Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
Karar Tarihi:
1/3/2024
Karar No:
48932
Esas No:
56278
KARAR
Konu: Mevzuata aykırı atama.
5- 171 sayılı İlamın 9’ncu maddesi ile; Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması nedeniyle oluşan ... TL kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 5.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
Söz konusu Temyiz Kurulu kararına karşı sorumlular tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesi ve Başsavcılık Mütalaası 171 sayılı İlamın 2 inci maddesine belirtildiği gibidir.
Sorumlu Üst Yönetici ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması suretiyle kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak;
2 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe giren İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik’in ilgili hükümleri şu şekildedir:
“Madde 5- (Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmelik kapsamında görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir
…
1) İlçe Özel İdare Müdürü, Birlik Müdürü, İtfaiye Müdürü, Zabıta Müdürü ile bunlar dışında kalan diğer Müdürler
…
Madde 9- (Değişik : RG-10/05/2001-24398) Eğitimini tamamlayanların bu Yönetmelik kapsamında bulunan görevlere atanabilmeleri için kurumlarınca yaptırılacak sınava katılarak başarılı olmaları şarttır.
Madde14-(Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmeliğe tabi personelde öğrenim düzeyi;
…
b) Müdür kadrolarına atanabilmek için kamu yönetimi, maliye, işletme, iktisat, çalışma ekonomisi, sosyal ve idari bilimler dallarında yüksek öğrenim bitirmiş veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yurt dışı öğrenim kurumlarından mezun olmak,
…
Hizmete ilişkin özel şartlar
Madde 15- (Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmeliğe tabi personelde hizmete ilişkin olarak;
…
a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;
1) 657 Sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde yazılı süreler kadar hizmeti bulunmak,
2) En az 2 yıl müdür yardımcısı kadrosunda bulunmak, müdür yardımcılığı kadrosu yoksa 3 yıl şef veya aynı alt hizmet grubunda bir kadroda bulunmak, hiçbiri yoksa biriminde 4 yıl çalışmış olmak,”
04.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerinin ilgili hükümleri şu şekildedir:
“MADDE 5 – (Değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) Görevde yükselmeye tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir:
a) Yönetim hizmetleri grubu;
1) Müdür, şube müdürü,
…
Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlar
MADDE 6 – (Başlığı ile birlikte değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aşağıdaki genel şartlar aranır.
a) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak.
b) Bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara atanabilmek için son müracaat tarihi itibariyle 5 inci maddede öngörülen alt görevlerde toplam en az bir yıl çalışmış olmak. Ancak yeni kurulan mahalli idarelerde ilk yıl bu süre şartı aranmaz
Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar
MADDE 7 – (Değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.
a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;
1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,
2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
…
4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,”
... Belediyesinde 25.04.2005 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atanan ... daha sonra 23.07.2007 tarihinde Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne atanmıştır. Atamanın yapıldığı 2007 yılında geçerli olan mevzuat hükümlerine göre Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne atanma şartları şöyledir:
-Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olmak
-Sosyal ve idari bilimler dallarında yükseköğrenim bitirmiş olmak
-Müdürlük, müdür yardımcılığı, şeflik veya bunlar yoksa biriminde belli süre çalışmış olmak,
... adlı personelin, atamasının yapıldığı ilgili yılda yukarıda belirtilen şartların hiçbirini sağlamadığı anlaşılmıştır.
13.05.2010 tarihinde kişinin yazdığı dilekçe üzerine, 07.06.2010 tarihinde tekrar Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atamasının yapıldığı, bu atamada da görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olmak şartına uyulmadığı atamayı olura arz edenin Başkan Yardımcısı ... ve onaylayanın da Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... olduğu anlaşılmıştır.
İlgili personel Fen Edebiyat Fakültesi mezunudur. Ancak atamanın yapıldığı yılda yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre ilgili müdürlük kadrosuna atanma şartı sosyal ve idari bilimler fakültelerinden mezun olmaktır. Bu sebeple söz konusu personelin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne değil memur kadrosuna atanması gerekirdi.
