ... TL tutarındaki kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 1.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ
Diğer Sorumlu … (dosya no:48975), Diğer sorumlu … (dosya no:48976), Diğer sorumlu … (dosya no:48977), Diğer Sorumlu … (dosya no:48978), Diğer Sorumlu … (dosya no:48981), Diğer Sorumlu … (dosya no:48990), Diğer Sorumlu … (dosya no:48991), Diğer Sorumlu … (dosya no:48996), Diğer Sorumlu … (dosya no:48998), Diğer Sorumlu … (dosya no:49010), Diğer Sorumlu … (dosya no:49013) tarafından gönderilen karar düzeltme dilekçesinde özetle;
KONUSU: Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03.2022 ilam tarihli ve 51348 ilam, 48976 dosya numaralı kararının düzeltilmesi istemini içerir.
AÇIKLAMALAR: Sayıştay Temyiz Kurulunca “... Belediye Meclis kararıyla muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği belirtilerek “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararma karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dairenin 171 sayılı ilamının oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME
GEREKÇELERİ : TAZMİN HÜKMÜ MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN HATALI YORUMLANMASI NETİCESİNDE TASDİK EDİLMİŞTİR
1.1- Bilindiği üzere, 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 9 uncu maddesinin son fıkrasında “Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları Ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz Önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenleme içerisinde “ayni yardım” yanında “destek” İfadesine de açıkça yer verilmiştir.
1.2- Öte yandan “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15. maddesinde, a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak..
Hükmü yer almaktadır. Anılan hükme göre, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması hususunda belediyelere ayni yardımın yanı sıra, bütçe imkânları ölçüsünde gerekli desteği sağlama görev ve yetkisi de verilmiştir. Bu. duruma göre belediyeler, muhtarlıkların İhtiyaçlarının karşılanması için ayni yardımın dışında gerekli desteği de sağlayabilirler.
... Belediyesi sınırları içerisinde bulunan mahallelerde görevli muhtarların talebiyle muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, ... Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararıyla muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle artık il ve ilçe nüfus müdürlüklerince düzenlendiği hatta e-devlet üzerinden temin edilebildiği, dolayısıyla muhtarlıkların gelirlerinin yetersiz olduğu ve muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılması gayesiyle muhtarlıkların nakdi ihtiyaçlarını(kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ...- TL nakdi yardım yapılması kararlaştırılmıştır. Söz konusu yardım, muhtarlık hizmet binalarında kullanılmakta olan elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internet gibi hizmetler için gereken harcamalara katkıda bulunmak amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğindedir.
Kamu Zararından bahsedilmekte ise ortada kamu zararı yoktur. 5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde, "Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ikinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından Ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta Ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır. Bahse konu maddenin İkinci fıkrası bir bütün olarak değerlendirildiğinde bendinde yer alan "mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması88 kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet atımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı seklinde anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle; sorgu incelemesinde belirtilen hususlarda, 5018 Sayılı yasanın “71. maddesi tanımına giren” bir kamu zararı söz konusu değildir. Kamu zararının belirlenmesi kıstaslarına uygun olmayan bir “hukuki tavsif3 ile sorumluluk atfedilmesi de mümkün değildir. Sonuç olarak; ilçemizde bir kamu hizmeti yürüten muhtarlıkların, ilçe sakinlerine daha etkin ve faydalı hizmet sunması için nakdi destek sağlanmasında herhangi bir hukuki, engel bulunmamakta olup, kamu yararı gözetilerek işlem yapıldığının değerlendirilmesi ve uygulamanın da bu çerçeve içerisinde yorumlanması gerektiği, meclis kararının verildiği zaman Sayıştayın ayni yardım ve destekten nakdi yardımın da anlaşılabileceği yönünde verdiği kararların bulunduğu da göz önüne alındığında, kamu zararına yol açılmış olduğu tespit ve değerlendirmeler, hatalı olup hukuka aykırıdır.
Nitekim meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde emsal Sayıştay Daire kararlan bulunmakta olup, verilen tazmin hükmü hukuk güvenliğini de ihlal etmektedir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ve Yüksek Kurulunuzun incelemeleri sırasında tespit edeceği sair nedenlerle Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03,2022 ilam tarihli ve 51348 ilam, 48976 dosya numaralı kararının düzeltilmesini, tanzim kararının kaldırılmasını arz ve talep ederim.
Üst Yönetici ... (dosya no: 48932) tarafından gönderilen karar düzeltme dilekçesinde özetle;
KONUSU: Sayıştay Temyiz Kurulu’ nun 23.03.2022 tarihi i ve 51385 No.lu, kararının düzeltilmesi talebimiz havidir.
AÇIKLAMALAR
1- ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı ile, muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verilmiş, bu yetkiye istinaden muhtarlıklara ödemeler yapılmış, Sayıştay ilgili dairesi tarafından yapılan bu ödemelerin kamu zararına sebebiyet verdiğine hükmedilmiştir.
2- Söz konusu kamu zararının tazmininden 171 sayılı ilam ile Belediye Başkanı ile ilgili meclis kararında imzası bulunan meclis üyelerinin sorumluluğuna hükmedilmiştir.
3 - 171 sayılı ilamın aşağıdaki maddeleri ile, yapılan atama işlemlerinin mevzuata aykırı olduğuna ve atandığı kadrodan yapılan ödemelerin kamu zararı olduğuna hükmedilmiştir.
a. 6. Maddesi ile ... ’un. 10.07.2007 tarihinde tekniker kadrosuna atanması işleminin
b. 7. Maddesi ile; ... 'nin 07.10.2005 tarihinde daktilograf kadrosundan sivil savunma uzmanlığı, kadrosuna atanma işlemi ile Şeflik kadrosuna atanma işleminin,
c. 8. Maddesi ile; ... ’in, 04.02.2015 tarihinde tekniker kadrosuna atanmasının,
d. 9. Maddesi ile; özel kalem müdürü unvanı ile görev yapmakta olan ... ’in, 23.07.2007 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanmasının.
e. 10. Maddesi ile; ... ’ın,29.04. 2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
f. 11. Maddesi ile; ... 'nin, 30.03.2010 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
g. 12. Maddesi ile; ... ’ın, 31.03.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının;
h. 13. Maddesi ile; ... 'ün, 09.05.2012 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının
i. 14. Maddesi ile; ... Belediyesi tarafından belediyede memur unvanı ile görev yapmakta olan ...'un, 24.11.2005 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın avukat kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı olduğu, bu atama neticesinde kendisine yapılan maaş farkı ödemeleri sonucunda kamu zararına sebebiyet verildiğine,
j. 15. Maddesi ile; ... 'in, 27.10.2014 tarihli unvan değişikliği sınavı yapılmaksızın tekniker kadrosuna atanmasının,
k. 17. Maddesi ile; ... 'in, 08.08.2008 tarihli mühendis kadrosuna atanmasının,
l. 18. Maddesi ile; ... 'nun, 02.09.2008 tarihli mühendis kadrosuna
m. 19. Maddesi ile; ... 'nin, 05.01.2009 tarihli Mühendis kadrosuna atanmasının,
n. 20. Maddesi ile; ... ’in, 08.01.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
o. 21. maddesi ile; ... 'ın, 29.04.2015 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının,
p. 22. Maddesi ile; ... 'un, 27.06.2012 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
q. 23. Maddesi ile; ... 'ün, 20.06.2016 tarihli tekniker kadrosuna atanmasının,
r. 24. Maddesi ile; ... ’in, 27.06.2012 tarihli ekonomist kadrosuna atanmasının;
s. 25 Maddesi ile; ... 'nun,02.05.2013 tarihli sağlık teknikeri kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı olduğu, bu atama sonucu kendisine yapılan maaş farkı ödemeleri ; sonucunda kamu zararına sebebiyet verildiğine hükmedilmiştir.
