KARAR

Özel Kalem Müdürü Kadrosundan Mühendis Kadrosuna Atama

2- 164-256 sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan mühendis kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.

Temyiz dilekçesi ve Başsavcılık mütalaası bu dosyanın 2’nci maddesinde belirtildiği gibidir.

Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

164-256 sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesi ile; Özel kalem müdürü kadrosundan mühendis kadrosuna atanan ...’ın atama işleminin mevzuata aykırı olması suretiyle sebep olunan ... TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.

Bahse konu atama işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesinde:

“Bu Yönetmelik kapsamında görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir:

Unvan değişikliğine tabi kadrolar: Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı, Jeolog, Jeomorfolog, Jeofizikçi, Hidrolog, İstatistikçi, Fizikçi, Arkeolog, Avukat, Matematikçi, Ekonomist, Biyolog, Veteriner, Psikolog, Pedagog, Yönetici Öğretmen, Öğretmen, Kütüphaneci, Sosyolog, Mütercim, Tercüman, Çocuk Eğitimcisi, İmam, Hemşire, Laborant, Ebe, Hayvan Sağlık Memuru, Tekniker, Teknisyen, Programcı.

18’inci maddesinde ise:

“Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde belirtilen unvan değişikliğine tabi kadrolara, en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu ihraz edilen unvanlara ilişkin kurum personelin atanmaları, bu Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde eğitime tabi tutulmaksızın yapılacak unvan değişikliği sınavı sonundaki başarısına göre gerçekleştirilir.”

Hükümleri yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “İstisnai memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinin birinci fıkrasında, özel kalem müdürlüğü istisnai memurluklar arasında sayılmış; ikinci fıkrasında ise, birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadroların emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Mevzuat hükümlerinde de belirtildiği gibi istisnai memuriyet kadroları, diğer memuriyetlere yapılacak atamalarda kişilere kazanılmış hak sağlamamaktadır. Dolayısıyla atamanın yapılacağı kadroya ilişkin tüm şartların sağlanmış olması gerekmektedir. Aksi halde atama işlemi mevzuata aykırı olacaktır.

Yapılan incelemede, ...Belediyesinde 01.02.2007 tarihinde açıktan Özel Kalem Müdürü kadrosuna atanarak göreve başlayan ...’ın, daha sonra 21.05.2007 tarihinde unvan değişikliği sınavında başarılı olmaksızın mühendis kadrosuna asaleten atandığı, Atama Onay’ından anlaşılmıştır.

Ancak Yönetmelik hükümlerinde de belirtildiği üzere, mühendis kadrosu unvan değişikliğine tabi bir kadrodur. Dolayısıyla bu kadroya atanmanın ilk şartı unvan değişikliği sınavında başarılı olmaktır. Bu nedenle kişinin mühendis kadrosuna atamasının yapılabilmesi için ilgili kadroya atanma şartlarından biri olan unvan değişikliği sınavında başarılı olması şarttır. ... Belediyesinde yapılan ilgili atama işleminde ise bu şart sağlanmamıştır.

Temyiz dilekçesinde, ilgilinin mühendis unvanını diploma ile ihraz ettiği, serbest olarak çalışması halinde üye olabileceği meslek kuruluşuna üye olması halinde mesleğini icra edeceğinin izahtan vareste olduğu, unvan değişikliği sınavının da mesleki bilgi ile ilgili olmadığı, idari ve mali mevzuat ile yerel yönetimler mevzuatı ile ilgili olduğu ifade edilmiştir.

Adı geçenin her ne kadar serbest olarak çalışması halinde mühendis olarak ilgili meslek kuruluşuna üye olup çalışabileceği belirtilmişse de, gerek 657 sayılı Kanun gerekse ilgili Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği, kişilerin kamu hizmetine girmelerini ve belli kadrolara atanmalarını bir takım kurallara tabi tutmuştur. Kişinin mühendis diplomasına sahip olması, mühendis kadrosuna atanabilmenin şartlarından biri olmakla birlikte, mevzuat hükümlerine göre yeterli değildir. Bu kapsamda ilgilinin, Yönetmelikte ilgili kadroya atanmak için şart koşulan sınav şartını yerine getirmesi gerekirdi. 657 sayılı Kanunun ve ilgili Yönetmeliğin tüm memurları kapsadığı ve aynı düzenleyici işlemlere tabi kıldığı göz önünde bulundurulduğunda, ilgili kişilerin bu kurallardan muaf tutulması 657 sayılı Kanunun temel ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.

