KARAR

Konu: Mevzuata Aykırı Personel Ataması

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

12-37 sayılı İlamın 15’inci maddesi ile; … Belediyesinde tahsildar olarak çalışan …’ın atandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine aykırı olarak “görevde yükselme sınavında başarılı olma” şartını sağlamadan 22.12.2008 tarihinde 5. dereceli tekniker kadrosuna atanması ve kendisine tekniker kadrosuna ait ödemelerin yapılması sonucu oluşan … TL kamu zararının;

Tahsildar olarak çalışırken tekniker olarak atamasını olura arz eden … (Tekniker), onaylayan … (Belediye Başkanı), yapılan atama birime geldiğinde mevzuata aykırı olduğu konusunda gerekli yazıyı yazarak Belediye Başkanını uyarmayan atama tarihindeki İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü …, yapılan atamanın mevzuata aykırı olduğu Bakanlık izni ve mahkeme kararıyla sabit olduğu halde atamanın iptaliyle ilgili gerekli işlemi yapmayan dönemin İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü … ile Belediye Başkanı …’dan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmiştir.

Esas yönünden inceleme:

Somut uygulama

…, 15.19.1997 tarihinde açıktan sınavla tahsildar olarak atanmıştır. Tahsildar olarak çalışırken 22.12.2008 tarihinde görevde yükselme sınavına girmeden 5. dereceli tekniker kadrosuna atanmıştır. 10.06.1994 tarihinde … Endüstri Meslek Lisesini, 26.01.2004 tarihinde … Üniversitesi … Meslek Yüksekokulu inşaat teknikerliği bölümünü bitirmiştir.

Somut olayda kişinin 5. dereceli teknikerliğe atamasının yapıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerinde;

02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmeliğin aşağıda yer verilen ilgili maddelerinde;

“Kapsam

Madde 2 - Bu Yönetmelik, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlik, müessese ve işletmeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışan Devlet memurlarından müdür ve daha alt görevlere görevde yükselme suretiyle atanacaklar hakkında uygulanır.

Tanımlar

Madde 4 - Bu Yönetmelikte geçen;

e) Görevde yükselme: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi görevlerden bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde sayılan görevlere aynı veya başka hizmet sınıflarından yapılacak atamaları, ifade eder.

Hizmet grupları

Madde 5 - Bu Yönetmeliğe tabi personel 12 hizmet grubuna, hizmet grupları da kendi içlerinde alt hizmet gruplarına ayrılmıştır.

Buna göre:



f) Teknik Hizmetler Grubu;

1) Mühendis, mimar, şehir plancısı, jeolog, jeomorfolog, jeofizikçi, hidrolog, istatistikçi, fizikçi, arkeolog, matematikçi, ekonomist,

2) Tekniker,

3) Teknisyen, teknik ressam, fen memuru,

…unvanlarından oluşur.

Görevde yükselme sınavı

Madde 9- Eğitimini tamamlayanların bu Yönetmelik kapsamında bulunan görevlere atanabilmeleri için kurumlarınca yaptırılacak sınava katılarak başarılı olmaları şarttır.

“Öğrenim düzeyi

Madde 14 - Bu Yönetmeliğe tabi personelde öğretim düzeyi ile ilgili olarak;…

h) İstihdam edilen personelin Teknik, Sağlık, Avukatlık ve Din hizmetleri Grubunda bulunan kadrolara atanabilmeleri için ilgili mesleki okullardan mezun olmak,… şarttır.

Hizmet süresi

Madde 17 - Bu Yönetmeliğin kapsamındaki kadrolara atanabilmek için en az iki yıl süre ile atamanın yapılacağı kurumda çalışmış olmak şarttır.

Geçici Madde 1 - İhtiyaç duyulan hallerde bu Yönetmelik kapsamında bulunan personelden 18/04/1999 tarihinde görevde bulunanlar için bu Yönetmelikte öngörülen öğrenim düzeyinin bir alt öğrenim düzeyi esas alınabilir.” denilmektedir.

Kamu görevlilerinin ilk kez bir göreve atanırken ya da görevde yükselme suretiyle üst göreve atanırken söz konusu görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması zorunludur.

