Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
Karar Tarihi:
11/8/2023
Karar No:
48761
Esas No:
56073
KARAR
Konu: Belediye alacağının sulh ile feragati
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3-37 sayılı İlamın 30’uncu maddesi ile; … Ltd. Şirketine ait su borcu tahakkukunun … Belediye Meclisinin ... gün ve … sayılı kararında, idare menfaatinin korunmayarak- sübjektif bir uygulama yapılarak sulh yoluyla silinmesi mevzuata uygun görülmediğinden … TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
… Belediye Meclisinin ... gün ve … sayılı kararı ile; … Ltd. Şirketine ait 2015 yılı … TL’lik (anapara: … TL, gecikme zammı: … TL) su borcunun … TL anapara ile gecikme zammının ilave edilerek tahakkuk işleminin gerçekleştirilmesine 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18(h) maddesi gereği karar verilmiştir.
… Ltd. Şirketine kiralanmış (yeni hal binası bodrum katındaki) taşınmaza ait sözleşmeye göre yer teslim tarihi … olsa da taşınmazdaki su sızmaları ve su birikintilerine bağlı oluşan deformasyonların yüklenici firma tarafından giderilmesi üzerine söz konusu taşınmaz … tarihinde kullanıma hazır hale gelmiş, müstecir adına …. tarihi itibariyle su aboneliği tesis edilmiştir.
Belediye tarafından 2015 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL), 2016 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:…), 2017 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL) tutarında su borcu tahakkuku yapılarak, ilgili şirkete toplam … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL) borcunun olduğu bildirilmiş, ardından … tarih ve … sayılı dosya ile yasal takibat (icra) başlatılmıştır. Şirketin 2015 yılı su borcuna itiraz etmesi üzerine, Su İşleri Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün …. tarih ve … sayılı yazısında; su tahakkuklarının düzenli okunmadığı, tahakkuklarda tutarsızlık olduğunun bildirilmesi sonucu; konu, 5393 sayılı Kanunun 18(h) maddesi gereği karar alınmak üzere Belediye Meclisine havale edilmiştir.
Belediye Meclisinin ... tarih ve … sayılı Kararında;
“…
Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğü ile Su İşletme Müdürlüğü taralından tetkik ve inceleme yapılmış olup, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda:
… Ltd. Şti’nin Belediyemize ait İlimiz Merkez … köyü mevkiinde bulunan 279 no.lu parseldeki 3.226,5 m2’lik Yeni Hal Binası bodrum katının 30.10.2013 tarihinde yer teslimi yapılmış, 01.11.2013 tarihinden geçerli olmak üzere kiraya verilmiş olup, söz konusu kiracının;
1-2013 ve 2014 yıllarında su tahakkukunun hiç yapılmadığı.
2-2015 yılında yapılan su tahakkukunun anapara … TL. gecikme zammı … TL olmak üzere toplam … TL olduğu,
3-2016 yılında yapılan su tahakkukun anapara … TL gecikme zammı … TL Toplam … TL olduğu,
4-2017 yılında yapılan su tahakkukun anapara … TL gecikme zammı … TL olmak üzere toplam … TL olarak yapıldığı Hukuk İşleri Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazı ve ekleri ile anlaşılmıştır.
Söz konusu; Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğünce 05.02.2018 tarih ve … sayılı yazıları ve ekindeki evraklar incelendiğinde, aylar ve yıllar itibariyle yapılan tahakkukların inceleme ve tetkikler sonucunda, su tahakkuklarının düzenli bir şekilde okunmadığı, tahakkuklarda aşırı derecede tutarsızlıklar olduğu, su sayacının bozuk olduğu ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varılarak, anılan firmanın 2016 ve 2017 yıllarındaki su tüketimi de göz önünde bulundurulduğunda su tüketiminin 2015 yılında … TL olamayacağı kanaatine varılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 18 inci maddesini (h) fıkrası gereği “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beş bin TL’den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek” Belediye Meclisinin görevleri arasında olduğundan; Belediye Meclisince aşağıdaki şekilde tahakkuk işleminin gerçekleştirilmesi uygun görülmüştür.
