KARAR

Konu: Gecikme Cezasının Belediye Bütçesinden Ödenmesi.

1-79 sayılı İlamın 7’nci maddesiyle; Belediyenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle tahakkuk ettirilen gecikme cezalarının belediye bütçesinden ödenmesi sonucu ... TL’nin tazminine hükmedilmiştir.

TEMYİZ DİLEKÇESİ

İlamda Harcama Yetkilisi olarak sorumlu tutulan ... ve ... sunmuş oldukları aynı mahiyetteki temyiz dilekçelerinde;

Rapor konusu söz konusu ödemelerin, ilgili personel tarafından verilen beyanlar üzerine gerçekleştirildiğini, ödemeyi yapan 5018 sayılı Kanunun 8 inci maddesi kapsamında kamu kaynağını kullanma yetkisi bulunan kamu görevlilerinin de bu beyanları araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde de belirtildiği üzere, kamu zararının varlığı için, sadece kamu kaynağında bir azalmanın varlığı yeterli olmayıp, bu azalmanın kamu görevlisinin kasıt, kusur ve ihmalinden kaynaklanması gerektiğini, nitekim, söz konusu ödemenin, ilgili personelin beyanı doğrultusunda yapılmış olup, işbu işlemde kasıt, kusur ve ihmalinden söz edilemeyeceğini ifade ederek kamu zararına sebebiyet kapsamında ilişkilendirmelerinin uygun olmadığını ifade ederek tazmin hükmünün kaldırılmasını arz ve talep etmektedirler.

BAŞSAVCILIK MÜTALAASI

Başsavcılığın dilekçiler için yapmış olduğu aynı içerikli mütalaada;

“İlamda; eşleri çalışan veya sosyal güvenlik kuruluşundan aylık alan memur ve işçilere mevzuata aykırı olarak aile yardımı ödeneği verilmesi ve hatalı oranda asgari geçim indirimi uygulanması nedeniyle yersiz ödenen tutarların tazminine hükmedilmiştir.

Sorumlu dilekçesinde; " Rapora konu söz konusu ödemeler, ilgili personel tarafından verilen beyanlar üzerine gerçekleşmiş olup, ödemeyi yapan 5018 sayılı Kanunun 8 İnci maddesi kapsamında kamu kaynağını kullanma yetkisi bulunan kamu görevlilerinin de bu beyanları araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde de belirtildiği üzere, kamu zararının varlığı için, sadece kamu kaynağında bir azalmanın varlığı yeterli olmayıp, bu azalmanın kamu görevlisinin kasıt, kusur ve ihmalinden kaynaklanması gerekmektedir. Nitekim, söz konusu ödeme, ilgili personelin beyanı doğrultusunda yapılmış olup, işbu işlemde kasıt, kusur ve ihmalimden söz edilemeyeceğinden, kamu zararına sebebiyet kapsamında ilişkilendirmem uygun olmayıp; Temyiz kurulunca bu konuda yeniden değerlendirme yapılması " nı talep etmiştir.

Talebin yerinde olduğu değerlendirilmektedir. Çünkü, yersiz ödemelerin asıl sebebi ilgili memur ve işçilerin eksik veya hatalı beyanıdır. Aile yardımı ve asgari geçim indirimi ilgililerin beyanı üzerine tahakkuk ettirilen tutarlar olup, eksik veya hatalı beyandan kaynaklanan fazla ödemelerden ödemeyi gerçekleştiren görevlilerin sorumluluğu aranamayacağı gibi, fazla ödenen tutar da 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde ifadesini bulan kamu zararı olmayıp, söz konusu fazla ödeme Kurum zararı ve sorumlusu da beyanı eksik veya hatalı verenlerdir. Söz konusu tutarların genel hükümlere göre ilgili personelden tahsil edilmesi için Kurumuna (Belediye) yazılması uygun olur.

Bu nedenle, söz konusu tutarların genel hükümlere göre eksik veya hatalı beyanları veren kamu görevlilerinden genel hükümlere göre tahsil edilmesi yönünde karar verilmek üzere hükmün bozularak dosyanın dairesine iadesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Arz olunur.” denilmektedir.

Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

79 sayılı İlamın 7’nci maddesiyle; Belediyenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle tahakkuk ettirilen gecikme cezalarının belediye bütçesinden ödenmesi sonucu ... TL’nin tazminine hükmedilmiştir.

Bu defa İlamda Harcama Yetkilisi olarak sorumlu tutulan ... tarafından temyiz kanun yoluna başvurularak tazmin hükmünün kaldırılması talep edilmektedir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Kamu zararı” başlıklı 71 inci maddesinde, “Kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır” hükmü; maddenin son fıkrasında ise; “Kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esaslar, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesine dayanılarak hazırlanan 19.10.2006 tarihli ve 26324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Kamu zararının belirlenmesi” başlıklı 6 ncı maddesinde ise;

“Kamu zararının belirlenmesinde;



g) Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesi,

esas alınır.” hükmü yer almaktadır.

