Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay 6. Daire Kararı
Karar Tarihi:
12/14/2023
Karar No:
18
Esas No:
926
KARAR
Vakıf Üyelik Aidat Bedeli
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;
.... Belediyesinin üye olduğu .... Kongre Bürosuna, Belediye bütçesinden üyelik aidatı ödendiği görülmüştür.
Belediyelerin kuruluşu, organları, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir.
Anılan Kanun’un 14’üncü maddesinde belediyelerin görev ve sorumlulukları, 15’inci maddesinde ise yetki ve imtiyazları tek tek sayılmıştır. Kanun’un “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (o) bendi çerçevesinde, “Diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek” ile sınırlı olmak üzere meclise yetki verilmiş olup, “Belediyenin Giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde, belediye giderleri tahdidi biçimde sayılmak suretiyle belirlenmiş bulunmaktadır. Her ne kadar, söz konusu maddenin (f) bendinde, “Belediyenin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderleri” denilmek suretiyle üyelik aidatı giderlerine yer verilmişse de, bu hükümde ifade edilen “aidat giderleri”, belediyelerin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve mahalli idare birliklerine ödenen üyelik aidatları ile sınırlandırılmıştır.
Bahse konu Kanun’un “Diğer Kuruluşlarla İlişkiler” başlıklı 75’inci maddesinde ise, belediyelerin dernek, vakıf ve benzeri organizasyonlar ve diğer sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkileri belirli bir takım şart ve usullere bağlanmış ve bu hüküm uyarınca belediyelerin söz konusu kuruluşlarla olan ilişkilerinin ortak hizmet projeleri çerçevesinde yürütülmesi öngörülmüş olup, anılan madde kapsamında da üyeliğe ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
5393 sayılı Kanun’un yukarıda ifade edilen hükümlerine ek olarak, belediyelerin dernek, vakıf ve diğer sivil toplum örgütleri ile olan ilişkilerini düzenleyen diğer mevzuat hükümleri incelendiğinde ise,
5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun’un 2’nci maddesinin (g) bendinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz.” denilerek kamu kurumlarının vakıflara herhangi bir kaynak aktaramayacağının hüküm altına alındığı görülmektedir.
Bunun yanı sıra, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir.” hükmü belediyeleri de kapsamakta iken, 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesine eklenen, “5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5253 sayılı Demekler Kanununun 10 uncu maddesi; belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler için uygulanmaz.” ifadesi ile belediyelerin dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapabilmesi engellenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca, 5393 sayılı Kanun’un herhangi bir maddesinde, dernek, vakıf ve benzeri organizasyonlar ve bu nitelikteki diğer sivil toplum kuruluşlarına üyelik aidatı ödenebilmesine cevaz veren bir düzenlemenin yer almadığı hususunda tereddüt bulunmadığı gibi, ayrıca belediyelerin söz konusu kurum ve kuruluşlarla olan mali ilişkilerinde de tam bir serbesti içinde olmadığı, bu ilişkilerin kesin ve net bir takım sınırlamalara ve şartlara tabi tutulduğu da açıktır.
Yargılamaya konu olayda, .... Belediye Meclisinin …. tarihli oturumuyla, .... Tanıtım Vakfı (….) tarafından kurulan, kar amacı gütmeyen ve ....’nın kongre ve toplantı turizmi yönünden gelişimi için tanıtım faaliyetlerini sürdüren .... Kongre Bürosuna, söz konusu oluşumun çalışmalarına devam edebilmesi ve sektöre katkı sağlayabilmesi amacıyla üye olunmasına ve yıllık …. Euro olarak belirlenmiş olan üyelik aidatının ödenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Sorguya ilişikli …. tarihli ve …. sayılı ödeme emri belgesinde her ne kadar yapılan ödemenin ilgilisi “.... Tanıtım Vakfı” olarak belirlenmişse de, ödeme emri açıklamasından ve ödeme emri eki belgelerden, aidat ödemesinin .... Belediyesi …. Fuar ve Kongre Merkezinin 2021-2022 yıllarına ait .... Kongre Bürosu üyelik aidatı olduğu görülmüştür.
Bu itibarla, söz konusu üyelik aidat bedelinin Belediye bütçesinden ödenmesine ilişkin herhangi bir yasal dayanak mevcut olmadığından, üyelik aidatının Belediye bütçesinden ödenmesi suretiyle …-TL kamu zararına neden olunmuştur.