4- Söz konusu kamu zararının tazmininde ise atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... ile olura arz eden Başkan Yardımcısı ... 'nun sorumluluğuna hükmedilmiştir.
5- Bu kamu zararı iddialarının Açıkça Hukuka Aykırı Olması sebebiyle Sayıştay Temyiz Kuruluna müracaat edilmiş ama Sayın Temyiz kurulu da oy çokluğu ile 15.12.2009 tarihli Temyiz Kurulunun Aksine Bir Hüküm ile haklı talebimizi red etmiştir.
6 - Bu sefer, Sayıştay'ın önceki uygulamasına, Kanunun açık metnine, kanuni düzenlemedeki maksada açıkça aykırı olan bu kamu zararı iddiasının karar düzeltme yoluyla iptal edilmesi ve yapılan bariz haksızlığın ortadan kaldırılması maksadıyla iş bu müracaatta bulunulma zorunluluğu hasıl olmuştur.
KARAR DÜZELTME SEBEPLERİ:
TEMYİZ KONUSU DAİRE İLAMININ HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNA VE BOZULARAK KALDIRILMASI TALEBİMİZİ RED EDEN TEMYİZ KURULU KARARININ KARAR DÜZELTİLMESİNE DAİR AÇIKLAMALARIMIZ:
Sayıştay Temyiz Kurulunca “... Belediye Meclis kararıyla muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği belirtilerek “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararma karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dairenin 171 sayılı ilamının Oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
Aynı kararda, ilamın diğer maddeleriyle ilgili olarak; bazı kadrolara yapılan atamaların usulsüz olduğundan bahisle “kamu zararına sebebiyet verilme” nedeniyle verilen tazmin kararına karşı itirazların reddiyle, Sayıştay 7. Dair enin 171 sayılı ilamının oyçokluğuyla tasdikine karar verilmiştir.
Karar Düzetilmesi İçin Yasada Sayılan Temyiz Sebepleri Mevcuttur.
Zira, Söz Konusu İlam Kanuna Aykırı Olduğu Gibi, Bu Hukuk Dışı İlama Karşı İtiraz Edilen Temyiz Kurulu Kararı da Kanuna Ve Sayıştay’ın Müstakar Hale Gelmiş Uygulamalarına Aykırı Olmuştur.
KARAR DÜZELTME TALEBİMİZE İLİŞKİN GEREKÇELER :
SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU, MÜSTAKAR HALE GELMİŞ SAYIŞTAY KARARLARINA AYKIRI OLARAK OY: ÇOKLUĞU İLE HUKUKA AYKIRI KARARI ONAMIŞTIR.
... Belediyesi Meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde ÖNCEKİ YILLARDA VERİLMİŞ, emsal Sayıştay TEMYİZ KURULU VE DAİRE kararları mevcut OLMASINA RAĞMEN, verilen bu tazmin hükmü HUKUK GÜVENLİĞİNİ İHLAL etmiştir.
... Belediyesi olarak, emsal Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı göz önünde bulundurularak KARAR DÜZELTMESİNE KONU Muhtar Yardımı yapılmıştır.
Bu konuda SAYIŞTAY TEMYİZ KURULUNUN 15.12.2009 TARİH VE 31013 SAYILI KARARI emsal karar olarak zikredilebilir.
Söz konusu kararda; 5393 s. Belediye Kanunun 9. Maddesinin 3. Fıkrasında geçen, “Gerekli Desteği Sağlamak” tabirinin aynı zamanda “NAKDİ YARDIMI DA KAPSAMAKTA OLDUĞU” açık bir şekilde hükme bağlanmıştır.
Aynı şekilde, Sayıştay 5. Dairenin 3 haziran 2016 ilam tarihli ve 171 sayılı ilamında, Pendik Belediyesinin muhtarlara nakdi yardım yapılmasına ilişkin 2014 yılı hesap yargılamasında muhtarlara nakdi yardım verilmesinin kanuna aykırı OLMADIĞINA hükmetmiştir. Bu kararda,
“DESTEK KELİMESİNİN MADDİ VE MANEVİ YARDIMLARIN TÜMÜNÜ KAPSADIĞINI,
• MADDİ KELİMESİNİN DE MAL VE PARAYI KAPSADIĞININ GÖRÜLDÜĞÜNÜ,
• BU AÇIKLAMALARDAN VE TANIMLARDAN ANLAŞILACAĞI ÜZERE,
• 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNUNUN 9 UNCU MADDESİNİN 3 ÜNCÜ FIKRASINDAKİ “DESTEĞİ SAĞLAR” İFADESİYLE NAKDİ YARDIMLARIN DA KASTEDİLDİĞİNİ,
• SAYIŞTAY TEMYİZ KURULUNUN 15.12.2009 TARİH VE 31013 SAYILI KARARINDA DA;
• GEREKLİ DESTEĞİ SAĞLAMAK TABİRİNİN AYNI ZAMANDA NAKDİ YARDIMI DA KAPSAMAKTA OLDUĞU” SONUCUNA VARILDIĞI”
Bu sebeple, Muhtarlara yapılan nakdi yardımların (5393 sayılı Belediye Kanununun 9. Maddesinin 3. Fıkrasındaki DESTEK ifadesine aykırılık teşkil etmeyeceğine “karar verilmiştir.
... BELEDİYESİ OLARAK, YUKARIDAKİ EMSAL SAYIŞTAY TEMYİZ KURULU KARARI DİKKATE ALINARAK, 5393 sayılı kanuna göre kamu hizmetlerinin aksamaması, belde halkının müşterek ihtiyaçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak maksadıyla iş bu Muhtarlara destek ve Yardım kararı tesis edilmiştir.
... BELEDİYESİ OLARAK BİZ BU İŞLEMİ SAYIŞTAY’IN EMSAL KARARLARINA GÜVENEREK TESİS ETTİK.
Yine aynı konuda muhtarlara nakdi yardım yapan Pendik Belediyesinin bu konuya ilişkin 2014 yılı hesap yargılamasında muhtarlara nakdi yardım verilmesinin kanuna aykırı OLMADIĞINA hükmedilmiştir. (Sayıştay 5. Dairenin 03.06.2016 ilam tarihli ve 171 sayılı İlamı)
Neticeten, söz konusu tazmin hükmünün ve onamaya konu işlemin Karar Düzeltilmesi yoluyla KALDIRILMASINI arz ve talep ederim.
2- TAZMİN HÜKMÜ MEVZUAT HÜKÜMLERİNİN “HATALI YORUMLANMASI “ NETİCESİNDE TASDİK EDİLDİĞİNDEN KARAR DÜZELTME YOLUYLA İPTALİ GEREKİR
Zira, İlamda Gerek Sorumluluk Konusunda Gerekse Yasa Hükmünün Yorumlanmasında Yetki Aşılmıştır. Temyiz Kurulu Kararında da “Çoğunluk” la Bu Hukuka Aykırılıklar Onanmıştır.