657 sayılı Kanunun 41’inci maddesinde "Bir sınıfta belli görevlere atanabilmek veya bu görevlerde belli derecelere yükselebilmek için, kuruluş kanunları veya bu kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kuruluş kanunlarına dayanılarak çıkarılacak yönetmelikler ile işin gereğine göre daha yüksek öğrenim dereceleri veya muayyen fakülte, okul veya öğrenim dalları veya meslek içi veya meslekle ilgili eğitim programlarını bitirmiş olmak veya yabancı dil bilmek gibi şartlar konulabilir." denilmek suretiyle belli görevlere atanmada özel düzenlemelerin yapılabileceği belirtilmiştir.

657 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinde devlet memurluğuna atanacaklarda genel ve özel şartların aranacağı belirtilmiş; özel şartlar başlığında ise, kurumların özel kanun ve diğer mevzuatında belirtilen şartların taşınması gerektiği ifade edilmiştir.

Buna göre devlet memurluğunda belli görevlere veya sınıflara atanabilmek için atanılacak yer ile ilgili mevzuatta aranılan şartların aranması gerekmektedir. Kanun ancak bu durumda sınıflar arası geçişlere cevaz vermektedir. Kaldı ki söz konusu kişi özel kalem müdürlüğünden direk olarak mühendis kadrosuna atanmak suretiyle hizmet sınıfları arası değil, istisnai memuriyetten hizmet sınıfına geçiş gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda ilgi durumu istisnai memuriyet hükümleri çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde, Yönetmelikte aksine hüküm bulunmadığı, dolayısıyla atamanın hukuka uygun olduğu ve ayrıca 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’te istisnai kadrolardan memuriyet kadrolarına sınavsız atama yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunduğu ifade edilmiştir.

Ancak, 04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20’nci maddesinin (ç) fıkrasındaki “İstisnai memurluklarda çalışanlar veya çalışmış olanlar, bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara, atanacakları kadro için öngörülen şartları taşımaları kaydıyla sınavsız atanabilir.” hükmünün yürürlüğü, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 01.04.2010 tarihli kararı ile durdurulduğundan, “sınavsız atanabilir” izninin uygulama imkânı bulunmamaktadır. Kararda gerekçe olarak ilgili maddenin 657 sayılı Kanunun ehliyet, liyakat ve eşitlik ilkelerine aykırılığı gösterilmiştir. Kaldı ki ilgilinin atanma tarihinde söz konusu Yönetmelik yürürlükte de değildir. Dolayısıyla gerek Yönetmelik gerekse Kanun hükümleri dikkate alındığında, unvan değişikliği sınavına girmeden Özel Kalem Müdürlüğü kadrosundan mühendis kadrosuna atama yapılabilmesi mümkün değildir.

Bu itibarla, ...’ın Özel Kalem Müdürü kadrosunda görev yapmakta iken unvan değişikliği sınavına tabi tutulmaksızın mühendis kadrosuna atanması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumlunun konunun esasına ilişkin iddia ve itirazlarının REDDİ ile 164-256 sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesi ile verilen ... TL tutarındaki tazmin hükmünün TASDİKİNE,

(.... Daire Başkanı ..., .... Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ile Üye ...’in aşağıda yazılı azınlık görüşleri karşısında) 6085 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi hükmü gereğince Başkanın bulunduğu tarafın çoğunluğu sağlamış olması suretiyle,

6085 sayılı Kanunun 57’nci maddesi gereği bu Kararın yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içerisinde Sayıştay’da karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,

Karar verildiği 20.12.2023 tarih ve 56240 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü

…. Daire Başkanı ..., Üye ... ve Üye ...:

...Belediyesinde 01.02.2007 tarihinde açıktan Özel Kalem Müdürü kadrosuna atanarak göreve başlayan ...’ın, 21.05.2007 tarihinde mühendis kadrosuna atandığı, Atama Onay’ından anlaşılmaktadır.