Daire İlamıyla da, Belediyenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının zamanında ödenmemesi sebebiyle gecikme zammı ödenmesi suretiyle 5018 sayılı Kanununun 71 inci maddesinde; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması ” şeklinde tanımlanan kamu zararına sebebiyet verildiği ve İdarenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle oluşan ve Belediye bütçesinden ödenen gecikme zamlarının, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi tarafından elektrik faturalarının zamanında ödenmesini takip etmekle yükümlü olan ya da takibinin yapılmasını sağlamayan görevlilerden genel hükümler uyarınca rücu edilmek suretiyle tahsil edilmesi gerekmekte olduğu denilerek , oluşan kamu zararından; rücu mekanizmasını işletmeyen harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi sorumlu tutulmuşlardır. Temyiz dilekçesiyle ise, yevmiye tarihi, numarası ve ödeme emirleri ve ekli belgelerinin İdareye ilgili alacaklı kurum tarafından son ödeme tarihinden sonra gönderilmesi, belgelerin ödenmek üzere hazırlandıktan sonra üst yöneticinin onayının beklenmesi, nakit yetersizliği gibi durumların oluşması neticesinde İdarenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenemediği belirtilmektedir. Daire İlamıyla kamu zararına konu olan gecikme cezası bedelinin İdare bütçesinden ödenmesi haklı sebeplere dayandığından mevzuata aykırılık oluşturmamaktadır.

Bu itibarla, 79 sayılı İlamın 7’nci maddesiyle verilen ... TL’nin tazminine ilişkin olarak verilen hükmün BOZULARAK yukarıdaki hususlar göz önüne alınmak suretiyle yeniden hüküm tesisinin temini için dosyanın hükmü veren Daireye GÖNDERİLMESİNE, (…. Daire Başkanı ... ile Üyeler ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in ayrışık görüşleri ve Üye ...’in usul hukuku çerçevesindeki ilave gerekçesi ile) oyçokluğuyla,

Karar verildiği 15.05.2024 tarih ve 56843 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

Usule İlişkin İlave Gerekçe

Usule ilişkin Üye ...’in görüşü;

Hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak;

Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular temyiz ve karar düzeltme ile yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanun’un ‘Temyiz’ başlıklı 55. maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beraatı anlamına gelen bir hükümdür.

Bu düzenlemede yer verilen “kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması” şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dâhil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 Sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.

İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla “kararın kaldırılması veya bozulması” şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.

Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında bozma kararı verildiği kabul edilemeyeceğinden sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.

Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna (7 azınlık oyuna karşı 8 çoğunluk oyu ile) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılması mümkün olmayıp müzakerelere devam edilerek yapılacak oylama sonucuna göre tasdik veya bozma kararlarından hangisinin verildiğinin belirlenmesi gerekir.

Karşı oy gerekçeleri:

... Daire Başkanı ... ile Üyeler ..., ..., ..., ... ve ...’in karşı oy gerekçesi;

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Ödenmeyen giderler ve bütçeleştirilmiş borçlar” başlıklı 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kamu idarelerinin nakit mevcudunun tüm ödemeleri karşılayamaması halinde giderlerin, muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödeneceği, ancak, sırasıyla kanunları gereğince diğer kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, prim, fon kesintisi, pay ve benzeri tutarlara, tarifeye bağlı ödemelere, ilama bağlı borçlara, ödenmemesi halinde gecikme cezası veya faiz gibi ek yük getirecek borçlara ve ödenmesi talep edilen emanet hesaplarındaki tutarlara öncelik verileceği hükme bağlanmıştır. 5018 sayılı Kanununun “Kamu zararı” başlıklı 71 inci maddesinde; kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanmış olup kamu zararının belirlenmesinde mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılmasının esas alınacağı, ayrıca kamu zararının, bu zarara neden olan kamu görevlisinden veya diğer gerçek ve tüzel kişilerden tahsiline ilişkin usûl ve esasların Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesine dayanılarak çıkarılan ve 19.10.2006 tarihli ve 26324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Kamu zararının belirlenmesi” başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde; kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesinin kamu zararının belirlenmesinde esas alınacağı düzenlenmiştir.

Ayrıca, 14.07.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Kişisel sorumluluk ve zarar” başlıklı 12 nci maddesi ile “Kişilerin uğradıkları zararlar” başlıklı 13 üncü maddesi uyarınca 13.08.1983 tarihli ve 18134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde; bu Yönetmeliğin memurların kasıt, kusur, ihmal ve tedbirsizlik sonucu idareye verdikleri zararların nevi ve miktarlarının tespiti, takibi, amirlerin sorumlulukları, yapılacak işlemlerle ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlandığı ifade edilmiştir.