Şöyle ki, 5393 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi gayet açık bir düzenlemedir:
Madde 9-
Mahalle, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından yönetilir.
Belediye sınırları içinde mahalle kurulması, kaldırılması, birleştirilmesi, bölünmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesi, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin onayı ile olur.
Muhtar, mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak ihtiyaçları belirlemek, mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili konularda görüş bildirmek, diğer kuramlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmakla yükümlüdür.
Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.
2.1.-GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU’NUN 9 UNCU MADDESİNİN SON FIKRASINDA “AYNİ YARDIM” YANINDA “DESTEK” İFADESİNE DE AÇIKÇA YER VERİLMİŞTİR.
Yasa koyucu, “bir kimse veya kuruluşa yardım sağlanmasını istememiş olsaydı, ayni yardım yanında “ destek” kelimesi metin içerisinde kullanılmazdı. Bu sebeple, Nakdi yardım murat edilerek DESTEK KELİMESİ KULLANILMIŞTIR.
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” şeklindeki hükme daha yakından baktığımızda,
TDK Sözlüğünde DESTEK;
1. Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda.
2. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil:
3. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi.
4. Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma.
5. Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru.
6. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak
7. Yardım,
TDK Sözlüğünde DESTEKLEMEK:
1. Destek koymak:
2. Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek.
3. Arka olmak, arka çıkmak:
Kanun metni türk dilinde yazılmış olup, metnin içinde “gerekli yardım ve desteği sağlar” ifadesine rağmen hukuka aykırı karar verilmiştir.
Kanunda Maddi Destek Verilmesini Engelleyici Bir Hüküm Olmadığı Açıktır. Buna Rağmen Genişletici Bir Yorumla Hatalı Bir Hüküm Verilmiştir.
Çünkü, Lafzından, bağlamından ve konulusundaki Maksattan Kopartarak Yardım ve Destek Kelimeleri Farklı Yorumlanamaz.
Yorumlanırsa Hata Yapılmış Olur.
Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğünde de Açıkça Görüldüğü Üzere
• DESTEK: Maddi ve manevi yardımcı, Dayanak, Yardım DEMEKTİR.
DESTEKLEMEK ise: Destek koymak, Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek. Arka olmak, arka çıkmak DEMEKTİR.
Yukarıdaki hükmün açık olması, Belediyenin yetkileri ve imtiyazları" başlıklı 15. Maddesinin (a) bendinde de belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunulmasına izin verilmiş olması şeklindeki GENEL YETKİYE DAYANILARAK MUHTARLARA NAKDÎ YARDIM YAPILMIŞTIR.
2.2- BU DESTEĞİN BİR DİĞER YASAL GEREKÇESİ DE 5393 s.K.’nun 15/a MADDESİDİR
“Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15. maddesinde,
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak...” Hükmü yer almaktadır.
Anılan hükme göre, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması hususunda belediyelere ayni yardımın yanı sıra, bütçe imkânları ölçüsünde gerekli desteği sağlama görev ve yetkisi de verilmiştir. Bu duruma göre belediyeler, muhtarlıkların ihtiyaçlarının karşılanması için ayni yardımın dışında gerekli desteği de sağlayabilirler.
• Bu kanun hükmü mucibince, ... Belediyesi de, sınırları içerisinde bulunan mahallelerde görevli muhtarların talebiyle muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla,
• ... Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararıyla,
• Muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle (il ve ilçe nüfus müdürlüklerince düzenlendiği hatta e-devlet üzerinden temin edilebildiği, dolayısıyla) muhtarlıkların gelirlerinin yetersiz kalması ve elektrik faturalarını dahi ödeyemeyecek hale gelmiş olmaları sebebiyle,
• Ayrıca, muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılmasını teminen BU KAMU HİZMETLERİNİN AKSAMAMASI İÇİN,
• Muhtarlıkların (kira, elektrik, doğal gaz, SGK vs. gibi) ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla aylık ...- TL nakdi yardım yapılması kararlaştırılmıştır,
• TEKRAR İFADE EDELİM Kİ,
• Söz konusu yardım, muhtarlık hizmet binalarında kullanılmakta olan elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internet gibi hizmetler için gereken harcamalara katkıda bulunmak amacını taşıyan bir DESTEK ‘TİR.
BU DESTEĞİN YANLIŞ YORUMLA KAMU ZARARI OLARAK NİTELENDİRİLMİŞ OLMASI HEM HUKUKA AYKIRI OLMUŞTUR HEM DE HAKKA GİRİLMESİNE SEBEBİYET VERİLMİŞTİR.
Hukuka aykırıdır. Zira, mali sorumluluk doğuracak şekilde Belediye Başkanına BU TÜR İSNATLARLA kamu zararı diye zimmet çıkarılması, belediyenin yürüttüğü kamu hizmetlerinde aksamaya sebep olur.
Denetimi cezalandırma şeklinde algılayan bir anlayış hayra hizmet etmeyecektir. Bu olayda da, “biz yaptık. Oldu!” yaklaşımı vicdanları zedelemiş ve kul hakkına girilmesine sebep olmuştur.
Olay, sadece belediyenin bir faaliyetinin FARKLI YORUMLANMASI DEĞİLDİR. Bundan sonraki belediye başkanlarının hayırlı hizmetlerinin ifasına engel olunmasıdır.
Bizden sonraki belediye başkanlarının belediye hizmetlerini hakkıyla yapabilmeleri için, hizmet için ödendiği tartışmasız olan muhtarlara yapılmış DESTEKLERİN kamu zararı diye nitelendirilmemiş olması gerekir.
BU SEBEPLE, BU KARAR KANUNUN AÇIK DÜZENLEMESİNE VE KONULUŞUNDAKİ MAKSADA AYKIRIDIR.
Dilekçemize konu temyiz kurulu kararının düzeltilmesi gerekmektedir.
2.3. -KAMU: ZARARINA HÜKMEDÎLEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ YASAL ŞARTLAR MEVCUT- DEĞİLDİR.
Kanunda sayılan kamu zararına sebep olunan haller “sınırlandırıcı” olup, yorum yoluyla kapsam genişletilmesi mümkün değildir.
Dilekçemize konu olayda Kamu Zararını düzenleyen (1018 s.K.md.71) şartlardan hiç biri mevcut değildir. Danıştay Genel Kurul Kararlarında hükmolunan “failin cezalandırılması için, fiilin tüm unsurları ile gerçekleşmiş olması gerektiği” kuralı burada da geçerlidir.
Kamu zararı isnadı için gerekli unsurların hiç biri İsnat olunan olayda gerçeklememiştir, ortada kamu zararı yoktur.
5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde, "Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır." olarak tanımlanmıştır.
5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının;
• kamu kaynaklan kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması,
• idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması,
• mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması
suretiyle yol açılan zararla sınırlıdır.
Nitekim İkinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde, kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamıştır.
Bahse konu maddenin İkinci fıkrası bir bütün olarak değerlendirildiğinde "g" bendinde yer alan "mevzuatında Öngörülmediği halde ödeme yapılması" kuralının kapsamının, yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle; sorgu incelemesinde belirtilen hususlarda, 5018 Sayılı yasanın “71. maddesi tanımına giren" bir kamu zararı söz konusu değildir.