Bu itibarla; 2015 yılı tahakkuku için, … TL anapara ile gecikme zammının ilave edilmesine, 2016 ve 2017 yıllarında gecikme zammı ile beraber aynı kalarak su tahakkuku yapılmasına, yapılan su tahakkukunun yıllar itibarıyla tüm borçlarım defaten ödemek şartıyla, Belediye Meclisince uygun görülmüştür.” denilmiştir.
Meclis Kararına istinaden, 2016 ve 2017 yılı tahakkukları aynı kalmak üzere, 2015 yılına ait su tahakkuku borç tutarlarına azaltan işlemi yapılarak söz konusu yıl için Belediye su alacağının, ana parası … TL olarak (gecikme zammı da ilave edilerek) belirlenmesi ile, sulh ile tasfiyesine karar verilmiştir.
İlam hükmünde; Meclis kararında su sayacının bozuk, endeks verilerinin hatalı olduğu kanaatine varılmasının herhangi bir delili olmadığı, endekslerde tutarsızlık olduğu belirtilmesine rağmen endeks verilerine dokunulmadan su birim fiyatında parasal olarak azaltan yapıldığı, yapılan işleme göre endekste tutarsızlık, yanlışlık olmadığı, diğer taraftan açılmış bir dava olmadığı gibi idarenin tahakkuk etmiş alacağından vazgeçmesini gerektiren bir durumun da bulunmadığı, 5393 sayılı Kanunun 15(k) maddesi ile 18(h) maddesinin tahakkuk etmiş su tutarlarının tahakkuklarının silinmesinde uygulanamayacağı, tüm bunlara rağmen sübjektif uygulama yapılarak idare menfaatleri aleyhine yapılan sulh işlemi ile kamu zararına sebebiyet verildiği, ifade edilmiştir.
Mevzuat:
5393 sayılı Belediye Kanunun;
“Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15’inci maddesinde;
“Madde 15- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır:
…
k) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasfiyesine karar vermek…”
“Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinde;
“Madde 18- Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
…
h) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek…”
Aynı Kanunun 83’üncü maddesi gereği, 18’inci maddedeki parasal miktar, yeniden değerleme oranına göre artırıldığında, 2018 yılında … TL, 2019 yılında … TL’dir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olay özelinde yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
Belediyenin sulh yolu ile tasfiyesine karar verdiği su alacağının, vergi, resim ve harçlar dışında kalan belediye hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olduğu, ilgili alacağın icra yoluyla yasal takibatına başlanması ile dava şartı sağlanmış uyuşmazlık haline döndüğü, Belediye Su İdaresi ve Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün incelemeleri neticesinde 2015 yılı endeks rakamlarında birbirini takip etmeyecek şekilde tutarsızlıklar ve mükerrerlikler bulunduğunun tespit edildiği görülmüş olup, bu durumda Belediye Meclisinin su alacağından kaynaklanan söz konusu uyuşmazlığı, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15(k) ve 18(h) madde hükümlerinin verdiği yetkiye istinaden sulh yoluyla çözüme kavuşturmasında, mevzuata aykırı herhangi bir karar, işlem veya eylemin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla; sorumluların konuya ilişkin temyiz itirazları kabul edilerek, 37 sayılı İlamın 30’uncu maddesi ile verilen … TL tutarındaki tazmin hükmünün 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesinin 7’nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve belirtilen hususlar değerlendirilerek yeni bir hüküm tesisinin temini için dosyanın DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
(Üye …’in usule ilişkin ilave görüşü ile birlikte; Üye …, Üye … ve Üye …’in esasa ilişkin karşı oy gerekçesi karşısında) oy çokluğuyla,
Karar verildiği 08.11.2023 tarih ve 56073 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Usule İlişkin İlave Görüş
Üye …:
Konunun esası ile ilgili olarak kamu zararı söz konusu olmadığından, çoğunluk görüşüne katılarak hükmün kaldırılması gerektiği değerlendirilmekle birlikte, hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak;
Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular temyiz ve karar düzeltme ile yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanun’un ‘Temyiz’ başlıklı 55. maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beraatı anlamına gelen bir hükümdür.