Ancak kamu zararı tutarı ….-TL, …. tarihli ve …. numaralı muhasebe işlem fişi ile tahsil edildiğinden konu hakkında ilişilecek husus kalmadığına,
(Üye ….’un, “Yargılamaya konu aidat ödemesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde hüküm altına alınmış olan belediye giderleri arasında sayılmadığından, üyelik aidatının Belediye bütçesinden ödenmesi suretiyle ….-TL kamu zararına neden olunmuşsa da, bahse konu kamu zararı …. tarihli ve …. numaralı muhasebe işlem fişi ile tahsil edildiğinden konu hakkında ilişilecek husus kalmadığına karar verilmesi gerekir.” şeklindeki farklı gerekçe içeren aynı yöndeki görüşü doğrultusunda)
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesi uyarınca İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Üye …. ve Üye ....’ın karşı oy gerekçeleri:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Dernek Kurma Hürriyeti” başlıklı 33’üncü maddesinin birinci fıkrasıyla herkese önceden izin almaksızın dernek kurma, derneklere üye olma veya üyelikten çıkma özgürlüğü tanınmış olup, anılan maddenin son cümlesinde ise, “Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.” hükmüne yer verilmek suretiyle ilgili hüküm doğrultusunda tanınan anayasal hürriyetlerin, vakıflar için de geçerli olduğu ifade edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Vakıflar” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 101’inci maddede ise, gerçek ve tüzel kişilerin vakıf kurabileceği düzenlenmiş olup, bu düzenlemede tüzel kişiler bakımından özel veya kamu tüzel kişisi ayrımı bulunmamaktadır.
Anılan Kanun’un bahse konu maddesinin mülga üçüncü fıkrasında ifade bulan, “Vakıflarda üyelik olmaz.” şeklindeki hüküm ise, Anayasa Mahkemesi’nin 17.04.2008 tarihli ve E.: 2005/14, K.: 2008/92 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde, Anayasa’nın 33’üncü maddesinin birinci ve son fıkraları uyarınca herkesin vakıflara üye olma özgürlüğüne sahip olduğu, ayrıca Anayasa’nın 13’üncü maddesine göre temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’da belirlenen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği öngörüldüğünden, vakıflara üye olma özgürlüğünü ortadan kaldıran söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı nitelikte olduğu vurgulanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun yürürlükte olan son halinde ise, vakıflara üye olmayı sınırlayan veya engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır.
5393 sayılı Belediye Kanunu, prensip olarak belediyelerin özel kurum ve kuruluşlara üyeliklerini engellememekte ve hatta bu üyelikleri teşvik etmektedir. Kanun’un “Yurtdışı ilişkileri” başlıklı 74’üncü maddesinde, “Belediye, belediye meclisinin kararına bağlı olarak görev alanıyla ilgili konularda faaliyet gösteren uluslararası teşekkül ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilir.(…)” denilmek suretiyle uluslararası teşekkül ve organizasyonlara üye olunabileceği belirtilmiştir. Bu çerçevede, belediyelerin vakıflara üye olması noktasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
Bunun yanı sıra, 5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, belediyelerin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderleri belediye giderleri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, 5393 sayılı Kanun’un anılan hükmü kapsamında da, belediyelerin üyesi oldukları vakıflara üyelik aidatı ödemesi mümkündür.
Öte yandan, her ne kadar 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir. Diğer dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması gerekir.” denilmişse de, yer verilen bu düzenleme kapsamında, görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda belediyelerin diğer kuruluşlarla ilişkilerinin, yalnızca ortak hizmet projeleriyle sınırlandırıldığının ileri sürülmesi, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin yok sayıldığı anlamına gelir.
Yargılamaya konu olayda, kamu zararına ilişik tutulan ödeme emrinden, söz konusu üyelik aidatı ödemesinin .... Tanıtım Vakfı adına gerçekleştirildiği görülmüş olup, bahse konu vakfın ise şehir ekonomisi ve turizminin geliştirilmesi amacıyla faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşılmıştır.
Yürürlükteki mevzuat uyarınca vakıflara üyelik noktasında özel veya kamu tüzel kişisi arasında herhangi bir ayrım gözetilmediğinden ve Belediyenin vakıflara üye olmasını engelleyen bir düzenleme de bulunmadığından, kuruluş amacı ve faaliyetleri bakımından Belediyenin görev ve hizmetleri ile örtüşen bir vakfa üye olunmasında ve vakıf üyeliğinin tabii bir sonucu olarak ödenmesi gereken üyelik aidatının Belediye bütçesinden karşılanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, konu hakkında ilişilecek husus bulunmadığına ve yapılan tahsilatın ilgililerine iadesine hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda;
.... Belediyesinin üye olduğu .... Kongre Bürosuna, Belediye bütçesinden üyelik aidatı ödendiği görülmüştür.