Kamu zararının belirlenmesi kıstaslarına uygun olmayan bir “hukuki tavsif’ ile sorumluluk atfedilmesi de mümkün değildir.
Sonuç olarak; ilçemizde bir kamu hizmeti yürüten muhtarlıkların, ilçe sakinlerine daha etkin ve faydalı hizmet sunması için nakdi destek sağlanmasında herhangi bir hukuki engel bulunmamakta olup, kamu yararı gözetilerek işlem yapıldığının değerlendirilmesi ve uygulamanın da bu çerçeve içerisinde yorumlanması gerektiği, meclis kararının verildiği zaman Sayıştayın ayni yardım ve destekten nakdi yardımın da anlaşılabileceği yönünde verdiği kararların bulunduğu da göz önüne alındığında, kamu zararına yol açılmış olduğu tespit ve değerlendirmeler, hatalı olup hukuka aykırıdır.
Nitekim meclis kararının verildiği tarihte muhtarlıklara yapılan nakdi yardımlarda kamu zararı oluştuğundan bahisle tazmin gerekmeyeceği yönünde emsal Sayıştay Daire kararlarında da açıkça ifade edildiği gibi verilen tazmin hükmü hukuk güvenliği ilkesini de ihlal etmiştir.
3- TEMYÎZ KURULU’NUN KARŞI OY GEREKÇESİNDE DE HAKLILIĞIMIZ AÇIKLANMIŞTIR:
…. Daire Başkanı ... ve …. Daire Başkanı ... ile Üye ... , ... , ... ve ... ’ın karşı oy gerekçesinde;
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun “Mahalle ve Yönetimi’’ başlıklı 9 "unca maddesinin son Fıkrası hükmüne göre; belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda ayni yardım ve destekte bulunabilecektir.
Rapor maddesinde muhtarlıklara elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini karşılamak amacıyla yapılmış bile olsa, sadece ayni yardımda bulunulabilmesinin mümkün olduğu; dolayısıyla nakdi yardımda bulunması suretiyle kamu zararına neden olunduğu iddia edilmiştir.
Ancak 5393 sayılı Kanun’un yukarı alınan 9’uncu maddesinde “...gerekli ayni yardım ve desteği sağlar... ” ifadesi bulunmaktadır. Hükümde yer alan “destek” ifadesi, belediyelerin muhtarlık faaliyetleri ile ilgili nakdi yardımda bulunmasına imkan vermektedir. Nitekim kanun koyucu sadece ayni yardım yapılmasını öngörmüş olsa idi, hükümde ilaveten11 destek” kelimesine yer verilmezdi.
İlgili belediye meclis kararında da, bu yardımın muhtarlık faaliyetleri ile ilgili elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz vb. ödemeleri karşılamak üzere yapılan talebe istinaden olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda yapılan nakdî ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacım taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle muhtarlıkların ihtiyaçlarını karşılamak üzere içe genelindeki tüm muhtarlara nakdi yardımda bulunmasında mevzuata aykırılık bul anmamaktadır. Tüm bu gerekçelerle Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Yukarıdaki açıklamalardan da görüleceği üzere, azınlıkta kalan karşı oyların sahibi sayın üyeler konuya ilişkin haklılığımızı özlü ifadelerle ortaya koymuşlardır.
4- BELEDİYE BASKANININ ATAMAYA YETKİLİ AMİR OLARAK “MALÎ SORUMLULUĞU OLMAMASINA RAĞMEN MALİ TAZMİNE HÜKMEDİLMİSTİR.
Belediye Başkanının Atama Onayından Kaynaklanan Mali Sorumluluk Hali Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili bir konudur.
Bu konunun mutlaka ama mutlaka KANUNLA DÜZENLENMİŞ OLMASI GEREKİR.
Zira, belediyelerde üst yönetici olarak atamaya yetkili amir olarak yapılan iş ve işlemlerde belediye başkanının MALİ SORUMLU OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR KANUNİ DÜZENLEME YOKTUR.
• MAHKEMELER DE DAHİL HİÇ BİR MERCİ KANUN KOYUCU YERİNE GEÇEREK MALİ SORUMLULUK İHDAS ETME HAKKINA SAHİP DEĞİLDİR.
BUNA SAYIN SAYIŞTAY DAİRELERİ DE DAHİLDİR.
• BUNA RAĞMEN, BELEDİYE BAŞKANINA MALİ SORUMLULUK YIKILMIŞ OLMASI, ANAYASANIN TEMEL HÜKÜMLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE SAYIŞTAY KANUNUNA VE 5018 SAYILI KANUNUN LAFZINA DA RUHUNA DA AYKIRIDIR.
4.1-Kanuni Düzenleme olmayan bir konuda belediye başkanının mali sorumluluğuna hükmedilmiş olması AÇIKÇA HUKUKA AYKIRIDIR.
Ancak, ”biz yaptıysak olur” mantığıyla davranılmış olması hem hukuka aykırı hem de CİDDİ BİR HAK İHLALİDİR. Bu Hakk ihlalinin içine “kul hakkının da girdiği” unutularak karar alınmıştır.
Kanunda yazılı bir görevin kapsamını yorum suretiyle daraltan bir yaklaşımın kanuniliği bile tartışma konusu olamayacak iken hukukiliği ve kul hakkına girmesi konusu gündeme gelmemiştir kanaatindeyiz.
Zira;
• Sayıştay’ın yargı görevi madem birer hesap mahkemesi olan daireler eliyle yürütülüyorsa,
• Bu yargı faaliyetinin KAPSAMI DA “mevcut kurallara aykırılığın saptanması” şeklinde olduğu tartışmasız olduğuna göre;
A- Anayasaya göre , hukuki düzenlemeler
a. kanunlar,
b. tüzükler ve
c. yönetmeliklerdir.
B- Sayıştay yargılamasındaki sorumluluk türü de, akçalı bir sorumluluk türü olduğuna göre;
C- Sorumlulukla ilgili konular da temel hak ve hürriyetlerle ilgili konular olduğuna göre;
D- Her hukuka aykırılık SORUMLULUK DOĞURMAZ! Bu Sebeple;
Temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili bir konu olan
o belediye başkanının atama onayından kaynaklanan mali sorumluluk hali de
• ancak
• bu konuda
• KANUNÎ DÜZENLEME OLMASI HALİNDE
• söz konusu olacaktır.
Bu sorumluluğun temel hak ve özgürlüklerle ilgili olması sebebiyle yasal dayanak olmaksızın (yani kanunda açıkça düzenleme olmayan durumlarda) diğer normlar esas alınarak sorumluluğa ve mali sorumluluğa hükmedilemeyeceği de tartışmasızdır.
Başka bir ifadeyle kanuna aykırılık olmayan hallerde tüzük, yönetmelik, tamim ve genelgeye aykırılık halinde Sayıştay İlamına konu tazmin sorumluluğu söz konusu olamaz.
> Olursa hukuka aykırı davranılmış olacaktır.
> DAİRE İLAMI DA, BU İLAMI ONAYAN TEMYİZ KURULU KARARI DA BU SEBEPLE HUKUKA AYKIRIDIR.