Bu düzenlemede yer verilen “kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması” şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dâhil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.
İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla “kararın kaldırılması veya bozulması” şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.
Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında bozma kararı verildiği kabul edilemeyeceğinden sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna (3 azınlık oyuna karşı 12 çoğunluk oyu ile) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılması mümkün olmayıp müzakerelere devam edilerek yapılacak oylama sonucuna göre bozma kararlarından hangisinin verildiğinin belirlenmesi gerekir.
Esasa İlişkin Karşı Oy Gerekçesi
Üye …, Üye … ve Üye …:
... günü … TL için İlamsız Takipte Ödeme Emri gönderilmesi üzerine … firmasının ... günlü dilekçesiyle, “şirketimizin su faturası ve su kullanım borcu listesinde belirtilen miktar kadar su kullanımı mümkün olmadığı açıktır. Eski su faturalarımız incelendiğinde çok düşük faturalar olduğu ve tarafımızdan talep edilen su faturasıyla kıyaslamanın bile mümkün olmadığı açıktır. Şirketimizin birden böyle yüksek meblağda su kullanımı yapması mümkün değildir… Gerekli düzeltmenin yapılmasını arz ve talep ederiz.” şeklinde düzeltme talebinde bulunduğu görülmektedir.
Uygulamada su tüketiminde bulunan kullanıcılara su ihbarnamesi gönderilerek tüketim miktarları ile ödeyeceği tutar bildirilmektedir. İhbarnamenin arkasında “Tüketim hakkındaki şikayetleriniz için sayaç endeksini okuyarak 5 gün içinde işletmemize müracaat ediniz.” yazılıdır. Söz konusu firma konuyla ilgili gerek 2015 ve gerekse de takip eden yıllarda şikayetini belirten müracaatta bulunmamıştır. Diğer bir ifadeyle, firma su ihbarnamesi geldiğinde tüketime ve tarifeye itirazda bulunmamıştır. 2015 ve takip eden yıllar için uygulanan su tüketim birim fiyatının iptal edildiğine ilişkin yargı kararı da yoktur.
Meclisin ilgili kararında yer alan; “Söz konusu; Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğünce 05.02.2018 tarih ve … sayılı yazıları ve ekindeki evraklar incelendiğinde, aylar ve yıllar itibariyle yapılan tahakkukların inceleme ve tetkikler sonucunda, su tahakkuklarının düzenli bir şekilde okunmadığı, tahakkuklarda aşırı derecede tutarsızlıklar olduğu, su sayacının bozuk olduğu ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varılarak, anılan firmanın 2016 ve 2017 yıllarındaki su tüketimi de göz önünde bulundurulduğunda su tüketiminin 2015 yılında … TL olamayacağı kanaatine varılmıştır.” ifadesine hangi veriyi esas alarak ulaştığı dosya içeriğinden anlaşılamamıştır.
Meclis kararında endekste tutarsızlık olduğu belirtilmiş olmasına karşın, uygulamada endeks verilerine dokunulmadan su birim fiyatında parasal olarak azaltan yapıldığı, hatta firmanın tahakkuk etmiş su faturalarının azaltılmasında nasıl işlem yapıldığı konusunda İşletme Müdür vekili … imzalı yapılan açıklamada; “01/11/2013 yılında Belediye Hal Hizmet Binasında kira sözleşmesi yapılan ancak 11/07/2015 tarihli Özel Kalem Müdürlüğü yazısına istinaden 01/04/2014 kirası başlatılan, …Ltd. Şti.’ne ait su aboneliği 19/11/2014 tarihinde yapılmıştır. Nisan 2014 ile Mayıs 2015 dönemi arası yaklaşık bir yıl boyunca su aboneliği olmadığı için okunmayan sayaç üzerindeki 3692 ton su 2015 yılında 12 eşit parçaya bölünerek faturalandırma yapılmıştır. 2015 yılında yapılan kontrol neticesinde tekstil bölümü ile hal binası tesisatlarının bir olduğu gerekçesiyle tesisat ayrımı yapılarak Mayıs 2015 tarihinde su sayacı değiştirilmiştir. 