Somut olayda; tahsildar memuru …’ın 5. dereceli tekniker kadrosuna atandığı tarihte geçerli olan mevzuat hükümlerine göre; teknikerlik görevde yükselmeye tabi bir kadro olup, bir kişinin teknikerliğe atanabilmesi için “ilgili mesleki okullardan mezun olmak”, “kurumlarınca açılacak yazılı sınavda başarılı olmak” ve “belirli sürede hizmette bulunmak” şartlarını birlikte taşıması gerekmektedir. …, atamanın yapıldığı tarihte atanacak kadro için öngörülen duyuruya çıkılma, başvurular alınma ve eğitime katılma ile sınav şartını sağlamamıştır.

Konuyla ilgili olarak; ... Bakanlığının ... gün ve ... Bşk.... sayılı kararında; “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76 ve 3 üncü maddesi ile 02.02.2000 tarihli İl Özel İdareleri Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik Müessese ve İşletmeler de Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerinin atamanın yapıldığı tarihte yürürlükte olduğu ve görevde yükselme ve unvan değişikliği eğitim ve sınavı düzenlenmeden, bu hususta duyuruya çıkılmadan, başvurular alınmadan ilgili yapılan atamaların mevzuata aykırı olduğu anlaşıldığından” denilerek ... Bakanının onayı ile Belediyede atama yapanlar hakkında soruşturma izni verilmiş, … Asliye Ceza Mahkemesinin Esas 2011/… ve Karar 2012/… sayılı ilamında da, İl özel idareleri, belediyeler ve özel idareler ve belediyelerin kurdukları birlik, müessese ve işletmeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardaki memurların, görevde yükselme esaslarına dair yönetmelik hükümlerine aykırı olarak atamaların yapıldığının sabit görüldüğü ve sanıkların üzerlerine atılı görevi kullanma suçunu işlediği sübut bulmakla ayrı ayrı cezalandırılmaları yoluna gidilerek, sanıkların ayrı ayrı 6'şar ay 7'şer gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve CMK 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanıkların CMK 231/8. maddesi gereğince ayrı ayrı 5'er yıl süre ile denetim sürelerine tabi tutulmalarına karar verilmiştir.

Danıştay 5. Dairesinin 29.12.2003 tarih ve Esas No:2000/4306, Karar NO:2003/5767 sayılı kararı ile İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmeliğin:

“Hizmet grupları” başlıklı 5’inci maddesinin f, g, h, ı, j, k bentleri,

“Görevde yükselme eğitiminin şekli, süresi ve eğitim sonunda yapılacak sınav” başlıklı 7’nci maddesi,

“Görevde yükselme sınavının şekli” başlıklı 10’uncu maddesi,

“Sınav kurulu ve görevleri” başlıklı 12’nci maddesi,

“Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 19’uncu maddesinin iptaline karar verilmiştir.

Yönetmeliğin 7, 10 ve 12’nci maddelerinin Danıştay tarafından iptal edilmesinden 2009 yılında Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin (Resmî Gazete tarihi: 04.07.2009 ve sayısı: 27278) yürürlüğe girmesine kadar olan süreçte Yönetmelikte belediyelerde görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar, sınavın şekli ile sınav kurulu ve görevleri konusunda düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmeliğin 11’inci maddesi ile anılan Yönetmeliğin 9’uncu maddesindeki belirli görevlere atanma konusunda görevde yükselme sınavına katılarak başarılı olunması koşulu bu süreçte halen yürürlüktedir.

Buna göre teknikerlik kadrosu görevde yükselme sınavına tabi kadrolar arasında olup görevde yükselme sınavında başarılı olunması koşulu Yönetmelikte yürürlükteyken bu koşul sağlanmaksızın söz konusu kadroya asaleten atama yapılmasının mevzuata aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Bu çerçevede ilgilinin atanırken bu kadroya atanabilmek için gereken sınav şartını taşımadığı açıktır. Bir görev için öngörülen koşulların taşınmaması halinde bu görevin belirli bir süre yürütülmüş olması ilgili lehine kazanılmış hak oluşturmaz. Söz konusu koşulların atama süresince de taşınması zorunlu olduğundan bu koşulun taşınmadığının daha sonra tespit edilmesi bu kişinin bu kadroda çalışmasına hukuki engel oluşturur. İlgilinin gerekli koşulları taşımadan teknikerliğe atandığı anlaşıldığından bu görevi yürütebilmesine olanak da bulunmamaktadır.

