Karar Künyesi
Karar Türü:
Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
Karar Tarihi:
1/3/2024
Karar No:
48932
Esas No:
56278
KARAR
Konu: Mevzuata aykırı atama.
3- 171 sayılı İlamın 7’nci maddesi ile; Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı yapılması nedeniyle oluşan ... TL kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
Söz konusu temyiz Kurulu kararına karşı sorumlular tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesi ve Başsavcılık Mütalaası 171 sayılı İlamın 2 inci maddesine belirtildiği gibidir.
Sorumlu Üst Yönetici ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işleminin mevzuata aykırı yapılması suretiyle kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak;
7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu’nun atamanın yapıldığı 2005 yılında yürürlükte olan ilgili hükmü şu şekildedir:
“Ek madde 6:
…
Bu kanun hükümlerine göre ihdas edilen sivil savunma kadrolarına personel atanmaları İçişleri Bakanlığınca yapılır.”
İçişleri Bakanlığı Memurlarının Nitelikleri, Atanmaları ve Görevde Yükselme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’in sivil savunma uzmanlığına ilişkin bölümü şu şekildedir:
“
…
İ) Sivil Savunma Uzmanı olabilmek için;
a) Kurum içinden;
1) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
2) Son müracaat tarihi itibari ile Bakanlık merkez veya taşra teşkilatında en az on yıl süre ile çalışmış olmak,
…
b) Kurum dışından;
1) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
2) Kamu kurum ve kuruluşlarında en az iki yılı şef veya daha üst unvanlı bir kadroda olmak üzere en az on yıl süre ile çalışmış olmak veya emniyet hizmetleri sınıfı mensubu, uzman, uzman yardımcısı, araştırmacı, denetim elemanı ve öğretmen olarak en az on yıl hizmeti olmak,”
Belediyede şef olarak görev yapmakta olan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde daktilograf kadrosundan sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atandığı, ancak ilgili atama yapılırken mevzuatta belirtilen şartların dikkate alınmadığı, kişinin 10.07.2007 tarihinde ise sivil savunma uzmanlığından şef kadrosuna atandığı, şeflik kadrosuna atanmanın da hukuka aykırı olduğu, zira şef kadrosuna atanma koşulu olan görevde yükselme sınavında başarılı olma şartının sağlanmadığı görülmüştür.
Mevzuat hükümlerine göre kişinin sivil savunma uzmanlığı atamasının Belediye tarafından yapılması mümkün değildir. Mezkûr Kanun hükmüne göre söz konusu atamanın İçişleri Bakanlığı tarafından yapılması gerektiği için ilgili atama ile daha sonra gerçekleştirilen şeflik ataması da sınav şartı yerine getirilmediğinden dolayı mevzuata aykırıdır.
... mevzuata aykırı olarak sivil savunma uzmanı olarak atanmadan önce daktilograf kadrosunda bulunduğu anlaşılmıştır. Denetim yılı itibariyle ise şef kadrosunda bulunmaktadır. Dolayısıyla daktilograf ve şef kadrosunun maaş kalemlerinin toplam tutarı arasındaki fark kamu zararı oluşturmaktadır.
Sorumluluğuna hükmedilen atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesinde, ilam hükmüne sorumluluk yönünden itiraz edilmekte olup, 5018 sayılı Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği üst yönetici olan Belediye Başkanının, Belediye Meclisine karşı mali ve siyasi bir sorumluluğu olduğu, 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararı gereği asıl sorumluluğun harcama yetkilisine ait olduğundan bahisle, ilama konu hukuka aykırı atama işlemi ile sebep olunan kamu zararından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmü gereği, hesap yargısında sorumluluk halinin belirlenmesinde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde hesap verme sorumluluğu, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” tanımlanmak suretiyle sorumluluk hali düzenlenmektedir.
Yine 5018 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde belediyelerde üst yöneticinin belediye başkanı olduğu belirtilmekte olup aynı maddede yer verilen “...Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. (2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 213 üncü maddesiyle bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “müsteşar,” ibaresi “ve” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “bu Kanunda” ibaresi “kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde” şeklinde değiştirilmiştir.)