2015 Haziran dönemi ile 2017 Ağustos dönemleri arasında sayaç üzerinde 6284 ton su tahakkuku gerçekleştirilmiştir. Kiracının itirazları neticesinde Hukuk İşleri Müdürlüğünün yapmış olduğu inceleme ve ... tarih ve … no.lu Belediye Meclisince alınan karar doğrultusunda endeks verilerine dokunulmadan parasal olarak azaltan yapıldığı hususunda” denildiği, yapılan açıklama ve işlemin yapılma şekline bakıldığında endekste tutarsızlık olmadığı, endeks verilerine dokunulmadan tahakkuk etmiş faturalarda parasal olarak azaltan yapıldığı, diğer taraftan açılmış bir dava da olmadığı, görüldüğünden idarenin tahakkuk etmiş alacağından vazgeçmesini gerektiren bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “VI. Ödeme Emri Ve İtiraz” altında bu sürece ilişkin düzenlemenin 62’nci maddesinde; “itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” denildiği ancak itirazın icra dairesine değil belediyeye yapıldığı görülmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15’inci maddesinin (k) fıkrası; “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasfiyesine karar vermek.”, “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (h) fıkrası, “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek.” hükümleri, tahakkuk etmiş ve dava konusu olmamış su alacağı tahakkukunun silinmesinde uygulanamaz.
Sonuç olarak, endekslerin görevlilerce yerinde bakılarak okunduğu ve herhangi bir yanlışlık olmadığı, düzeltilen endeksin değil birim fiyatların olduğu, dava konusu bir alacağın bulunmadığı, 2015 yılında endeksin bozuk olduğuna dair verinin bulunmadığı somut olayda, Belediyece sulh yoluyla anlaşmada idare menfaatinin korunmayarak subjektif bir uygulama yapıldığından, yapılan işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, açıklanan gerekçelerle ilam hükmünün TASDİKİNE karar verilmesi gerekir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3-37 sayılı İlamın 30’uncu maddesi ile; … Ltd. Şirketine ait su borcu tahakkukunun … Belediye Meclisinin ... gün ve … sayılı kararında, idare menfaatinin korunmayarak- sübjektif bir uygulama yapılarak sulh yoluyla silinmesi mevzuata uygun görülmediğinden … TL kamu zararının tazminine karar verilmiştir.
… Belediye Meclisinin ... gün ve … sayılı kararı ile; … Ltd. Şirketine ait 2015 yılı … TL’lik (anapara: … TL, gecikme zammı: … TL) su borcunun … TL anapara ile gecikme zammının ilave edilerek tahakkuk işleminin gerçekleştirilmesine 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18(h) maddesi gereği karar verilmiştir.
… Ltd. Şirketine kiralanmış (yeni hal binası bodrum katındaki) taşınmaza ait sözleşmeye göre yer teslim tarihi … olsa da taşınmazdaki su sızmaları ve su birikintilerine bağlı oluşan deformasyonların yüklenici firma tarafından giderilmesi üzerine söz konusu taşınmaz … tarihinde kullanıma hazır hale gelmiş, müstecir adına …. tarihi itibariyle su aboneliği tesis edilmiştir.
Belediye tarafından 2015 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL), 2016 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:…), 2017 yılında … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL) tutarında su borcu tahakkuku yapılarak, ilgili şirkete toplam … TL (anapara:… TL, gecikme zammı:… TL) borcunun olduğu bildirilmiş, ardından … tarih ve … sayılı dosya ile yasal takibat (icra) başlatılmıştır. Şirketin 2015 yılı su borcuna itiraz etmesi üzerine, Su İşleri Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün …. tarih ve … sayılı yazısında; su tahakkuklarının düzenli okunmadığı, tahakkuklarda tutarsızlık olduğunun bildirilmesi sonucu; konu, 5393 sayılı Kanunun 18(h) maddesi gereği karar alınmak üzere Belediye Meclisine havale edilmiştir.