İstikrar bulan Danıştay kararlarında da belirtildiği üzere idarelerin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi ile atama şartlarını taşımaması durumunda süre kaydı aranmaksızın bütün işlemleri geri alabileceği kuşkusuzdur. Kişinin mevzuata aykırı bir şekilde atanması açık hata kapsamında bulunmaktadır.

Açık hatadan kaynaklı yapılan ödemelerin her zaman geri alınabileceği dikkate alındığında, Daire Kararında; teknikerliğe atanmak için gerekli sınav şartını taşımayan …’ın teknikerliğe atanmadan önceki kadrosu tahsildar olduğu için tekniker ile tahsildar arasındaki ödeme farkları esas alınarak yapılan kamu zararı hesabının mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir.

Diğer yandan, atama işleminin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmesi nedeniyle, kamu zararının 5018 sayılı Kanunun 74’üncü maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı iddia edilmekte ise de;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 74’üncü maddesinde, “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Somut olayda, atama işlemi eski tarihli olsa da kamu zararı tutarları 2018-2019 yılına aittir. Atama işlemi sürekli olarak temadi eden -devam eden- bir durum olup, 2018-2019 yıllarında meydana gelen kamu zararlarının sorgu konusu yapıldığı dikkate alındığında, bu yıllara ait kamu zararlarının zamanaşımına uğradığı söylenemez.

Sonuç olarak; …’ın görevde yükselme sınavında başarılı olma şartı sağlanmaksızın teknikerlik kadrosuna atanması, atanma işleminin yapıldığı dönemde yürürlükte olan mevzuata aykırıdır.

Sorumluluk yönünden inceleme:

Somut olayda atama işleminin gerçekleştirilmesi sürecince yer alan ve tahsildar olarak çalışan kişinin tekniker olarak atamasını olura arz eden …, onaylayan … (Belediye Başkanı), yapılan atama birime geldiğinde mevzuata aykırı olduğu konusunda gerekli yazıyı yazarak Belediye Başkanını uyarmadığı için atama tarihindeki İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü …, yapılan atamanın mevzuata aykırı olduğu Bakanlık izni ve mahkeme kararıyla sabit olduğu halde atamanın iptaliyle ilgili gerekli işlemi yapmayan dönemin İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü … ile Belediye Başkanı … hatalı atamadan kaynaklanan kamu zararından sorumlu tutulmuştur.

Mevzuata aykırı atama işlemi mevcut Belediye Başkanı …’ın görevde bulunduğu dönemde gerçekleşmediği ve kişinin kamu zararına neden olan süreçte de bulunmadığı anlaşılarak 2019 yılında görev yapan Belediye Başkanı …’ın sorumluluğu bulunmadığına hükmedilmiştir.

Ayrıca Kararda harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu bulunmadığına hükmedilmiştir.

Somut olaydaki kamu zararının; görevi dahilinde hukuka aykırı atama işlemini gerçekleştirenler, atama yazısı birime geldiğinde mevzuata aykırı olduğu konusunda gerekli yazıyı yazarak Belediye Başkanını uyarmayan atama tarihindeki İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü ile bu atama işleminin hukuka aykırı olduğu ilgili Bakanlığın soruşturma raporu ile ceza mahkemesi kararıyla sabit olmasına rağmen işlemi iptal etmeyen görevlilerin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri neticesinde oluştuğu anlaşıldığından, sorumluluk tespitinde kurulan illiyet bağının 5018 sayılı Kanunun 71’inci maddesi ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 7’inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne uygun olduğu görülmüştür.