> İPTALİ GEREKİR İKEN BUNU İPTAL ETMEYEN TEMYİZ KURULUNUN KARARI DA AÇIKÇA VE TARTIŞMASIZ ŞEKİLDE HUKUKA HALE GELMİŞTİR.
> KARAR DÜZELTMESİ YOLUYLA İPTALİ GEREKİR.
4.2. -BELEDİYE BASKANINA MALİ SORUMLULUK VE TAZMİN SORUMLULUĞU TAHMİL EDİLEBİLMESİ İÇİN SORUMLULUĞUN MANEVİ UNSURUNUN GERÇEKLEŞMESİ ŞARTTIR.
İtirazımıza konu, usulsüz atama işleminde, onay makamı olan belediye başkanı sürecin son halkasını oluşturmaktadır.
Birbirine bağlı farklı iş ve işlemlerden oluşan bu süreçte onay makamının mali sorumluluğundan söz edilebilmesi için, belediye başkanının kasıt, kusur veya ihmalinin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıkça ortaya konulmuş olması gerekirdi.
Ancak, daire kararı incelendiğinde, belediye başkanının şahsen KUSURLU OLDUĞUNA DAÎR HÎÇ BİR KANIT BULUNMADIĞI, kusur konusunda denetçinin hiç bir çalışma yapmadığı, bu konuda tek bir delilin dahi olmadığı görülmektedir.
Kasıt, ihmal ya da kusuru olmayan, sadece onay makamı yetkisini kullanarak işlem sürecini tamamlayan üst yöneticiye, sadece belediye başkanı olduğu için mali sorumluluk tahmil eden bu karar açıkça kanuna aykırılık taşımaktadır.
KISACA, Yasada düzenlenmemiş bir konuda belediye başkanına SADECE atamaya yetkili makam OLMASI SBEBİYLE MALİ SORUMLULUK YÜKLENMESİ hukuka aykırıdır ve iptali gerekir.
4.3. - Sayıştay Yargılaması, Sorumlular ve İşlemleriyle sınırlı olduğu halde belediye başkanına siyasi sorumluluk dışında, mali sorumluluk çıkarılarak kanuna açıkça aykırı davranılmıştır.
Sayıştay dairelerinin bir hesap mahkemesi olmasının doğal sonucu, bu özel yargılama biçiminin bütçe uygulama sürecinde görev alan ve kanunda sayılan görevlilerle sınırlandırılmış olmasıdır.
Bu durum, “sorumluluk koşullarının kanunla belirlenmesi esası” nı getirmiştir. Şöyle ki;
4.3.1.-“SorumIuluk ve Sorumlular Kanunda Belirlenir” kuralına aykırı olarak, kanunda mali sorumlular arasında sayılmayan belediye başkanına mali tazmin yükletilmesi hukuka aykırıdır.
Adli yargıda, sorumluluğun saptanabilmesi için, isnat edilen suçun kanuni unsurları ile belirlenmesinden sonra fiil- fail bağlantısı, hazırlık tahkikatı ve son tahkikat süreci içinde bir dizi işlemin gerçekleşmesi ile sonuçlandığını biliriz.
Sayıştay’ca yapılan hesap yargısında da, sorumlular önceden kanunla belirlenmiştir. Bunlar kamu fonlarının korunması, yönetilmesi ve kullanılması ile görevli kimselerdir. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu sorumluları, bakan ve üst yönetici (madde 10,11), harcama yetkilisi (madde 31), gerçekleştirme görevlileri (madde 33) ve muhasebe yetkilisi (madde 61) olarak saymıştır.
Yetkiler, mali işlem sürecine göre dağıtıldığından ve bu süreçte Öteden beri aynı kaldığından tanımların değişmesi -eski mali denetim sisteminde olduğu gibi- görevlerde önemli bir değişiklik getirmemiştir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu, sorumluların görev ünvanlarını bir başka kanuna yani 5018 sayılı Kanununa bırakmıştır.
6085 sayılı Kanunun 7/2. Maddesine göre sorumluluk:
• Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar,
• Kaynakların
• etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak
o elde edilmesinden, o kullanılmasından,
o muhasebeleştirilmesinden,
o raporlanmasından ve
o kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmamasından sorumlu tutulmuşlardır.
Buna karşılık Sayıştay yargılamasında yargılanacak ve SORUMLULUKLARI kesin hükme bağlanacak kişiler:
> HER KAMU GÖREVLİSİ DEĞİL,
> 5018 SAYILI KANUNDA SAYILAN KAMU GÖREVLİLERİDİR.
4.3.2. Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda Yer Alan Mali Sorumlular arasında ÜST YÖNETİCİ (Belediye Başkanı) yer almadığı halde atama onayı nedeniyle belediye başkanına tazmin sorumluluğu tahmil edilmiş olması hukuka aykırıdır.
5018 sayılı kanunda mali sorumlular, Unvanlı sorumlular ve görevli diğer sorumlular olmak üzere iki gurupta toplanmıştır.
• Ünvanlı sorumlular:
• Harcama yetkilisi ile muhasebe yetkilisidir.
• Unvanları belirtilmemiş veya görevli diğer sorumlular:
• gerçekleştirme görevlileri,
• gelir toplamakla görevlendirilenler,
• bağış ve yardımları kullanmakla görevlendirilenler,
• mal yönetme görevlileri,
• mali yönetim ve kontrol sisteminde görevlendirilen diğer kişiler,
• ve yetkisiz tahsil ve ödeme yapanlar olarak özetlenebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, mali tazmin tahmil edilen üst yönetici
• Belediye Başkanı Harcama yetkilisi değildir.
o Bu kapsamda, harcama sürecindeki taahhüt,
o Tahakkuk,
o Ödeme emrine bağlama,
o Ödeme aşamalarının hiç birinde yer almamaktadır.
• Belediye Başkanı Muhasebe Yetkilisi değildir.
• Belediye Başkanı 5018 sayılı Kanundaki Unvansız Mali Sorumlulardan değildir.
• Belediye Başkanı Gerçekleştirme Görevlisi değildir.
• Belediye Başkanı gelir toplamakla görevlendirilenlerden değildir.
• Belediye Başkanı bağış ve yardımları kullanmakla görevlendirilenlerden değildir.
• Belediye Başkanı mal yönetme görevlisi değildir.
• Belediye Başkanı yetkisiz tahsil ve ödeme yapanlardan değildir.
Görüldüğü gibi, kanunda sayılan mali sorumluluğu olan kamu görevlileri arasında üst yöneticiler yoktur. Üst yöneticinin sorumluluğu -kanunda açıkça sayılan haller dışında- siyasi sorumlulukla sınırlandırılmıştır.
Buna rağmen, tarafıma mali tazmin çıkarılmış olması açıkça kanuna aykırıdır.
4.4-ÜST YÖNETİCİLERİN MALİ SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN KANUNDA BİR DÜZENLEME YOKTUR.
Atama onayı merciinin mali sorumluluğuna ilişkin yasada hüküm yer almadığı halde, beledi ye başkanına mali tazmin tahmil edilen daire kararı hukuka aykırı olmuştur.
Bu konuda, Üst Yöneticilerin sorumluluklarına ilişkin yegane dayanak,14.06.2007 tarihli ve 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararıdır.