Belediye Meclisinin ... tarih ve … sayılı Kararında;
“…
Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğü ile Su İşletme Müdürlüğü taralından tetkik ve inceleme yapılmış olup, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda:
… Ltd. Şti’nin Belediyemize ait İlimiz Merkez … köyü mevkiinde bulunan 279 no.lu parseldeki 3.226,5 m2’lik Yeni Hal Binası bodrum katının 30.10.2013 tarihinde yer teslimi yapılmış, 01.11.2013 tarihinden geçerli olmak üzere kiraya verilmiş olup, söz konusu kiracının;
1-2013 ve 2014 yıllarında su tahakkukunun hiç yapılmadığı.
2-2015 yılında yapılan su tahakkukunun anapara … TL. gecikme zammı … TL olmak üzere toplam … TL olduğu,
3-2016 yılında yapılan su tahakkukun anapara … TL gecikme zammı … TL Toplam … TL olduğu,
4-2017 yılında yapılan su tahakkukun anapara … TL gecikme zammı … TL olmak üzere toplam … TL olarak yapıldığı Hukuk İşleri Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazı ve ekleri ile anlaşılmıştır.
Söz konusu; Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğünce 05.02.2018 tarih ve … sayılı yazıları ve ekindeki evraklar incelendiğinde, aylar ve yıllar itibariyle yapılan tahakkukların inceleme ve tetkikler sonucunda, su tahakkuklarının düzenli bir şekilde okunmadığı, tahakkuklarda aşırı derecede tutarsızlıklar olduğu, su sayacının bozuk olduğu ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varılarak, anılan firmanın 2016 ve 2017 yıllarındaki su tüketimi de göz önünde bulundurulduğunda su tüketiminin 2015 yılında … TL olamayacağı kanaatine varılmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunun 18 inci maddesini (h) fıkrası gereği “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beş bin TL’den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek” Belediye Meclisinin görevleri arasında olduğundan; Belediye Meclisince aşağıdaki şekilde tahakkuk işleminin gerçekleştirilmesi uygun görülmüştür.
Bu itibarla; 2015 yılı tahakkuku için, … TL anapara ile gecikme zammının ilave edilmesine, 2016 ve 2017 yıllarında gecikme zammı ile beraber aynı kalarak su tahakkuku yapılmasına, yapılan su tahakkukunun yıllar itibarıyla tüm borçlarım defaten ödemek şartıyla, Belediye Meclisince uygun görülmüştür.” denilmiştir.
Meclis Kararına istinaden, 2016 ve 2017 yılı tahakkukları aynı kalmak üzere, 2015 yılına ait su tahakkuku borç tutarlarına azaltan işlemi yapılarak söz konusu yıl için Belediye su alacağının, ana parası … TL olarak (gecikme zammı da ilave edilerek) belirlenmesi ile, sulh ile tasfiyesine karar verilmiştir.
İlam hükmünde; Meclis kararında su sayacının bozuk, endeks verilerinin hatalı olduğu kanaatine varılmasının herhangi bir delili olmadığı, endekslerde tutarsızlık olduğu belirtilmesine rağmen endeks verilerine dokunulmadan su birim fiyatında parasal olarak azaltan yapıldığı, yapılan işleme göre endekste tutarsızlık, yanlışlık olmadığı, diğer taraftan açılmış bir dava olmadığı gibi idarenin tahakkuk etmiş alacağından vazgeçmesini gerektiren bir durumun da bulunmadığı, 5393 sayılı Kanunun 15(k) maddesi ile 18(h) maddesinin tahakkuk etmiş su tutarlarının tahakkuklarının silinmesinde uygulanamayacağı, tüm bunlara rağmen sübjektif uygulama yapılarak idare menfaatleri aleyhine yapılan sulh işlemi ile kamu zararına sebebiyet verildiği, ifade edilmiştir.