Bu itibarla; sorumluların tüm itirazları reddedilerek, 37 sayılı İlamın 15’üncü maddesi ile verilen …TL’lik tazmin hükmünün TASDİKİNE,

(Temyiz Kurulu Başkanı-.... Daire Başkanı …, Üye …, Üye …, Üye …, Üye …, Üye …, Üye …’in karşı oy gerekçesi karşısında) oy çokluğuyla,

6085 sayılı Kanunun 57’nci maddesi gereği bu Kararın yazılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde Sayıştay’da karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere,

Karar verildiği 08.11.2023 tarih ve 56070 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.



Karşı Oy Gerekçesi

Temyiz Kurulu Başkanı-.... Daire Başkanı …:

Konunun esası yönüyle çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, sorumluların tespiti yönüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Birinci olarak; ilgilinin sınavsız olarak teknikerliğe atanması 22.11.2008 tarihinde gerçekleştiği halde ilamda “Yapılan atamanın mevzuata aykırı olduğu Bakanlık izni ve mahkeme kararıyla sabit olduğu halde atamanın iptaliyle ilgili gerekli işlemleri yapmadığı” gerekçesi ile mahkeme kararının çıktığı 2012 yılında görev yapan … (İnsan Kaynakları ve Eğitim Müd.) ve … (Belediye Başkanı) sorumlu tutulmuştur.

Sorumluluk tevcihinde bahsi geçen mahkeme kararı, … Asliye Ceza Mahkemesinin Esas No: 2011/… ve Karar No: 2012/… sayılı kararıdır. Anılan davada yargılanan sanıklar, …, …, …, … ve …’dır. Mahkeme kararının çıktığı dönemde görev yapan … ve … ise davanın tarafı değildir. Kuruma veya görevli bu kişilere, dava sonucunun tefhim ve tebligat işlemleri yapılmamıştır. İlamda bu kişilere mahkeme sonucunun bildirildiğine dair bir tespit bulunmamaktadır. Ayrıca mahkeme kararında idareye uygulanacak bir işlemden de bahsedilmemiştir. Bu nedenle, hatalı atamadan kaynaklanan kamu zararı ile hatalı atamaları yapanların yargılandığı ceza mahkemesi kararını uygulamadıkları gerekçesiyle kararın çıktığı dönemde görev yapan … (İnsan Kaynakları ve Eğitim Müd.) ve … (Belediye Başkanı)’ın davranışı arasında kurulan illiyet bağı uygun değildir.

İkinci olarak; ilam hükmünde “Yapılan atama birime geldiğinde mevzuata aykırı olduğu konusunda gerekli yazıyı yazarak Belediye Başkanını uyarmadığı” gerekçesi ile atama tarihindeki İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü …’ün sorumlu olduğuna hükmedilmiştir. Atamanın yapıldığı tarihte … İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü görevini yürütse de adı geçen kişinin atama yazısında (personel hareketleri onayında) imzası bulunmamaktadır. Atamanın yapıldığı tarihte izinli olmayıp, görevi başında olduğunu da bilmiyoruz. Bu yüzden atama işlemine dahli somut bir veriyle ispatlanamayan sözü edilen kişi hakkında, hatalı atama ile ilgili olarak Belediye Başkanını uyarmadığı şeklinde doğruluğu kanıtlanamayan bir durumla sorumluluk tevcih edilmesi hukuki değildir.

Bu itibarla; …, … ile …’ün sorumluluklarının kaldırılması için İlam hükmünün bozulması gerekir.

Üye …:

Konunun esası yönüyle çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte, sorumluların tespiti yönüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Şöyle ki; 6085 sayılı Kanunun 7’nci maddesinde ifade edildiği üzere sorumlular; mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri ile illiyet bağı kurularak kamu zararından tek başlarına veya birlikte tazmin ile yükümlü kılınırlar. Somut olayda atama işlemleri eski tarihli olup, sonraki yıllarda ise bu atamalardaki hukuka aykırılık durumu ilgili Bakanlık soruşturması ve akabinde ceza mahkemesi kararıyla ortaya çıkmış ve kesinleşmiş olduğundan, kamu zararı sorumluluğunda, artık hatalı atamayı yapanların sorumluluğundan bahsedilemeyecek, bunların yerine mahkeme kararından sonra atamaları iptal etmeyenlerin sorumluluğundan bahsedilecektir.