Belediyelerin kuruluşu, organları, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları 5393 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde düzenlenmiştir.
Anılan Kanun’un 14’üncü maddesinde belediyelerin görev ve sorumlulukları, 15’inci maddesinde ise yetki ve imtiyazları tek tek sayılmıştır. Kanun’un “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (o) bendi çerçevesinde, “Diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek” ile sınırlı olmak üzere meclise yetki verilmiş olup, “Belediyenin Giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde, belediye giderleri tahdidi biçimde sayılmak suretiyle belirlenmiş bulunmaktadır. Her ne kadar, söz konusu maddenin (f) bendinde, “Belediyenin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderleri” denilmek suretiyle üyelik aidatı giderlerine yer verilmişse de, bu hükümde ifade edilen “aidat giderleri”, belediyelerin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve mahalli idare birliklerine ödenen üyelik aidatları ile sınırlandırılmıştır.
Bahse konu Kanun’un “Diğer Kuruluşlarla İlişkiler” başlıklı 75’inci maddesinde ise, belediyelerin dernek, vakıf ve benzeri organizasyonlar ve diğer sivil toplum kuruluşları ile olan ilişkileri belirli bir takım şart ve usullere bağlanmış ve bu hüküm uyarınca belediyelerin söz konusu kuruluşlarla olan ilişkilerinin ortak hizmet projeleri çerçevesinde yürütülmesi öngörülmüş olup, anılan madde kapsamında da üyeliğe ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
5393 sayılı Kanun’un yukarıda ifade edilen hükümlerine ek olarak, belediyelerin dernek, vakıf ve diğer sivil toplum örgütleri ile olan ilişkilerini düzenleyen diğer mevzuat hükümleri incelendiğinde ise,
5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun’un 2’nci maddesinin (g) bendinde, “Kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz.” denilerek kamu kurumlarının vakıflara herhangi bir kaynak aktaramayacağının hüküm altına alındığı görülmektedir.
Bunun yanı sıra, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir.” hükmü belediyeleri de kapsamakta iken, 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesine eklenen, “5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5253 sayılı Demekler Kanununun 10 uncu maddesi; belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler için uygulanmaz.” ifadesi ile belediyelerin dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapabilmesi engellenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca, 5393 sayılı Kanun’un herhangi bir maddesinde, dernek, vakıf ve benzeri organizasyonlar ve bu nitelikteki diğer sivil toplum kuruluşlarına üyelik aidatı ödenebilmesine cevaz veren bir düzenlemenin yer almadığı hususunda tereddüt bulunmadığı gibi, ayrıca belediyelerin söz konusu kurum ve kuruluşlarla olan mali ilişkilerinde de tam bir serbesti içinde olmadığı, bu ilişkilerin kesin ve net bir takım sınırlamalara ve şartlara tabi tutulduğu da açıktır.
Yargılamaya konu olayda, .... Belediye Meclisinin …. tarihli oturumuyla, .... Tanıtım Vakfı (….) tarafından kurulan, kar amacı gütmeyen ve ....’nın kongre ve toplantı turizmi yönünden gelişimi için tanıtım faaliyetlerini sürdüren .... Kongre Bürosuna, söz konusu oluşumun çalışmalarına devam edebilmesi ve sektöre katkı sağlayabilmesi amacıyla üye olunmasına ve yıllık …. Euro olarak belirlenmiş olan üyelik aidatının ödenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Sorguya ilişikli …. tarihli ve …. sayılı ödeme emri belgesinde her ne kadar yapılan ödemenin ilgilisi “.... Tanıtım Vakfı” olarak belirlenmişse de, ödeme emri açıklamasından ve ödeme emri eki belgelerden, aidat ödemesinin .... Belediyesi …. Fuar ve Kongre Merkezinin 2021-2022 yıllarına ait .... Kongre Bürosu üyelik aidatı olduğu görülmüştür.
Bu itibarla, söz konusu üyelik aidat bedelinin Belediye bütçesinden ödenmesine ilişkin herhangi bir yasal dayanak mevcut olmadığından, üyelik aidatının Belediye bütçesinden ödenmesi suretiyle …-TL kamu zararına neden olunmuştur.