Anılan Yönetmeliğin 5 inci maddesinde; memurların kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile belirlenmiş görevlerini kasıt, ihmal veya tedbirsizlik sonucu gerekli dikkat ve itina ile yapmamaları sebebiyle idarenin uğradığı zararların memurlarca tazmin edileceği belirtilmiş olup sözü edilen zararlara dair amirlerin sorumlulukları Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde; zararların takibi ve yapılacak diğer işlemler ise Yönetmeliğin 10 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; kamu idarelerinin iş ve işlemlerini yürütmekle sorumlu olan memurların görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmeleri; kasıt, kusur veya ihmal suretiyle idareyi zarara uğratmamaları icap etmektedir. Şayet ihmal veya kusur ile bir zarar meydana gelmiş ise bu zararların takibine ilişkin olarak ilgili amirlere mevzuat ile birtakım sorumluluklar yüklenmiş olup bu sorumluluk, Yönetmeliğin 10 uncu maddesinde yer aldığı üzere zararın vuku bulduğu tarihi izleyen üç gün içinde zararın konusu ile memurun sorumluluğunu belirten tüm bilgi ve belgeleri, o kurum ve kuruluşun en üst yöneticisine iletmek şeklinde düzenlenmiştir.

Söz konusu sorumluluğun, başka bir deyişle rücu mekanizmasını işletme yükümlülüğünün, yerine getirilmemesi halinde ise idareye ek mali külfet yüklenerek 5018 sayılı Kanuna dayanılarak hazırlanan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Kamu zararının belirlenmesi” başlıklı 6 ncı maddesinin 1’inci fıkrasının (g) bendine istinaden kamu zararına neden olunacaktır.

Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, Belediyenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının zamanında ödenmemesi sebebiyle gecikme zammı ödenmesi suretiyle 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesinde; “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması ” şeklinde tanımlanan kamu zararına sebebiyet verildiği anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte, İdarenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle oluşan ve Belediye bütçesinden ödenen gecikme zamlarının, harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi tarafından elektrik faturalarının zamanında ödenmesini takip etmekle yükümlü olan ya da takibinin yapılmasını sağlamayan görevlilerden genel hükümler uyarınca rücu edilmek suretiyle tahsil edilmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda oluşan kamu zararında; rücu mekanizmasını işletme sorumluluğunu yerine getirmeyen harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu bulunmaktadır. Sonuç itibarıyla Belediyenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle ortaya çıkan gecikme cezalarının Belediye bütçesinden ödenmesi sonucu kamu zararına sebep olunmuştur.

Bu itibarla, 79 sayılı İlamın 7’nci maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, karar verilmesi gerekir.

Üye ...’ın karşı oy gerekçesi;

Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların Nevi ve Miktarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında Yönetmeliğin (R.G. 18.08.1983 / 18134) “Amirlerin Sorumlulukları” başlıklı 9 uncu maddesinde;

“a) Amirler, emirlerindeki memurların, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmelerini,

Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almalarını temin ve takip etmekle görevli ve sorumludurlar.

b) Memurlarca verilen zararların miktarının tespiti ve ilgililerden bu yönetmelik veya genel hükümlere göre tahsili konusunda yapılacak işlemlerin zamanında ve eksiksiz yürütülmesinden, zararı veren memurların görevli bulundukları kurum ve kuruluşların o mahaldeki amirleri müteselsilen sorumludurlar.”,

“Zararların Takibi ve Yapılacak Diğer İşlemler” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında;

“Zararı veren memurun amirleri, zararın vuku bulduğu tarihi izleyen 3 gün içinde zararın konusu ile memurun sorumluluğunu belirten tüm bilgi ve belgeleri, o kurum ve kuruluşun en üst yöneticisine iletirler. En üst yöneticiler bilgi ve belgelerin kendilerine intikal ettiği tarihi izleyen 10 gün içinde bu Yönetmeliğin 7 nci maddesinde belirtilen usul ve esaslar uyarınca zarar miktarını tespit ettirirler.”

hükümleri yer almaktadır.

İdarenin çeşitli hizmet birimlerine ait elektrik faturalarının vadesinde ödenmemesi sonucunda Belediye bütçesinden gecikme zammı ödenmesi suretiyle oluşan kamu zararının sorumlularına rücu edilmek suretiyle tazmin edilmesi gerekmekte olup söz konusu rücu işleminden ise zararı veren memurun sıralı amirleri sorumlu olmaktadır. Dolayısıyla ödemeyi gerçekleştiren harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisinin bahsi geçen Yönetmelik kapsamında bir görevlerinin olmaması halinde rücu sorumlulukları da bulunmayacaktır. Bu bağlamda oluşan kamu zararında; rücu mekanizmasını işletme sorumluluğunu yerine getirmeyen ilgili amirlerin sorumlu tutulmasını teminen Daire kararının BOZULMASI gerekir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?