Mevzuat:
5393 sayılı Belediye Kanunun;
“Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15’inci maddesinde;
“Madde 15- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır:
…
k) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasfiyesine karar vermek…”
“Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinde;
“Madde 18- Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır:
…
h) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek…”
Aynı Kanunun 83’üncü maddesi gereği, 18’inci maddedeki parasal miktar, yeniden değerleme oranına göre artırıldığında, 2018 yılında … TL, 2019 yılında … TL’dir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olay özelinde yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
Belediyenin sulh yolu ile tasfiyesine karar verdiği su alacağının, vergi, resim ve harçlar dışında kalan belediye hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili olduğu, ilgili alacağın icra yoluyla yasal takibatına başlanması ile dava şartı sağlanmış uyuşmazlık haline döndüğü, Belediye Su İdaresi ve Hukuk İşleri Müdürlüğü’nün incelemeleri neticesinde 2015 yılı endeks rakamlarında birbirini takip etmeyecek şekilde tutarsızlıklar ve mükerrerlikler bulunduğunun tespit edildiği görülmüş olup, bu durumda Belediye Meclisinin su alacağından kaynaklanan söz konusu uyuşmazlığı, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15(k) ve 18(h) madde hükümlerinin verdiği yetkiye istinaden sulh yoluyla çözüme kavuşturmasında, mevzuata aykırı herhangi bir karar, işlem veya eylemin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla; sorumluların konuya ilişkin temyiz itirazları kabul edilerek, 37 sayılı İlamın 30’uncu maddesi ile verilen … TL tutarındaki tazmin hükmünün 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesinin 7’nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve belirtilen hususlar değerlendirilerek yeni bir hüküm tesisinin temini için dosyanın DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
(Üye …’in usule ilişkin ilave görüşü ile birlikte; Üye …, Üye … ve Üye …’in esasa ilişkin karşı oy gerekçesi karşısında) oy çokluğuyla,
Karar verildiği 08.11.2023 tarih ve 56073 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Usule İlişkin İlave Görüş
Üye …:
Konunun esası ile ilgili olarak kamu zararı söz konusu olmadığından, çoğunluk görüşüne katılarak hükmün kaldırılması gerektiği değerlendirilmekle birlikte, hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak;
Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular temyiz ve karar düzeltme ile yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanun’un ‘Temyiz’ başlıklı 55. maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beraatı anlamına gelen bir hükümdür.
Bu düzenlemede yer verilen “kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması” şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dâhil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.
İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla “kararın kaldırılması veya bozulması” şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.
Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında bozma kararı verildiği kabul edilemeyeceğinden sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna (3 azınlık oyuna karşı 12 çoğunluk oyu ile) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılması mümkün olmayıp müzakerelere devam edilerek yapılacak oylama sonucuna göre bozma kararlarından hangisinin verildiğinin belirlenmesi gerekir.
Esasa İlişkin Karşı Oy Gerekçesi
Üye …, Üye … ve Üye …:
... günü … TL için İlamsız Takipte Ödeme Emri gönderilmesi üzerine … firmasının ... günlü dilekçesiyle, “şirketimizin su faturası ve su kullanım borcu listesinde belirtilen miktar kadar su kullanımı mümkün olmadığı açıktır. Eski su faturalarımız incelendiğinde çok düşük faturalar olduğu ve tarafımızdan talep edilen su faturasıyla kıyaslamanın bile mümkün olmadığı açıktır. Şirketimizin birden böyle yüksek meblağda su kullanımı yapması mümkün değildir… Gerekli düzeltmenin yapılmasını arz ve talep ederiz.” şeklinde düzeltme talebinde bulunduğu görülmektedir.
Uygulamada su tüketiminde bulunan kullanıcılara su ihbarnamesi gönderilerek tüketim miktarları ile ödeyeceği tutar bildirilmektedir. İhbarnamenin arkasında “Tüketim hakkındaki şikayetleriniz için sayaç endeksini okuyarak 5 gün içinde işletmemize müracaat ediniz.” yazılıdır. Söz konusu firma konuyla ilgili gerek 2015 ve gerekse de takip eden yıllarda şikayetini belirten müracaatta bulunmamıştır. Diğer bir ifadeyle, firma su ihbarnamesi geldiğinde tüketime ve tarifeye itirazda bulunmamıştır. 2015 ve takip eden yıllar için uygulanan su tüketim birim fiyatının iptal edildiğine ilişkin yargı kararı da yoktur.