Bununla birlikte, kamu zararının tespit edildiği dönemde atamaya bağlı maaş ödemelerini gerçekleştiren görevdeki harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, kişilerin atamalarındaki mevzuata aykırılık mahkeme kararı ile ortaya konulmuş iken bu aykırılığı bilmek durumundadır. Görevdeki harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmalleri nedeniyle atamaların iptali yönünde herhangi bir işlem geliştirilmeden, maaş ödemesine devam edildiğinden, oluşan kamu zararından 5018 sayılı Kanunun 32 ve 33’üncü maddeleri uyarınca harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin de sorumlu tutulması gerekir. Bu yüzden somut olayda illiyet bağı, mahkeme kararının çıktığı dönemde (2012 yılında) görevi ve yetkisi dahilinde olduğu halde atama işlemlerini iptal etmeyen İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü ve Belediye Başkanı ile kamu zararının tespit edildiği 2018-2019 yıllarında hatalı maaş ödemesini yapan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri açısından kurulmalıdır.

Öte yandan, atamanın yapıldığı tarihte İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü görevini yürüttüğü belirtilen …’ün atama yazısında (personel hareketleri onayında) imzasının bulunmadığı görüldüğünden, sözü edilen kişinin hatalı atama ile ilgili olarak Belediye Başkanını uyarmadığı şeklinde doğruluğu kanıtlanamayan bir durumla sorumlu tutulması hukuki değildir. Bu yüzden …’ün sorumluluğunun kaldırılması gerekir.

Dolayısıyla …, … ile …’ün kamu zararı sorumluluklarının kaldırılması ve kamu zararından 2012 yılında görev yapan … (İnsan Kaynakları ve Eğitim Müd.), … (Belediye Başkanı) ile 2018-2019 yıllarında ilgiliye hatalı maaş ödemesini gerçekleştiren harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumlu tutulması gerektiği gerekçelerine dayanılarak ilam hükmünün sorumluluktan bozulması gerekir.

Üye …, Üye …, Üye …:

Konunun esası yönüyle çoğunluk görüşüne katılıyorum. Ancak bahsi geçen ceza mahkemesi kararında atamaların mevzuata aykırı olduğu sabit görülmüş ve atama yapanlara gereken ceza hükmü verilmiştir. Bu durumda, mahkeme kararı mevcut iken, bu kararı görmezden gelerek hukuka aykırı yapılmış atamaları iptal etmeyen kamu görevlileri 5018 sayılı Kanunun 71’inci maddesi gereği ilama konu kamu zararından sorumludur. Atamayı yapanların ise sorumluluğu kalmamıştır. Ayrıca …’ün de atama yazılarında imzası olmadığından kişiye kamu zararı sorumluluğu yüklenemez.

Bu nedenle; atamayı yapanlar ile …’ün sorumluluğunun kaldırılması ve kamu zararından sadece mahkemenin sonuçlandığı dönemde görev yapan İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü … ile Belediye Başkanı …’ın sorumlu tutulması için hükmün bozulması gerekir.

Üye …:

Burada kamu zararına sebebiyet veren karar, işlem veya eylem, 22.12.2008 tarihinde hukuka aykırı olarak yapılmış bir atama işlemidir. Sorumluluk tevcih ederken de atamayı yapan kamu görevlilerini sorumlu tutmaktayız. O halde haksız bir eylemden kaynaklanan bir zarar, tazminat istemi ve sorumluluk halinin söz konusu olduğu durumlarda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine bakmak gerekecektir.

Kanunun “C. Zamanaşımı” başlıklı 72’nci maddesinde;

“Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.”

Buna göre hukuka aykırı fiilin işlendiği yani atamanın yapıldığı 22.12.2008 tarihinden itibaren 10 yılın geçmesi sebebiyle bu fiile bağlı olarak ortaya çıkmış kamu zararı ve tazminat istemi zaman aşımına uğramıştır. Dolayısıyla İlam hükmünün bu gerekçeyle kaldırılması gerekir.