Sorumluluğuna hükmedilen atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesinde, ilam hükmüne sorumluluk yönünden itiraz edilmekte olup, 5018 sayılı Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği üst yönetici olan Belediye Başkanının, Belediye Meclisine karşı mali ve siyasi bir sorumluluğu olduğu, 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararı gereği asıl sorumluluğun harcama yetkilisine ait olduğundan bahisle, ilama konu hukuka aykırı atama işlemi ile sebep olunan kamu zararından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmü gereği, hesap yargısında sorumluluk halinin belirlenmesinde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde hesap verme sorumluluğu, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” tanımlanmak suretiyle sorumluluk hali düzenlenmektedir.
Yine 5018 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde belediyelerde üst yöneticinin belediye başkanı olduğu belirtilmekte olup aynı maddede yer verilen “...Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. (2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 213 üncü maddesiyle bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “müsteşar,” ibaresi “ve” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “bu Kanunda” ibaresi “kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde” şeklinde değiştirilmiştir.)
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” hüküm ile hesap verme sorumluluğu bağlamında üst yöneticinin sorumluluğu belirtilmektedir.
Üst yöneticinin hesap yargısı bağlamında sorumluluğuna ilişkin olarak; 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararında “... Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.” denilmek suretiyle, dava konusu hukuki uyuşmazlığın yargılanması aşamasında, somut olay özelinde üst yöneticinin sorumlu olup olmadığının hükme bağlanacağı ifade edilmektedir.
5018 sayılı Kanun’un 71’nci maddesinde kamu zararı; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, kamu görevlisi tarafından icra edilen işlem, eylem veya alınan kararın mevzuata aykırı olması ayrıca, manevi unsur olan kasıt, kusur veya ihmal unsurlarını barındıran işlem, eylem veya karar fiilinin kamu kaynağında artışa engel veya eksilişe sebep olması gerekmektedir.
Somut olayda, yapılan hatalı işlemin illiyet bağı 07.06.2010 tarihli atama olurudur ve kamu zararı hatalı atama olurundan kaynaklanmaktadır. Kamu zararının doğmasına yol açan hukuka aykırı işlem atamayı onaylayan üst yönetici ve olura arz eden kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin bu atama işlemine şerh koyma ya da yazılı emri uygulamama gibi bir seçenekleri olmadığından, bu kişilerin ödeme emrinde imzaları bulunsa bile somut olayda kamu zararı ile illiyet bağları bulunmamaktadır. Söz konusu hatalı işlemin 2018 yılında görevli olan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlileri tarafından maaş bordrolarının tetkiki sonucu fark edilmesi de işin doğası gereği mümkün görülmediğinden, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluktan çıkartılmaları ve yapılan hatalı ödemeden dolayı sadece Belediye Başkanı ... ve Belediye Başkan Yardımcısı ... ’nun sorumlu tutulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, 171 sayılı İlamın 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, (Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ...,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 23.07.2007 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2007 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda 2007 yılında yapılan atama mevzuatına aykırı olmakla birlikte bu atama işlemine dayalı olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Daire Kararının 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
....Daire Başkanı ...’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 23.07.2007 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2007 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca; 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’ncü maddesinde “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da atamanın yapıldığı 23.07.2007 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre 31.12.2018 tarihinden sonra (zamanaşımını kesen bir işlemde bulunmamaktadır) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de ...’in kusurundan kaynaklanmayan 2007 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, ...’in Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna 2007 yılında yapılan atama işlemi hukuka aykırı olmakla birlikte bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Dairesince 15.10.2020 tarihli karar ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, Daire Kararının 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
5- 171 sayılı İlamın 9’ncu maddesi ile; Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması nedeniyle oluşan ... TL kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 5.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
Söz konusu Temyiz Kurulu kararına karşı sorumlular tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesi ve Başsavcılık Mütalaası 171 sayılı İlamın 2 inci maddesine belirtildiği gibidir.