Ancak kamu zararı tutarı ….-TL, …. tarihli ve …. numaralı muhasebe işlem fişi ile tahsil edildiğinden konu hakkında ilişilecek husus kalmadığına,
(Üye ….’un, “Yargılamaya konu aidat ödemesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde hüküm altına alınmış olan belediye giderleri arasında sayılmadığından, üyelik aidatının Belediye bütçesinden ödenmesi suretiyle ….-TL kamu zararına neden olunmuşsa da, bahse konu kamu zararı …. tarihli ve …. numaralı muhasebe işlem fişi ile tahsil edildiğinden konu hakkında ilişilecek husus kalmadığına karar verilmesi gerekir.” şeklindeki farklı gerekçe içeren aynı yöndeki görüşü doğrultusunda)
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesi uyarınca İlamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Üye …. ve Üye ....’ın karşı oy gerekçeleri:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Dernek Kurma Hürriyeti” başlıklı 33’üncü maddesinin birinci fıkrasıyla herkese önceden izin almaksızın dernek kurma, derneklere üye olma veya üyelikten çıkma özgürlüğü tanınmış olup, anılan maddenin son cümlesinde ise, “Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.” hükmüne yer verilmek suretiyle ilgili hüküm doğrultusunda tanınan anayasal hürriyetlerin, vakıflar için de geçerli olduğu ifade edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Vakıflar” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 101’inci maddede ise, gerçek ve tüzel kişilerin vakıf kurabileceği düzenlenmiş olup, bu düzenlemede tüzel kişiler bakımından özel veya kamu tüzel kişisi ayrımı bulunmamaktadır.
Anılan Kanun’un bahse konu maddesinin mülga üçüncü fıkrasında ifade bulan, “Vakıflarda üyelik olmaz.” şeklindeki hüküm ise, Anayasa Mahkemesi’nin 17.04.2008 tarihli ve E.: 2005/14, K.: 2008/92 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde, Anayasa’nın 33’üncü maddesinin birinci ve son fıkraları uyarınca herkesin vakıflara üye olma özgürlüğüne sahip olduğu, ayrıca Anayasa’nın 13’üncü maddesine göre temel hak ve özgürlüklerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’da belirlenen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği öngörüldüğünden, vakıflara üye olma özgürlüğünü ortadan kaldıran söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı nitelikte olduğu vurgulanmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun yürürlükte olan son halinde ise, vakıflara üye olmayı sınırlayan veya engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır.
5393 sayılı Belediye Kanunu, prensip olarak belediyelerin özel kurum ve kuruluşlara üyeliklerini engellememekte ve hatta bu üyelikleri teşvik etmektedir. Kanun’un “Yurtdışı ilişkileri” başlıklı 74’üncü maddesinde, “Belediye, belediye meclisinin kararına bağlı olarak görev alanıyla ilgili konularda faaliyet gösteren uluslararası teşekkül ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilir.(…)” denilmek suretiyle uluslararası teşekkül ve organizasyonlara üye olunabileceği belirtilmiştir. Bu çerçevede, belediyelerin vakıflara üye olması noktasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
Bunun yanı sıra, 5393 sayılı Kanun’un “Belediyenin giderleri” başlıklı 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, belediyelerin kuruluşuna katıldığı şirket, kuruluş ve katıldığı birliklerle ilgili ortaklık payı ve üyelik aidatı giderleri belediye giderleri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, 5393 sayılı Kanun’un anılan hükmü kapsamında da, belediyelerin üyesi oldukları vakıflara üyelik aidatı ödemesi mümkündür.
Öte yandan, her ne kadar 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir. Diğer dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması gerekir.” denilmişse de, yer verilen bu düzenleme kapsamında, görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda belediyelerin diğer kuruluşlarla ilişkilerinin, yalnızca ortak hizmet projeleriyle sınırlandırıldığının ileri sürülmesi, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin yok sayıldığı anlamına gelir.
Yargılamaya konu olayda, kamu zararına ilişik tutulan ödeme emrinden, söz konusu üyelik aidatı ödemesinin .... Tanıtım Vakfı adına gerçekleştirildiği görülmüş olup, bahse konu vakfın ise şehir ekonomisi ve turizminin geliştirilmesi amacıyla faaliyetlerini sürdürdüğü anlaşılmıştır.
Yürürlükteki mevzuat uyarınca vakıflara üyelik noktasında özel veya kamu tüzel kişisi arasında herhangi bir ayrım gözetilmediğinden ve Belediyenin vakıflara üye olmasını engelleyen bir düzenleme de bulunmadığından, kuruluş amacı ve faaliyetleri bakımından Belediyenin görev ve hizmetleri ile örtüşen bir vakfa üye olunmasında ve vakıf üyeliğinin tabii bir sonucu olarak ödenmesi gereken üyelik aidatının Belediye bütçesinden karşılanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, konu hakkında ilişilecek husus bulunmadığına ve yapılan tahsilatın ilgililerine iadesine hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Kararla ilgili sorunuz mu var?