Üye …:

…’ın 15.19.1997 tarihinde açıktan sınavla tahsildar olarak göreve başladığı, 10.06.1994 tarihinde … Meslek Lisesini, 26.01.2004 tarihinde … Üniversitesi … Meslek Yüksekokulu inşaat teknikerliği bölümünü bitirdiği, 22.12.2008 tarihinde görevde yükselme sınavına girmeden 5. dereceli tekniker kadrosuna atandığı, dosya münderecatından anlaşılmıştır.

…, 5’inci dereceli tekniker kadrosuna atandığı 4.10.2007 tarihinde geçerli 02.02.2000 tarih ve 23952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelikte; “Tekniker” kadrosuna atanabilmesi için 14’üncü maddesine göre; “…ilgili meslek okullarından mezun olmak…” 17. maddesine göre de; “Bu Yönetmeliğin kapsamındaki kadrolara atanabilmek için en az iki yıl süre ile atamanın yapılacağı kurumda çalışmış olmak... “şartları getirilmiştir. …, bu şartları taşımaktadır.

2008 yılında yapılan bir atama nedeniyle 2019 yılındaki görevin gereği yapılan ödemelerle ilgili olarak, 2019 yılında görevde olan yöneticiler ile 2008 yılındaki ilgililere bu atama nedeniyle 2019 yılında bu atamanın mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle mali yönden bir sorumluluk yüklenmesi 5018 sayılı Kanunu’nun 71’nci maddesi gereğince mümkün gözükmemektedir.

5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde kamu zararı; “… mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında Kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak kriterler;

“a) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,

b) Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,

c) Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,

d) İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,

e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,

f) (Mülga: 22/12/2005-5436/10 md.)

g) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,”

Şeklinde belirlenmiştir.

Yakarıda yer verdiğimiz 5018 sayılı Kanunu’nun 71’inci maddesi gereğince ilgiliye yaptığı görev nedeniyle yapılan ödemeleri “Kamu Zararı” olarak değerlendirmek mümkün değildir.

Yönetmelikte belirtilen sınav şartına uyulmadan bu yönüyle mevzuata aykırı bu işlem nedeniyle “Kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmamıştır.” Bu yönüyle “Kamu Zararının” söz konusu olmamasına rağmen bu işlem nedeniyle gerekli inceleme ve soruşturma yapıldığı sorumluları tespit edilerek ilgili mercilerce idari ve cezai işlemlere konu olduğu anlaşılmıştır.

…, 22.12.2008 tarihinden itibaren “Tekniker” kadrosuna vekâleten görevlendirilmiş olsaydı kamu zararına konu edilen ödemeleri alabilecekti. Bu ödemeler herhangi bir kamu zararına konu edilemeyecek yapılan ödemeler de hukuka uygun olarak değerlendirilecekti.

Dosya münderecatından; atama yapanlar hakkında cezai bir karar olmasına rağmen yapılan atamanın iptaline yönelik bir karar mevcut değildir. Kamu zararına konu edinilen dönemde atama iptal edilerek vekâlet görevi ile tekrar görevlendirilmiş olsaydı kamu zararına konu bir işlemden bahsedilemeyecekti. Kamu zararına konu edilen dönemde; vekâlet için gerekli şartları taşıyan ilgiliye yaptığı görev nedeniyle yapılan ödemeler, 5018 sayılı Kanunu’nun 71’inci maddesinde belirtilen “Kamu Zararı” tanımına girmemektedir.

Kamu idaresi tarafından atamanın yapıldığı dönem itibariyle …’ın görevini yerine getirmediği yönünde düzenlenmiş bir tutanak ve hakkında başlatılmış inceleme ve soruşturmanın da mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Yapılan ödemeler, fiilen yapılan görevin karşılığı ödemelerdir. Bu kadro için başka bir personele bu teknikerliğe ilişkin ödeme yapıldığına ilişkin bir tespit de mevcut değildir. Görevin yetki ve sorumluluğunu taşıyan bu görev nedeniyle ilgiliye yapılmış olan ödemeleri kamu zararı olarak nitelendirmek hukuken mümkün değildir. Yukarıda yer verilen mevzuat ve izahat muvacehesinde yapılan ödemenin mevzuata uygun olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle verilen tazmin hükmüne ilişkin daire kararının “Refi” gerektiği gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Kararla ilgili sorunuz mu var?