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” hüküm ile hesap verme sorumluluğu bağlamında üst yöneticinin sorumluluğu belirtilmektedir.
Üst yöneticinin hesap yargısı bağlamında sorumluluğuna ilişkin olarak; 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararında “... Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.” denilmek suretiyle, dava konusu hukuki uyuşmazlığın yargılanması aşamasında, somut olay özelinde üst yöneticinin sorumlu olup olmadığının hükme bağlanacağı ifade edilmektedir.
5018 sayılı Kanun’un 71’nci maddesinde kamu zararı; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, kamu görevlisi tarafından icra edilen işlem, eylem veya alınan kararın mevzuata aykırı olması ayrıca, manevi unsur olan kasıt, kusur veya ihmal unsurlarını barındıran işlem, eylem veya karar fiilinin kamu kaynağında artışa engel veya eksilişe sebep olması gerekmektedir.
Somut olayda, yapılan hatalı işlemin illiyet bağı 07.10.2005 tarihli atama olurudur ve kamu zararı hatalı atama olurundan kaynaklanmaktadır. Kamu zararının doğmasına yol açan hukuka aykırı işlem atamayı onaylayan üst yönetici ve olura arz eden kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin bu atama işlemine şerh koyma ya da yazılı emri uygulamama gibi bir seçenekleri olmadığından, bu kişilerin ödeme emrinde imzaları bulunsa bile somut olayda kamu zararı ile illiyet bağları bulunmamaktadır. Söz konusu hatalı işlemin 2018 yılında görevli olan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlileri tarafından maaş bordrolarının tetkiki sonucu fark edilmesi de işin doğası gereği mümkün görülmediğinden, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluktan çıkartılmaları ve yapılan hatalı ödemeden dolayı sadece Belediye Başkanı ... ve Belediye Başkan Yardımcısı ... ’nun sorumlu tutulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumluların karar düzeltilmesine ilişkin talebinin reddi ile 171 sayılı İlamın 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, ( Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ...,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... , ....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 07.10.2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan kişinin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2005 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda 2005 yılında yapılan atama mevzuatına aykırı olmakla birlikte bu atama işlemine dayalı olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Daire Kararının 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
....Daire Başkanı ...’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 07.10.2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan kişinin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2005 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca; 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’ncü maddesinde “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da atamanın yapıldığı 07.10.2005 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre 31.12.2016 tarihinden sonra (zamanaşımını kesen bir işlemde bulunmamaktadır) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de ... ’nin kusurundan kaynaklanmayan 2005 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna yapılan atama işlemi hukuka aykırı olmakla birlikte bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Dairesince 15.10.2020 tarihli karar ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, Daire Kararının 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
3- 171 sayılı İlamın 7’nci maddesi ile; Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı yapılması nedeniyle oluşan ... TL kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine hükmedilmiştir. Karar, 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 3.maddesi söz konusu tazmin hükmünün tasdikine karar verilmiştir.
Söz konusu temyiz Kurulu kararına karşı sorumlular tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesi ve Başsavcılık Mütalaası 171 sayılı İlamın 2 inci maddesine belirtildiği gibidir.
Sorumlu Üst Yönetici ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenilmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işleminin mevzuata aykırı yapılması suretiyle kamu zararına sebebiyet verilmesi ile ilgili olarak;
7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu’nun atamanın yapıldığı 2005 yılında yürürlükte olan ilgili hükmü şu şekildedir:
“Ek madde 6:
…
Bu kanun hükümlerine göre ihdas edilen sivil savunma kadrolarına personel atanmaları İçişleri Bakanlığınca yapılır.”