Yapılan atama işlemi her ne kadar atama tarihinde yürürlükte bulunan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik” ve 18.04.1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” hükümlerine aykırı olsa da söz konusu atama işlemi Dairesinde 17.08.2022 tarihinde yargılanmış ve 24.01.2023 tarihinde ilama çıkmıştır.

2007 yılında görevde yükselme sınavında başarılı olma şartı sağlanmadan adı geçen kişinin mühendis kadrosuna atanması yukarıda zikredilen mevzuat hükümlerine aykırıdır. Hukuka aykırı atama işlemi 2007 yılında gerçekleşmiştir. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmış, daire ilamı ise 24.01.2023 tarihlidir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi hükmü uyarınca kamu zararı, kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Belediye Başkanının hukuka aykırı atamayı yaptığı 2007 yılının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra 2018 yılında yapılan ödemelerin 2023 yılındaki ilam ile kamu zararı oluşturduğu iddia edildiğinde, 10 yıllık genel zamanaşımı süresi dikkate alınarak ilgililerin sorumluluğuna gidilmemesi gerekmektedir.

Ayrıca 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da, atamanın yapıldığı 2007 yılını izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre, 31.12.2018 tarihinde (zamanaşımını kesen herhangi bir işlem de bulunmadığından) zamanaşımına uğramıştır.

Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de, ...’ın kusurundan kaynaklanmayan 2007 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise, atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.

Bu itibarla, ...’ın 2007 yılında Özel Kalem Müdürlüğünden Mühendis kadrosuna asaleten atanması hukuka aykırı olmakla birlikte, bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemelerden Dairesince 24.01.2023 tarihli ilam ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, 256 sayılı ek ilamın 3’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASI gerekir.

Konu ile ilgili zamanaşımı olmasa idi söz konusu daire ilamının sorumluluktan bozulması gerekirdi. Şöyle ki; 2018 yılında yapılan ödemelerde sorumlular arasında sayılan Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisinin 2007 yılında yapılan atamadan dolayı sorumluluğu bulunmaması gerekir. Çünkü “Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin “Aylıklar” başlıklı 8 inci maddesinde;

“(1) Aylık ve aylıkla birlikte ödenen hakedişler için Aylık Bordrosu (Örnek: 9) ve Personel Bildirimi (Örnek: 10) ile duruma göre ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme belgesine aşağıda belirtilen belgeler eklenir.

a) İlk atamalarda, atama onayı ve işe başlama yazısı,

…”

hükmü gereğince, ilk aya ait ödeme belgesine, ilk atamalar için atama onayı ve işe başlama yazısının eklenmesi gerekmektedir. İlk ödeme emri belgesinin ekine atama onay yazısının eklenmesi gerektiğinden, söz konusu ilk ödeme emri belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisinin yapılan atamanın mevzuata uygunluğunu araştırma mükellefiyeti bulunmaktadır. Ancak, ilk ödemeyi izleyen ödeme emri belgelerinde, atama onayının eklenmesi zorunlu tutulmadığı için, sonraki aylara ilişkin ödeme emri belgelerini imzalayan harcama yetkilisi ile gerçekleştirme görevlisinin bahse konu atama işlemindeki mevzuata aykırılığı ödeme sırasında bilip tespit etmesi beklenemeyeceğinden, (atama onayının bağlandığı ilk ödeme belgesini imzalayan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi değil iseler) sonraki aylara/ödemelere ilişkin oluşan kamu zararı nedeniyle sorumlulukları bulunmamaktadır.

Açıklanan sebeplerle, Harcama Yetkilisi ve Gerçekleştirme Görevlisinin kamu zararından sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu sebeple kararın SORUMLULUKTAN BOZULMASI gerekmektedir.