Bu kararın uygulama birliği sağlayıcı bir rolü olmakla birlikte KANUN KUVVETİNDE BÎR HUKUK NORMU OLMADIĞI DA AÇIKTIR.
o Mezkur Sayıştay Genel Kurul Kararının “Sorumlular” başlıklı III. Bölümünün “üst yöneticiler” başlıklı alt bendinde, üst yöneticilerin münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilebilmesi için Sayıştay yargısı sırasında incelenerek hükme bağlanacak bir konu olarak zikredilmiştir.
o Kısaca, üst yöneticilerin mali sorumluluklarına somut olaya bağlı olarak karar verileceği belirtilmiştir.
Kanunda yer almayan bir konuda Sayıştay genel kurulunda alınmış bir prensip kararma dayanılarak dahi mali sorumluluk yükletilmesi, idarenin kanuniliği İlkesine aykırı olacaktır. Kaldı ki, mezkur genel kurul kararında dahi bu konuda açık bir düzenleme yer almamaktadır.
4.5-SORUMLULUK HUKUKU BAKIMINDAN BAZI ZORUNLU AÇIKLAMALAR:
Sorumluluk, görevin yerine getirilmemesi ya da görevdeki yetkinin amacına uygun kullanılması konusunda Mevzuatın ya da kanun koyucu’nun gösterdiği duyarlılıktır olduğuna göre, bu duyarlılığın gösterilmemesinin sonuçları ve aksine davranışların hangi yaptırımlara tabi olacağı da kanunlarla belirlenmektedir.
Sizlerin de gayet iyi bildiği gibi, Kamu hukukunda sorumluluk ve sorumluların tespiti, “idarenin kanuniliği” ilkesi mucibince kanuni düzenleme gerektirmektedir.
Bu kapsamda,
• görev,
• yetki,
• sorumluluklar
• Ve bunlar arasındaki bağlantı, idare hukukunun düzenlediği temel konulardır.
• Bu konulardaki tüm düzenlemeler ancak ve mutlaka kanunla yapılmak zorundadır. Kanunun dışında,
• Yönetmeliklerle,
• diğer düzenleyici idari işlemlerle,
• ya da içtihatlarla
sorumluluk tanımı yapılması ve sorumlu kişilerin tespiti mümkün değildir.
Tıpkı yetki devri suretiyle sorumluluktan kaçınmanın mümkün olmadığı gibi, kanunda açıkça sayılmayan kişilerin, denetçinin ya da yargılamayı yapan mercilerce sorumlu tutulması mümkün değildir.
Bilindiği üzere, Kanunun görev verdiği kişinin bu görevin gerektirdiği yetkiyi kullanabilmesi için yine kanunda açıkça tanımlanmış olması gerektiği tartışmasız bir konudur. Bunun doğal sonucu olarak sorumluluk da mutlaka kanunlarla tanımlanmıştır.
Görevli merciye, bu görevi yerine getirmesine yetecek kadar yetki mutlaka verildiğine göre;
• Kime yetki verilmişse hesabının da mutlaka sorulacağı izahtan varestedir.
• Ancak, sorumlunun tabi olacağı yaptırımın da yine mutlaka yasal olarak tespit dileceği de aşikardır.
Kontrol ve denetim görevini ifa eden Sayıştay denetçilerinin bu ilişkiyi dikkate almadan, sadece atamaya yetkili amir diye üst yönetici (belediye başkanını) sorumlu tutması bu nedenle açıkça hukuka aykırıdır.
Sayıştay dairesinin denetçi raporunda ileri sürülen iddiaları kabul ederek karar vermiş olması da bu hukuka aykırılığın tescili olmaktadır.
Zira, Görevleri Arasında “Atamaya Yetkili Amir “ Görevi ile Atama Yapan Belediye Başkanının “Yapılan Atamaların Hukuka Aykırı Olması Durumunda Mali Sorumluluğunu Düzenleyen” Bir Kanun Hükmü Yoktur.
Buna rağmen, daire yorumu ile belediye başkanına mali sorumluluk tahmil edilmiş olması, Türk hukuk sistemine ve özellikle idarenin kanuniliği ilkesine aykırıdır.
4.6.-SORLJMLULUKLARIN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI GÖZ ARDI EDİLMİŞTİR.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ne bu Kanunda belirtiler para, cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen mali yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar. ” hükmü yer almaktadır.
5018 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükmü çerçevesinde değerlendirildiği takdirde, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen atama onayında İmzası bulunan sorumluların sorumlulukları zamanaşımına uğramış bulunmaktadır. Dolayısıyla, zararın ilamda belirtilen sorumlulardan tahsili mümkün bulunmamaktadır.
Netice itibariyle, yargılama konusu atama işlemi neticesinde ilgili personele yapılan ödemeler suretiyle kamu zararına sebebiyet verildiği iddia edilmiş olsa da; 5018 sayılı Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesi bağlamında sorumluların sorumlulukları zamanaşımına uğradığından, Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir iken Temyiz Kurulunca bu hatalı karar onanmıştır.
SONUÇ VE TALEP:
Dilekçemizde arz ve izah etmeye çalıştığımız hususlar muvacehesince;
1- ... Belediyesi olarak, emsal Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı dikkate alınarak, 5393 sayılı kanuna göre kamu hizmetlerinin aksamaması, belde halkının müşterek ihtiyaçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak maksadıyla Muhtarlara yapılan nakdi ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde olduğu ve bu desteğin muhtarlıkların İhtiyaçlarını karşılamak üzere ilçe genelindeki tüm muhtarlara yapılan yardım olduğu gerçeğine rağmen, yorumla kanuna aykırılık olduğuna hükmedilmesi;
2- Belediye başkanının personel atama işlemi nedeniyle kamu zararından sorumlu tutulmasının yoruma dayalı olmasa bu konuda sorumluluğu düzenleyen hiçbir yasa hükmünün olmaması,
3- Yapılan Atamaların Hukuka Aykırı Olması Durumunda Mali Sorumluluğunu Düzenleyen bir yasal düzenleme olmadığı halde, daire yorumu ile belediye başkanına mali sorumluluk tahmil edilmiş olması nedeniyle Anayasanın Temel Hükümleri Başta Olmak Üzere Sayıştay Kanununa ve 5018 Sayılı Kanunun Lafzına ve Ruhuna Aykırı şekilde karar verilmiş olması;
4- Seçilmiş Belediye Başkanının kendi meclisine karşı siyasi hesap verme sorumluluğunu harcama yetkililerine tahmil edilmesi gereken atama işleminden doğan mali sorumluluklara eklenmesinin açıkça hukuka aykırı olması,
5- Sayıştay Başkanlığının bu kararından sonra, idarece düzeltici işlem tesis edilmiş olması ve (üstelik 7 sayın üyemizin sorumlulukların zamanaşımına uğradığı yönündeki görüşü ve 1 sayın üyenin de daire kararının tamamen refi yönündeki karşı oyuna rağmen) 5018 sayılı Kanununun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 74’üncü maddesine göre sorumluların sorumluluklarının kaldırılmamış olması;
Gibi nedenlerle yasaya ve usule aykırı olan daire kararının ve bu karan çoğunlukla onayan Sayıştay Temyiz Kurulu’nun 23.03.2022 ilam tarihli ve 51385 sayılı kararının düzeltilmesini, tazmin kararının KALDIRILMASINI arz ve talep ederim.