İçişleri Bakanlığı Memurlarının Nitelikleri, Atanmaları ve Görevde Yükselme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’in sivil savunma uzmanlığına ilişkin bölümü şu şekildedir:
“
…
İ) Sivil Savunma Uzmanı olabilmek için;
a) Kurum içinden;
1) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
2) Son müracaat tarihi itibari ile Bakanlık merkez veya taşra teşkilatında en az on yıl süre ile çalışmış olmak,
…
b) Kurum dışından;
1) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
2) Kamu kurum ve kuruluşlarında en az iki yılı şef veya daha üst unvanlı bir kadroda olmak üzere en az on yıl süre ile çalışmış olmak veya emniyet hizmetleri sınıfı mensubu, uzman, uzman yardımcısı, araştırmacı, denetim elemanı ve öğretmen olarak en az on yıl hizmeti olmak,”
Belediyede şef olarak görev yapmakta olan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde daktilograf kadrosundan sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atandığı, ancak ilgili atama yapılırken mevzuatta belirtilen şartların dikkate alınmadığı, kişinin 10.07.2007 tarihinde ise sivil savunma uzmanlığından şef kadrosuna atandığı, şeflik kadrosuna atanmanın da hukuka aykırı olduğu, zira şef kadrosuna atanma koşulu olan görevde yükselme sınavında başarılı olma şartının sağlanmadığı görülmüştür.
Mevzuat hükümlerine göre kişinin sivil savunma uzmanlığı atamasının Belediye tarafından yapılması mümkün değildir. Mezkûr Kanun hükmüne göre söz konusu atamanın İçişleri Bakanlığı tarafından yapılması gerektiği için ilgili atama ile daha sonra gerçekleştirilen şeflik ataması da sınav şartı yerine getirilmediğinden dolayı mevzuata aykırıdır.
... mevzuata aykırı olarak sivil savunma uzmanı olarak atanmadan önce daktilograf kadrosunda bulunduğu anlaşılmıştır. Denetim yılı itibariyle ise şef kadrosunda bulunmaktadır. Dolayısıyla daktilograf ve şef kadrosunun maaş kalemlerinin toplam tutarı arasındaki fark kamu zararı oluşturmaktadır.
Sorumluluğuna hükmedilen atamayı onaylayan Üst Yönetici (Belediye Başkanı) ... tarafından sunulan karar düzeltme dilekçesinde, ilam hükmüne sorumluluk yönünden itiraz edilmekte olup, 5018 sayılı Kanunu’nun 11’inci maddesi gereği üst yönetici olan Belediye Başkanının, Belediye Meclisine karşı mali ve siyasi bir sorumluluğu olduğu, 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararı gereği asıl sorumluluğun harcama yetkilisine ait olduğundan bahisle, ilama konu hukuka aykırı atama işlemi ile sebep olunan kamu zararından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmektedir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmü gereği, hesap yargısında sorumluluk halinin belirlenmesinde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesinde hesap verme sorumluluğu, “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” tanımlanmak suretiyle sorumluluk hali düzenlenmektedir.
Yine 5018 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde belediyelerde üst yöneticinin belediye başkanı olduğu belirtilmekte olup aynı maddede yer verilen “...Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. (2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 213 üncü maddesiyle bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “müsteşar,” ibaresi “ve” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “bu Kanunda” ibaresi “kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde” şeklinde değiştirilmiştir.)
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” hüküm ile hesap verme sorumluluğu bağlamında üst yöneticinin sorumluluğu belirtilmektedir.
Üst yöneticinin hesap yargısı bağlamında sorumluluğuna ilişkin olarak; 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararında “... Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.” denilmek suretiyle, dava konusu hukuki uyuşmazlığın yargılanması aşamasında, somut olay özelinde üst yöneticinin sorumlu olup olmadığının hükme bağlanacağı ifade edilmektedir.
5018 sayılı Kanun’un 71’nci maddesinde kamu zararı; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, kamu görevlisi tarafından icra edilen işlem, eylem veya alınan kararın mevzuata aykırı olması ayrıca, manevi unsur olan kasıt, kusur veya ihmal unsurlarını barındıran işlem, eylem veya karar fiilinin kamu kaynağında artışa engel veya eksilişe sebep olması gerekmektedir.