Üye ...:

...Belediyesinde 01.02.2007 tarihinde açıktan Özel Kalem Müdürü kadrosuna atanarak göreve başlayan ...’ın, 21.05.2007 tarihinde mühendis kadrosuna atandığı, Atama Onay’ından anlaşılmaktadır.

Yapılan atama işlemi atama tarihinde yürürlükte bulunan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik” ve 18.04.1999 tarih ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” hükümlerine aykırı olmakla birlikte uyuşmazlık konusu ile ilgili Yargılamaya Esas Rapor 7 şubat 2020 tarihinde Başkanlığımıza sunulmuş olup, tazminat istemi zamanaşımına uğramış bulunmaktadır. Şöyle ki;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi hükmü uyarınca kamu zararı, kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup, esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre mevzuata aykırı atamanın yapılmasının üzerinden zamanaşımını kesen nedenler olmadan on yıl geçmiş olup, artık zararın sorumlularından istenmesi mümkün görülmemektedir. Bu nedenle 256 sayılı ek ilamın 3’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün KALDIRILMASI gerekir.

…. Daire Başkanı ..., Üye ..., Üye ... ve Üye ...:

Esas yönünden verilen Kurul kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden,

Mevzuata uygun olmayan şekilde yapılan asaleten atamalarda, atama onayında imzası bulunanlar dışında kalan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin atamaya yetkili amir tarafından yapılmış atamaları sorgulama yükümlülükleri ve atama şartlarını taşıyıp taşımadığını kontrol ederek atandığı kadronun gerektirdiği ücreti ödememe veya ilgili kamu görevlisinin asaleten atandığı kadronun gerektirdiği ücretten daha düşük bir ücret ödeme yetkisi ve hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple bahse konu olayda harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerine sorumluluk yüklenemez.

Bu itibarla, 164-256 sayılı Ek İlamın 3’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün sorumluluk yönünden BOZULMASINA ve yukarıda belirtilen hususların göz önünde bulundurulması suretiyle yeniden hüküm tesisini teminen hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE karar verilmesi gerekir.

Üye ...:

...’ın, 01.02.2007 tarihinde açıktan Özel Kalem Müdürlüğüne atandığı, 26.07.1989 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdiği, 21.05.2007 tarihinde görevde yükselme sınavına girmeden Mühendislik kadrosuna asaleten atandığı, dosya münderecatından anlaşılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun İstisnai memurluklar başlıklı 59’ncu maddesinde;

“…bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve dereceye yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabilir.”

İstisnai memurluklara atananlara bu Kanunu’nun uygulanacak hükümleri başlıklı 61’nci maddesinde; “(Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Aynen Kabul: 15/5/1975-1897/1 md.)

60 ıncı madde gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan bütün hükümleri uygulanır…”

Bir sınıftan başka bir sınıfa geçme başlıklı 71’nci maddesinde;

“(Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Aynen kabul: 15/5/1975 - 1897/1 md.)

“…Kurumlar, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilirler.”

Denilmiştir.

Atamanın yapıldığı 21.05.2007 tarihinde; 02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmî Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren; İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler İle Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik yürüklüktedir.

İlgili Yönetmelik’in 5’ nci maddesinin son fıkrasında “Mühendis” kadrosu unvan değişikliğine tabi kadrolar arasında sayılmıştır.

Hizmet süresi başlıklı 17’nci maddesinde; “Bu Yönetmeliğin kapsamındaki kadrolara atanabilmek için en az iki yıl süre ile atamanın yapılacağı kurumda çalışmış olmak şarttır.

Ancak, yeni kurulan kurum ve kuruluşlar ile görevde yükselme ile ilgili ilanlara başvuru olmaması halinde atamanın yapılacağı kurumda en az iki yıl çalışmış olmak şartı aranmaz.”