BAŞSAVCILIK MÜTALASI
Başsavcılık mütalaasında özetle;
... Belediyesi 2018 yılı hesabının 7 nci Dairece yargılanması sonucunda düzenlenen 16.03.2021 tarih ve 171 nolu İlamın 1 ve 6-15 ile 17 ve 18'inci maddesinde yer alan tazmin hükmünü temyiz etmiş, ancak Temyiz Kurulunun 28/11/2022 tarih ve 51385 tutanak numarası ile Daire kararını tasdik etmesi üzerine karar düzeltme taleplerini içeren dilekçe ve ekleri tarafımıza intikal ettirilmiş, dosya üzerinde yapılan gerekli incelemeler yapılmıştır.
Karar Düzeltme talepli dilekçede özetle; İlamın 1'inci maddesinde yer muhtarlara yapılan nakdi yardım konusuyla ilgili olarak Kanun maddesinde geçen destek ifadesinin sadece aynı yardımlara özgülenemeyeceği, bu durumu Kanunun murat etmediğini, muhtarlara yapılan nakdi yardımların 5393 sayılı Belediye Kanununun 9. Maddesinin 3. Fıkrasındaki destek ifadesine aykırılık teşkil etmeyeceğini, Kanunun hatalı yorumlandığını, diğer hukuka aykırı atamalar ile ilgili maddelerde ise belediyelerde üst yönetici olarak atamaya yetkili amirin yapılan iş ve işlemlerde mali açıdan sorumlu olacağına dair bir hükmün bulunmadığını, idare olarak atamaya dair düzeltici işlem tesis edildiği bu nedenlerle tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
Dosya içeriğinin incelenmesi neticesinde; İlamın 1'inci maddesinde yer alan muhtarlara nakdi yardımın yapılmasına gerekçe olan 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Mahalle ve Yönetimi" başlıklı 9'uncu maddesinin son fıkrasında; "Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır." hükmüne yer verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu Tasarısının TBMM'ye sunulan taslak halinde, Mahalle ve yönetimi başlıklı 9 uncu maddesinde, işbu İlam konusu hüküm;
" ... Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli yardım ve desteği sağlar; (...)" şeklinde iken; tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sonucunda Komisyon tarafından hazırlanan Raporda (Tarih: 14.6.2005; Esas No.: 1/1038, 2/272, 2/482; Karar No.: 41), 9'uncu maddedeki söz konusu hüküm ile ilgili olarak,
"Tasarının; 9 'uncu maddesi; yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağına açıklık getirilmesi amacıyla dördüncü fıkrasında yer alan "bütçe imkanları ölçüsünde gerekli" ibaresinden sonra gelmek üzere "ayni" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması suretiyle kabul edilmiştir." şeklinde gerekçelendirilerek Komisyon tarafından değişiklik önerisi sunulmuştur.
Tasarının TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sonucunda da, söz konusu hüküm, Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği şekilde yasalaşmıştır. Dolayısıyla söz konusu hükmün gerekçesinde "yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağı" açıkça vurgulanmış olup, 9'uncu maddedeki düzenlemenin sadece "ayni" yardım yapılmasına izin verdiğinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu çerçevede; karar düzeltme talebinin ret edilerek karar düzeltmesine mahal olmadığına hükmedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Mevzuata aykırı yapılan atamaları içeren 6-15 inci maddeler arası ile 17 ve 18'inci maddeler ile ilgili sorumlu savunmasında hukuka aykırı atamaların varlığını zımmen kabul ettiği ve düzeltici idari işlem gerçekleştirildiğini beyan ederek sadece belediye başkanlarının mali açıdan sorumlu olamayacaklarını iddia etmiştir.
İleri sürülen hususlar sorumluluk yönüyle kanaatimizi değiştirecek nitelikte görülmediği için karar düzeltmesine mahal olmadığına hükmedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Sorumlu Üst Yönetici ..., Diğer Sorumlu ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Hukuki uyuşmazlık konusu; ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verilmesi ve bu yetkiye istinaden yapılan ödemelerdir.
Konu ile ilgili hukuki düzenlemeler şu şekildedir;
2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 1’inci maddesinde;
“Köy muhtarları ile şehir ve kasaba mahalle muhtarlarına, 14.750 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ödenek verilir.
Bu ödenek damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.
…” hükmü yer almaktadır.
4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 20 ve 21’inci maddelerinde;
“Madde 20 – Mahalle muhtarları ve ihtiyar heyetleri tarafından görülecek hizmetlere karşılık olarak iş sahiplerinden harç alınır ve alınan harç miktarı, evrak ve vesikalar üzerinde gösterilir.
Hangi işlerden ne miktar harç alınacağı her mali sene iptidasında vilayet idare heyetlerince kararlaştırılır.
…
Madde 21 – Harçlar münhasıran muhtarlara aittir. Muhtarlık işlerinin tedviri için lüzumlu kira, ısıtma, aydınlatma, hademe ücreti gibi masraflar bu harçlardan ödenir.” denilmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Mahalle ve Yönetimi” başlıklı 9’ncu maddesinin son fıkrasında;
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine göre 2108 sayılı Kanun ile muhtarlara ödenek tahsis edildiği, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun uyarınca da muhtarlıkların düzenlemiş oldukları belgelerden harç geliri elde edeceği görülmektedir. Muhtarlık işlerinin yürütülmesi için gerekli giderlerin de bu harç gelirlerinden karşılanması gerektiği mevzuat hükmünden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; ... Belediyesi ... tarih ve ... sayılı Meclis Kararı ile Muhtarlıklar tarafından düzenlenmesi gereken belgelerin bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle artık İl ve İlçe Müdürlüklerince düzenlendiği dolayısıyla harç gelirlerinin yetersiz olduğu ve muhtarlık binalarında sunulan muhtarlık hizmetlerinin ilçe sakinlerine en iyi şekilde ulaştırılması gayesiyle muhtarlıkların ihtiyaçlarını (kira, elektrik, doğalgaz, SGK vs. gibi) karşılayabilmeleri amacıyla aylık ... TL olmak üzere her üç ayda bir toplu olarak takip eden ayın başında nakit olarak ödenmesi konusunda Başkanlık makamına yetki verildiği görülmektedir.
Sorumlular dilekçelerinde; 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 9’uncu maddesinin son fıkrasında yer alan “Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar” hükmünden nakdi yardımda bulunabileceğinin anlaşıldığı iddia edilmektedir.
Ancak, bu yetki yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; 5393 sayılı Kanun uyarınca belediyelerin, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda sadece ayni yardımda bulunabilmelerine izin verilmiş olup belediyenin sağlayabileceği desteğin yalnız ayni nitelikte olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak somut olayda hukuka aykırı olarak muhtarlıklara nakdi yardımda bulunulduğu görülmektedir.