Sorumlu Üst Yönetici ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması suretiyle kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak;
2 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe giren İl Özel İdareleri, Belediyeler ve İl Özel İdareleri ve Belediyelerin Kurdukları Birlik, Müessese ve İşletmeler ile Bunlara Bağlı Döner Sermayeli Kuruluşlardaki Memurların Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmelik’in ilgili hükümleri şu şekildedir:
“Madde 5- (Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmelik kapsamında görevde yükselme ve unvan değişikliğine tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir
…
1) İlçe Özel İdare Müdürü, Birlik Müdürü, İtfaiye Müdürü, Zabıta Müdürü ile bunlar dışında kalan diğer Müdürler
…
Madde 9- (Değişik : RG-10/05/2001-24398) Eğitimini tamamlayanların bu Yönetmelik kapsamında bulunan görevlere atanabilmeleri için kurumlarınca yaptırılacak sınava katılarak başarılı olmaları şarttır.
Madde14-(Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmeliğe tabi personelde öğrenim düzeyi;
…
b) Müdür kadrolarına atanabilmek için kamu yönetimi, maliye, işletme, iktisat, çalışma ekonomisi, sosyal ve idari bilimler dallarında yüksek öğrenim bitirmiş veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığınca kabul edilmiş yurt dışı öğrenim kurumlarından mezun olmak,
…
Hizmete ilişkin özel şartlar
Madde 15- (Değişik:RG-31/12/2005-26040)
Bu Yönetmeliğe tabi personelde hizmete ilişkin olarak;
…
a) Müdür kadrosuna atanabilmek için;
1) 657 Sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde yazılı süreler kadar hizmeti bulunmak,
2) En az 2 yıl müdür yardımcısı kadrosunda bulunmak, müdür yardımcılığı kadrosu yoksa 3 yıl şef veya aynı alt hizmet grubunda bir kadroda bulunmak, hiçbiri yoksa biriminde 4 yıl çalışmış olmak,”
04.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik hükümlerinin ilgili hükümleri şu şekildedir:
“MADDE 5 – (Değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) Görevde yükselmeye tabi kadrolar aşağıda belirtilmiştir:
a) Yönetim hizmetleri grubu;
1) Müdür, şube müdürü,
…
Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aranacak genel şartlar
MADDE 6 – (Başlığı ile birlikte değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) Görevde yükselme suretiyle atanacaklarda aşağıdaki genel şartlar aranır.
a) Görevde yükselme sınavında başarılı olmak.
b) Bu Yönetmelik kapsamındaki kadrolara atanabilmek için son müracaat tarihi itibariyle 5 inci maddede öngörülen alt görevlerde toplam en az bir yıl çalışmış olmak. Ancak yeni kurulan mahalli idarelerde ilk yıl bu süre şartı aranmaz
Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar
MADDE 7 – (Değişik:RG-7/5/2014-28993)
(1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.
a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;
1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,
2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
…
4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,”
... Belediyesinde 25.04.2005 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atanan ... daha sonra 23.07.2007 tarihinde Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne atanmıştır. Atamanın yapıldığı 2007 yılında geçerli olan mevzuat hükümlerine göre Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne atanma şartları şöyledir:
-Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olmak
-Sosyal ve idari bilimler dallarında yükseköğrenim bitirmiş olmak
-Müdürlük, müdür yardımcılığı, şeflik veya bunlar yoksa biriminde belli süre çalışmış olmak,
... adlı personelin, atamasının yapıldığı ilgili yılda yukarıda belirtilen şartların hiçbirini sağlamadığı anlaşılmıştır.
13.05.2010 tarihinde kişinin yazdığı dilekçe üzerine, 07.06.2010 tarihinde tekrar Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atamasının yapıldığı, bu atamada da görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavında başarılı olmak şartına uyulmadığı atamayı olura arz edenin Başkan Yardımcısı ... ve onaylayanın da Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... olduğu anlaşılmıştır.