18’nci maddesinde;

“…

1) En az fakülte veya dört yıllık yüksekokulların ilgili bölümlerinden mezun olmak,

2) Son sicil notu 76 puandan aşağı olmamak,

3) Yapılan unvan değişikliği sınavında başarılı olmak, ...”

Şartları belirlenmiştir.

Hizmet grupları arasında geçişler başlıklı 19’ncu maddesinde;

“(Değişik: RG-31/12/2005-26040)

Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde düzenlenmiş olan görev grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır;

b) Gruplar arası görevde yükselme niteliğindeki geçişler ve alt gruptan üst gruplara geçişler görevde yükselme eğitimi ve sınavına tabidir. Ancak, Kurumda ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında daha önce bulunulan görevler ile bu görevlerle aynı düzey görevlere veya alt görevlere, görevde yükselme eğitimi ve sınavına tabi tutulmadan atama yapılabilir.

c) Unvan değişikliğine tabi kadrolar ile bu kadrolar arasındaki geçişler, ilgili kadro için düzenlenen unvan değişikliği sınavı sonucuna göre yapılır.”

Denilmiştir.

5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde kamu zararı; “… mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında Kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak kriterler;

“a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,

b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,

c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,

e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

f) (Mülga: 22/12/2005-5436/10 md.)

g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,”

Şeklinde belirlenmiştir.

Yukarıda yer verdiğimiz 5018 sayılı Kanunu’nun 71’inci maddesi gereğince ilgiliye yaptığı görev nedeniyle yapılan ödemeleri “Kamu Zararı” olarak değerlendirmek mümkün değildir.

Yönetmelikte belirtilen sınav şartına uyulmadan bu yönüyle mevzuata aykırı bu işlem nedeniyle “Kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmamıştır.” İlgiliye hizmet yaptırılmadan veya kadrosu için belirlenen tutardan fazla ödemelerin yapıldığı, mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapıldığı iddialarından hiçbirini ileri sürme imkânımız bulunmamaktadır.

Diğer yandan 2007 yılında yapılan bir atama nedeniyle 2018 yılındaki görevin gereği yapılan ödemelerle ilgili olarak, 2018 yılında görevde olan yöneticiler ile 2007 yılındaki ilgililere bu atama nedeniyle 2018 yılında bu atamanın mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle mali yönden bir sorumluluk yüklenmesi 5018 sayılı Kanunu’nun 71’nci maddesi gereğince mümkün gözükmemektedir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Özel Kalem Müdürlüğü kadrosuna atanma, görev ve yetkileri açısından söz konusu görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmelikleri kapsamında olmayan bir unvan olması nedeniyle görevde yükselme ve unvan değişikliği kapsamında sayılan unvanlara sertifika, öğrenim durumu ve hizmet süresi yönünden gerekli şartları sağlaması nedeniyle unvan değişikliği sınavına girmeden mühendis kadrosuna atanmasının üst yöneticinin takdirinde olduğu değerlendirilmektedir.

Kamu idaresi tarafından atamanın yapıldığı dönem itibariyle ilgilinin bu görevi yürütebilmesi için gerekli teknik eğitim veya öğretim şartını taşımadığı veya mesleki veya teknik bilgi, beceri veya tecrübesi nedeniyle ilgilinin bu görevi gereği gibi yerine getirmediği veya getiremeyeceği yönünde herhangi bir tespit veya değerlendirme, düzenlenmiş bir tutanak ve hakkında başlatılmış inceleme ve soruşturmanın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan ödemeler, fiilen yapılan görevin karşılığı ödemelerdir. Bu kadro için başka bir personele bu müdürlüğe ilişkin ödeme yapıldığına ilişkin bir tespit de mevcut değildir. Görevin yetki ve sorumluluğunu taşıyan bu görev nedeniyle ilgiliye yapılmış olan ödemeleri kamu zararı olarak nitelendirmek hukuken mümkün değildir. Yukarıda yer verilen mevzuat ve izahat muvacehesinde yapılan ödemenin mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle verilen tazmin hükmüne ilişkin daire kararının “REFİ” gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


Kararla ilgili sorunuz mu var?