Somut olayda, yapılan hatalı işlemin illiyet bağı 07.10.2005 tarihli atama olurudur ve kamu zararı hatalı atama olurundan kaynaklanmaktadır. Kamu zararının doğmasına yol açan hukuka aykırı işlem atamayı onaylayan üst yönetici ve olura arz eden kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin bu atama işlemine şerh koyma ya da yazılı emri uygulamama gibi bir seçenekleri olmadığından, bu kişilerin ödeme emrinde imzaları bulunsa bile somut olayda kamu zararı ile illiyet bağları bulunmamaktadır. Söz konusu hatalı işlemin 2018 yılında görevli olan harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlileri tarafından maaş bordrolarının tetkiki sonucu fark edilmesi de işin doğası gereği mümkün görülmediğinden, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluktan çıkartılmaları ve yapılan hatalı ödemeden dolayı sadece Belediye Başkanı ... ve Belediye Başkan Yardımcısı ... ’nun sorumlu tutulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde; Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanmasının mevzuata aykırı yapılması nedeniyle ... TL kamu zararına sebebiyet verildiğinden, sorumluların karar düzeltilmesine ilişkin talebinin reddi ile 171 sayılı İlamın 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 23.03.2022 tarih ve 51385 sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA, ( Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... ,....Daire Başkanı ...,....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın aşağıda yazılı karşı oy gerekçesine karşı) oy çokluğu ile,
Karar verildiği 03.01.2024 tarih 56278 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü
Temyiz Kurulu Başkanı ve ....Daire Başkanı ... , ....Daire Başkanı ..., Üyeler ... , ... ’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 07.10.2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan kişinin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2005 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda 2005 yılında yapılan atama mevzuatına aykırı olmakla birlikte bu atama işlemine dayalı olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Daire Kararının 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
....Daire Başkanı ...’ın karşı oy gerekçesi
Somut olayda ilgili personelin atama işlemi 07.10.2005 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan kişinin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna atanma işlemi mevzuata aykırıdır. Daire Kararına konu olan ve kamu zararı olduğuna hükmedilen ödemeler ise 2018 yılında yapılmıştır.
Söz konusu kamu zararına yol açan ödemeler esas itibariyle 2005 yılında gerçekleşen “atama” işlemine dayanmaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesi düzenlemesi gereğince kamu zararı; kamu görevlilerinin kusurlu eylemleri nedeniyle kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olması sonucunda oluşmakta olup esasen haksız fiil talep temeline dayanan bir tazminat istemidir. Türk Borçlar Kanunu’nun 72’nci maddesinde ise: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Buna göre Yönetmeliğe aykırı atama işlemi üzerinden, zamanaşımını kesen ya da durduran sebepler olmadan 10 yıl geçtikten sonra artık o işleme/eyleme dayalı olarak oluşan kamu zararlarının tazmini istemi zamanaşımına uğrayacak ve takibinin yapılması mümkün olmayacaktır.
Ayrıca; 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 74’ncü maddesinde “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar.” hükmü uyarınca da atamanın yapıldığı 07.10.2005 tarihini izleyen mali yılbaşından itibaren başlayan süre 31.12.2016 tarihinden sonra (zamanaşımını kesen bir işlemde bulunmamaktadır) zamanaşımına uğramıştır.
Her ne kadar kişiye yapılan ödemelerin zamanaşımını keseceği iddia edilse de ... ’nin kusurundan kaynaklanmayan 2005 yılındaki atamadan dolayı zamanaşımı doğmuştur. Zaman aşımını 2018 yılından başlatmak mevzuata aykırıdır. Eğer zaman aşımı 2018 yılından başlayacak ise atamayı yapanların sorumlu olmaması gerekir.
Bu itibarla, Belediyede şef kadro unvanı ile görev yapan ... ’nin 07.10.2005 tarihinde sivil savunma uzmanlığı kadrosuna yapılan atama işlemi hukuka aykırı olmakla birlikte bu atama işlemi ile ilgili olarak 2018 yılında yapılan ödemeler zamanaşımına uğramış olduğundan artık takip edilebilir bir kamu zararından söz etmek mümkün değildir. Dairesince 15.10.2020 tarihli karar ile ilgili görevlilere sorumluk hükmedilemeyeceğinden, Daire Kararının 7 inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün kaldırılması gerekir.
Kararla ilgili sorunuz mu var?