Uygulama karar alıcılar için muğlaklık olduğu anlaşılan 5393 sayılı Kanun’un 9’un madde hükmünün daha anlaşılır kılınması adına;
5393 sayılı Kanun’un benzer mahiyetteki hükümleri incelendiğinde; kanun koyucunun muhtarlıklara nakdi yardım yapılması yönünde bir iradesinin olmadığı, eğer olsa idi bunun kanun metninde açıkça belirtileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim aynı Kanunun "Belediyenin görev ve sorumlulukları” başlıklı 14'üncü maddesinin (b) fıkrasında;
“… Gerektiğinde, sporu teşvik etmek amacıyla gençlere spor malzemesi verir, amatör spor kulüplerine ayni ve nakdî yardım yapar ve gerekli desteği sağlar” denilmek suretiyle amatör spor kulüplerine nakdi yardımın yapılabileceğine açıkça izin verilmektedir. Fakat muhtarlara yapılacak yardımın düzenlendiği 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 9’ncu maddesinde yardım şeklinin ayni yardım ve destekle sınırlı tutulduğu görülmektedir.
Öte yandan 5393 sayılı Belediye Kanunu Tasarısının hükümet tarafından TBMM’ye sunulan taslak halinde, Mahalle ve yönetimi başlıklı 9 uncu maddesinde, işbu İlam konusu hüküm;
“ … Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkanları ölçüsünde gerekli yardım ve desteği sağlar; (…)” şeklinde iken; tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi sonucunda Komisyon tarafından hazırlanan Raporda (Tarih: 14.6.2005; Esas No.: 1/1038, 2/272, 2/482; Karar No.: 41), 9’uncu maddedeki söz konusu hüküm ile ilgili olarak,
“Tasarının;
- 9’uncu maddesi; yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağına açıklık getirilmesi amacıyla dördüncü fıkrasında yer alan "bütçe imkanları ölçüsünde gerekli" ibaresinden sonra gelmek üzere "ayni" ibaresinin eklenerek redaksiyona tabi tutulması suretiyle kabul edilmiştir.” gerekçesiyle Komisyon tarafından değişiklik önerisi sunulmuştur. Tasarının TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sonucunda da, söz konusu hüküm, Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği şekilde yasalaşmıştır. Dolayısıyla söz konusu hükmün gerekçesinde “yapılacak yardımların ayni nitelikte olacağı” açıkça vurgulanmış olup, 9’uncu maddedeki düzenlemenin sadece “ayni” yardım yapılmasına izin verdiğinin kabul edilmesi gerektiği açıktır.
Ayrıca, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 3’üncü maddesinde muhtarlıkların göreceği işler 17 madde halinde ayrıntısı ile düzenlenmektedir. Bu düzenleme incelendiğinde dilekçilerin iddialarını karşılar şekilde, muhtarlıkların görevleri ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda düzenlenen Belediyenin görevleri arasında birbiri ile örtüşür bir görev birlikteliği bulunmamaktadır.
Sorumlular tarafından gönderilen dilekçelerde; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesine yer vermiş ve ikinci fıkranın bir bütün olarak değerlendirildiğinde g bendinde yer alan mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması yine mal ve hizmet alımları nedeniyle yapılan ödemeler sonucu oluşan kamu zararı şeklinde anlaşılması gerektiğini, bu nedenle 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesi tanımına giren bir kamu zararı olmadığı iddia edilmektedir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’ inci maddesinde;
“Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
f) (Mülga: 22/12/2005-5436/10 md.)
g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Mezkur mevzuat hükmünde yer alan kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak durumlar incelendiğinde, a) ve b) bentlerinde iş mal veya hizmet alımlarından doğabilecek kamu zararından bahsederken c) bendinde mal ve hizmet alımlarıyla ilgili olmayan transfer niteliğindeki giderler sırasında oluşabilecek kamu zararından bahsedilmiş, e) bendinde ise diğerlerinden tamamen bağımsız olarak idarenin gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması durumuna yer verilmiştir. Her biri farklı durumlarda oluşabilecek kamu zararı durumlarına yer veren bu bentlerin birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Dolayısıyla sorumluların dilekçelerinde g) bendinde yer alan “mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” durumunun sadece mal veya hizmet alımlarıyla sınırlı olduğu iddiasının mevzuat ile örtüşmediği açıktır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; ... Belediyesince muhtarlıklara birtakım ihtiyaçların karşılanması maksadıyla nakdi yardım yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumluların karar düzeltilmesine ilişkin talebinin reddi ile 171 sayılı İlamın 2 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, (Temyiz Kurulu Başkanı ve ….Daire Başkanı ... ,….Daire Başkanı ... , Üyeler ... , ... , ... ’un aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ….Daire Başkanı ... ,...Daire Başkanı ... , Üyeler ... , ... , ... ’un karşı oy gerekçesi
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Mahalle ve Yönetimi” başlıklı 9’uncu maddesinin son fıkrasında;
“Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteği sağlar; kararlarında mahallelinin ortak isteklerini göz önünde bulundurur ve hizmetlerin mahallenin ihtiyaçlarına uygun biçimde yürütülmesini sağlamaya çalışır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarını göz önüne alarak bütçe imkânları doğrultusunda ayni yardım ve destekte bulunabilecektir.
Rapor maddesinde muhtarlıklara elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini karşılamak amacıyla yapılmış bile olsa, sadece ayni yardımda bulunulabilmesinin mümkün olduğu; dolayısıyla nakdi yardımda bulunulması suretiyle kamu zararına neden olunduğu iddia edilmiştir.
Ancak 5393 sayılı Kanun’un yukarı alınan 9’uncu maddesinde “…gerekli ayni yardım ve desteği sağlar…” ifadesi bulunmaktadır. Hükümde yer alan “destek” ifadesi, belediyelerin muhtarlık faaliyetleri ile ilgili nakdi yardımda bulunmasına imkan vermektedir. Nitekim kanun koyucu sadece ayni yardım yapılmasını öngörmüş olsa idi, hükümde ilaveten “destek” kelimesine yer verilmezdi.
Dilekçilerce söz konusu yardımın muhtarlıkların gelir kaynaklarındaki düşüş sebebiyle hizmetlerinin aksamamasını teminen elektrik, su, doğalgaz gibi ihtiyaçlarına katkıda bulunmak amacıyla yapıldığı ve mevzuata uygun olduğu ifade edilmiştir.
İlgili belediye meclis kararında da, bu yardımın muhtarlık faaliyetleri ile ilgili elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz vb. ödemeleri karşılamak üzere yapılan talebe istinaden olduğu belirtilmiştir. Bu durumda yapılan nakdi ödemenin, muhtarlık hizmet binalarının ihtiyaçlarının karşılanması amacını taşıyan bir destek ödemesi niteliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’un 21’inci maddesinde “Harçlar münhasıran muhtarlara aittir. Muhtarlık işlerinin tedviri için lüzumlu kira, ısıtma, aydınlatma, hademe ücreti gibi masraflar bu harçlardan ödenir.” denilse de; İçişleri Bakanlığınca uygulamaya geçirilen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi ile ikametgâh belgesi, nüfus sureti işlemleri gibi harç konusu birçok işlemin e-devlet sistemi ile doğrudan yapılabilmesinin muhtarlıkların harç gelirlerinde önemli ölçüde düşüşe sebebiyet verdiği ve muhtarların zorunlu giderlerini karşılamasının mümkün olmadığı ya da kurumsal faturalarını ödemede zorlandıkları da bir gerçektir. Bu sebeplerle muhtarlıkların ihtiyaçlarını karşılamak üzere ilçe genelindeki tüm muhtarlara nakdi yardımda bulunmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu gerekçelerle Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Kararla ilgili sorunuz mu var?