İlgili personel Fen Edebiyat Fakültesi mezunudur. Ancak atamanın yapıldığı yılda yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre ilgili müdürlük kadrosuna atanma şartı sosyal ve idari bilimler fakültelerinden mezun olmaktır. Bu sebeple söz konusu personelin Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğüne değil memur kadrosuna atanması gerekirdi.
Sorumluluğuna hükmedilen atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesinde, ilam hükmüne sorumluluk yönünden itiraz edilmekte olup, 5018 sayılı Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği üst yönetici olan Belediye Başkanının, Belediye Meclisine karşı mali ve siyasi bir sorumluluğu olduğu, 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararı gereği asıl sorumluluğun harcama yetkilisine ait olduğundan bahisle, ilama konu hukuka aykırı atama işlemi ile sebep olunan kamu zararından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmü gereği, hesap yargısında sorumluluk halinin belirlenmesinde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde hesap verme sorumluluğu, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” tanımlanmak suretiyle sorumluluk hali düzenlenmektedir.
Yine 5018 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde belediyelerde üst yöneticinin belediye başkanı olduğu belirtilmekte olup aynı maddede yer verilen “...Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. (2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 213 üncü maddesiyle bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “müsteşar,” ibaresi “ve” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “bu Kanunda” ibaresi “kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde” şeklinde değiştirilmiştir.)
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” hüküm ile hesap verme sorumluluğu bağlamında üst yöneticinin sorumluluğu belirtilmektedir.
Üst yöneticinin hesap yargısı bağlamında sorumluluğuna ilişkin olarak; 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararında “... Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.” denilmek suretiyle, dava konusu hukuki uyuşmazlığın yargılanması aşamasında, somut olay özelinde üst yöneticinin sorumlu olup olmadığının hükme bağlanacağı ifade edilmektedir.
5018 sayılı Kanun’un 71’nci maddesinde kamu zararı; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, kamu görevlisi tarafından icra edilen işlem, eylem veya alınan kararın mevzuata aykırı olması ayrıca, manevi unsur olan kasıt, kusur veya ihmal unsurlarını barındıran işlem, eylem veya karar fiilinin kamu kaynağında artışa engel veya eksilişe sebep olması gerekmektedir.
Somut olayda, yapılan hatalı işlemin illiyet bağı 07.06.2010 tarihli atama olurudur ve kamu zararı hatalı atama olurundan kaynaklanmaktadır. Kamu zararının doğmasına yol açan hukuka aykırı işlem atamayı onaylayan üst yönetici ve olura arz eden kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin bu atama işlemine şerh koyma ya da yazılı emri uygulamama gibi bir seçenekleri olmadığından, bu kişilerin ödeme emrinde imzaları bulunsa bile somut olayda kamu zararı ile illiyet bağları bulunmamaktadır. Söz konusu hatalı işlemin 2018 yılında görevli olan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlileri tarafından maaş bordrolarının tetkiki sonucu fark edilmesi de işin doğası gereği mümkün görülmediğinden, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluktan çıkartılmaları ve yapılan hatalı ödemeden dolayı sadece Belediye Başkanı ... ve Belediye Başkan Yardımcısı ... ’nun sorumlu tutulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işleminin mevzuata aykırı yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, 171 sayılı İlamın 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, (Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ...,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 23.07.2007 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2007 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda 2007 yılında yapılan atama mevzuatına aykırı olmakla birlikte bu atama işlemine dayalı olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Daire Kararının 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
....Daire Başkanı ...’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 23.07.2007 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna atanan ...’in atama işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2007 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca; 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’ncü maddesinde “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da atamanın yapıldığı 23.07.2007 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre 31.12.2018 tarihinden sonra (zamanaşımını kesen bir işlemde bulunmamaktadır) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de ...’in kusurundan kaynaklanmayan 2007 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, ...’in Özel Kalem Müdürlüğünden Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü kadrosuna 2007 yılında yapılan atama işlemi hukuka aykırı olmakla birlikte bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Dairesince 15.10.2020 tarihli karar ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, Daire Kararının 9 uncu maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
Kararla ilgili sorunuz mu var?