Meclisin ilgili kararında yer alan; “Söz konusu; Belediyemiz Hukuk İşleri Müdürlüğünce 05.02.2018 tarih ve … sayılı yazıları ve ekindeki evraklar incelendiğinde, aylar ve yıllar itibariyle yapılan tahakkukların inceleme ve tetkikler sonucunda, su tahakkuklarının düzenli bir şekilde okunmadığı, tahakkuklarda aşırı derecede tutarsızlıklar olduğu, su sayacının bozuk olduğu ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varılarak, anılan firmanın 2016 ve 2017 yıllarındaki su tüketimi de göz önünde bulundurulduğunda su tüketiminin 2015 yılında … TL olamayacağı kanaatine varılmıştır.” ifadesine hangi veriyi esas alarak ulaştığı dosya içeriğinden anlaşılamamıştır.
Meclis kararında endekste tutarsızlık olduğu belirtilmiş olmasına karşın, uygulamada endeks verilerine dokunulmadan su birim fiyatında parasal olarak azaltan yapıldığı, hatta firmanın tahakkuk etmiş su faturalarının azaltılmasında nasıl işlem yapıldığı konusunda İşletme Müdür vekili … imzalı yapılan açıklamada; “01/11/2013 yılında Belediye Hal Hizmet Binasında kira sözleşmesi yapılan ancak 11/07/2015 tarihli Özel Kalem Müdürlüğü yazısına istinaden 01/04/2014 kirası başlatılan, …Ltd. Şti.’ne ait su aboneliği 19/11/2014 tarihinde yapılmıştır. Nisan 2014 ile Mayıs 2015 dönemi arası yaklaşık bir yıl boyunca su aboneliği olmadığı için okunmayan sayaç üzerindeki 3692 ton su 2015 yılında 12 eşit parçaya bölünerek faturalandırma yapılmıştır. 2015 yılında yapılan kontrol neticesinde tekstil bölümü ile hal binası tesisatlarının bir olduğu gerekçesiyle tesisat ayrımı yapılarak Mayıs 2015 tarihinde su sayacı değiştirilmiştir. 2015 Haziran dönemi ile 2017 Ağustos dönemleri arasında sayaç üzerinde 6284 ton su tahakkuku gerçekleştirilmiştir. Kiracının itirazları neticesinde Hukuk İşleri Müdürlüğünün yapmış olduğu inceleme ve ... tarih ve … no.lu Belediye Meclisince alınan karar doğrultusunda endeks verilerine dokunulmadan parasal olarak azaltan yapıldığı hususunda” denildiği, yapılan açıklama ve işlemin yapılma şekline bakıldığında endekste tutarsızlık olmadığı, endeks verilerine dokunulmadan tahakkuk etmiş faturalarda parasal olarak azaltan yapıldığı, diğer taraftan açılmış bir dava da olmadığı, görüldüğünden idarenin tahakkuk etmiş alacağından vazgeçmesini gerektiren bir durumun bulunmadığı anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “VI. Ödeme Emri Ve İtiraz” altında bu sürece ilişkin düzenlemenin 62’nci maddesinde; “itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” denildiği ancak itirazın icra dairesine değil belediyeye yapıldığı görülmektedir. 5393 sayılı Belediye Kanununun “Belediyenin yetkileri ve imtiyazları” başlıklı 15’inci maddesinin (k) fıkrası; “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasfiyesine karar vermek.”, “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (h) fıkrası, “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek.” hükümleri, tahakkuk etmiş ve dava konusu olmamış su alacağı tahakkukunun silinmesinde uygulanamaz.
Sonuç olarak, endekslerin görevlilerce yerinde bakılarak okunduğu ve herhangi bir yanlışlık olmadığı, düzeltilen endeksin değil birim fiyatların olduğu, dava konusu bir alacağın bulunmadığı, 2015 yılında endeksin bozuk olduğuna dair verinin bulunmadığı somut olayda, Belediyece sulh yoluyla anlaşmada idare menfaatinin korunmayarak subjektif bir uygulama yapıldığından, yapılan işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, açıklanan gerekçelerle ilam hükmünün TASDİKİNE karar verilmesi gerekir.
Kararla ilgili sorunuz mu var?